@asenats
|
Merhaba Dilay Kara ben Furkan Doğan"
Adamı baştan sona süzdüm 30 lu yaşlarının sonunda belkide 40 ların başında, 1 80 boylarında kumral saçlarına beyazlar atmış , hafif kemerli burun , saçlarına tezat simsiyah gözler. (Gideri olan bir adam) Kess sesini aptal .
"Memnun olmammı gerekiyor"
Dudağı kıvrıldı . (Bu insanlar neden konuşurken sırıtıyor , tek suratsız olan sensin)
"Olman gerekmiyor ama ben oldum " "Hmm güzel konuya mı geçsek neden bu arabadayım şu an madem karşıma çıktınız sonunda doğru düzgün bir açıklama yapın "
"Çok acelecisin küçük Kara , bu huyun bana birini hatırlattı"
"Dur tahmin edeyim ablamı! Bu laf kalabalığını geçsek olurmu Furkan bey gerçekten çok canım sıkılıyor artık . Senelerdir ne diyorsanız yaptım verdiğiniz bütün davaları kazandım ,ve şimdide Altınsoylar holdingde işe başladım ve artık bir sonuç almak istiyorum."
"Gerçekten de ablana benziyorsun" Gözlerinde keder mi var bunun .
"Yani?"
"Yani ne" " Furkan bey açıklıyıcakmısınız artık ben neden Altınsoylar holdingde işe başladım .
"Demek işe alındın"
"Evet alındım"
"O zaman planımız başlasın"
"Planımız yok çünkü bir arada plan yapmıyoruz ama benim planım daha başlamadı "
"Nedir planın"
"Bu sizi iygilendirmiyor ,ama sizin planınız tahmin edersiniz ki beni yakından iygilendiriyor"
"Benim planım holdingte kalman ve Gökhan Altınsoy la yakın olman"
"Ne tür bir yakınlık?"
"İş ve arkadaşlık sana güvenmesini istiyorum"
"Peki benim burada ki kazancım ne oluyor bana aradığım cevapları orda bulacağımı söylemiştiniz"
"Aslına bakarsan orda bulacağın şey benim aradığım cevaplar ,senin aradığın cevaplar bende . Sen bana istediğim cevapları vericeksin bende sana"
"Dakika bir oyun bir yani"
"Ortada bir oyun yok aslında senin istediğin ablanla ilgili gerçekler ve bende sana onları vereceğim zamanı geldiğinde "
Sıkılmışlığımı belli eden bir nefes verdim.
"Onu anladım da ben size ne vereceğim ne istiyorsunuz Gökhan bana güvenince ne olacak"
" Bunu zamanı geldiğinde görüceksin küçük Karam "
Şimdi bir çarpıcam tekmeyi ağzına görücek karayı beyazı. (Piskoloğa gitmen gerektiğini söylemişmiydim) Evet milyonlarca kez. "Peki madem zamanı daha gelmedi bana müsade malum güvenini kazanmam gereken bir Gökhan Altınsoy var"
"Bu kadar çabuk kabullenmenden şüphelenmelimiyim"
"Bilmem bu size kalmış bişey bana güvenip güvenmemek ama şunu belirtmeliyim ki çabuk falan kabullenmedim 8 senemi aldı kabullenmek "
"Peki o zaman en kısa sürede görüşmek dileğiyle küçük Kar.."
"Bana bir kez daha Karam diye hitap ederseniz çok farklı bir dilde konuşmak zorunda kalıcağım bilginiz olsun"
Gür kahkahası arabada yankılandı.
"Sana resmen bayıldım neden bunca zamandır seninle tanışmayı erteledim ben"
Bende sinir bozucu bir şekilde gülümsedim.
"Aynı duyguları paylaşmıyor olmamız ne acı" "İyi geceler küçük KARAM" Adam resmen belimdeki silahı al kafama sık diyor. (Yaa yanı başınızdaki 5 adamda armut toplamaya gidecekler o arada )
"İyi akşamlar " Deyip araban indim ve arabanın kapısını kopmasını dileyerek sert bir şekilde çarptım.
Ben yoluma devam ederken Furkan Doğanın içinde olduğu araba benim ters yönümde uzaklaştı.
5 dakika daha yürüdüm sonra ismimi duyduğum için durup arkamı döndüm .
"Dilay"
Seslenen kişi Gökhandı . Beni endişeli bir yüz ifadesiyle süzdü.
"Ne dedi?"
Anlaşılan Furkan Doğanın arabasından indiğimi gördü. "Benimi takip ediyorsun sen?"
"Ben değil adamlarım takip ediyordu"
"İçimi rahatlattın resmen demek sen değil adamların he"
"Takip etmesem onun seninle yüz yüze iletişim kurduğunu öğrenemiyecektim belkide"
"Ne oldu sana güveniyorum naralarına?" Dedim alaylı bir şekilde.
"Sana güveniyorum zaten,ama herşeyi ben yaparım kafana güvenmiyorum "
"Yani bana güvenmiyorsun Gökhan şiirane bir dokunuş yapmana gerek yok. Çünkü bende sana güvenmiyorum "
Derin bir nefesi içine çekip sesli olarak dışarı üfledi .
" Dilay beni terslemekten vaz geç lütfen sana zarar verecek birşey yapmam birinin zarar vermesinede izin vermem. Adamlar Furkanın arabasına bindiğini soyleyince son hız buraya geldim. "
" Peki Furkanın bana zarar vermeyeceğini düşünemedinmi?".
"Furkanın zarar vermeyeceği kimse yok"
Belliki çok gerilmişti onu biraz rahatlatmak için biraz daha olumlu olmaya çalıştım. Yüzüme tatli bir gülümseme yerleştirdim ve " Yoo gayet beni sevdi ,bunca zamandır benimle yüz yüze konuşmadığı için üzgün olduğunu söyledi, çok eğlenceliymişim ve onu dayak atmakla tehdit etmeme rağmen bana inatla küçük Karam demeye devam etti tatlı bir hitap değilmi . (Sanki en son onu rahatlatmak istediğini soylemiştin ) Yüzü gerildi. "Ne dedi sana ?"
"Küçük Karam"
"Küçük Kara değilde Küçük Karammı"
"Evet gayet tatlı bir hitap değilmi"
Gülümsedim. Ama o gülümsemiyordu resmen nefes alırken burnundan ve gözlerinden duman çıkarıcak gibiydi .
"O puştun evliyatını sikicem "
Yerinde bir ileri bir geri gidiyordu.
"Ne hakla ne hakla bu şekilde hitap eder sikeceğim onun o ağzını"
"Ne oluyor be sevgili falanızda haberimmi yok ne bu öfke "
"Ne diyorsun Dilay ne alakası var kızdığım şey bu değil tabiki seni kıskanmadım.Sadece ..." "Sadece ne?" "Sadece başka birinede böyle sesleniyordu beni kızdıran bu Dilay"
Kahkaha attım
"Sanamı?"
"Saçmalama Dilay bana neden Karam desin" Aslında anlamıştım ama şu an ablamla iygili konuşmak istemiyordum . Belliki ablamla Furkanın da bi tanışıklığı vardı . Ama bunu başka bir zaman soracaktım . O yüzden de konuyu dalga geçerek kapatacaktım hep olduğu gibi.
"Nebileyim öyle bir tepki verdinki ikimizden birini kıskandın sandım .Ola bilir böyle şeyler sonuçta tercih meselesi ve de yakışıklı bir adamdı."
" Dilayy "
"Tamam tamam kimseye söylemem "
"Dilay dedim"
Gülmem aniden durduran şey sesini yükseltmesiydi . Gözleri yüzümde dolandı. Ve gözlerini kapatıl elini burun kemerine gotürdü.
"Özür dilerim sesimi ayarlayamadım bir an seni korkutmak istemedim"
Gözlerimi ciddiyetle gözlerine diktim.
"Ben kimseden ve hiçbir şeyden korkmam Gökhan ve bana bağırılmasından hoşlanmam"
"Kimse kendisine bağırılmasından hoşlanmaz Dilay , ve herkes illaki birşeyler den korkar sen bir robot değilsin öyleymiş gibi davranmayı bırak "
Daha fazla konuşmak istemiyordum bu gün yeterince savaşmıştım artık giyindiğim umursamazlık zırhımı çıkarmak istiyordum .
"Eve gitmek istiyorum Gökhan müsade edersen"
"Birlikte yürüyelim , o arada bana ne konuştuğunuzu anlat olurmu?"
Hiçbirşey demeden yürümeye başladım oda bana yetişip yanımda yürümeye başladı. 10 dakika kadar sessizce yürüdük,belliki ben birşey söylemeden sormayacaktı.
"Senin güvenini kazanmamı ve arkadaş olmamı söyledi " dedim . Şaşkın bakışları beni buldu .
"Neden ?"
"Bilmiyorum zamanı gelince öğreneceksin dedi "
"Neden bunu istiyor ola bilirki benden şirketle iygili ala bilecegi bir bilgi yok bana yakın olman ona ne kazandırıyor olacak?" Belliki bu soru kendineydi.
"Neden sen holdingle iygili hiçbir şey bilmiyormusun"
"Hayır benim Holdingle bir alakam yok"
"Ama senden tek varis olarak bahs ediliyor ve bildiğim kadarıyla Dayın evli değil ve çocuğu yok"
"Evet tek varis benin ama şu an herşeyle Dayım iygileniyor "
Belliki bu konuda konuşmak istemiyordu bende fazla üstelemedim.
"Zamanla amacını çözeceğiz Furkan Doğanın bu konuda fazla kafanı yorma bence"
"Kafamı yormak zorundayım Dilay sana bu kadar yakın olması beni rahatsız ediyor artık direkt iletişim kuruyor "
Durdum yüzümü ona döndüm.
"Neden seni rahatsız ediyor ablam arkadaşın olduğu içinmi?"
"Ablan arkadaşım olduğu için ve ayrıca , sende benim için değerlisin ."
Ciddiyetimi hiç bozmadan ve gözlerimi gözlerinden ayırmadan sordum.
"Tanıdığın herkesi böyle hemen sahiplenirmisin Gökhan Altınsoy?"
Oda gözlerini hiç kaçırmıyordu aramızdaki mesafeyi tek bir adımla kapattı yüzünü yüzüme yaklaştırdı aramızda bir nefeslik mesafe kalmıştı . (Ama bu adam resmen kişisel alanımı taciz ediyor) Evet benimkinide (Aynı alandan bahs ediyoruz salak)
"Sürekli unuttuğun bişey var gece gözlü kız ben seni yeni tanımıyorum sadece sen benimle yeni tanışıyorsun "
Kalbim kafayımı yedi neden bu hızda çarpıyor resmen kendini adama duyurmak için uğraşıyor aptal.
" Bu gün bana yeterince isim takıldı ismim Dilay bana bu şekilde seslenmelisin" Güldü gülüşü bu mesafeden daha iç ısıtıcıydı.
"Ben bu ismi sana bu gün takmadım sen benim için çok uzun süredir gece gözlü kızsın . Hatta gözlerinde yıldızların bile var ."
"A-aa-anlamadım " (İlk kez erkek görmüş gibi kekeleme rezil ettin kendini)
O sinir bozucu gülüşünü yüzünden söküp almak istiyorum . Eli yüzüme yaklaştı gözleri gözlerime izin istiyormuş gibi bakıyordu . O izni verdim . Eli yanağıma yerleşti ve bir parmağı gözümün etrafında dolandı.
"Bilmiyormuydun" Nefes alış verişlerim bu kadar hızlanmak zorunda değil beni ele verecekler.
"Neyi"
"Gözlerinde iki parlak nokta var . Simsiyah gözlerinde o küçük parlaklık o kadar güzel gözüküyor ki sanki geceye doğmuş çok parlak bir yıldız gibi . Her zaman ordalar güldüğünde ,üzüldüğünde ,korktuğunda, ağladığında bir insanın ağlarken bile gözleri nasıl parlar ."
"Beni hiç ağlarken gormedin ki " Dedim çok masum bir şekilde bu halimi hiç sevmedim .
"Iı-ııhh yanılıyorsun güzelim ben senin her halini gördüm ve aklıma kazıdım"
Büyülü bir an bitmiş gibi içimi sıkıntı sararken bir adım geri çekildim.
"Beni hayatım boyunca takip eden bir sapık gibi konuşuyorsun"
Sesli bir şekilde güldü .
"Ahh Dilay her an dalga geçe bilme yeteneğin yokmu gıpte edilesi bir huy"
"Bunu birde Babama sor "dedim gülümseyerek .
"Babanla aram pek sohbet edip birşeyler sormaya uygun değil malesef ki"
"Tanışıyormusunuz onunlada?"
"Dedemin çok yakın bir arkadaşı "
"Hamza Altınsoy aslına bakarsan babamdan birkaç kez ismini duydum saygıyla andığı bir isim"
"Birçok insana göre saygıya değer biri"
"Peki sana göre"
Döndü ilerlemeye başladı .
"Bence artık eve gitme zamanın küçük Kara "
Arkasından ilerledim .
"Aaa yapma gerçekten sinir bozucu bir hitap hiç yaratıcı değil "
"Katılıyorum bencede değil"
"Seninki daha şiirane" Güldü
"Beğenmene sevindim "
15 dakika daha yürüdükten sonra oturduğum siteye gelmiştik. Sessizliği bozan ben oldum yüzümü ona dönüp hafif tebessüm ederek yeşil gözlerine baktım.
"Yolun sonuna geldik "
"Yanılıyorsun tatlı sinir küpü daha yolun başındayız "
" Ne gerek vardı şimdi bu şair dokunuşuna anladık çok romantik bir adamsın"
Normalde bu şekilde konuştuğum erkekler bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu ama o neden sanki ona söylemiyormuşum gibi gülüyor.
"Niye gülüyorsun her söylediğime ?" Diye sordum ciddi bir ifadeyle .
Gülmesi dahada sinir bozucu hal alırken konuştu . "Çünkü sinirleniyorsun güldüğümde"
Bunu gayet normal bişeymiş gibi söylemişti . "Sinirlenmem komik bişey değil Gökhan Altınsoy. Sakın sinirlenince güzel oluyorsun falan edebiyatına başlama şimdide."
"Yoo güzel falan olmuyorsun"
Kaşlarımı çattım bu kadarıda fazla ama biraz yumuşadım diye adam bana ilk fırsatta çirkin diyor. (Aa bu yumuşamış halinmiydi?) "Sen bana çirkinmi dedin alenen?"
"Hayır nerden çıkardın bunu "
"Güzel falan olmuyorsun dedin"
"Bu seni neden bu kadar üzdü peki neden bana sevgilimmiş gibi trip atıyorsun?"
"Trip falan atmıyorum bana çirkin dedin diyemezsin!"
"Demedim " "Dediinn "
"Sinirlenince güzel olmuyorsun dedim "
"Eee aynı şey " "Değil"
Sıkıntılı bir nefes verdik ikimizde aynı anda .
"Tamam Dilay özür dilerim sana çirkin demediğim için"
Gözümü süzdüm . "Neyse ne zaten umrumda değil ben güzel olduğumu biliyorum zaten" Dedim ve hızlı hızlı yürüyüp ondan uzaklaştım . Arkamda bağırdı.
"Çok mütevazisiniz avukat hanım"
Bende arkamı dönmeden bağırdım . "Öyleyimdir genelde güle güle" Bu adam bana ne yapıyor böyle resmen feleğim şaştı . (Aslında şaşmadı bu senin normal halin senin normal halin yani eskiden olan normal halin) Ben eskiden dengesiz değildim . (Şu anda değilsin sadece savaşıyorsun eski sen'le savaşıyorsun) 1 günlük adam beni eskiye döndürecek değil saçmalık. Hiç arkama bakmadan eve ulaştım bahçe kapısının önünde Hüseyin bey beni karşıladı .
"Merhaba Dilay hanım . Erhan bey sizi arka bahçede bekliyor."
"Neden ?"
Babam beni bu saate kadar beklemezdi ve bu saatte arka bahçedeyse beni bir çilingir sofrasının karşılayacağı kesindi.
"Bilmiyorum gelince uğrasın yanıma dedi"
"Tamamdır teşekkürler " deyip arka bahçeye doğru ilerledim tamda düşündüğüm gibi babam sofranın başında elinde rakı bardağıyla uzaklara dalmıştı . Hiç tepki vermesede onu gördüğüm andan itibaren geldiğimi hiss ettiğini biliyordum.
"Baba beni istemişsin"
"Evet gel otur Dilay"
Geçip masanın sağ tarafına oturdum benim önümede bir boş bardak koydu ve doldurdu . Rakımdan bir yudum alıp yüzümü buruşturdum rakıyı hiç sevmiyorum. Ama bu sohbet belliki beni gericekti hep olduğu gibi . Bu yüzden de gevşemem gerekiyor.
