
♡iyi okumalar dilerim♡
Kapıyı açtığım an karan bey de bilgisayarı ile uğraşıyordu. Beni görünce bilgisayarını kapatıp bana bakmaya başladı. Konuşma gereği duyduğum için konuşmaya başladım. "Beni çağırmısınız karan bey." Dedim ardından karan bey diyoluğu devam ettirdi. "Demek ki geldin." Diyip oturduğu yerden kalktı, ve bana doğru yaklaştı. O yaklaşınca heyecanım gene dorukta oldu. Bir kaç mesafelik adım uzağımda durdu, "gel benimle." Dedi, ve kapı eşiğinden dışarı çıktı.
O çıkınca bende hemen peşine koyuldum. Uzun koridorun sonuna doğru geldiğimizde önümüzde bir kapı belirdi, ve beklemeden kapıyı açtı ardından benim geçmemi bekledi. Ben içeri girince arkamdan karan bey de geldi. Oda karanlıktı, ve bu karanlık odada biraz tırsmıştım. Bir kaç saniye sonra bir anda her yer aydınlandı. Sanırım karan bey ışıkları açmıştı, ama ben etraftaki muazam görünüşe bakıyordum. Bu oda çok büyüktü, çizim yapmak için her ayrıntıya dikkat ederek dizayn edilmişe benziyordu, ve burda baya pahalı çizim aletleri de vardı.
Odanın ortasında kocaman bir masa vardı. Masanın üstünde bir kaç çizim yapılmış kağıtlar vardı. Masanın üstünde bir çok ihtiyaç olabilcek şeyler teker, teker düzenli bir şekilde dizilmişti. Odanın geri kalan taraflarında ise ayarlanabilir masalar, ve daha niceleriyle doluydu. Ben odayı hayran, hayran süzerken arkamdan karan beyin sesini duydum.
"Ne o efsun olmuşsun gibi bakıyorsun." Dedi arkama dönüp "evet harika bir şekilde dizayn edilmiş. Hayran kalmamak elde değil." söylediklerim ile hiç göz temasını kesmeden dudaklarının bir kenarı yana kıvrıldı, ve "öyle." dedi gene o siyah irisler beni içine çekecek gibi bakıyordu. Ortamda gene deişik bir hava oluşmuştu hafif rahatsız olarak gözlerimi kaçırdım, ve "karan bey biz buraya niye geldik?" diye bir soru yönelttim.
Karan bey derin bir nefes aldı ve bıraktı ardından sorumu yanıtladı. "Çizmem gereken bir kaç proje var, ve 2 haftamız var bunu bitirmemiz için. İyi bir iş teklifi aldım, bu süre zarfında bir an önce bitirmemiz lazım." Yanımdan geçti, ve masanın üstünde bulunan bir kaç kağıda göz gezdirdi ardından tekrar konuşmaya başladı. "Tabi sende bana yardım ediceksin." Dedi başımı anlamış bir şekil de salladım.
"Hangisinde daha rahat çizim yaparsın?" dedi bir ayarlanabilir masayı gösterdi, diğer yandan ise normal odanın ortasında bulunan masayı gösterdi. Ayarlanabilir masada pek rahat etmezdim, bu yüzden normal masayı tercih ettim. karan bey de kendi için yapılmış olduğunu anladığım masaya geçti, ve orada bulunan bilgisayarı bana doğru getirdi. "Bu bilgisayarda projenin nasıl çizilceğini anlatan çizimler var biraz onlara bakarak çizebilirsin daha rahat olur." Dedi teşekkürler dileyip bilgisayarı aldım. İçinde bir kaç çizimlere baktım, ve ceketimi çıkarıp yana bıraktım ardından taslak oluşturmaya başladım.
Yaklaşık 2 buçuk saattir çizim yapıyorduk. Şuan tüm normal çalışanlar modaydı. Sandalyeyi biraz geriye doğru çekip karan beye bakmak istedim. Benim hareketlenmemle karan bey bana dönüp baktı, bişey dememi bekliyordu. "Karan bey şuan mola vakti bir kahve alıp gelecektim sizde istermisiniz?" diye nazik bir davranışta bulundum. Karan beyin nereye baktığını anlamak için dikatlice baktığım da gözlerinin buluzumda olduğunu anladım. Hafif boğazını temizler gibi bir ses çıkardı, ve gözlerini açıp kapattı ardından tekrar bakışları gözlerimdeydi.
