
♡ İyi okumalar dilerim ♡
2 Yıl önce 3.şahıs anlatımıyla.
Genç kız aldığı haber ile kendini hastane dışına atmıştı, iki pençeli el sanki yüreğini avuçları arasında sıkıştırıyormuş gibi hissediyordu. Buğulanmış gözleri ile önünü bile göremiyordu. göz pınarları'nın içinde biriken yaşlar yanağından usulca akıp gidiyordu.
Her yer üstüne, üstüne geliyormuş gibi hissediyordu. Aldığı nefes soluk borusundan geçip ciğerlerine yetmiyormuş gibiydi. Daha fazla ayakta duramayicağını anladı, ve kaldırım taşlarına çöküp içinde daha fazla tutamayacagını anladığı tuttuğu hıçkırıkları dışa vurdu. Etrafından geçen insanların kimisi acınarak hakkında fısıldıyarak konuşup geçiyordu, kimisi ise izliyordu genç kız bu aciz halini umursamıyordu.
Düşündüğü tek şey canından çok sevdiği iki kişiyi kaybetmiş olduğu acıyla yanıp tutuşuyordu. Yüreğine kor bir ateş düşmüştü adeta, bu ateş genç kızı yakıp kavuruyordu. Ne yapacağını bilmez bir şekilde iki elini yumruk yapıp kaldırım taşlarına sert bir şekilde vuruyordu. "NEDEN!" diye gökyüzüne haykırıyordu. Böyle bir şey olduğuna inanmak istemiyordu yada inanamıyordu.
Ellerinden aşağıya doğru kırmızı bir sıvı akıp geçiyordu, ama bu genç kızın umurunda bile değildi. Oda ölmek istiyordu, bu acıya dayanabilceğini düşünemiyordu. Annesi ve babasının ölüceği aklının ucundan bile geçmezdi...
Genç adam arabasına binceği sıra karşı kaldırımda bir kaç kişinin toplandığını gördü, ve bir kadın feryadı kulaklarına ulaştı. Merak ile izlemeyi bırakıp oraya doğru yöneldi. Bir kaç kişiyi sıyırıp geçti, ve hıçkırıklar içinde yerde ellerini kaldırım taşlarına doğru vuran genç kızı gördü. Hem feryat edip hem de ellerinin parçalanmasını umursamadan kaldırım taşlarına hunharcasına vuruyordu.
Genç adam bu görüntüye dayanamadı. Genç kızın krize girdiğini anlamıştı, ve hiç düşünmeden genç kızı direk kucağına aldı. Bir kaç metre ötesinde olan hastaneye doğru hızlıca ilerlemeye başladı. Genç adam, genç kızın suratına baktığında yıldızların bile kıskanıcağı suratının parlaklığı genç adamı büyülemişti adeta.
Genç adam büyülenircesine genç kıza bakmaya devam ettiğinde, genç kızın dudaklarına döndü irisleri hafif tebessüm ediyordu, ve kriz halinden çıkmıştı. Genç kızın kafası adamın göğüsüne düştü ve genç kız hafif nefes alıp sakinleşmişti. Genç adam bir kaç dakika şaşırsada fazla üstlenmedi ve hastane doğru gitmeye devam etti...
Genç kız yukarıya doğru havalandığnı hisseti, dilediği olmuştu. İlk önce aralık kalan gözleri simsiyah irisleri gördü. Kadın bir kaç saniye o irislerin karanlığa odaklandı, ve gözlerinin yorgunluğunu daha çok taşıyamadan göz kapakları aşağıya doğru kapandı, ve burnuna nutkunun bile tutulacağı bir koku geldi. Cennet böyle kokuyormuş diye geçirdi içinden. Bilincinin hafif kapanmasına kala genç kız derin bir nefes alıp bıraktı, ve dünyaya son kez veda ettiğini düşündü...
Günümüz Buğlem Yıldırım anlatımıyla.
Garip bir şekilde beni kolumdan durduran siyah irislerin sahibine bakıyordum. "Evet ben?" Diye karşımda ki adama ne demek istediğini sorarcasına baktım. "Senin burada ne işin var?" Dedi. Nedemek istiyordu anlamış değildim. Daha önce bu adamı görmediğimi biliyordum. "Pardon beyfendi karıştırdınız galiba? Sizi daha önce görmediğime eminim" dedim.
Adam uzunca bana baktı, ve usulca gözlerini kapattı. Bir süre öyle bekledi, ve tekrar açtı. Gözlerini tekrar açtığında o siyah irislere odaklanmamak elde değildi. Karşımdaki adam Derin bir nefes alıp verdi, busefer adamın kalın dudakları hareketlendi, ve "anladım kusura bakmayın sizi biriyle karıştıdım galiba."
Vücudum ısınmaya baslamıştı, gözlerimi ise o siyah irislerden çekemiyordum. Gözlerim sıkıca tuttuğu bileğime kaydı, biraz rahatsız oldum. Kolumu kendime doğru çektim. Karşımdaki siyah irislere sahip adam rahatsızlığımı anlamış olucaktır ki bileğimi yavaş bir şekilde bıraktı. Sanki bırakmak istemiyormuş gibi. Kolumun üstündeki el hafifçe çekildiğin de orada bir boşluk hissettim, ve daha fazla Siyah irislerin büyüsüne kapılmadan hızlıca oradan ayrıldım.
********
Eve geldiğimde rahatlatmak adına kendimi direk duşa attım. Kasılan kaslarım sıcak suyun altına girince gevşemişti. Kendimi daha rahat hissediyordum. Duştan çıkıp televizyon karşısında oturmaya başladım. Telefonumdan arama sesi gelince bakışlarımı sehpa'nın üzerine bıraktığım telefona ilişti, ve elimi uzatıp telefonu elime aldım.
Kim arıyor diye baktığım da anne ve babamdan son kalan mirasım için ayarladığım avukat arıyordu. Televizyonda ki sesi kısıp daha çok bekletmeden aramayı cevapladım, ve kulağıma doğru götürdüm. "Alo" dediğimde karşıdaki kişinin sesi duyuldu. "Alo merhaba buğlem hanım bu saate rahatsız ettim için özür dilerim. Arama nedenim ise ailenizden kalan müstakil ev hakkında konuşmak için aramıştım."
Ailemden kalan son varlık olan o ev aklıma geldi. Bütün çocukluğumun orada geçtiği aklıma geldi, ailemi kaybettiğim günden beri tekrar o eve ayak basamamıştım, cesaretim bu konuda çok düşüktü. Düşünceler içerisinde boğulduğum. Avukat bey neden bunun için aramıştıki beni o dava kapanalı çok olmuştu.
"Alo buğlem hanım orada mısınız?" Kulağıma avukatın sesi iliştiğinde aklımda ki düşünceleri hayali bir şekilde sirkeledim, ve avukatın sorusunu cevaplamak adına konuştum. "Evet burdayım dalmışım ev hakkın da ne konuscaktınız?" Dikkatle avukatı dinlemeye koyuldum, ev hakkında söyliceği her kelime benim için çok önemliydi.
"Bir beyefendi uzaktan görüp sizin evinizi beğenmiş ve mümkünse satın almak istediğini söylüyor." Böyle bir şeyin mümkün olmayacağını biliyordum, ve hemen yanıtladım. "Böyle bir şey mümkün değil o benim ailemden kalan tek miras. Bunu güzel bir dile red ettiğimi belirtirseniz sevinirim." Diye yanıtladım. Avukat tekrar konuşmaya başladı.
"Ama evinizi alıcağı kişi eviniz için istediğiniz para'nın iki katını vericeğini belirti emin misiniz?" Avukatın bu konuyu daha çok uzatmasını istemedim, ve "eminim nekadar para vericeği umurum da değil iyi akşamlar dilerim." Avukat derin bir nefes alıp bıraktığını duydum, ve "peki iyi akşamlar dilerim görüşmek üzere." Diye yanıtladı beni "görüşmek üzere" diyip telefonu kapattım.
Televizyonda ki sesi attırdım ve izlediğim filim'in kaldığım yerden devam etmeye koyuldum, ama düşüncelerim buna izin vermiyordu. Bu yüzden uykusuzluktan kapanmak için direnen göz kapaklarımla birlikte televizyonu kapattım. Ardından salondan çıkıp odama doğru ilerlemeye başladım.
Yatağıma vardığımda yatağımda ki örtüyü hafifçe sıyırdım, ve yatağın içine girip uzandım. Uykusuzluktan dayanmayan gözlerim bu anı beklermiş gibi kendiliğinden kapandı. Rahatlığı hissettiğimde bedenimin derin bir uykunun içine hapsolmasına izin verdim.
