4. Bölüm

3.BÖLÜM

Asena
ase_nam.28

 

 

⁠♡ İyi okumalar dilerim⁠♡

 

Elim hâlâ kapı kulbunun üstünde bir şekilde durup karşımda ki Siyah irislerin sahibine bakıyordum. Dona kalmıştım adeta. " İş görüşmesini bu şekildemi gerçekleştirmek istersin yoksa karşımda oturarakmı?" Diye sordu ne diyeceğimi bilmez bir şekilde kafamı ileri geri hafifçe salladım ve, "karşınıza otursam daha iyi olucak" diye söyledim.

"Bende öyle düşünüyordum." Dedi elim ayağıma dolanmıştı resmen çünkü odanın dört bir yanını saran buram, buram bir koku vardı. Bu kokuyu sanki daha önce hakimişim gibi geliyordu. Bu adam şimdi bu koca şirketin sahiplerinden birimiydi yani? Filimler de bukadar tesadüf olurdu cidden.

Siyah irislerin sahibi asıl ismi karan beyin karşısında duran ikili karşı, karşıya duran koltuklardan birine çekingen bir şekilde oturdum ve, siyah irislerin hedefi direk ben oldum. hem buram, buram burnumda tüten bu büyüleyici kokunun sardı odada oksijenin az olduğunu düşündüğüm, şimdi hiç nefes alamaz oldum, hele ki o Siyah irisler derin bir okyanusa düşmüşüm gibi hissettiriyordu.

Her iş görüşmesinde olmasını beklediğim soruları karan Beyin sormasını bekledim. Sorulan sorulara kendimi hazırlamıştım. "Demek adın buğlem." Dedi heycandan kekelemek adına bu etkileyici kokuyu zihnimden çıkarmak istedim, ama pekte başarılı olamıyordum, bu yüzden bekletmeden konuşmaya başladım. "Evet buğlem Yıldırım."

Kafasını ağır ağır salladı ve siyah irislerin hedefi şimdi önünde benim dosyamın olduğunu düşündüğüm dosyaya döndü. "Tamam işe alındın." dedi bir anda kesin karşıdan şaşkın balıklar gibi gözüküyordum. Hiç bir soru sormadan işe almıştı beni. Hiç kimse tanımadığı birini böyle kolayca almazdı. En azından tanıma amaçlı çok azda olsa bir kaç soru sorardı.

"n-nasıl yani hiç bir soru sormiyacaksmısınız yani nasıl biri olduğumu bile bilmeden işemi alıcaksınız beni?" Diye sordum göz temasını hiç kesmeden bakıyordu. garip hissediyordum şuan. Hem havasız olan bu oda birde sıcaklık derecesi artmıştı. "Gerek duymuyorum." işe alınmak benim açımdan iyi bir durumdu fazla sorgulamak istemedim, ama içimde gene bir merak vardı.

"Dil eğitimimi falandamı sormiyacaksınız?" adamın sanırım biraz sabrını sınıyordum, ama merakımdanda geri kalmıyordum. oturduğu koltuğun arkasına doğru hafifçe yaslandı, ve elinde bulunan kalemi tek elle usta bir şekilde çevirmeye başladı. Ardından kalın dudakları konuşmak için hareketlendi. "Dil konusunda profesyonel çalışanlarım var zaten."

Uzun zamandır işe alınmadığım için bir anda alınınca garipsedim sanırım. kurcalamanın bir anlamı yoktu işte işe alındım, ve bu yeterdi bana. "Peki siz bilirsiniz." Dedim önümdeki sehpaya koymuş bulunduğum çantama elimi uzattım, ve kendime doğru çekicekken erkeksi sesi tekrar kulaklarımda eşsiz bir müzik gibi dolandı.

"Seni şartsız koşulsuz işe aldım, ama hiç sormadın hangi katagoride işe aldığımı." Garip bir şey söylemiş gibi siyah irislerine odaklandım, ve çantama uzanan elimi geri çektim. Ardından konuşmaya başladım. "Tabi ki stajer olarak." Oturduğu koltuktan dik bir pozisyon aldı ve hafif masaya doğru eğildi. "Stajer olarak alındın fakat benim asistanlığımı yapıcaksın, benim çizimlerimle tek ilgilenceksin."Dedi

Kendimi tutamayarak "ne!" Diye çıkıştım. asistan olmaya gelmemiştim ben buraya, iş öğrenmek için gelmiştim. ve sadece onun çizimleriyle ilgilenemezdim. Nasıl bir saçmalıktı bu. "Böyle birşey mümkün olamaz." Dedim siyah irislerinin üstünde kalan göz kapakları hafif kısıldı. "Madem senin için uygun değil tamam ozaman. Bildiğim kadarıyla staj kayıt zamanları geçti. Böylelikle staj yeri bulman zor olucaktır seçim senin."

Şuan ya mantıklı konuşuyordu yada manipüle etme konusunda yetenekliydi. Başka bir seçimim yoktu. Çalıştığım zaman boyunca azıcık dişimi sıksam yeter. Derin bir nefes aldım, ve hata yaptığımı anladım. Çünkü bu benim daha çok mayışmamı sağladı. Bakışlarımı yerden çekip siyah irislere çevirdim.

Siyah irislerin etkisindeyken konuşmak, cümleleri toparlamak zor olsada göz teması kurmak istiyordum. Nezaketsiz, ve ilgisiz biri görünmek istemezdim. "Peki kabul ediyorum." Dedim kalın dudaklarının hafif tebessüm ettini gördüğüm. Yanın da bulunan iki tane sözleşme olduğunu anladığım kağıtları önüme uzattı, ve elin de çevirdiği kalemi bana uzattı.

Elindeki kalemi alacakken parmak uçlarımız birbirine değdi. Elektirik çarpmış gibi hissettim bir anada ürperdim, ve hızlanan kalp ritimlerimi dizgine sokmak adına derin bir nefes daha alıp bıraktım. Ardından her iki kağıdı da imzaladım. Sehpanın üzerinde olan çantamı elime alıp ayaklandım. Benim ayaklanmamla karan bey de ayaklandı boy farkı gene ortaya çıkmıştı. Gene yanında cüce kalıyordum resme, hem adam iyi bir cüsseye sahipti yanında cüce gibi kalmam normaldi.

Elini öne doğru uzattı, bir kaç saniye gözlerim orada oyalandı, ardından siyah irislerine baktım. Bakışlarında takılı kalmamak adına bende elimi uzattım, ve küçük ellerim büyük ellerinde hapsoldu. Tekrar o elektriklenme baş gösterdi. Ellerimizi aşağı yukarı iki kez saladık. Ardından ilk elini çeken ben oldum.

"Hayırlı olsun buğlem hanım." Dedi bende "teşekkürler." Dedim ardından "görüşmek üzere" diye ekledim. "Görüşmek üzere" dedi karan bey, ve çıkmak adına arkamı döndüm fakat arkam da adımın anıldığını duydum. "Çalışma saatiniz size mail ile gönderilir." Tabi ya çalışma saatini sormamıştım yavaşça arkamı döndüm, ve mahcup bir şekilde "teşekkürler." Dedim ve hiç zaman kaybetmeden odadan dışarı çıktım, gibi güzel bir nefes aldım.

Hızlı bir şekilde atan kalbimin ritmini dizginlestirmek için oksijene aç kalmış gibi derin, derin nefesler aldım. Ardından siyah koridordan çıkıp asansöre doğru yürümeye başladım. Asansörün önüne gelince asansörün yanında bulunan tuşa bastım. Tuşa bastığım an asansör yukarıya doğru çıkmaya başladı. Asansör kapıları her iki yana doğru açıldığında beklemeden girdim, ve kapılar ardımdan kapandı.

bir kaç saniye sonra tekrar asansör açıldığında zaman kaybetmeden resepsiyona doğru gidip, resepsiyonda bulunan kadının bana verdiği kartı geri taktim ettim, ve teşekkürler dileyip eve doğru adımlarımı atmaya başladım.

 

********

 

Eve geldiğimde evin kapısını iki defa kitledim, ve lavoboya doğru gittim. Lavaboya geldiğim an ilk makyajımı çıkarttım ardından elimi yüzümü yıkadım. Üstümü değiştirmek adına odama doğru gitmeye başladım. Odama vardığım an dolabıma doğru yönelip rahat parçalar seçtim, ve karnımı doyurmak adına mutfağa doğru gittim. Busefer ama buz dolap kapağını açtığım an pek bir şeyler bulamadım. Bir evde tek yaşamanın zorluğuda buydu işte.

Eve geldiğimde bir tas sıcak yemeğin olmazdı. Aklıma annem geldi ben küçükken pırasa yemeğini sevmediğim için pırasada olan besinleri tuüketemezdim. Annem hep bu yüzden severek yedirmeyi tercih ederdi Zorla yedirmezdi. Bir oyun kurardı ve pırasa yememi sağlardı. Annem gelince aklıma ister istemez gözlerim doldu.

dolu gözler ile buzdolabın içine bakıyordum, ve göz pınarlarımdan bir kaç tane göz yaş firar etti ağlicağımı anladığım an tavana baktım. bir kaç saniye sakinleşmek adına, ama içimdeki kor ateş gene kendini belli ediyordu. Sandalyeyi çekip oturdum. Telefonumu masaya bıraktım, ve içimde hapsettiğim hıçkırıkları serbest bıraktım.

Ne zor şeydi bu zamana kadar seni büyüten kişilerin bir kaza sonucu hayattan göç edip, hayatın daki var olan simaları bir anda yok oluması, ne acı vericiydi. Lavoboya doğru gittim tekrardan elimi yüzümü yıkadım. Kendime gelmek için hep ağladığım zaman krizlerim tutuyordu. Ailemden sonra ben kendimi toparlayamamıştım acı verici izler hâlâ her zerrem de hissediyordum.

Mutfağa geri dönüp yemek sipariş ediceğim zaman iki cevapsız arama gördüm, ama bilinmeyen bir numaradan gelmişti. Arsam mı aramasam mı diye düşündüm, ama iş ile ilgili olabileceğini anladım, ve geri aradım. Kulağıma götürdüğüm an telefon açıldı. "Alo buğlem hanım ile mi görüşüyorum?" dedi tanıdık erkek sesi. Bu karan beydi sesinde kendi kadar karanlık ve derinden geliyordu.

"Evet benim." bir kaç Saniye ses gelmedi ardından karan bey devam etti. "İyimisiniz sesiniz biraz kötü geliyor." Dedi karan bey böyle dediğinde içimde bişeyler koptu, o ağlama hissi tekrar baş kaldırdı, ama kendimi daha yeni toparlamıştım. "İyim karan bey siz beni ne için aramıştınız tam olarak?" Bir kaç saniye daha sesizlik oldu, ve "iş program listen mail olarak atıldımı diye sorucaktım." Garip çünkü bir patron bence böyle küçük işlerle uğraşcağını sanmıyordum, ama yarı asistanı yarı stajeri olucağım için her şeyin eksiksiz olmasını istiyordur kesin.

Ardından bugün hiç mesajlar kısmına bile bakmadığım yere girdim, ve gelen maillere baktım şirketten atılan maili görünce konuşmaya başladım. "Evet atılmış karan bey." Dedim "öylemi güzel o zaman iyi akşamlar buğlem hanım." Tam sesinin ne kadar içten dokunduğunu düşünürken beynim hemen araya girdi, ve böyle düşündüğüm için kınadım normal insan sesiydi işte diğerlerinden Kayıran bir özeliği yoktu.

"İyi akşamlar karan bey." Dedim ve ardından arama sonlandı. Ne zaman tuttuğum bile anlamadığım nefesi bıraktım. Derin bir nefes almak istediğim, ve telefonuma geri dönüp yemek sipariş ettim. Yemeğin gelmesini beklemeye başladım, ve yemek gelince yemek masasına doğru ilerledim. Pakette bulunan sıcak yemekleri tek, tek masaya yerleştirip çatal kaşık almak için çekmeceğe doğru gittim, ve çatal kaşıkları aldıktan sonra yemek yemek için masama geri döndüm.

Hem bir yandan yemek yiyordum, bir yandan ilk iş günüm nasıl geçecek diye düşünüyordum. Yemeğim bittikten sonra kalan çöpleri çöpe attım. Bulaşık makinasına girecek bulaşıkları koydum, ve ellerimi yıkayıp uyumak için odama ilerledim. Yatağıma vardığım gibi alarmlarımı kontrol etmek istedim. ilk iş gününden geç kalmak istemedim. Alarmlarımı kontrol ettikten sonra uyumaya koyuldum, ama kafam çok dolduydu bir sağ bir sol döne, döne uyuya kalmıştım.

*******

Karanlık bir ormanda tek başıma yürüyordum. Bulunduğum ortamda sadece bir sürü ağaç vardı. Bir yandan nerede olduğumu tespit etmeye çalışıyordum, diğer yandan ise deli gibi atan kalbimi dizginlemeye çalışıyordum. Bir kaç adım daha attım, ve pes edip yere çömeldim. Göz pınarlarımda akmayı bekleyen yaşlar bir, bir akmaya başladı. Nerede olduğumu bilmiyordum. Deli gibi atan kalbim ise hiç yardımcı olmuyordu. Sonra bir el görüş açıma uzandı.