"Gerek yok aslında çalışanlardan birine buraya iki kahve getirmesini söylerim." Aslında kahve biraz bahaneydi hava almak istiyordum, burada tıkılıp kalmıştım. Çizim yapmaktan artık sırtım ağrıyordu. "Yok ben gidip alabilirim zaten biraz hava almak istiyordum." Normalde olan sert bakışları bu dediğim ile biraz daha gerildi, ve derin bir nefes alıp bıraktı. "Peki istersen ceketini geri giy hava biraz soğuk." Hava aslında bugün sıcaktı gerek duymadığım için giymek istemedim, ve "düşünceniz için teşekkür ederim, ama ben böyle iyim." Dedim.
Ardında kapıya doğru adımlar atmaya başladım. Sanki homurdanır gibi sesler duydum arkamdan. Arkama dönüp karan bey bir şeymi demek istedi diye baktım, ama sadece gidişimi izliyordu. Hemen bakışlarımı öne çektim, ve kapıya doğru gelince direk kendimi dışarıya attım. Ardından asansör doğru ilerledim. yanda bulunan tuşa bastım. Asansör yukarıya doğru gelince her iki kapı yana doğru açıldı.
Beklemeden içeri girdim ve "0" tuşuna bastım. Asansör bu sefer aşağıya doğru inmeye başladı. Kapılar iki yana açılınca şirket dışına doğru yürümeye başladım. Şirketin karşısında bulunan kafeteryaya girdim, ve şirkette bulunan çoğu kişinin burada olduğunu gördüm. hemen iki kahve alıp dışarı çıktım, şirkete geri döndüm. Tekrar asansöre bindikten sonra yukarı çıkmasını bekledim.
Asansör kapıları açılınca hiç beklemeden elimdeki paketlenmiş kahvelerle karan bey ile çizim yaptığımız odaya doğru ilerlicektim ta ki arkamdan bir kadın sesi duyana denk. İğneliyici bir şekil de "senin burada ne işin var?" dedi. Arkama dönüp bunun kimin söylediğine bakmak istedim. Önümdeki platin saçlı, bacaklarını ortaya çıkarmak adına vücuduna yapışık mini leopar bir etek giymiş, ve o topuklu ayakkabıları uzunluğu ile nasıl düşmeden yürüdüğünü düşündüğüm kadına baktım.
Kadın soruma cevap bekliyormuş gibi bir kaşı hava da bana bakıyordu. Bende hafif gözlerimi kısarak ona baktım. "Efendim banamı dediniz?" Hafif gülümsedi, ama sempatik bir gülümsemeden çok uzak alaycı bir gülümsemeydi bu. "Senden başka birimi var hem buraya nasıl geldin sen o elindeki kartı kim verdi sana?"
Bir önümdeki iğrenç bir şeymişim gibi bana bakan kadına birde elimdeki karta baktım. Konuşmak için tam ağzımı açıcağım sıra arkamdan karan beyin sesini duydum. "Ne oluyor burda fulya?" dediğini işittim. Karan beyden ardından bir kaç adımda yanımda durdu. Sonra adını fulya olduğunu duyduğum kadın konuştu.
"Karancım sen mi çağırdın bunu buraya?" karan bey ifadesiz bir şekilde "hayır" dedi. Fulya bu sefer o alaycı gülümsemesini tekrar yüzüne takındı. Ben ise garip bir şekilde karan beye bakıyordum. Fulya denilen yeloz bir kaç adımda karşıma geçti, ve "şimdi tatlım o elindeki kartı nasıl aldığını bilmiyorum, ama o kartı resepsiyona verip burdan defolup gidiyorsun."
Dedi hem sinir olmuş bir şekilde hemde şok olmuş bir şekilde karşımdaki uyuz kadına bakıyordum. Fulya uyuzu sustuktan sonra karan bey konuştu. "Ben çagırmadım çünkü o burda çalışıyor fulya bidahakine benim çalışanlarıma asla bu uslup ile konuşma!" busefer uyuz fulya karan beye şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. "Ne demek burda çalışıyor bu kattamı?" hep bu diye hitap etmesi sinirimi bozmuştu. "Bu değil adım Buğlem." Dedim busefer alaycı kahkası boş koridorları doldurdu.
İnanılmaz derecede ihrenç bir kahka olduğunu söyleyebilirim. Resmen sesi kulaklarımı tırmalıyordu. Fulya uyuzunun kahkasından sonra karan bey konuştu. "Aynen öyle fulya bundan sonra bu katta, ve benim yanımda olucak başka sorun yoksa biz gidiyoruz." Dedi ve sağ eliyle önden buyur işareti yaptı bana, zevkle çizim odasına yürümeye başladım. Bir kere arkamı dönüp baktığımda uyuz fulya sinirden morarmışa dönmüştü.
Hiç takmadan geri içeri girdim, ve ardımdan karan bey girdi. Kahveleri masaya bıraktım. Kendi kahvemi alıp çizim yaptığım masaya geri döndüm. "Ne içersiniz diye sormadım, ama umarım beğenirsiniz." Dedim çıkarken sormayı unutmuştum karan bey de hiç durdurmamıştı karan bey kahvesini alıp bir yudum aldı, sonra bana bakıp "mükemmel seçim tadı güzelmiş." Dedi hafif gülümsedim.
Karan beyin gözlerine odaklandığım an gülüşümü seyrettiğini anladım. Hemen gözlerimi çekip çizimlere odaklandım. İçimden garip bir hissiyat ortaya çıkmıştı. Daha önce adını hiç bilmediğim bir duyguydu bu. Bir kaç dakika sezsizce kahvelerimizi yudumlayıp çizimlere devam ettik, ama çizim yaparken zorlandığım yerler oluyordu. Sonra arkamda bir hareketlilik sezdim.
Odayı tamamıyla dolduran o şahane koku şuan ciğerlerimi tamamlıyor gibi hissettim. Ardından iki kaslı kol sarmaladı iki yanımı, biri masanın köşesine diğeri ise kalem tutan elimi tuttu. Arkama dönüp baktığımda karan bey ile burun buruna geldik. O siyah irisleri yakından görmek kokusunun daha çok içimi doldurması midemde hareketliliğe sebep oldu. Sonsuza kadar bıraksalar siyah irislerine bakıp giderdim kesin.
Ardından karan beyin kalın dudakları hareketlendi. "Elini biraz yan tutarsan eğik çizgileri çizmen daha rahat olur." Dedi elimi tutan eli biraz yana döndürdü ardından siyah irisleri kağıtta bulunan cizimime bir kaç yapamadığım çizgileri yaptı. "Ve çizime daha çok odaklanırsan ortaya daha iyi çizimler, ve projeler çıkarırsın buda seni daha iyi yerlere taşır."
Dedi söylediği sözlere karşı başımı onyalarca salladım, ve gözlerine büyülenmiş gibi bakıyordum. Ardından dudaklarımdan "hıhım" diye bir ses çıktı. Aklım yerindemiydi orası belli değildi ardından kalın dudakları her iki yana kıvrıldı "anladığına göre ozaman artık eve gidebiliriz." arkamdan ayrılınca bu sefer içimde bir boşluk hissi yarattı. Kalemi bir kenara bıraktım. Telefonuma baktım çıkış saatinin çoktan geldiğini gördüm.
Bu yüzden eşyalarımı toparlayıp ceketimi üstüme geçirdim. Karan beyde hazırlanmıştı aynı anda çıkıp asansöre bindik. Bir kaç saniye sesizce asansörün bizi 0. kata bırakmasını bekledik. Asansör durunca ilk ben ardımdan karan bey çıktı, ve çıkışa doğru ilerledik. Çıkışa gelince yönümü değiştirip otobüs durağına doğru gidecekken karan bey adımı seslendi.
"Nereye?" dedi. Bende "otobüs durağına gidicem karan bey." Dedim ardından karan bey konuşmaya devam etti. "Gerek yok gel ben seni bırakırım." Dedi bende "teşekkür ederim ben kendim giderim." Dedim karan bey ise "saçmalamada gel bin şu arabaya hadi." Dedi aslında bu tür emri vaki konuşmalardan hoşlanmazdım, ama şuan hiç otobüs havası çekemicektim.
