Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@arzu_4555

"Olduğum kadından şikayetçi değildim"

    

Hava Alanı'na iniş yapan uçak ile dudaklarımda sinsi bir gülüş belirdi. Sonunda beklediğim saatlere çok az kalmıştı. Çantamı alarak ayağa kalktım. Bu sırada yanıma gelen Hostes'e bir gülümseme yollayıp uçağın çıkışına doğru yürüdüm. Arkamdan gelen Hostes "iyi tatiller hanımefendi" dedi. Uçaktan dışarı çıkıp Hava Alanına göz gezdirdim . Güneş batmış hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Çantamdan gözlükleri çıkartıp taktım. Ardından merdivenleri inmeden "teşekkür ederim tatlım" diyip merdivenlerden inerek beni bekleyen arabanın yanına ulaştım. Kapıyı açan şoföre bir baş selamı verip arabaya bindim. Şoför kapımı kapattıktan sonra binmişti. Şöfor arabayı çalıştırdıktan sonra dikiz aynasından bana bir bakış atıp " Şirkete mi gideceksiniz?" Dedi. Şirkete daha sonra uğrayabilirdim , burda olmamın sebebi olan kişiler için hazırlık

yapmam gerekiyordu. " Hayır, eve geçelim" dedim. Ardından arkama yaslanarak akan yolu izlemeye başladım.

       

Bugüne kadar kendimi hep sorguladım, sen kimsin Clery ? Bu hayattan istediğin ne? Neden bu kadına dönüştün? , kendime sorduğum sorulara bazen cevap veremiyordum. Çünkü ben de bilmiyordum, neden? Nasıl? Bu kadına dönüştüğümü ama pişman değildim, olmayacaktım. Araba villanın bahçesine girdiğinde düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Araba durduğunda şoförün kapıyı açmasını beklemeden arabadan inerek eve doğru ilerledim.

 

Kapının önünde korumalar ve çalışanlar vardı ancak Kanat yoktu. Kara benim güvenlik şefimdi Türkiye'de ve diğer gittiğim, kaldığım ve gideceğim yerlerin güveli olmasını sağlıyordu. Kanat Türk'tü bu durum ne kadar abimin hoşuna gitmesede Kanat'a sonsuz güvenim vardı. Burada olmaması bir sorun var anlamına geliyordu.Merdivenleri çıkarak bir korumanın önünde durdum. " Kanat nerede?" Adam bana kim diye soran bakışlar attığında kendimi düzeltip " Kara nerede?" Kara' ya kanat diye hitap ediyordum. Çalışanlar bunu bilmediği için şaşırmiştı. " Birazdan gelir efendim" dedi. " Ne zaman gelir diye sormadım, nerede dedim" gözluklerimi çıkartıp korumaya baktım. " Şirkette küçük bir güvenlik sorunu olmuş onunla ilgilenmek için şirkete gitti" başımı tamam anlamında sallayıp yanlarından geçip içeri geçtim. İçeri girdiğimde rahat bir nefes aldım . İnsanın evinde hissetmesi gibisi yoktu.

 

Beklemeden salona doğru ilerledim. Salona girdiğimde koltuğa yayılmış bir adet Yalçın Dağkır beklemiyordum.

"Davetsiz misafirden nefret ediyorum

Yalçın Dağkır ülkeye giren silahlardan sorumlu bir adamdı. Benim Türkiye'deki işlerimi hallediyordu. Ancak evime benim haberim olmadan gelmesi onun açısından iyi hiç iyi olmayacaktı.

Gece yeni başlıyor Clery

Diyen iç sesim kaşlarımın çatışmasına ebep olmuştu. Sakin adımlarla Yalçın' a ona doğru ilerledim. Yürürken topuklu ayakkabılarımız zeminde çıkardı ses ile yalçın başını kaldırıp bana baktı." Oo hoş geldin Clery'cim gözüm yollarda kaldı" dedi. Ses tonu midemi bulandırıyordu.

" Birazdan ben gözlerini yerinden dökeceğim" mırıldandım. Yalçın'ın karşısına geçip çantamı koltuğa bıraktım . " Habersiz ve davetsiz gelen misafirden nefret ederim Dağkır , evimde ne işim var?" Dedim tehdit barındıran bir tınıyla. Yalçın söylediklerim ile sırıtarak beni baştan aşağı sürmüştü. Gözleri elbisemin açıkta bıraktığı bacağımda gereğinden fazla oyalanmiştı. " Gözlerinin baktığı yere dikat et Dağkır" dedim sert bir sesle. "Gözlerim senden başka bir şey görmek istemiyor ne yapabilirim. Çok güzelsin Clery" dedi. Sözleriyle onu burada boğmak istedim. "Sana evimde ne işin var dedim" dedim bağırarak . bağırmam hoşuna gitmemiş olacak ki yüzündeki sırıtışın yerini öfke almıştı. Bu sefer daha ciddi bir yüz ifadesi ile yüzüme bakıp sağ eliyle burun kemerini sıktı. Omuzlarımi dikleştirip yüzüne baktım. Ben Yalçın'ının bana bir cevap vermesini beklerken bir anda arkasından çıkardığı silahı bana doğrultmuştu. Bu beklemediğim bir hareketti. Bunu yapması ile bir adım geriye atıp sinirle yüzüne baktım. "Sen ne yaptığını zannediyorsun dedim. Tıslayarak "Ne oldu bakıyorum da bunu beklemiyor gibisin" dedi. nefretle koruduğu cümle kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Bu işte bir iş vardı. "Haddini aşma Dağıtır indir o silahı yoksa... " Yalçın sözümü keserek "yoksa ne? ne yaparsın?" demişti. Bunu söyledikten sonra ayağa kalkıp silahı alnıma dayamıştı. gözlerini bana dikmişti. "Söylesene ne yapabilirsin ki?" Dedi. "Seni mahvederim, indir dedim " dedim. Yalçın boynunu çıtlatıp " beni mahvedecek bir durumda ve konumda değilsin tatlım " dedi. Anlaşılan gerçekleri beklediğimden daha erken öğrenmişti. Taşlar şimdi yerine oturuyordu. Yalçın kimliğim ile ilgili bilgilere ulaşmıştı. Bunu ona belli etmeden huyuna gitmem gerekiyordu. Çünkü beynimden vurulmayı istemezdim.

 

Herşey iyi hoş da bu herifin alnıma silahı dayamasına ne gerek vardı?

 

Sakin olmam gerekiyordu gözlerimi yanlış bir hareket canıma mâl olabilirdi. "Bak konuşarak anlaşabiliriz" dedim. Az önceki sinirli halimin aksine sakin ve uysal bir ses tonuyla konuşmuştum. Korkmuş izlenimi vererek kontrolün onda olmasını sağladım. " Sen çocuk mu avutuyorsun adi kadın? "dedi tıslayarak.

Adi kadın mı dedi o bana ama ben bu adamı lime lime doğrayıp köpeklere yediririm.

Sakinliğimi korumam gerekiyordu ama bu herif böyle kıçından konuşmaya devam ederse olacakları umursamayacaktım. "Bak evime davetsiz gelen sensin , sebebini bilmediğim bir nedenden dolayı kafama silah dayayan sensin bu davranışının sebebi ne? Oturup konuşalım " dedim suyuna gitmeye çalışarak . Kolunu tutmak için elimi kaldırdığım sırada " Tek bir hareketinde beynine dağıtırım sürtük " dedi bağırarak. Sakinliğimi korumaya devam ederek " bak dostum" diyerek ona doğru bir adım attığımda " Sana yerinden kıpırdama dedim" bağırmasıyla iki yanımdaki ellerimi yumruk yaptım.

 