El uzatan kişinin kim olduğuna bakmaya çalıştım, ama sadece bir çift siyah iris gördüm. Etraf karanlıktı, ama sadece o gözleri görebiliyordum. Gözlerim bu sefer Bana uzatılan ele döndü, ve uzattığı elini tutum gibi yavaşça ayağı kalktım. Ardından yüksek bir ses geldi arkadan korkuyla arkaya baktım. Deli gibi atan kalbim tekrar baş gösterdi, önüme döndüğümde elimi tutan o el kaybolmuştu.

Bir anda arkadaki ses daha çok yükseldi, tekrar yere çömeldim gibi ellerim ile kulaklarımı kapattım ve sıkıca gözlerimi kapattım, ve çığlık atmaya başladım. O anda hemen gözlerimi açıp etrafa baktım. Yatağımdaydım, ve terden sırılsıklam olmuştum. Nefes nefese kalmış bir şekilde alarmın çaldığını duydum. Durdur kısmına basıp alarmı kapattım. Kalbim deli gibi atıyordu. Sakinleşmek adına derin, derin nefesler almaya başladım, ve biraz zihinsel olarak kendime gelince hemen bir duş almaya karar verdim.

Duş aldıktan hemen sonra saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarım kuruyunca hazırlanmaya koyuldum. Makyaj masasına geçip günlük makyajımı yaptım. Bu sefer giyinmek için makyaj masamdan kalkıp giyinme dolabıma yöneldim, ve bugün için giyeceğim bir kaç kıyafet ayarladım, giyinmek için makyajıma dikkat ederek giydim.

Kombin.

Kıyafetlerimi de giydikten sonra çantama gerekli eşyalarımı koydum. İlk iş günüm için heyecanlandığımı hisettim, ama bu garip bir heyecandı sonra bir anda bugün gördüğüm rüyam gözümün önünde canlandı. Annem ile babamın ölümünden sonra böyle rüyalar görmeye alışıktım, ama ilk defa böylesini görmüştüm. Gördüğüm rüyaya bir anlam veremiyordum, ve daha fazla düşünüp zihnimi bulandırmak istemediğim için hemen bir kaç şey atıştırıp evden çıkmak zorundaydım çünkü işe geç kalıyordum. Bu yüzden küçük bir sandiviç yaptım, ve evden ayrıldım.

Bir yandan sandiviçimi yedim. Diğer yandan otobüsün gelmesini bekledim. Sandiviçim bitince otobüs geldi, ve hemen bindim ardından boş bir yer aradım. Boş bir yer bulunca hemen oraya geçip yolun geçip gitmesini izledim. İneceğim durağa gelince hemen otobüsten çıkıp bir kaç yürümelik olan şirket mesafesinde yürümeye başladım.

Bu sefer şirket önümde belirdiğinde şirket kapısından içeri girdim, ve tekrar resepsiyona gittim. Resepsiyonda kaç gündür gördüğüm kız beni bekliyormuş gibi bana baktı, ve günaydın dedi. Aynı şekilde bende günaydın dediğimde asıl konuya geçti. Dünkü verdiği kartı tekrar uzattı, ve "bu kart sizin için bundan sonra 12. Katta olucaksınız karan bey sizi bekliyor."

Dedi bana uzattı kartı elinden aldım, ve teşekkürler dileyip yanında ayrıldım. Biraz garipsedim çünkü bütün çalışanlar bu katlarda oluyordu. Dün o katta kimseyi görmemiştim. Neyse diyip asansöre doğru ilerledim, ve 12. Kata basıp kartı okuttum. ardından asansör yukarıya doğru çıkmaya başladı. Bir kaç saniye sonra 12. Kata gelmiştim bile. Asansörden inip sol koridordan gitmeye başladım.

Her adım attığım da kalbim daha da hızlı atmaya başlıyordu. En son karan beyin odasının kapısına geldiğim zaman bir kaç saniye nefes aldım, ve kapıyı iki kez tık tıkladım. O erkeksi ve karanlık bir tonda olan ses gel diyince elimi kapı kulbuna koydum, ve yavaşça aşağıya doğru indirdim.

 

Bölüm sonun...

Bölüm : 16.01.2025 01:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...