Karan bey ile birlikte arabasına doğru ilerledik. Arabasına baktığım an resmen salyam akmaya başladı. Son derece lüks Siyah bir arabaydı. Arabaya bindiğimiz an karan bey hızla arabayı çalıştırdı. Çok profesyonel bir şekilde araba kullanıyordu. Arabada sadece nereye gideceğimi tarif etmekten başka bir şey konuşmamıştık. evimin yoluna geldiğimiz an teşekkürler dileyip arabadan indim.
Binaya girene kadar arabanın gittiğini görmedim, ama hâlâ bekliyordu. binaya girdim, ve eve girip kapıları kitledim. Işığı açtığım an bir arabanın hızla gittiğini duydum, bu kesin karan beydi. Hemen odama doğru yol aldım ardından rahat kıyafetlerimi giyip, makyajımı silmek için lavoboya girip suratımda ki makyaj kalıntılarını temizledim. En son olarak karınımı doyurmak için mutfağa gittim.
Pek fazla aç değildim aslında bu yüzden küçük bir sandiviç yapmaya başladım. Sandiviçim hazır olduğunda bir tabağa koydum ardından buzdolaptan kola çıkarıp bir bardağa aktardım, ve kolayı sandiviçi elime alıp masaya bıraktım. Sandalyeyide çekip oturduğumda yemek yemek için hazırdım artık.
afiyetle sandiviçi bitirdikten sonra bardakta kalan bir yudumluk kolayı tek dikişte içip kalktım. Bardak ve tabağı da alıp bulaşık makinesine koyduktan sonra biraz evi temizlemek istedim, bu yüzden bir kaç temizlik malzemelerini alıp işe koyulmaya başladım. İlk süpürge makinesi ile bütün odaları süpürdüm ardından viledaylada her yeri sildim. Bir kaç yerinde tozunu aldıktan sonra yorgun düştüm, bu yüzden uyuma kararı aldım.
Dişlerimi fırçaladım, ve yatağıma geçtim gibi uyuya kalmıştım bile. Sabah kalktığımda bugün ders programım da öğlen vakti bir dersim olduğunu gördüm, bu yüzden öğlen vaktine daha çok olduğu için gidip güzel bir kahvaltı yapma kararı aldım. Hemen yataktan kalktım ve tuvalete gidip işimi gördüm. Sonra elimi yüzümü yıkayıp mutfağa doğru gittim.
Dolaptan bir kaç kahvaltılık malzeme çıkardım. Öncelikle bir tane yumurta çıkarıp haşlaması için küçük bir tencereye koydum. Üzerine biraz su doldurduktan sonra o kaynarken, bir kaç kahvaltılığı hazırlama kararı aldım. Kahvaltılık tabağıma ilk ceviz koydum ardından bir kaç dilim peynir birazda zeytin koydum domates, ve salatalığını aldım ve güzelce yıkadım. Bir kaç dilim halinde kesip onlarıda kahvaltılık tabağıma aktardım.
Önceden ketılda ısıttım suyuda bir kupa bardağına koydum, ve poşet çaylar dan birini alıp kupanın içine koydum. En son haşlanmış olan yumurtayı düz bir şekilde ortadan kesip, kahvaltılk tabağıma koyduktan sonra kahvaltı yapmak için hazırdım. Hemen masaya geçtim, ve yemeğimi yemeye başladım. Doyduğumda ise masadan kalkıp ortalığı temizledikten sonra lavoboya geçip güzelce dişlerimi fırçaladım, ve hazırlanmak için odama geçtim, çünkü ders saatime az bir vakit kalmıştı.
İlk önce saçıma ısı koruyucu bir sprey sıktım, ve düzleştirmek için düzleştiricimi prize taktım. O ısınırken saçlarımı düzleştirceğim kısımları ayrımaya başladım. düzleştiricim ısındığında saçlarımı düzleştirmeye başladım. saçlarım düzleştiği zaman kabarmaması adına saçlarımın uçlarına yağ sürdüm. Saçımla işim bitince busefer makyajımı yapmaya başladım.