********
Mayhoş uykumda devam ederken bir alarm sesi ile bölündü uykum. Gözlerimi birini açıp yanımda bulunan telefona baktım, ve alarmı kapatım. Bugün ne dersler vardı, nede gidecek bir staj yerim. Herkes staj yerini belirlemiş işine giderken ben sadece yan gelip yatıyordum, ve ailemden kalan son paralar ise suyunu çekiyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sanırım staj yeri bulamassam üniversitemi dondurup bir işe başlamak zorunda kalıcaktım.
Uykuma devam edeceğim sıra tekrar bir ses geldi. Telefonu tekrar yanıma koyduğum yerden çıkarıdım, Ve ekrana baktığım. Ekrana baktığım da tanımadığım bir numara arıyordu. Yatakta uzanır halden çıkıp oturur şekle geldim, ve aramayı cevaplayıp kulağıma götürdüm. "Alo merhaba buğlem Yıldırım ile mi görüşüyorum?"
Daha önce duymadığım sesi yanıtladım. "Merhaba evet ben buğlem Yıldırım kiminle görüşüyorum tam olarak?" Sorduğum soruyu cevaplamak adına kadın tekrar konuşmaya başladı. "Ben kaya holdingten açelya akarsu bıraktığınız dosyayı inceledik, ve bugün saat 10.00' da sizi holdinge bekleriz iyi günler."
Duyduğum haber ile sevinmeye başladım dudaklarım istemsizce iki yana genişledi, ve "tabi gelirim iyi günler" dileyip telefonu kapattım, ve mutluluktan ne yapacağımı bilmez bir şekilde yataktan zıplayarak kalktım. En sevdiğim müziği açıp danstemeye başladım, bu benim için çok önemli bir haberdi. Bi o yana, Bi bu yana kırttıktan sonra yorulduğumu farkedip telefondan açtığım müziği sonlandırdım, ve elimi yüzümü yıkamak için lavaboya doğru yol aldım.
Lavaboya geldiğim sıra bütün bakımlarımı yapıp çıktım, ve bu sefer mutfağa gittim. Saate baktığım da saat 8.35' di rahat rahat kahvaltımı yapacak bir zamanım vardı, ama fazlada oyalanmak istemiyordum. Bu yüzden klasik bir tost yapmaya karar verdim. Tost makinesini çıkartıp fişini pirize taktım, ve sandivinç yaptığım tostu içine koyup tostun kapağını kapattım.
Buz dolabına dönüp portakal suyu çıkardım, ve geniş bir bardağa aktardım. tostun kızarmış enfes kokusu burnuma dolunca üst çekmeceden bir tabak çıkartıp tostu dikatlice üzerine bıraktım. bir elime portakal suyunu öbür elime ise tabaktaki tostu alıp masaya yerleştirdim. sandalyeyi de hafif kendime doğru çektim, ve kahvaltı yapmak adına oturdum.
Bir kaç ısırık tostumdan aldım, bir kaç yudumda portakal suyundan içtiğimde kahvaltım bitmişti. Masadan kalktım, ve tabaktaki artıkları çöpe attım. Bulaşık makinesini ağzını açıp kirli bardak, ve tabağı içine koydum. Elimi yıkayıp mutfaktan ayırıldım.
Ne giyeceğimi karar vermek için dolabıma doğru gitmeye karar verdim. Dolap önümde belirdiğinde dolap kapaklarının ağzını iki yana açtım, ve kıyafetlerime baktığım ne giysem diye bakındım. Gözlerime krem tonlarında bir kazak ile beyaz bol paça pantolon kestirdim ve ikisini çıkartıp kombinlemeye başladım.
Kombin.
Yaptığım kombini yatağımın üzerine bıraktım, ve makyaj masamın önüne geçtim. Yukarıdan yaptığım şekline özen vermediğim ev topuzumu açtım. Belime kadar uzanan dalgalı kestane rengi saçlarımı aşağıya doğru süzlmesini izin verdim. Masa'nın kenarında duran tarağımı alıp saçlarımın uçlarından taramaya başladım. Saçlarımın yanmasını önleyen spreyi aldım, ve saçlarıma sıktım.
