@asenats
|
Trafikle birlikte gönderilen konuma varmam 1 buçuk saat sürmüştü . Geldiğim yer lüks bir otelin restoranıydı. İçeri girdiğim an karşılanmış benim adıma ayrılan masaya yönlendirilmiştim . ( Sencede iç ürpertici değilmi adamın her yaptığı) Oooo sen yaşıyormuydun sabahtan beri fikir verme aşamasında yoktun şimdide konuşma lütfen zaten tedirginim . ( Evet tedirgin olduğun için konuşuyorum unutma ki sen izin verdiğin surece varım . Ben senin iç sesinim) Tamam sus edebiyyat yapma geldi adam . Lacivert takım elbisesinin içinde çok yakışıklı görünsede midemi bulandiran bi aurası vardı birşey beni ondan uzağa itiyordu . Masaya gelip karşımdaki sandalyeyi yavaş haraketlerle çekip oturdu. " Merhaba küçük Karam çok güzel görünüyorsun herzaman olduğu gibi"
Cevap verme gereği duymadım bu benim dilimde sadede gel demekti umarım benim dilimden anlıyordur . " Ne yersin küçüğüm senin için seçmemi istermisin burası Aysimayla hep tercih ettiğimiz bir mekan"
"Hayır bişey yeme.."
"Ne yersin diye sordum"diyerek lafımı böldü.
Demek sert oynayacağız en sevdiğim.
" Et yerim az pişmiş hatta kanlı olsun kan görmek istiyorum" dedim kan kısmına bastırarak. Bu söylediğim ona komik gelmişti her bokada gülüyor zaten. Başımızda bekleyen garsona döndü . " İki az pişmiş biftek yanındada beyaz şarap" Garson anında uzaklaşırken gülümseyerek bana döndü. ( Dilay şu tipe bak Allah aşkına adam seri katil gibi gülüyor kalkıp arkana bakmadan kaçmanın tam zamanı) Saçmalama kes sesini.
" Zevklerimiz ne kadarda benzer ikimizde kan seviyoruz" dedi.
" Ya ne demezsin tıpa tıp aynıyız resmen . Sadedemi gelsek artık"
"Neden acele ediyorsun küçük Karam gece uzun"
" Geceyle iygilenmiyorum benim sana ayırdığım zaman kısa"
Lafım bittiği gibi bir anda uzanıp masanın üzerindeki elimi tuttu ve baş parmağını elimin üstüne sertçe bastırdı resmen kırıcak gibi elimi sıkıyordu. Canım çok yansada yüzümde acım belli olmasın diye yüz ifademi sabit tuttmaya çalıştım elimi geri çektim ama bu onu sadece gülümsetti.
" Senin bu ukalalığın başta çekici gelsede canımı sıkmaya başladı küçük Karam bence artık karşında kimin olduğunu anlayıp ona gore konuşma zamanın geldi "
Acıdan gözlerim dolarken zorla konuştum.
" Senin kim olduğun hiçbiryerimde Değil Furkan Doğan artık sadede gel " elimi zorlada olsa elinden çektim hiç bakmadım ama mosmor olduğuna emindim. " Biliyormusun ben bana yapılan yanlışları cezasız bırakmam yanlışı en sevdiğim yapsa bile"
" Çok şükür ki en sevdiğin falan değilim . Eee nasıl cezalandırıcakmışsın beni ? "
Güldü gülüşü şeytaniydi . " Ama ablan en sevdiğimdi . Onuda bu otelde cezalandırdım biliyormusun? "
Öfkeden kızardığımı hiss ediyordum artık bakışlarım ifadesiz değil öfkeliydi.
" Ne yaptın ? " Diye sordum dişlerimi sıkarak çatalı tam alnına saplamamak için kendimle savaşıyordum.
Gevşekçe sırıtarak konuştu. " Aynı senin gibi oda bana yanlış yaptı hemde onu kaç kez uyarmama rağmen bende onu cezalandırdım . Hep ablana ne olduğunu merak ediyordun ya işte sana küçük bir ipucu ablan ölüme ilk adıma burada attı . " Dedi .
Buz kesmiştim ablama ne yapmıştı?
" Ama sana ona hiç soylemediğim bişeyi itiraf edeyim ölmesini hiç istemedim ölmesi beni çok üzdü ben bu cezayı çok uzun süre çekip akıllansın ve bana birdaha yanlış yapmasın istemiştim. " Bunu söylerken yüz ifadesi gerçekten üzgündü. Adam resmen piskopattı.
Öfkem bedenimdan taşmak üzereydi ve ben kendimi zor tutuyordum. " Ne yaptın" dedim tekrardan .
" Benim yaptım" dedi sırıtarak.
Gözümden bir damla yaş düştü ablama gerçekten dokunmuşmuydu? " Onu sonsuza kadar benim yaptım. Benden gitmek istedi diye . Şimdi söyle bakalım küçük Karam sen bana yanlış yapmışken sanada aynısını yapmalımıyım ? Kesinlikle yapmalıyım bence" bunları o kadar rahat bir şekilde söylüyordu ki midemi bulandırmıştı. " Seni öldürürüm" dedim dişlerimi sıkarak. " Seni ellerimle paramparça ederim gözümü bile kırpmadan" " Piskopatım diyorsun ha küçük Karam" Kahkaha attı.
Bende gülümsedim bu gülümsemenin anlamı netti benden günah gitti demekti. Önümde duran çatalı aldım ve bir göz kırpımında eline sapladım . O acı içinde bağırırken ben kahkaha atıp gülüyordum . 1 dakika içinde etrafımı silahlı adamlar sarmıştı. Bu beklediğim birşeydi beni hafife almıştı yanımda bir silah olduğunu bilmeyecek kadar çok hafife almıştı Furkan eliyle adamlarına dur işareti yaptığı için adamlar sadece silahlarını bana doğrultup bekliyorlardı bense hiç umursamadan çantamdaki silahımı çıkardım ve Furkana doğrulttum bu gün burda ölüceksem bile onu sağ bırakmayacaktım. Furkan elimdeki silaha bakıp bir küfür savurdu. " Amına koduğumun deli kaltağı seni elimden kimse kurtaramayacak" Gülumsemememi dahada sinir bozucu hale getirdim.
" Ordan bakınca kurtarılmaya ihtiyacım var gibimi gözüküyor "
" Seni siktiğimin kaltağı " diye kükredi . Tam o anda arkamda birkaç el silah sesi duyuldu ve Furkanın bana silah doğrultan adamlarının birkaçı yere yığıldı
" O siktiğimin ağzınla bir kez daha ona hakaret edersen ağzını kurşunla doldururum" diyen Gökhanın sesini duyduğumda şaşırsamda belli etmemeye çalıştım.
Gökhan iyice bize yaklaştığında yanındaki kişininde Aslan olduğunu gördüm hafif bir şekilde gülümseyip bana göz kırptı . Gökhansa gözünü kırpmadan Furkana bakıyordu. Furkan dağılan surat ifadesini hemen toparlayıp pis sırıtışını takındı.
" Gökhan kardeşim bu ne tesadüf böyle"
" Senin kardeşim diyen ağzını sikerim"
Furkan aldığı cevabı hiç umursamadan Aslana döndü. "Aslan uzun zaman oldu umarım kardeşin Pamiri özlediğin için gelmemişsindir Çünkü o seni hiç özlemediğini belirtmişti bana birkaç gün önce " Pamirmi? 4 arkadaştan biri olan Pamirmi? Aslanla kardeşlermiymiş? ( Benim beyin eror veriyor artık) " Ben kanı bozuk olanı kardeşim olsada silerim Furkan bunu anlamış olman gerekiyordu şimdiye kadar" desi Aslan . Şu an konuşan benim tanıdığım Aslandan farklı biriydi sanki .
Gökhan konudan bağımsız olarak konuştu. " İndirsinler silahlarını Dilay çıkacak "
Furkan bu dediğine şaşırmıştı. " Sence ben onu burdan sağ çıkarırmıyım?"