Makyajımın son rötüşlerini yapmaya başladım. Maskarayıda sürdükten sonra makyaj sabitleyici bir sprey kullandım, ve makyajımda bitmişti. Hemen dolabıma yöneldim, ve kombin yapmaya başladım. Kombinimide hazırladıktan sonrası giyinmeye koyuldum bu sefer.

Kombin.
Kıyafetlerimi giydikten sonra parfümümdende sıkıp evden çıkmak için yol aldım. Evden çıktıktan sonra evim okudum fakülteye yakın olduğu için yürümeye başladım. Fakülteye gelince ders göreceğim derslik sınıflarına doğru yürümeye başladım. Sınıfa baktığımda birkaç kişinin geldiğini gördüm. Bir yer belirledim, ve oraya oturdum. Dersin başlamasına 10 dakiak kalmıştı, ben biraz erken gelmiştim.
Telefonda oyalanırken birinin omzumu dürtüğünü hissettim. Kafamı telefondan kaldırıp kim olduğuna bakmak istediğimde, otuz iki diş gülümseyen bir Ece ile göz göze geldim. Hemen yanıma oturdu, ve "hiç arayıp sormuyorsun kızım kaç gündür." Dedi Ecenin tatlı gülümsemesine karşılık verdim, ve "bu aralar çok yorgundum ececim kusuruma bakma." Dedim iki kolunu göğüsünde birleştirip "normal şartlar altında bakardım, ama seni çok özlediğim için bu sefer görmezden geliyim hadi." Dedi ve bu sefer kollarını açıp bana sarıldı.
Bende sarılışına karşılık verdim. "beni bağışladığınız için teşekkür ederim Ece hanım." Dedim Ece gene o muhteşem Gülümsemesiyle "rica ederim." Dedi birbirimizden ayrıldık ve biraz havadan suda konuşmaya başladık, ama konuşmamızı bölen gene yağız olmuştu. "Naber kızlar" dediğinde hiç oralı olmadım. Ece de ağzının içinde bir iyi diyip geçmişti, ama gene yağızdan kurtuluş olmicaktı o kesin.
Yağız bu sefer önüme geçip oturdu. Ne için olduğunu ikimizde iyi biliyorduk. Yağız bu fakülteye geldiğimden beri takıntılı bir şekilde beni seviyordu, nekadar onu red etsemde peşimi bırakmış değildi. şuana kadar ileriye gidecek bir şey yapmamıştı, bu yüzden fazla kafaya takmıyordum. Ders hocası geldiği zaman Ece ile konuşmamız yarıda kalmıştı. Ders hocası dersi anlatmaya basladığın da İkimizde dersi dinlemeye başladık.
********
Ders bittiğinde hemen eşyalarımı toplamaya kalktım. Yağızla uğraşacak güçte değildim çünkü. Ece de toparlandığın da dışarıya çıkmak adına kapıya doğru ilerliyorduk. Dışarı çıktığımız gibi temiz havayı soldum. Ciğerlerime giren temiz oksijen ile kendime geldiğimi hissettim. Çantamda bulunan telefonum çaldığında, çantamı açıp telefonumu elime aldım. Arıyan kişiye baktığım da, ev için ayarladığım avukat arıyordu. Gene ne oldu diye düşünürken telefonu açtım, ve kulağıma dayadım.
"Alo Buğlem hanım." dedi avukat "buyrun bir sorunmu var?" Dedim. Ece merakla suratıma bakıyordu. "Size kalan müstakil ev hakkında bilgi vermem gereken konular var." Derin bir nefes alıp bıraktım. "Tabi sizi dinliyorum." Dedim "babanız ölmeden önce müstakil evinizi yüklü bir miktarda bulunan borcuna kefil olarak göstermiş. Miktarı ödeme süresi bir hafta sonra bitiyor. Eğer borcu ödeyemezseniz bir hafta sonra malesef ev elinizden gidecektir."
Dediğin de kalbim sıkışmaya başladı. gözlerim dolmuştu, önümü görmekte zorlanıyordum. Ece yanıma gelip kolumu tuttu "buğlem iyimisin?" Diye sordu, ama cevap veremiyordum. ailemden son kalan miras elimden kayıp gidiyordu.
Bölüm sonu...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |