
Odaya girdiğimde Çağrının yatağında oturduğunu gördüm.
"Hoş geldiniz."
Bana baktı ona küçük bir tebessüm gönderince rahat bir nefes aldığını gördüm.
"Yağmur senden çok özür dilerim gerçekten isteyerek yapmadım."
"Biliyorum önemli değil."
"Yüzündeki morluk canını çok yakıyor mu?"
Yüzümde bir morluk olduğunu daha şimdi öğrenmiştim.
"Hayır."
Çağrı bana doğru bir adım attı, elini yüzüme yaklaştıracağı sırada korku ile geriye bir adım attım. O anda çağrının gözlerinde bir hayal kırıklığı gördüm ama bunu isteyerek yapmamıştım ondan korktuğum için olmuştu.
Yağmur, lütfen böyle yapma sana bir daha asla vurmam. Vuramam."
"Biliyorum ama yine de korkuyorum."
"Yağmur, bu arada senin için ders notlarını aldım."
"Teşekkürler, Sinan."
"Ben biraz kitap okuyacağım."
"Tamam, kendini kötü hissedersen mutlaka haber ver."
"Merak etme ben iyiyim."
Yatağıma oturup kitap okuduğum sırada içerden mis gibi kokular gelmişti. Yatağımdan kalkıp kokunun geldiği yöne gittiğimde Sinan ve Çağrının beraber kahvaltı hazırladığını gördüm.
"Madem hazırlayacaktınız neden beni bu kadar uğraştırdınız?"
"Emin ol eğer bunlar yaşanmasaydı hazırlamazdık."
"Ne yani her gün kahvaltı yapabilmek için yumruk mu yemem lazım?"
Çağrı bana "yapma" der gibi baktı o sırada ne dediğimi fark ettim.
"Ben özür dilerim öyle demek istememiştim."
"Önemli değil senin şaka yaptığını anlayabiliyoruz, demi Çağrı?"
Çağrı kafasını onaylar bir şekilde sallasa da ne kadar kırıldığını göre biliyordum. Tam arkamı dönüp gittiğim sırada Sinanın seslenişini duydum.
"Nereye gidiyorsun bakayım gel ve bize yardım et."
"Ben yemek yapmaktan hiç anlamam."
"Şimdi sabah bizi neden bu kadar darladığını anlamış olduk."
"Ben özür dilerim, ben sizin rahatsız olacağınızı düşünmedim, sadece bir şaka yapmak istemiştim."
"Hadi ama yağmur neden sürekli özür dileyip duruyorsun?"
"Çünkü özür dilemem lazım daha yeni tanışmış olmamıza rağmen size böyle bir şaka yapmamalıydım."
Sonlara doğru iyice sesim titremişti.
"Ben biraz daha kitap okuyacağım."
Yanlarından ayrılırken çoktan göz yaşlarına boğulmuştum bile. Yaptıklarımdan dolayı büyük bir pişmanlık içindeydim.
"Daha dün tanıştığın çocuklara şaka yapmakta ne demek ya. Zaten sen geldiğin için rahatsızlar bir de gidip çocuklara şaka yapıyorsun. Kaç yaşındasın sen üç mü?
"Kendine söylenmen bitti mi?"
"Bunları duymamış gibi yapabilir misin?"
Çağrı, yavaşça yürüyüp yatağıma oturdu.
"Yağmur seninle konuşmam gerek, öncelikle senin burada olmandan rahatsız değiliz aksine sen geldiğin için mutluyuz. Ayrıca senin şaka yapmana değil de beni böyle uyandırmanıza sinirlendim. O olaya gelince ise sana vurmak istememiştim sadece duvara vurup sinirimi atmak istemiştim ama sen bir anda yana kayınca sana gelmiş oldu."
O sırada çoktan gözlerim dolmuştu bile. Çağrı benim ağladığımı görünce ne yapacağını bilmeyen küçük bir çocuk gibi etrafına bakmaya başladı bu halini görünce bir anda kahkaha atmaya başladım çağrı bu ani kahkahama bir anlam vermeye çalışırken, içeriden Sinan kahvaltının hazır olduğunu söyleyince çağrı ile beraber kalkıp mutfağa gittik.
"İnanamıyorum ne kadar çok şey hazırlamışsınız."
"Sabahtan beri açım deyip duruyorsun bizi yeme diye önlem almak zorunda kaldık."
Sinan'ın bu açıklamasıyla hep beraber gülmeye başladık.
"Hadi artık kahvaltı yapalım."
Hep beraber masaya oturduk ve kahvaltı ettik.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |