Sabah okul için hazırlanıp banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Çıkınca yine bir mesaj sesi gelmişti. Ekranda yine onun adı vardı...

Ozan Piskopatı = Günaydın güzelim. Sabah bile bu kadar güzel olabilir mi bir insan?

bu adam beni delirtmek için and içmişti. Ona cevap olarak...

Ben = Benim güzelliğimden sana ne? Hem ben senin nerden güzelin oluyorum lan piskopat?

Ozan Piskopatı = Sen benim olduğun için tabiki benim güzelimsin.

sinirden telefonu ısırdım...

Ozan Piskopatı = Hiç güleceğim yoktu telefonu ısırmak nedir ya?

Beni nerden izliyor bu manyak? Bakmak için kafamı çevirince abime çarptım. "Kız âşık mısın sen?" Nerden çıktı şimdi bu ya? "Abi ne alaka?" dedim. "Abim var sende bir şeyler anlat anlarım ben" dedi. Dolaba yönelip giysilerimi yatağa serdim. "Abicim yok bir şeyim hadi çık sen de giyineyim" dedim. O da anlımdan öpüp cıktı.

Ozan Piskopatı = Vay be! Beni böyle seven abim hiç olmadı...

Diye yazmıştı. Üzüldüm giysilerimi alıp bir üzerime tuttum aynada.

Ozan Piskopatı = Sakin o eteği giyiyim deme çok kısa sana bakanı yaşatmam!

Sinirden saç dillerim ağrıyordu. Telefonu cebime koyup indim aşağıya abim çıkmış olmalıydı. Kendisi Baş cerrah olduğu için eve geliş gidiş saatleri belli olmuyordu. Bu yüzden abimin gelmesini bekleyemeden uyuyordum hep. Okul için hazırdım son hazırlıkları da yapıp çıkmıştım evden. Motora binip okul yolunu tuttum. Okul bahçesine girince motoru park edip indim. Kızlar bana el sallıyordu. Onlara yaklaşıp sarildim...

Ozan Piskopatı = Hoop erkeklerden uzak dur yoksa dünyada erkek kalmaz benden başka... Kökünü kuruturum....

Diye yazmıştı. Onu aldırmadan kızlara dönüp "Sinava hazır mısınız?" diye sordum. Defne olumsuzca baş salladı. Yine telefonum titreyince cebimden çıkarıp baktım.

Ozan Piskopatı = Merak etme kalmayacaksın o sınavdan...

bir resim atmıştı. Bu gireceğim sınavın cevap anahtarıydı. Bunu nasıl ele geçirdi?

Ben = Bunu nasıl yaptın?

Ozan Piskopatı = Sonunda yazdın prenses

Ben = Bırak şimdi lafı değiştirme nerden bunu çaldın?

Ozan Piskopatı = Çalma yok her zamanki zekamla hallettim benim elimin uzanamayacağı şey yoktur güzelim...

Ben = Pis yürüyen egoloman.

Ozan Piskopatı = O ne be?

Ben = Ego adamin vücut bulmuş hali demek

Dedim ona ve sınıfa girdik kızlarla. Ozan bunu nerden buldu bilmiyorum ama ilk defa ona kızmıyorum çünkü beni büyük bir sıkıntıdan kurtardı. Sırama oturunca telefonu açıp bacaklarıma koydum. Hoca sınıfa girince hemen ona odaklandım. Ozan yine yazmıştı.

Ozan Piskopatı = Çok eğilme üstüne hoca görecek görmemiş gibi ne eğiliyorsun? dedi.

Hoca kağıtları dağıtmaya başladı. Can yani başımda bana bakıyordu. "Ben de bakabilir miyim?" der demez mesaj geldi.

Ozan Piskopatı = Bakarsa gözlerini oyarım söyle ona. Telefona bakmasi demek senin bacaklara bakması demek.

diye yazmıştı. Ona "Hayır" dedim ve göz ucuyla bakıp cevapları yazdım tek tek. Isim bitince telefonu kapatıp cebime koydum. Hoca "Leyla sen ne yapıyorsun orda?" diye sorunca gerildim. Her şeyde yanımda olup sürekli bana yazan Ozan'dan bile ses yoktu. Şimdi yazsana... "Ee şey hocam-" mesaj sesi gelince göz ucuyla baktım. Dediği şeyle şok geçirdim...

Ozan Piskopatı = Sevgilimle sevişmekten derse pek konsantre olamadım ondan bir düşündüm hocam de.

Gözlerim büyümüştü. Allahin belası... Tâbi ki bunu demeyecektim... "Yanlisim var mi diye baktım hocam." dedim. Kağıdımı alıp hocaya verdikten sonra telefonum calinca ekranda Ozan Piskopatı yazıyordu. Hemen açtım. "Ne var lan! Allahın cezası?" dedim ona sinirle. "Ask olsun ben sana o kadar yardim ve yataklık edip cevap kağıtlarını alayım senin teşekkürün bu mu?" ses tonu çok güzeldi... Kendine gel. "Sana ben mi dedim git çal diye?" hoca yanımdan geçti. Ona selam verip bahçeye çıktım. "Gerçi o soruları nasıl çaldın bilmiyorum." dedim. "Çalma malma yok ödünç aldım geri koyacam kağıtları." dedi bir de gülüyordu. "Hafta koydular bile şu an." dedi ben de etrafa baktım. "Boşuna bakma sevgilim beni bulamazsın!" dedi. Sonra telefon kapandı... Ben de Leyla'ysam seni bulmadan rahat etmem...

DEVAM EDECEK....