Bu iş iyice canımı sıkmaya başlamıştı. " Tamam sakin ol kıpırdamıyorum. İndir silahı konuşalım" dedim gözlerinin içine bakarak. Yalçın sinirle alt dudağını ağzının içine kovırıp " konuşacak bir şey yok, bu gece cehennemi boyayacaksın " dedi dayanamayarak "onu anladım aşağlık köpek bir de sebebini söylesen iyi olacak" dedim. Söylediklerim iyice sinirlenmesine sebep olmuştu. " Seni öldürürüm" dedi. Yok bu adamda beyin namına bir şey kalmamış. Anlama kıtlığı da var gibi Tanrım nelerle uğraşıyorum ben. Dalga geçmek mi?" Dedim. Ellerimi belime koyarak tek karşımı kaldırarak dik dik bakmaya başladım. Çenemi kaldırarak ," Sana son kez söylüyorum silahı indir yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam" dedim. Ancak Yalçın beni pek de ciddiye almamıştı. Başını sol omzuna yatırıp Alayla yüzüme baktı ardından başını kaldırıp ciddi bir yüz ifadesi ile bana bakarak "Rus bir savcı olduğunu ve istihbarata ajanlık yaptığını öğrenemeyeceğimizi mi zannettin" dedi. Ciğerlerime derin bir nefes çekip yaşlı yüzüne baktım. Orta yaşlarda 1, 68 boyundaydı. yüzündeki karışıklıklar onu daha sert gösteriyordu. Başımı sol omzuma yatırarak," yok öğreneceğini biliyordum zaten" dedim başımı omzundan kaldırıp devam ettim. " Ancak küçük bir yanlışlık var" burun kemerimi sıktım " şöyle ki Savcı olduğum doğru ama ajan olmadığıma eminim " sona doğru gülerek söylemiştim. " Doğru yada yanlış sonunda cehennemi boyayacaksın" diyerek silahın emniyetini açtı. " Seni uyarmıştım dostum " dedim . Yalçın daha ne olduğunu anlamadan bacak arasını sen bir tekme attım. Yalçın gürleyerek dizlerinin üstüne çöktüğünde silahı tuttuğu elini tuttum . Ardından hızlı bir hareketle elini havaya kaldırdım. Ardından sol dizimi yüzüne geçirdim. Kırılan kemik sesi ile burnunun kırıldığını anlamıştım. " Seni sürtük bunu ödeyeceksin" dediğinde elindeki silahı silahı elinden alıp kabzası ile ensesine sertçe iki kez vurup bayılmasını sağladım. Nefes nefese doğrulduğumda bir küfür savurdum. gece gece uğraşacağım şeylere bak. Geri geri gidip yorgunlukla kendimi koltuğa bıraktım.

 

yerde yatan adama biri bakış atıp koltuğa bıraktığım çantamdan telefonu çıkararak Kanat'ı aradım. İkinci çalışta kanat telefonu açmıştı. " Buyrun bayan Clery" demişti. " Kanat yanına iki koruma alıp gel seni bekliyorum " dedim. " Hemen geliyorum hanımefendi" dedi ardından" bu arada adım Kanat değil efendim Kara" dediğinde gözlerimi devirdim isim telaffuzum biraz kötü olabilir ne var bunda " seni bekliyorum Kanat" diyerek telefonu kapattım.

 

  

Beş dakikanın sonunda kanat, yanında iki adamla salona girmişlerdi. Bu adamlar kapıda duran adamlarımdı

Kanat ile gelen adamlar biraz geride durup benim vereceğim emirleri beklemeye başladılar. Kanat Yalçın'ına bir bakış atıp bana baktı. " Buyrun bayan Clery" dedi. Ancak ben kanat'a değil korumalara bakıyordum. Elimi havaya kaldırarak korumalara doğru yürüdüm. korumalar ile aramda iki adım mesafe kaldığında durup gözlerimi onlara diktim. Elimle yerde baygın yatan Yalçın'ı gösterip" bu adam evime girerken siz neredeydiniz?" dedim. sakince sorduğum soru ile sağ tarafta olan adam konuşmuştu. "Aslında ilk başta izin vermedik ama misafiriniz olduğunu söyledi. Eve almazsak kendisine saygısızlık yaptığımız için sizin kızacağınızı söyledi. Biz de izin vermek zorunda kaldık bayan Clery özür dileriz" diyerek savunma yaptiğında " siz kimden emir alıyorsunuz" dedim. Bu sefer sesin biraz yüksek çıkmıştı. " Madem öyle söyledi siz de bunun doğru olup olmadığını öğrenip öyle hareket edeceksiniz . Kim olursa olsun ben size bilgi vermemişsem demek ki benim o kişiden haberim yoktur. Bu kadar basit" dedim. " Anladınız mı?" Dedim bağırarak. İkisi aynı anda " anlaşıldı " demişti. " Bir daha olursa sonuçlarına katlanırsınız" başımla Yalçın'ını işaret ederek" bu herifi alıp depoya götürün. Ben haber vermeden ne yemek ne de su hiçbir şey vermeyin. Yanında gelen korumaları ortadan kaldırın " diyerek talimat verdiğimde ikis " emredersiniz efendim" deyip Yalçın'ı kollarından tutup sürükleyerek dışarı çıkarmışlardı.

 

Onların arkasından bakarken salona giren çalişan kıza baktım. " İstediğiniz bir şey var mı? Efendim" demişti. demişti . " Bize iki sade kahve getir " diyip arkamda dikilen Kanat'ın karşısına geçtim. Kanat 1,80 boyunda esmar bir ten rengine sahipti. kemikli bir yüz hatları vardı. Sol yanağından aşağsında dikiş izleri vardı. " Sen kimsin Kanat "dedim. neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu. Kanat beklemeden "izin güvenliğinizden sorumlu güvenlik şefinizim" demişti. Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. "Madem güvenlik şefimsin, o zaman evim neden bu kadar güvensizsin? Yalçın Benim evime elini kolunu sallaya sallaya giriyor ve senin bundan haberin yok" dedim. Kanat , "Yalçın ile iki yıldır iş yapıyorsunuz , muhakkak haberiniz vardır diye düşünmüştüm. Yani geleceğinden haberim vardı." Dediğinde şaşırmıştım. "Bana neden haber vermedin Kanat "dedim. Kanat beklemeden" " size mail atmıştım ama siz gormemişsiniz! Uçakta olduğunuz için de arayamazdım. Ben de şirketteki güvenlik sorunlarını hallediyordum. o yüzden burada olamadım yoksa böyle bir şey olmazdı" diyerek bir açıklamada bulunmuştu. " Bu seferlik göz arda ediyorum ancak bir daha evime benden habersiz kimse görmeyecek ha habersiz girdiyse bu onun eceli olur orasına ayrı bir konu" diyerek arkamı dönüp kalktığın koltuğa yeniden oturdum. bu sırada hizmetçi kız kahveleri getirip masaya bırakmıştı.

 

Masadaki kahvemi alıp kanat'a baktım. Sinirle yüzüme bakıyordu çok da umurumdaydı. kahvemden Bir yudum alıp ona baktım "heykel gibi duracak mısın? otur da kahveni iç" dediğimde dudakların arasında bir şeyler geleyerek kahvesini eline alıp " size afiyet olsun bayan Clery" diyerek arkasını döndüğünde " sen nereye gidiyorsun ? Benimle içeceksin dedim dışarı çık gibi bir şey söylemedim" dedim. Ardından kahvemi içmeye devam ettim. Kanat öfkeli bir soluk alıp karşımdaki koltuğa oturdu. Bu hâli ne kadar gülme isteği uyandirsada gülüşümü bastırdim. " Kahveni iç soğumasın Kanat" dedim. Kara ona kanat dememden nefret ediyordu her seferinde uyarıyordu ama ben onu pek de dinlemiyordum. Burnundan bir nefes verdi. Öfkelenmişti. " Tamam efendim" Bir dikişte kahvesini içmişti. " Kahveyi bu kadar sevdiğini bilseydim fincanda isterdim o sana küçük gelmiş olmalı" dedim olayla, onunla alay etmem hoşuna gitmemiş olacak ki elindeki bardağı sert bir şekilde masaya vurup "iyi akşamlar" diyerek ayağa kalktı. Ben ağzımı açıp şey diyemeden hızlıca salondan çıkıp gitmişti. "Ne alıngan çıktı ya" gerçekten bazen bu herifin alınganlığı'ndan ben de istiyorum. Kahvemden son kalan yudumu da alıp fincanı sehpaya bırakarak ayağa kalktım. Şimdi hazırlıklara başlasam iyi olacak. Çantamı ve telefonumu alıp üst kata çıktım

 

   

 

Merdivenleri çıkıp odama girerek kapıyı kilitledim. Çantamı komodine bırakıp banyoya girdim. Yüzümü iyice yıkadıktan sonra banyo tuvaletinde bulunan aynanın yanındaki çıkıntıya bastım. Basmamla solumdaki gizli duvar açılmiştı. Beklemeden kapıdan içeri girdim. Burası cinayet planlarını yaptığım bir yerdi. Türkiye'ye geldiğimde işlerimi buradan hallediyordum. Adlında neredeyse tüm ülkelerde böyle son teknoloji donanımlı evlerim ve bana ait özel odalarım vardı. Ve ben en çok bu özel odalarımı seviyordum. Buralar benim özel mabedim gibiydi. Kapanan kapılar ile eş zamanlı ışıkların hepsi yanmıştı. Uzun koridorda biraz yürüdükten sonra iki yana açılan bir kapının yanında durdum. Çelik'ten yapılmış bir kaplıydı. Kapının ortasında koz taramalı bir şifre sistemi vardi. Kapının yanındaki duvarda ise parma izi ve düğmeli şifre sistemi daha vardı. Göz taraması için düğmeye bastığımda kapı gözlerimi taradı. Ardından iki yana açıldı. Beklemeden içeri girdim. Arkanda kapanan kapıyla odaya bir göz gezdirdim. Uzun süredir buraya gelmiyordum. Tekrardan burada bir iş için çalışmak güzel bir keyif verecekti

 

Bir soluk alıp kapının sol tarafında dosyaların olduğu dolaba illerleyip açtım. Üzerinde 2025 yazan dosyayı aldım. Kapağı kapatarak odanın ortasında duran masaya bıraktım. Masanın üzerinde bulunan bilgisayardan sistemleri devreye soktum. sistemler devreye girdiğinde duvardaki büyük ekran açılmıştı. beklemeden lucas'ı aradım. Lukas benim abim di. Beş yıl önce bir abim olduğunu öğrenmiştim. Ancak abi kardeşten çok farklı bir ilişkimiz vardı.Lucas öldüreceğim adamlar için bir aracıydı. Lucas öldüreceğim adamlar için bir aracıydı. İşi Lucas alır sonrada bana iletirdi iş benim prensiplerime uygun ise kabul ederdim. Luchas Yeri geldiğinde en iyi abiliği de yapıyordu. Bu sefer aldığım iş hemen kimliğimin ortaya çıkmasında hem de canım açısından riskliydi bu yüzden Lucas ile herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp hareket etmeliyim.

 

Lucas genellikle telefonlarıma geçe cevap veriyordu. Neredeyse beş on dakika beklemem gerekiyordu. Lucas cevap verene kadar kahve makinasından kendime bir kahve yaptım. Kahveyi fincana doldurup elime aldım. Saati kontrol ettiğimde yirmi dakikaya yakın bir surenin geçtiğini gördüm. Ve sevgili abim olacak herif hala cevap vermemişti. "Offf, bir kerede şaşırt be adam" hızlı adımlarla masaya illerleyip bilgisayardan lucas'ın konumunu kontrol ettim. "Bakalım neredesin abi?" Diyerek konumu açtım. Sinirle bir soluk verdim lucas evdeydi. Lucas'ın taktığı yüzüğe takip cihazı yerleştirmiştim bu sayede nerde olduğunu bulabiliyordum. Tabi Lucas bundan habersizdi. Benim de söylemeye pek niyetim yoktu. Beklemeden evin kamera görüntülerini açtım. Sırasıyla mutfak, salon, çalışma odasına baktım ancak yoktu. Odasındaki kamerayı açtığımda bir küfür savurdum.

 

Sevgili abim sarışın bir kadınla hararetli bir şekilde sevişiyordu. Kamerayı kapatıp evin yangın söndürme sistemini devreye soktum. " Kusura bakma abicim" diyerek masanın etrafında dolaşarak ekranın karşısına geçip Bir bacağımı masaya yaslayarak beklemeye başladım. Sevgili abim üzerindeki şoku atlattıktan sonra beni arayacaktı. Bileğimdeki saati kontrol ettim. Bir dakika içinde arayacaktı. Kahvemi içmeye devam ettiğimde gelen aramayla dudaklarım iki yana kıvrıldı. Abimi iyi tanıyordum. Masada bulunan kumandayla lucas'ın aramasını yanıtladım. Ekranda lucas'ın görüntüsü belirmişti. Abim üstü çıplak saçı başı dağınık, yanağının bir kısmında ruj izleri vardı. Bu hali o kadar komikti ki dayanamayıp kahkaha attım. Lucas " Gülme! " Dedi sinirle Ancak ben daha çok gülmeye başladım. " Clery gülme dedim.! Tanrı aşkına arama diye bir şeyden haberin yok mu senin? Evin yangın söndürme sistemini devreye sokmak da ne demek oluyor? " dedi sinirle soluyarak. Gülmemi zar zor durdurarak " var!" Dedim. Gülmekten nefes nefese kalmıştım. " O zaman neden kullanmadığını sorabilir miyim? Canım kardeşim" kelimeleri bastıra bastıra söylemişti. Burnumdan derince bir nefes alarak lucas'ı yanıtladım. " Aradım ama sen sevişmekle müşkül olduğun için aradığımı görmedin. Bu arada sevişmeni yarıda kestiğim için üzgünüm" dedim imayla. Lucas duyduklariyal elleriyle bedenini saklayarak "özel hayatın gizliliği diye birşey var. Bunu bilmiyor musun? " Dedi. Cırtlak bir sesle ardından devam etti. " Her seferinde bunu yapıyorsun?" Dediğinde hayretle ona baktım. " Her aradığımda eve kadın atmak zorunda değilsin abicim" dedim. " Benim de ihtiyaçlarım var" dedi. kollarımı göğsümde bağlayıp "Her gün mü?" Dedim. Lucas cevap vermemişti.

 

Libidosu yüksek bir abim vardı ve bu çok berbat bir şeydi. "Neyse asıl konuya geçelim" masaya bıraktığım dosyadaki isim listesini elime aldım. " Üzerime bir şey alıp geliyorum" Lucas giyinirken ben de listeye bir göz gezdirdim. Listede on kişinin adı vardı. Ve hepsi için sadece bir haftam vardı. Listenin en başında Mahir Koç vardı. İlk ondan başlayacaktım.Lucas geldiğinde " Mahir Koç' un ölmesini kim istedi" gözlerimi kağıttan ayırmadan. " Zafer koç" dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. " Ne kendi kardeşini mi öldürtmek istiyor? " Dedim. " Evet " dedi. Ardından yanındaki bilgisayardan birşeylere baktı. " Mahir Koç'un bizim açımızdan öyle elle tutulur bir suçu veya yürüttüğü yasadışı bir iş yok " dedi. " Ne için ölmesini istiyor olabilir? " dedim . " Şirket hisseleri için " dediğinde başımı sallayıp"anlamadım , böylelikle şirketin başına o geçecek"dedim. "Evet öyle ancak elindeki listede yok ama öldüreceğin isimlerin arasında o da var" dedi.

 

O da bu duruma şaşırmıştı. " Zafer Koç'un ölmesin isteyen kim?" Dedim ona bakarak Lukas hiç tereddüt etmeden " Eşi Züleyha Koç" dedi. " Dostum, bildiğin Koç ailesi birbirini öldürtmek için yarışıyor" gülerek söyledikleri beni pek güldürmemişti. "Karısı bunu neden istiyor?" Dedim. Lucas bilgisayardan kısa bir şeylere bakıp "Kadın ölmesini istemekte haklı. Çünkü bu adam eşine aklına gelebilecek her türlü işkenceyi yapmış ve kadını defalarca öldürmeye kalkmış birde geçtiğimiz ay Züleyha'yı Arap bir iş insanına satmış " dediğinde kanım donmuştu. " Ve bunu gibi bir çok şey var. Kendi kızını öldürmesinden bahsetmiyorum bile" dedi. Lucas arkasına yaslanıp bana bakmaya başladı. " Evet, ne yapacaksın? Dedi. "Bugüne kadar aldığım işlerin hiçbirine hayır demedim. Ancak bu istisnalarımın olmadığı anlamına geliyor " diyerek elime bir kalem alıp Mahir Koç'un isminin üzerine bir çizik attım. "Mahir Koç ölüm listesinden kaldırıldı. " Dedim. Lucas beden bunu bekliyor olacak ki gururla bana baktı. " Güzel Yarın koç holdingin ayakkabı defilesi var. Bu güzel bir fırsat olacaktır" dedi. " İyi başlayalım o zaman" dedim.

 

Lucas ile yaklaşık beş saatlik bir çalışmadan sonra planlamaları yapmıştık. Yarın ilk cinayet için herşeyi hazırdı. Listedeki diğer dokuz kişi için gerekli olan bilgileri Lucas bana meil ile atacaktı. " Yarın manşetlerin en başında seni okumak güzel olacak kardeşim" dedi Lucas keyifle. Keyifle arkama yaslanıp ona baktım. " O zaman şimdiden sana iyi keyifler abiciğim yarın konuşuruz" dedim luchas başını sallayıp " iyi geceler kardeşim" diyerek kapatmıştı.

      

 

Yarın benim için kanlı bir haftanın başlangıcı olacaktı. Ellerimdeki kan eskisi kadar beni tatmin etmiyordu. Bu korkunçtu. Damarlarımdaki zehirli kan beni düşündüğümden daha korkunç bir kadına dönüştürüyordu. Ama ben olduğum kadından şikayetçi değildim...

 

.....

 

Evet böcüşlerim bölüm geldi. Ne düşünüyorsunuz?

 

Biliyorum sizi biraz bekletim kusura bakm

Loading...
0%