"Dinliyorum Baba"
"Neden geç geldin"
"İşlerim vardı "
"İlk günden seni bu kadar çalıştırmış olamazlar" dedi alayla .
"Holdingde değildim dışarıda işlerim vardı."
Anladım der gibi başını hareket ettirdi.
"Bu kadarsa uyumaya gidecegim baba yorgunum"
"Neden Altınsoylar holding konusunda bu kadar ısrarcısın"
"Kariyerim için iyi bir fırsat çünkü"
"Kariyerinin umrunda olmadığını biliyorum Dilay asla avukat olmak istemedin hep ablana özendin onun gibi boş hayaller peşinde koşmak istedin şu an bu ısrarının farklı bir sebebi var ." Dedi sesindeki öfke kırıntılarıyla ablama hayla kızgındı.
"Evet Baba farklı bir sebebi var . Haklısın ." Dedim. Gülümsedim ve devam ettim.
"Ama bu sebebi sana söylemeden önce sen söyle neden bu kadar karşısın bu duruma üstelik Hamza Altınsoy la arkadaş olmana rağmen .Misal bunu benden niye sakladın . Bunların cevabını verirsen bende sana sebeplerimi söylerim"
Ben onun gözlerine gözlerimi dikmişken o sıkıntılı bir nefes verip gözlerini kaçırdı.
"Bende öyle tahmin etmiştim yine sadece susuyorsun. Aynı ablam neden öldü diye her sorduğumda yaptığın gibi" Elini sertçe masaya vurmasını beklemiyordum.
"Yeter Dilay yeter artık bu şımarık tavrından bıktım laf anlamamandan bıktım her gün ablam ablam diye zırlamandan bıktım ." Duraksadı ve gözlerimin içine baktı beni anla der gibi bakıyordu . "Ablan öldü ablan benimde kızımdı ve öldü intahar etti Dilay intahar etti sende bunu kabullen ve bu salak saçma işlerle uğraşmayı bırak kocaman bir kadınsın artık çocuk gibi ablanın peşinden ağlamayı bırak."
Gözlerimden düşmesin diye direndiğim yaşlar gözlerime bir ok misali batıyordu . Kendimi sıktığım için boğazımda oluşan sızı konuşmamı zorlaştırıyordu .
" Madem öyle neden ablamın mezarını açmak için yaptığım 8 ci başvuruda redd edildi Baba ortada şüpheli bir ölüm varken hemde . Dur söyleyeyim çünkü biri bunu engelliyor. Birinin bunu engellemesinde sebebi ne peki sence ? " Acı bir şekilde güldüm . "Dur onuda söyleyeyim. Çünkü birşey gizleniyor. Ve sen bu gizlenen şeyi biliyorsun Baba ve bu benim canımı şu an söylediğin sözlerden daha çok yakıyor . Fazladan çaba göstermene gerek yok yani"
Rakısını başına dikti ve bana dönüp gözlerimde daha fazla duramayan yaşlara baktı.
"Zayıfsın Dilay herkese ben çok güçlüyüm hiçbirşey umrumda değil imajı çize bilirsin ama bunun bir yalan olduğunu ben biliyorum . Zayıfsın ve bu boş çaba seni dahada zayıflatacak . Toparlan ve vaz geç iyi bir avukat ol ve pis işlerden uzak dur tehlikeden uzak dur Dilay çünkü benim seni de kaybedecek gücüm yok." Acı bir şekilde güldüm
"Haberin yokmu Baba senin zayıf kızın zaten 8 sene önce öld ü ,sen kızım bile demediğin kızını zaten çoktan kaybettin."
Gözyaşlarımı silip ayağa kaltım ve eve girdim üst kata çıkıp odama geçtim. Üstümdekilerden kurtulup banyoya girdim . Banyo aynasında ki yansımama baktım . Ağladığım için makyajım yüzüme dağılmıştı. Bu halime gülümsedim bu alaylı bir gülümsemeydi zira bu halime anca bu gülümseme yakışırdı. Bu halim hayatımın özetiydi aslında. BİR GÜLÜMSEMEYE BİR AĞLAMA.
|
0% |