@arouralavinya
|
"DOĞUM"
*3 AY SONRA* Sahra altı aylık olan karnı ile konakta gezinip duruyordu oğlu olduğunu öğrenildiğinde kurban kesilmiş ve yoksul insanlara yollanmıştı.
Herkes kahvaltı masasına geçmişti tek eksik Gül'dü Sahra'ya anlatmıştı Ömer'e olan aşkını tek olan Ali'nin Ömer'in oğlu olduğunu dememişti.
Yemekten sonra Sahra Selim'i yolculamak için aşağıya kadar inmişti merdivenlerin başında başlayan sancı ile suyu gelmişti Selim hızla Sahra'yı kucağına alıp arabaya yavaşça yerleştirdi.
"Dayan ömrüm dayan. "
"Selim ne olur bir şey olmasın oğlumaaa!! "
"Dayan güzelim dayan vardık. "
Hızlıca hastaneye varan Selim ve Sahra sedye eşliğinde içeri girmişlerdi doktorlar hızlıca doğuma almıştı erken olan doğum yüzünden bebeği küvezde kalmasının uygun olduğunu Sahra'nın ise bir gün yoğum bakımında kalmasını söylemişti doktor.
Selim bebeğini camın diğer tarafından bakmakla yetinmişti çok küçüktü doktor iki ay orada kalmasının uygun olduğunu ve gelişimi tamamlayacağını söylemişti.
Çok güzeldi oğlu burnu aynı annesiydi, dudağıda babasıydı. Doktorun yanına gidip karısının durumunu sormuştu.
Odadan çıkınca kapıdan ev ahalisini görmeyi beklemiyordu Melek bile vardı.
"Abbam nasıl iyi demi?"
"İyi ablan şimdi uyutuyorlar yarın uyanacak"
"Yeğenim doğudu mu? "
"Hı hı doğudu görmek ister misiniz? "
"İşteyim oleyy. "
Selim tekerlekli sandalyeyi bebek bakın ünitesine getirip Meleği kucağına alıp eliyle bebeği gösterdi.
"Ama bu bebek çok küçük. "
"Evet senle beraber büyüyecek. "
"Geycekten mi? "
"Evet hem sen ona herşeyi öğreteceksin. "
"Evet oleyy. "
*ERTESİ GÜN* Sahra normal odaya alındağında herkes başına toplanmıştı.
"Yenge iyi misin bir yerin acıyor mu? "
"Yok Yeliz acımıyor yani hafif ağrım var. "
"Doktor falan gerekiyor mu? "
"Yok canım. "
"Abba ben göydüm çok küçük ve tatlıydı. "
"Öyle mi sana da benziyor muydu bari? "
"Abba hiç benzemiyoy ki tam göymedim. "
"Yeliz Selim nerede? "
"Çıkış işlemlerini halletmeye gitti. "
"Nasıl yani oğlum burada mı kalacak? "
"Evet yenge iki ay boyunca bebeğe vitamin takviyesi yapılacak. "
"Anladım hadi bir an önce çıkalım hastaneden duvarlar üstüme üstüme geliyor. "
"Tamam yenge. "
Çıkış işleminden sonra herkes yorgun bir halde konağa gelmişlerdi. Selim karısını odasına götürüp mutfağa indi karısı için kahvaltı tepsisi hazırladı yukarı odasına götürdü.
Yüzü solgun karısına baktı.
"Hadi güzelim bir şeyler ye bak oğlumuz için ve sağlığın için. "
"Hep oğlum diyoruz Selim oğlumuza hiç isim düşünmedik. "
"Aslında ben düşündüm. "
"Neymiş merak ettim. "
"Mervan."
"Çok güzel bir isim anlamı ne? "
"Güzel kokulu bir ağaç anlamına geliyor. "
"Demek ki benim oğlumda babası gibi yakışıklı ve güzel kokacak. "
"Ne dedin sen tam anlamadım. "
"Anladın bence çamura yatıyorsun sanki. "
"Bak bak bak dili de açılmış. Şimdi bu dili açılan kadına yemek yedirmeliyim. "
Diğer tarafta kalbinde mühür ile duran Ömer oğlundan bir haber olan adamın sürekli kafası karışık bir şekilde işten eve, evden işe toplantı derken zaten kafası şişiyor. Kendince böyle bir yöntem bulmuş güya kafası dağılıyor ama her şey yalandan ibaret.
"Efendim Arzu hanım geldi."
"Siz toplantı odasına alın geleceğim şimdi."
Asistanını çağırıp dosyaları toplantı odasına getirmesini söyledi. Toplantı odasına girince bakışlarından da belli olan burnu havada altını bile zor kapatan bir kadın vardı.
"Ömer bey sizsiniz herhalde ben Azad bey gelir sanmıştım."
"Ağabeyim Diyarbakır'da."
"Öylemi bir şey yoktur umarım."
"Hayır yengem doğum yaptı yanında şuan."
"Azad beyin evli olduğunu bilmiyordum."
"Buraya ağabeyimi konuşmaya mı geldiniz? Eğer öyle ise kapı orada."
"Dönelim toplantıya lütfen Ömer beyciğim."
Toplantı olumlu geçince Arzu hanım kutlama yemeğine gitmek istemişti. Ömer'i zor bela ikna edip lüks bir lokantada akşam yemeği de ayarlamıştı.
Ömer için Gül ilk ve son aşkı olarak kalacaktı. Arzu her şeyi ayarlamıştı. Restorana Ömer'i götürüp pusuya düşürecekti.
Akşam üzeri Ömer hazırlanıp Arzunun dediği restorana gitti. Her şey normal bir şekilde ilerliyordu ki tek sorun Arzunun sarhoşluğuydu. Saat geç olunca el mecbur Ömer Arzuyu toparlayıp kolunu tutup kasaya gitti.
Hesabı ödeyip dışarı çıktılar. Ömer geldiğinde Arzunun samimiyetsiz halinden sıkılmış bu günün bitmesini istemişti.
Dışarı çıktıkları an Arzu bir anda Ömer'in dudaklarına yapışması bir oldu. Onların resmini çeken adamdan bir haber .
Ömer kadını bir anda üzerinden itip,
"Bunu bir daha yaparsan mezarına işemiş olursun ölmek istemiyorsan defol!"
Kadın sarsak adımlarla ilerlerken Ömer has adamı olan Cemal'i arayıp Arzuyu evine götürmesini söylemişti.
Ömer sinirle arabasına binip son gaz evine sürdü arada bir koluyla ağzını sildi. Bu dudaklar sadece Güle aitti.
Hırsının yenilgisini yaşayacağını bilmeden sevinen Murat onun için son kaybediş olduğunu bilmeden seviniyor.
Ertesi gün öğle zamanı Gül oğlunu uyutup beşiğin yanındaki kanepede uzanmıştı. Tam gözlerini kapatacakken gelen mektup zarfı ile gözlerini açıp zarfı eline alıp açmaya başlamıştı. bilinmeyen bir kişiden gelen bir mektuptu. Ömer ve bir kadının öpüştüğünü görmüştü gözleri dolmuş bir şekilde yerinden doğruldu.
Kendisi bu kadar acı çekerken onun böyle yapması çok acımasızlıktı. Gül göz yaşlarını silip güçlü olmak için ayağa kalktı. Bu sefer beni kimse yıkamayacak diye içinden yeminler etti.
Sahra son mutluluğunu kocasının kollarında son kez uyuyarak geçiriyordu.Belki aşık değildi kocasına ama çok seviyordu. Belinden sarılan kocasına baktı sakalları,saçları uzamıştı.Ellerini kocasının yumuşak saçlarında gezindirdi.
"Güzel karım uyanmış da yaramazlık mı peşinde?"
"Yooo yok öyle bir şey bir kere. "
Kocasının birden altında olan Sahra neye uğradığını şaşırdı.
"Selim ne yapıyorsun yanlış anlayacaklar hem daha yeni çıktım hastaneden. "
"Kim karışabilir sen benim karımsın ve sadece öpecektim. " deyip.
Sahra'nın yanağını öpüp yataktan kalktı. Sahra'da yataktan kalkıp Meleğin odasına gidip kardeşine baktı.
"Abba gel bak yeşim çiziyoyum."
"Çok güzel olmuş buradakiler kim? "
"Bak bu şen, bu Selim abi, bu Azad abi, buda ben"
"Sen Azad abini de mi çizdin? "
"Evet bana şekey ve bebek getiydi. "
"Teşekkür ettin mi? "
"Teşekkür etmesine gerek yok içimden geldiği için aldım. "
"Teşekkürler yinede. "
"Ee küçük hanım benim ile bu gün Diyarbakır'ı gezmek ister mi? "
"İsterim ama abbam da yanımda olsun. "
"Melek sen git ablacam. "
"Bananee yaa şende gelll."
Selim içeriye girdiğinde ağlayan Meleğe baktı.
"Noldu sana bakalım. "
"Selim abi abbam bizimle gezmeye gelmiyoy gelsin yoksa bende gitmem. "
Ağlamaya devam ederken Selim fazla üzülmesin diye "Tamam ablanda gelecek ama önce göz yaşlarını sil. "
Sahra mahçup bir şekilde Azad ve Selim'e baktı.
"Şey kardeşimin kusuruna bakmayın lütfen biz hazırlanıp aşağıya ineriz. "
"Tamam ben aşağıda bekliyorım. " deyip çıkıp giden Azad'ın arkasından bakan Selim,
"Neyse Sahra sen hazırlan, Meleği de hazırla üzülmesin." deyip oda odadan çıkıp gitti.
"Of Melek neden öyle yaptın? "
"Ben tek gitmek istemiyoyum ne yapayım sende ol yanımda. "
"İyi hadi çabuk hazırlanalım bakalım. "
Sahra Melek ile hazırlanıp sandalyesine oturtup sürmeye başladı. Merdivenlere gelince Azad ondan önce davranıp Meleği sandalyedeki kemerle Sabitletip kucağına alıp aşağiya inmişlerdi.
Arabaya diklatli bir şekilde Meleği yerleşti. Sahra'ya bakınca oda Meleğin yanına oturdu kemerini bağladı. Azad sandalyeyi katlayıp bagaja yerleştirip direksiyona geçti ve güzel bir güne yolculuk zamanıydı.
|
0% |