" Sence onun kılına zarar gelirse ben burayı senin başına yıkmazmıyım . Ustelik sen bana karşılık bile veremezsin . Çünkü Dedemin köpeğisin ve dedem benim ölmeme müsade etmez ben ölürsem bütün servetini kayb ediceğini bilir" Bu kulaklar daha neler duyucak acaba.
Furkan pis bir kahkaha attı. " Ben planım başarısız oldu sanıyordum. Dilay beni şaşırttın ben sana ona yakın ol dedim ama sen aşık etmişsin hayran kaldım resmen " Ne diyor bu bok. Tek kaşımı kaldırıp Gökhana baktım tam şu anda bunu inkar etmesi ve öyle bişey olmadığını söylemesi gerekiyordu. Ama o hiç gözünü kırpmadan Furkana bakmaya devam ediyordu.
" İşte bu yaptığın için seni affede bilirim Küçük Karam"
" Ahhh ne büyük lütuf . O zaman kafana daha rahat sıka bilirim" dedim oturduğum yerden sonunda kalkarak.
" Dilay silahını indir ve burdan hemen çık " dedi Gökhan sonunda bana dönerek.
" Pardon? Bu orospu çocuğu biraz önce ne söyledi senin haberin varmı?"
" Var " dedi Gökhan sert bir şekilde. " Var Dilay sana verdiğim telefonda dinleme ve takip cihazı vardı hepsini duydum . " Ama şaşırmadın? Öylemi" Gökhan yapma der gibi bana bakıyordu. " Biliyordun " dedim hayal kırıklığıyla . " Biliyordun ve bana söylemedin öylemi?"
" Şu an zamanı değil silahını bırak ve çık buradan" Şok olmuş bir şekilde Gökhana bakıyordum . Neden bilmiyorum ama kalbim kırılmış gibi hiss ediyordum.
Furkanın boktan sesi duyulunca ona döndüm . " Bu gün burdan çıkıp gitmenize izin vereceğim. Ama öncesinde ödeşmem gerekiyor." Onun lafı biter bitmez adamları hızla ücümüzüde tuttu elimdeki silah daha ben ne olduğunu anlamadan elimden düşmüştü aynı şekilde Gökhan ve Aslanında silahları alınmıştı . ( Şimdi boku yedik) " Eğer ona dokunursan senin yedi ceddini sikerim duydunmu Furkan sakın" diye kükruyordu Gökhan adamların elinden kurtulmaya çalışıyordu. Aslanda aynı şekilde kurtulmaya çalışirken küfurler savuruyordu bense sadece Furkana odaklanmıştım oda bana. Yavaş adımlarla bana doğru geldi. Ve Gökhana döndü "senin bir zaafın olsun diye çok bekledim Gökhan hatta sana Dilayı gönderdim sana yakın olsun diye . Çünkü Aysimadan dolayı ona değer verdiğini düşünmüştüm ama yanılmışım sen ona aşıkmışsın. Artık çok büyük bir zaafın var ve ben bu zaafının tadını çıkaracağım." " Diz çöktürün" Adamlar beni zorla dizlerimin üstüne indirirken ben gözümü bile kırpmadan öfkeyle ona bakıyordum Gökhanın bağırışları etrafta yankılanıyordu yeni fark ettiğim ayrıntıysa restorant artık tamamen boştu sadece biz vardık. " Ben bana yapılanları asla karşılıksız bırakmam Dilay bunu ögreniceksin seve seve öğreteceğim sana" Dedi ve eliyle arkadan birine işaret verdi. " Kırın" (Neyi) Adam bana doğru yaklaştı ve sol el bilegimi tutup hiç tereddüt etmeden geriye doğru katladı . Kemiklerimin sesi kendi kulağımda yankı yaparken . Boğazımı paramparça eden bir çığlık attım. Adamlar beni artık bırakmıştı ama ben yerde iki büklüm olup bileğimi tutarak çığlık atıyordum gözlerim yavaş yavaş kararırken duyduğum son şey Gökhanın bağırmasıydı. " Sen onun önünde diz çöküp yalvarırken ben onun bir kemiği için senin her kemiğini tekrar tekrar kıracagım duydunmu beni orospu çocuğu" .
|
0% |