
Birazdan ilk dersime girecektim.
"Sizin ilk dersiniz kiminle?"
"Benim ki Yasemin hocayla."
"Benim ki Kemal hocayla."
"Ne diyeyim derse girmeden önce bir tane parol iç."
"Neden ki?"
"Bizde geçen sene abilerimizi ziyaret ederken bir kaç kez dersine girmiştik. Hoca o kadar çok bağırıyor ki düzgün ders anlatmıyor."
"Yarın görürüz, nasıl birisiymiş?"
"Yarın onunla dersin mi var?"
"Evet, neden ki?"
"Hiç, Çağrının da yarın Kemal hocayla dersi var."
Evet, biliyorum. Ders programlarımız çok benziyor. acaba diyorum Çağrı gizli gizli hukuk mu okuyorsun?"
"Tabi ki de küçüklüğümden beri hakim olmak istemişimdir. Her neyse artık gidelim yoksa derse geç kalacağız."
Sinan ile ikimiz şen kahkahalar atarken. Bir yandan da Çağrıyı onaylamak için başımı hafifçe salladım.
"Haklısın, hadi çıkalım."
Yolda biraz daha sohbet ettikten sonra sonunda sınıfa geldik.
"Sinan burada yollarımız ayrılıyor."
"Evet, haydi görüşürüz o zaman."
Çağrı ile aynı anda görüşürüz dedik.
"Cips, kola, kilit. Kilidi bende."
Çağrı onaylamaz bir şekilde kafasını salladıktan sonra yağmurun peşinden sınıfa girdi. Yağmur çoktan bir yere oturmuştu bile. Çağrı oraya baktığında yağmurun adını Burak olduğunu bildiği zorba bir herifin yanına oturduğunu ve çocuğun yan gözle yağmura baktığını görünce sinirlendi ve Yağmurun yanına gitti.
"Yağmur benim gözlerim pek iyi görmüyor, biraz daha önlerde mi otursak?"
"Olur, nereye oturacağız."
"Bilmem, çok gerilerde olmasın yeter."
Yağmur ayağa kalktığı sırada yanındaki çocukta ayağa kalktı.
"Sen nereye kardeşim?"
"Hiç sadece çok geride olduğumu fark ettim. Biraz daha önlere gideceğim."
"Olur mu kardeşim senin gözlerin kartal gibidir görürsün sen buradan!"
"Yok ya o kadar iyi değil benim gözlerim, arka taraftan pek iyi göremiyorum."
"Çağrı, hadisene ders başlamak üzere!"
"Tamam, geldim."
Yağmur ve Çağrı en önde boş buldukları yere oturduktan sonra, arkalarından gelen Burak’ta yağmurun sol tarafındaki sandalyeye kendini attı. Burak çağrının ona baktığını görünce çağrıya dönüp gülümsedi tekrar önüne döndü.
"Ya sabır ya!"
"Bir şey mi dedin çağrı?"
"Yok, hayır."
O sırada içeri hoca girdi hoca aşırı genç bir hocaydı; üzerindeki siyah bol paça pantolonu ve beyaz gömleği ile aşırı güzel görünüyordu. Yağmur dönüp Çağrıya baktığında onunda kendisine baktığını gördü.
"Ne oldu bir şey mi söyleyeceksin?"
"Şey diyecektim ya hoca çok güzel değil mi."
Çağrı dönüp hocaya baktı tekrar döndüğünde evet anlamında başını salladı. Neden olduğunu bilmese de çağrının hocayı güzel bulması yağmurun hoşuna gitmemişti.
"Sonunda ders bitti ne sıkıcı bir dersti."
"Evet bende çok sıkıldım."
Tam o sırada arkadan çağrını sırtına biri atladı.
"Ya Sinan eşşek ölüsü gibisin abi in şu sırtımdan, sırtım koptu!"
"Olum sende ne çıt kırıldımsın ya!"
"Neyse onu boş ver şimdi ben sana ne diyeceğim."
"Abi yine ne oldu ya!"
"Bir şey olmadı ama olacak haftaya okulun yeni dönemini kutlamak için bir parti olacakmış."
"Yani bize ne bundan?"
"Olum manyak mısın sen partiye gitmeyeceğini söyleme sakın bana."
"Olum ne yapacağız orada."
"Ne yapacağız mı? Olum az biraz eğleniriz işte."
"Bence de boş ver Sinan, hem benim partide giyebileceğim hiç bir şeyim yok. Yani ben gelmem ama siz isterseniz gidebilirsiniz."
"Öyle şey mi olur yağmur, yarın dışarı çıkar beraber bakarız sana kıyafet."
"Senin için de uyar mı çağrı?"
"Olur bana uyar oradan da yemek yemeye gideriz."
"O zaman yarın dışarı çıkıyoruz."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |