@asenats
|
Gözlerimi açtığımda evimizin bahçesindeydim içeriden ablamın ve benim bağırma seslerimiz geliyordu.
Derin bir nefes çektim yine o kabusun içindeyim rüyada olduğumun farkındayım ama uyanamıyorum yine ayaklarım benden bağımsız şekilde içeriye doğru ilerledi verandadan içeri girip üst katın merdivenlerini tırmandı.
İşte oradalardı 19 yaşında Dilay ve Ablası. Vücudum bir anda 19 yaşında olan Dilayın vücuduna doğru çekildi ve artık olayları onun gözünden görüyordum.
" Abal lütfen nereye gidiyorsan bende geleyim lütfen" dedim ağlamaklı bir sesle.
Ablam bana bakmadan hızlı hızlı bavulunu topluyordu sanki hemen çekip gitmek kaçmak istiyordu.
" Abal lütfen ne yapacağım ben burada sensiz babamla bana hep kızacak istemiyorum onunla kalmak "
" Yeter Dilay yalnız gideceğim dedim sen hiçbir yere gelmiyorsun"
" Niye abla ? Bari ne zaman döneceğini söyle"
Dolu dolu olan gözlerini bana dikti onu anlamamı ister gibi bakıyordu.
" Bilmiyorum, lütfen sadece ablana sarıl ve vedalaş benim için bunu yapamazmısın? Herşey biraz daha kolay olur belki öyle davranırsan" Öfkeyle bağırdım. " Hayır nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini bile bilmiyorken sana sarılıp vedalaşmayacağım. Nereye gidersen git bende peşinden geleceğim okul umrumda değil" " Öyle birşey yapmayacaksın Dilay sana gelmeni istemiyorum diyorum nesini anlamıyorsun " Gözümden yaşlar süzülürken çaresizce sordum" Neden " diye. Ablam ağlamama daha çok öfkelenmiş gibi elindekileri dolabına doğru fırlattı. Ve bağırdı . " Çünkü bıktım Dilay BIK- TIM. Senin annenmiş gibi davranmaktan senin peşinde dolanmaktan bıktım. İstemiyorum artık kendi hayatımı yaşamak istiyorum . Ayak bağım olmadan özgürce yaşamak istiyorum . Yemek yedinmi, okula gittinmi,bu gün olay çıkardınmı, biriyle arkadaş ola bildinmi , yoksa yine herkesle ters düşüp yalnız mı kaldın. Diye düşünmek istemiyorum . Dön bir bak etrafına Dilay benden Boradan ve Sedadan başka kim var bir bak . " Ben sadece hıçkırarak ağlıyordum ablamın yüzüne bile bakmamıştım ona yük olmasın diye. " Üzgünüm abla üzgünüm ben seni bu kadar yorduğumu bilmiyordum çok üzgünüm lütfen gitme" dedim çaresizce. "Üzgün olma Dilay . Büyü sadece benim peşimde dolanan küçük bir çocuk değilsin artık büyü ." Dedi ve bavulunu kapatıp kapıya doğru ilerledi o daha kapıya yetişmeden ben koşup onu kolundan yakaladım ve elinden bavulunu alıp duvara doğru fırlattım ablam daha ne olduğunu anlamadan onu göğüsüne sert bir şekilde vurarak yere ittim . Öfkeden o kadar gözüm dönmüştü ki ablamın acıyla yerde kıvrıldığını bile algılayamıyordum. Sadece bağırıyordum beni anlasın istiyordum. " Ben istemedim tamammı ben istemedim annemin ölmesini ben istemedim . Babamın benden nefret edip adım adım kaçmasını ben istemedim . Gözümü açtım sen vardın bende seni sevdim abla annemde babamda ablamda sen oldun ama bunların olmasını ben istemedim sadece bu karmaşada yaşamaya çalıştım ve sana sığındım ben istemedim . Şimdi bu şekilde beni arkanda bırakıp gidemezsin beni hiçkimsesiz bırakıp gidemezsin, beni benden nefret eden babamla bırakıp gidemezsin. " Sözlerim bittiğinde ellerimle saçlarımı çektiğimi başımdaki inanılmaz acıyı hiss ettiğimde anladım. Yavaşça gözlerimi açtım ve yerde göğsüne elini bastırırken beni izleyen ablama ve ona dogru eğilmiş onu kaldırmaya çalışan ve aynı zamanda hayret içinde bana bakan Aylin hanıma baktım. " Abla özür dilerim ben .. ben seni itmek istemedim ben özür dilerim." Ona doğru yürüdüm. " Özür dilerim canın çok yandımı özür dilerim" Ablam şaşkınlıktan kurtulup öfkeyle elimi ittiğinde bir adım geri çekildim. " Bırak dokunma bana . " Gözlerinde korku ve öfke vardı. " Babam haklı senin bana değil tedaviye ihtiyacın var . Biraz önce dönüştüğün şey benim küçük kardeşim olamaz " Dedi ve aceleyle kalkıp duvara fırlattığım bavulunu aldı arkasına bile bakmadan hızla odadan çıktı . Ben arkasından bakarken yapa bildiğim tek şey " özür dilerim abla lütfen gitme " demek oldu ablam bilmiyordu ama ben o gittikten sonra 1 hafta o odada kalıp ondan özür diledim . Sonrasında hastahaneye kaldırıldım ve tedavi görmeye başladım . Babam o zamanlar hastalığımın kayıtlara girmemesi için çok uğraştı ve başardıda . Ben özür diledim tedavi oldum ama ablam dönmedi . Bu düşüncelerle gözümü açtığımda Gökhan karşımda uzanıyor ve yine gözyaşlarımı siliyordu. Öylece yüzüne
baka kalmıştım çünkü şu an benim çadırımda ve dahası benim yatağımdaydı. Bir anda "Ay hoşt ulan "diye bağırdım.Gökhan şok olmuş bir şekilde bana baka kalmıştı .
" Senin ne işin var benim çadırımda yatağımda?" Dedim hiddetle. " Sen az önce bana hoştmu dedin?" Dedi kendini göstererek.
" Yatağımdasın şu an konu sana hoşt dememmi sence?"
" Yatağındayım çünkü sen istedin küçük hanım yatağına zorla girmedim"
"Külliyen yalan ben en son arabanda senden özür diledim Boranın davranışı için sonrada çıkıp gelmişimdir buraya"
" Sana kötü bir haberim var fındık burun özür dileyip buraya gelmedin özür diledin sonra sana gülmüyorum diye ağladın sonra seni kucağıma aldım diye sapıtıp beni taciz ettin sonrada kucağımda uyuya kaldın seni buraya parantez içinde söyleyeyim( benim çadırıma ) getirdim sonra gidecektim izin vermedin ve yanında uyumamı istedin . He yalan yok iyiki istedin çünkü sana sarılarak dünyanın en rahat uykusunu çektim ." Dedi gayet rahat bir şekilde. Ama soyledikleri beni şoka sokmuştu. " Ben kimseyi taciz etmem " dedim çaresizce . "Kimseyi etmedim güzelim beni ettin zaten ayık olduğun zaman odeşeceğimiz konusunda anlaştık" Kaşlarımı hayretle kaldırdım. "Ne yani sende benimi taciz ediceksin?"
" Tabikide seni taciz etmeyeceğim Dilay delirme " dedi ciddi ifadeyle . " Edemezsin zaten hele bir bana dokun tekmeyi yersin" dedim öfkeyle ve ayağa kalktım. Neyseki üstlerim hayla üstündeydi . "Tekmeyimi yerim yoksa kalem görünümlü çakıyımı saplarsın güzelim?"
"Nerden biliyorsun"
" Benden izinsiz sana kimse yaklaşamaz" "Senden izin alarakmı beni takip etti?"
"Seni takip etmiyordu Furkan Doğan seninle konuştuğunu bilsin istemiyordu çünkü kendisi onun yanına sızdırılmış bir istihbarat ajanı" Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. " İstihbaratmı? Ben bir istihbarat ajanınımı bıçakladım."
"Sorun yok bunu hićbiryere bildirmeyecek hallettim" " İstihbaratlamı çalışıyorsun?" "Hayır Pelin istihbaratla çalışıyor ve benim arkadaşım seninle konuşmak istedi onu uyarmıştım ama dinlemedi sonuç olarak kolunda artık yeni bir yara izi var"
"İstihbarat neden Furkanın peşinde ?"
"Çünkü Furkan uluslararası bir uyuşturucu baronu, ve çok temiz çalışıyor herkes bu işte olduğunu biliyor ama kimse kanıtlayamıyor ."
"Benden ne istiyorlar ?"
"İş birliği , eline herhangi bir kanıt geçerse onlara sunmanı istiyorlar"
"Bu çok saçma kimsenin bulamadığını ben bulacak değilim ya"
"Bende öyle söyledim ama dinlemedi artık birdaha yaklaşmaya cesaret etmez güzelim"
Gözümü süzdüm oysa hala uzanıp sırıtarak bana bakıyordu. " Diğerleri nerede ?" Dedim saçlarımı elimle düzeltirken . " Kahvaltı hazırlıyorlarmış sizin çadırların orada Aslan yazmış"
" Tamam . Gelmeyecekmisin kalksana "
" Geleyimmi ?" Dedi şaşırmış bir şekilde. " O kadar beni taşıyıp yorulmuşsun yani bir kahvaltıyı hak ettin bir çay doldururum sana ödeşiriz "
" Vay canına çok büyük bir karşılık bence ben ödeşe bilmemiz için bir kez daha seni kucağımda taşımalıyım yoksa ödeşmiş olmayız ne dersin güzelim" deyip kucağını gosterdi . " Dünkü gibi kucağımda oturmak istermisin " " Bu ne arsızlık ya bir kucağına oturdum diye " " Sadece kucağıma oturmadın birtanem resmen beni taciz ve tahrik ettin kendimi zor kurtardım senden " dedi ayağa kalkıp tişörtünü giyerken . Allahım tişörtü yokmuş . ( Biraz daha bakta adam hayatında hiç kaslı erkek görmediğini anlasın) " Biraz daha abart " dedim umursamaz bir tavırla ama bir taraftanda bunları gerçekten yaptımmı diye düşünüyordum.
Gökhanla birlikte onun çadırından çıkıp bizim çadırlarımızın olduğu yöne ilerledik . Sofra hazırdı ve herkes yerine geçmişti. Aslan kıtlıktan çıkmış gibi Aylin hanımın hazırladığı poğaça ve börekleri tıkınıyordu, Seda imalı bir sırıtışla bana bakıyordu Boraysa aşırı gergin bir şekilde Gökhana bakıyordu .Boranın gergin Sedanın imalı bakışlarının sebebi tabiki Gökhanla aynı çadırda uyumamız ve o çadıra Gökhanın beni kucağında götürmesiydi tabiki bunu ne kadar hatırlamasamda . Hiçbirşey olmamış gibi Günaydın deyip yerime geçtim Gökhan da sandalyesini hemen yanıma çekip oturdu. Aslan bize bakıp bakıp gülüyor sonra tıkınmaya devam ediyordu. Bense yemek yemiyor ters ters ona bakıyordum çünkü gülüşü sinirimi bozuyordu. " Ne var Aslan neden sırıtıyorsun söylede bende güleyim"
" Aaaaa çok kabasın bayan Koala pardon Dilay diyecektim "
Şaka yaptı kendince gariban.
" Gülmemmi gerekiyor "
" Sana kalmış tabi ama ben dün Gökhana Koala gibi yapışık bir şekilde kucağındayken onun kulağını ısırmaya çalıştığında çok güldüm " Aslanın soyledikleri Seda ve Gökhanın alttan alttan gülmesine sebep olurken Bora ters ters Aslana bakıyordu .
" Ben kimseyi ısırmaya fln çalışmadım altı üstü iki bardak bişey içtim bu kadar kafayı yemiş olamam ya "
Seda kıkırdamasını kesip hemen bana cevap verdi. " İki bardakmı 3 Şişe rakımız vardı 1 buçuğunu sen içtin Dilay ve Aslanın bahsettiği şeyi bende gördüm . Zombi olsam ilk kimi ısırırım biliyonmu ? Diye sordun Gökhana o seni çadırına taşırken o kimi diye soruncada. Seni bak böyle Ham diye . Deyip kulağını ısırmaya çalıştın ." Bu söylediğine Aslan elini masaya vura vura gülerken. Gökhan gülmemek için kendini sıkıyordu . Boraysa öfke dolu bakışlarını bana yöneltmişti.
" Eğer bir dakika içinde gülmenizi kesip yemeğinizi yemeye başlamazsanız arabamın bagajında duran bir bidon benzini döküp bu sofrayı yakacağım . " Deyip sanki onları tehdit etmemişim gibi gülümseyip yemeyimi yemeye başladım . Aslan bana şok olmuş bir şekilde bakarken , Gökhan Bora Ve Seda yemekleriyle iygilenmeye başlamışlardı belliki bunu yapa bilecek kadar kafayı yemiş bir insan olduğumun farkındalardı. Bazen konuyu kapatmanın tek yolu üste çıkıp tehdit etmektir bunu bu gün öğrenmiş olmuştum. ( Piskoloğa git canım Piskoloğa) Gittim pekte faydası olmadı boş konuşan iç sesim. Yemeyimizi hiç konuşmadan bitirdikten sonra Gökhan holdinge Dayısının yanına gideceğini ve beni orada bekleyeceğini söyleyip Aslanla birlikte yola çıktı. Seda arkadaşlarıyla buluşacağını söyleyip Boranın arabasıyla çıktı ve haliyle Borayı eve bırakma görevi bana kaldı.
Ben radyoda çalan şarkıya eşlik ederek arabayı kullanırken Bora telefonuyla uğraşıyormuş gibi davranıyordu belliki benimle konuşmaya hazırlıyordu kendini. Bir süre bu şekilde oyalandıktan sonra sonunda kendini hazırlamış olacak ki içini kemiren soruyu sordu .
" Gökhanla aranda birşeymi var Dilay?" Bingo.. " Kim olarak soruyorsun bu soruyu ?Arkadaşım Bora olarakmı? Eski sevgilim Bora olarakmı? "
" İkiside olarak Dilay"
" Aramızda bişey yok ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor neden bu seni rahatsız ediyor ? " Dedim gözlerimi yoldan ayırıp ona hiç bakmadan.
" Rahatsız etmiyor sadece Beni layık görmediğin o kalbe biri sonunda layık ola bildimi bilmek istiyorum."
İki saniyeliğine dönüp ona baktım. Ve tekrar yola bakmaya devam ettim.
" Layık olmayan sen değildin Bora sana layık olamayan bendim"
" Ne yani sen bana layık değildin ama Gökhana layık mısın Dilay kendini layık gördüğün adam omu" dedi tiksintiyle sanki dünyanın en iyğrenç insanından bahs esiyormuş gibi.
" Neden Gökhana karşı bu kadar ön yargılısın bilmediğim birşeymi var?"
"Bilmediğimiz bir çok şey var Dilay adamın babasının Rus bir mafya lideri olduğu konuşuluyor Dedesi Hamza Altınsoydan karanlığın ta kendisi olarak bahs ediliyor ama adam 2 + 1 bir evde oturup Resim atölyesinde sabah akşam resim yapıp sergi düzenliyor sence bu normalmi" Gökhan resmen Boranın gözüne batmıştı ve onunla iygili herşey ona anormal geliyordu .
" Tabikide normal Bora belliki adam bu işlerden uzak durup hayatını normal bir şekilde sürdürmek istiyor bu ilk kez görülen birşey değil birçok insan ailesinin karanlığından kaçar."
" Belliki sen adamdan hoşlandığın için onu kayırıyorsun şu an ama bu aslaa normal birşey değil kimse o kadar gücü bırakıp ailesinden kaçmaz Belkide adam gizli gizli ailesinin işlerini devam ettiriyordur. Sonuçta iki güçlü aileninde tek varisi"
" Ola bilir bu bizi neden iygilendirsin" "Adamın kucağında gezip çadırında onunla uyuyorsun Dilay tabikide seni ve dolayısıyla benide iygilendiriyor bu durum" "Ağzını topla Bora arkadaşım olman benimle böyle konuşa bilme hakkını vermiyor sana laflarını tartta konuş ki kalbini kırmak zorunda kalmıyayım"
Bora buruk bir şekilde gülümsedi . "Bende kırılacak kalp bile birakmadın Dilay " dedi .
Yutkunamadım . Dönüp gözlerine baktım orda gördüğüm şey acı çeken bir adamdı. "Sana söylemiştim Bora beni sevmeye devam edersen sana vereceğim tek şeyin acı olacağını söylemiştim "
"Evet . Söylemiştin esmer güzeli söylemiştin ve ben haklı olduğunu bile bile seni sevmeye devam ettim bu acıyı hakkettim "
Sözleri gözlerimin dolmasına sebep olurken ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum . Sonunda ha klı olduğumu kabul ediyordu beni sevmekte benim tarafımdan sevilmekte sadece acı veriyordu. Acaba Gökhan da böyle düşünüyormuydu yada ne kadar sürecekti böyle düşünmesi.
|
0% |