Saçlarımın altlarını bukleler olmasını istediğim için maşamı fişe taktım, ve ısınmasını bekledim. Isınan maşamı elime aldım, dikatlice ellerimi yakmadan saçlarımdan bir tutam alıp kıvırmaya başladım. Bu işlemi tüm saçlarıma uyguladıktan sonra maşa'nın fişini çektim. Son olarak saçlarımın bukleleri bozulmaması için saç spreyini alıp saçlarıma sıktım.
Masadan hemen kalkmadan telefonumu elime aldım, ve saat 9.00 olmuştu biraz hızlanmam gerekiyordu. Makyaj yapmak için yüzümü nemlendirdim, ve kapatıcıyı elime alıp göz altlarıma sürüp dağıtım. Ardından allık, ve allık fırçamı elime aldım. Fırçayı allığın üstüne sürüp iki yanağıma da eşit bir şekilde yaydım. Allık ile işim bitince kirazlı bir lipbalım aldım. Ve dudaklarımı nemlendirdim.
Her zamanki dudak kombomu yaptıktan sonra son olarak kirpik uçlarıma rimel sürüp makyajımı sonlandırdım. Makyajım bitince hemen pijamalarımı çıkarıp dikkatlice kıyafetlerimi giyindim. Kıyafetlerimi giydikten sonra masa'nın üzerindeki çantamı aldım. Ayakkabılarımı elime alıp ayaklarıma geçirdim, kapının arkasında olan krem tonlarında ki trençkotumu giydim, ve evden çıkmak için odamdan dışarıya adımladım.
Evden çıkmadan son kez kapıyı iki defa kitleyip anahtarı çantama attım. Şimdiki durağım otobüs durağıydı. Bu saatlerde fazla kişi olmadığı için boş bir koltuk bulmuştum, ve busefer müziksiz yolu seyretmeye başladım. uzaktan şirket binasını görünce otobüsten inip bir kaç dakikalık yolu yürümeye devam ettim.
Şirket önümde belirdiğinde heyecandan hiç beklemeden hızlıca şirkete girdim. Resepsiyonda gene dün gördüğüm aynı kadın vardı, resepsiyona doğru ilerledim. Resepsiyonda geldiğimi gören kadın beni bekliyormuş gibi bakıyordu, ve "merhabalar buğlem Yıldırımdı değilmi?" Dedi.
Şaşırdım ismimi unutmaması garipti. "evet buğlem Yıldırım." Kadın hafifçe tebessüm etti, ve bir kart uzattı. "Buyrun buğlem hanım bugün ki görüşmeniz 12. Katta olucaktır. 12. Kata basmak için bu kartı kullanıcaksınız. Bu sadece şirket sahipleri'nin bulunduğu kattır. Asansöre 12. Kata bastıktan sonra kenarda ki ekrana bu kartı okutcaksınız ardından 12. Kata geldiğinzde sol koridorda Karan Kaya beyin odasına gitceksiniz. İş görüşmeniz orada gerçekleşecektir."
kadının söylediği her bir kelimeyi tek tek aklımda not ettim teşekkürler diyip uzattı kartı elime aldım, ve asansöre doğru gitmeye başladım. Asansöre binip kadının söylediği gibi 12. Kat tuşuna bastıktan sonra kartı okuttum. Daha sonra asansörün yukarı çıkmasını bekledim.
Asansör durduğunda asansörden inip hemen uzun koridorlara doğru baktım. İki yön vardı biri sağ yön, diğeri ise sol yön. sol taraf daha karanlık koyu tonlarındayken, sağ taraf açık bej renklerle kaplıydı. Daha çok incelemeden sol koridora doğu yürümeye başladım.
Karanlık ve uzun koridor boğucuydu. duvarlarda özel yapım olduğuna emin olduğum tablolar vardı. Hepsi eşsiz bir güzelliğe sahipti. Çoğu tabloda karanlık bir tema vardı.
koridorun sonuna doğru geldiğimde önümde bir kapı belirdi, kapı'nın sağında ise koca harfler ile
"KARAN KAYA"
yazıyordu. Biraz heycanlandım, ve derin bir nefes alıp bıraktım. İki kez kapıyı tıktıkladıktan sonra kapının öbür tarafında kalın, ve erkeksi bir ses "girin" dedi. Kapı kulpundan tutup aşağı indirdim. Kapıyı açtığım an gene o karanlığa hapsolmuş siyah irisler ile karşılaştım...
BÖLÜM SONU.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |