@aristokrat
|
Ejder elinde tuttuğu bir parça et parçasından Asmodeus'u diriltiyordu. Et önce genişleyerek büyümüş ve saniyeler içinde iskelet sistemini oluşturmuştu ve hemen ardından iskelet sistemi, kaslar tarafından sarılmıştı. Bunu takip eden olay ise kasların deriyle kaplanması olmuştu. Kaslar deriyle kaplanana kadar damar sistemi de baştan aşağı oluşmuştu. Deriyle kaplanma kısmı bittikten sonra ise göz çukurları oluşmuş, ağız ortaya çıkmış ve göz çukurları ferle dolmuştu. Göz bebekleri belirginleşirken de saçlar fırlamıştı ve tüm bu diriliş tamamlandıktan sonra ise dirilen beden kıyafetlerle sarılmıştı. Asmodeus'un en baştan yeniden yapılandırılmasını sağlayan bu güç ise Doğum Ejderhası Nativitas'tan başkasına ait değildi. Dirilen Asmodeus yavaşça yere inmişti. Daha doğrusu Ejder'in uyguladığı telekinezi, üzerinden kalkmıştı. (Ejder)-Şimdi. Umuyorum ki bir daha benim koyduğum kurallara uymamak gibi bir aptallık yapmazsın. Çünkü bir sonrakinin geri dönüşü olmayacak. Şimdi defol buradan! Ejder'in sözleri karşısında büyük bir korkaklıkla "anladım" anlamında başını sallayan Asmodeus arkasına bile bakmadan koşarak oradan kaçmaya başladı. (Ejder)-Beni izlemeyi kesin de malikaneye dönün. Ejder üçünün yüzüne bile bakmadan malikaneye dönmelerini söylemişti çünkü daha fazla burada kalmaları için hiçbir neden yoktu. Diğerleri aslında Ejder'le konuşmak istiyorlardı ancak Ejder'in şu anda nasıl bir psikoloji içinde olduğu belliydi o yüzden de bir konuşmaya girerek terslenmek istemiyorlardı. Daha sonra konuşabileceklerini umarak malikaneye dönmek adına yürümeye başlayacaklardı ki Ejder... (Ejder)-Sen burada kalıyorsun Medusa. Diyerek bir anda dikkatleri yeniden üzerine çekti. (Ejder)-Seninle konuşmam gereken bir şey var. (Medusa)-Be-benimle mi? (Ejder)-Siz ikiniz gidebilirsiniz. Ejder, Medusa'nın sorusunu umursamadan Rose ve Lucifer'in gitmelerini istemişti. Birazdan yaşanacak olan konuşmada o ikisine hiçbir şekilde yer yoktu. Aslında Rose bir anlığına bir şey demek için nefes almıştı ancak Ejder'in soğuk bakışlarını görür görmez neredeyse ölüyor olduğu anı aklına gelmiş ve konuşmaktan anında vazgeçmişti. Rose ve Lucifer arkasını dönüp giderken Ejder'in olduğu yerde toprak yükselmiş ve bir oturak haline gelmişti. Rose ve Lucifer yavaşça uzaklaşırken Medusa'da korku ve merakla birlikte Ejder'in yanına gitmişti. Ejder ise dirseklerini bacaklarına koymuş ve ellerini kavuşturmuş bir haldeydi. (Ejder)-Otur. Demesiyle birlikte toprak yine yükselmiş ve Medusa için bir oturak olmuştu. Medusa oturduktan sonra ise birkaç saniyelik bir sessizlik olmuş ve Ejder bu sessizliği bozarak Medusa'yı dumura uğratan o soruyu sormuştu. (Ejder)-Medusa. Ailemin ölümünde tanrıların parmağı mı var? (Medusa)-He? *** Ejder'in sesindeki soğukluğa benzer bir soğukluk taşıyan hafif bir rüzgar bir anlığına Medusa'nın saçlarını savurarak hızlıca orayı terk etti. (Medusa)-He? S-se-sen...ne dediğinin farkında mısın Ejder? (Ejder)-Hmmm. Anlıyorum. Konuya çok hızlı girdim ha? (Medusa)-Ne konusu Ejder ne saçmalıyorsun sen? (Ejder)-Hiç. Öylesine saçmalıyorum işte. O zaman soruyu söyle düzeltelim. "Dur bir dakika. Hahaha. Seni tanıyorum. O gün herkesi şaşırtan o canavar sensin." Bu sözleri hatırlıyor musun? Bunlar Poseidon'un sözleri. Ve şimdi sana soruyorum. O gün hangi gün? Ve o gün ne oldu? Ejder yüzündeki ve sesindeki soğukluğu hiç bozmadan sorusunu bu şekilde değiştirmiş ve bir cevap beklemeye başlamıştı. Soruyu duyan Medusa bu durumdan kaçamayacağını anlamıştı ve derin bir nefes almıştı. Bir anlığına yalan söylemeyi düşünmüş ama ejderhalar onun aklını okuyacağı için yalan söylemenin bir anlamı olmadığına karar vermişti. Önce oturduğu yerde biraz gerilmiş ve daha oturduğu yere biraz yayılarak daha rahat bir hale gelmişti. Sonra da aynı Ejder'in yaptığı gibi dirseklerini bacaklarına koymuş ve ellerini birleştirmişti. Sonra da birleştirdiği ellerini alnına dayamıştı. (Medusa)-Yani bunu öğrenmenin zamanı geldi ha? (Ejder)-Tam tahmin ettiğim gibi. Hangi gün olduğunu bilmediğim "o gün", bir şeyler yaşandı değil mi? Ejder gözlerini kısarak Medusa'ya bakmış ve bu sözleri dile getirmişti. Medusa ise ellerini alnından ayırarak normal bir şekilde oturmaya başlamıştı. (Medusa)-Sayılır. Hayır. Saçmalamanın lüzumu yok. Evet. Evet o gün bir şeyler yaşandı. Hikayeye biraz bilgi ile başlasam iyi olacak. (Ejder)-Seni dinliyorum. (Medusa)-Cennetin yaratılışından beri, hayır, böyle yanlış olur. Medusa bir iki saniye bekleyerek depderin bir nefes aldı ve... (Medusa)-Dünyada ne zaman yeni bir insan doğsa, cennette beyaz bir ışık huzmesi belirir. Bu ışık huzmesi doğan kişinin potansiyelini belirleyen bir huzmedir. Yani o ışık huzmesi ne kadar büyürse o kişinin potansiyeli o kadar büyük olacak demektir. Bu potansiyel herhangi bir şey olabilir. Güç, hız zeka ve daha nicesi. Bu kadarını bilemeyiz. Genele baktığımız zaman her insanın ışığı 1 metreden biraz daha uzun olur. Bu da zaten insanların düşün potansiyelli varlıklar olduğunu gösterir. Çok nadiren de siyah bir ışığın belirdiği olur ama bu o kadar da önemli değildir. 2 kişi hariç. Bugüne kadar toplamda 11 defa siyah ışık gördük. Ve bunlardan 10 tanesi dünyanızda yaşamış olan en tehlikeli katillerin ışıklarıydı. Yani siyah ışığı, insanların içindeki vahşiliğin simgesi olarak kabul edebilirsin. Tabii insanlar düşük potansiyelli demiş olsam da bunun birkaç istisnai durumu da mevcut. Mesela bir seferinde beyaz ışık huzmesi yaklaşık olarak 20 metreye ulaşmıştı. Bunun sonucunda da ilk Ragnarok meydana gelmişti. Yani tanrıların korkak varlıklar olduğunu söylemekte tamamen haklısın. Her neyse. İkinci seferde ise beyaz ışık tam olarak 171 metreye ulaşmıştı. Bu kişi, siyah ışığa sahip olan 11 kişiden biriydi. Ve gerçekten çok tehlikeliydi. Dünyada dengesiz bir kıyım yapmıştı. Tabii bu vahşiliği 2. Ragnarok'u tetikleyen şey olmuştu. Yine de tanrıların öldürmek için savaş başlattığı bu iki kişinin ışıkları tıpkı diğer insanların ki soluk bir beyazdı. 18 yıl önceye kadar ise her şey çok iyi gidiyordu. 18 yıl önceki o olaya kadar, yani... (Ejder)-Benim doğumuma kadar. (Medusa)-Aynen öyle. Sen doğduğunda bütün tanrıların akıllarını başlarından alan bir şey oldu. Senden önceki, dünyada bulunan en büyük potansiyele sahip kişinin ışığı, soluktu ve 171 metreye kadar uzamıştı ya, sen doğduğunda bundan tamamen farklı bir şey oldu. Senin ışığın Ejder, cennetin beyazlığıyla yarışabilecek kadar saf ve güzeldi. Hatta belki de cennetin beyazlığından bile daha göz alıcıydı. Bu bile başlı başına tanrıları etkilemeye yetmişken işler daha da ileri gitmiş ve senin ışığın bütün cenneti kaplamıştı Ejder. Tam anlamıyla bütün cenneti. Yeryüzünü, gökyüzü, her yeri. Cennet zaten sonsuz bir yer ve senin ışığın o sonsuzluğu kaplamıştı. Bunun anlamı çok basitti. Sen, sonsuz potansiyelle doğdun Ejder. O anda çoktan bütün tanrılar öldürülmen gerektiğine karar vermişlerdi bile. Ama karar vermeleri bir şey değiştirmeyecekti çünkü asıl şok daha ortaya çıkmamıştı. Az önce iki kişi hariç siyah ışığın önemli olmadığını söylemiştim değil mi? o iki kişiden birisi, 171 metre beyaz ışığa sahip olan kişiydi ve siyah ışığı tam olarak 50 metre boyunca büyümüştü. Yani olabilecek en vahşi insan oydu. Zaten yaşadığı dönemde 450 binden fazla insanı sırf eğlence için öldürmüştü. Ama sen, senin siyah ışığın, tam olarak ışık değildi. Karanlıktı. Parlak beyaz ışığın cenneti kaplamışken bir anda her yer karardı Ejder. Sen, sonsuz ve kutsal olan bir mekanı tamamen karanlığa gömdün. Yani vahşiliğinde, tıpkı potansiyelin gibi sonsuzdu. Bunu gören tanrılar kesinlikle senin ölmen gerektiğine karar kıldılar. Ama harekete geçmeden önce seni izleyip neler yapabileceğini görmek istediler. Tabii onlarla birlikte bende seni izlemeye başladım. Ejder en başından beri Medusa'nın neden kendisini izlediğini şüpheli bulmuştu ve bunu dile getirmemişti ancak bu konuşmayla birlikte her şey erine oturmuştu. (Medusa)-Sen doğduktan kısa bir süre sonra absürtlüklerin başlamıştı bile. Sadece 3 aylıkken okuma ve yazmayı sökmüştün. 3 ay 10 gün sonra ise çoktan yetişkin bir insan kadar hızlı koşabiliyordun. BU süre içinde sadece seni izledim çünkü senin doğumun bana umut olmuştu. Beni, çektiğim acılarımdan kurtarabileceğini düşündüm ve buna inandım. Ben sana iyice tutulmaya başladığımda, söylerken kulağa kötü gelecek ama, sen sadece 5 yaşındaydın. İşte her şey o zaman başladı. Tanrılar benim sana aşık olmaya başladığımı anlamış olacaklar ki, hem bana daha fazla acı çektirebilmek hem de seni ortadan kaldırabilmek adına sana bir suikast düzenlediler. Bunun sonucunda ise ailen öldü. Son cümleden hemen sonra Ejder'in zihninde bir ses yankılandı. -Aynen öyle. Beni onlar gönderdi. Bende bunu eğlenceli bulduğum için yaptım o kadar. Bu cümlenin anlamı, Ejder zaten ailesini öldürenlerin tanrılar olduğunu biliyordu. Ancak bundan emin olmak istemişti ve artık tamamen emindi. Son sözlerinden sonra ise Medusa üzgün bir ifadeyle Ejder'e baktı ve sonra da başını yere eğdi. (Medusa)-Yani, ailenin ölümünde, dolaylı yoldan da olsa benim de parmağım var. Bu cümleyi kurarken sesi titremişti. Ve hemen ardından ıslak gözlerle haykırmıştı. (Medusa)-Ama..! Bunca şeye rağmen benim gibi kirletilmiş bir kadını kabul ettiğin için teşekkür ediyorum. Medusa bu sözleri söylerken Ejder yavaşça ayağa kalktı. Bakışları hala buz gibiydi. Ağır adımlarla Medusa'ya doğru ilerliyordu. Medusa gözlerini kapattı ve kollarını iki yana açtı. Sonra da... (Medusa)-Ailenin ölümünde parmağı olan tanrılardan birisi de benim Ejder. O yüzden, beni öldürmek istiyorsan sana karşı çıkmayacağım. Ejder hala Medusa'ya doğru ilerliyordu ancak Medusa gözlerini kapatmış halde olduğu için Ejder'in yüz ifadesini göremiyordu. Aslından görmekte istemiyordu. Ejder'in, kendisine karşı nefret dolu bakışlarını görmeyi kaldırabilmesinin imkanı yoktu. Ama hissediyordu. Ejder'in kendisine doğru yaklaştığını hissediyordu. Ölüm, adım adım kendisine yaklaşıyordu. Ve ölüm... ...durdu. Ejder tam karşısında geldiğinde durmuştu ve Medusa'da bunu hissetmişti. "Sevdiğimin adamın elinden ölmek ha? Ne diyebilirim ki? Beklediğim son bu değildi. Ben... O sırada kendi düşünceleriyle cebelleşen Medusa'nın gözlerinden bir damla yaş aktı. ...ölmek istemiyorum. Ejder'le birlikte mutlu bir şekilde yaşamak istiyorum. Onunla daha fazla zaman geçirmek istiyorum. Onun elinden ölmek değil." Gözyaşları akmaya başlayan Medusa son kez derin bir nefes aldı ve... (Medusa)-Seni seviyor... Ama o anda beklemediği bir şey oldu ve bir çift kol kendisini sıkıca sarmaladı. Medusa hemen gözlerini açtı ve gördüğü şey karşısında şok oldu. Ejder, kendisini öldürmemişti. Aksine sarılmıştı. Hem de sıkıca. (Ejder)-Bende seni seviyorum Medusa.
|
0% |