
Her şeyden geriye, elinde son bir kâğıt kalmıştı yalnızca.
Bir intikam, ancak bu kadar aşağılanmış hissettirebilirdi. Gözlerini sertçe kırptı, geri açtı. Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı, boğazına takılan şey yüzünden yutkunamıyordu.
Kulağına giren ses yalnızca Nil'in ağlamasıydı. Ve Mine de kendisine hiç bakmadan evden ayrıldığında, Tarık birkaç adım geri gidip evin ortasında beklemeye başladı. Bakışları zeminde dolaşıyordu, kendisini nasıl dimdik tuttuğunu bilmediği ayaklarını seyrediyordu boş gözlerle.
Saniyeler sonra Denizhan kardeşinin sırtını sıvazlayarak onu sakinleştirmeye çalışırken babasına doğru ilerledi ve yanında durdu. Hiçbir şey sormadan yalnızca yüzüne eğilip onu kontrol etmişti.
Tarık yan dönüp oğluna baktı ve onun kucağında ağlayan kızına... Aslında bunu yaparken çekiniyordu. Az önce uğradığı hezimetin herkes önünde gerçekleşmiş olmasından dolayı yanaklarındaki yama hissi henüz geçmemişti. Yine de elindeki kâğıdı titrekçe kaldırıp oğluna işaret etti. "B-Bana mektup bırakmış," derken gözleri üstte yazan şeye değmişti ilk kez.
Tarık Sayın için
Yabancı bir kişiden bahseder gibi oluşu, Tarık'ın gözlerindeki ıslaklığı daha da artırmıştı. Taşıyamayacağı bir nefret gibi kirpiklerini damla da ağırlığını tutamayıp yere düştü. Bakışlarının önü bulanıklaştığı için artık o yazıyı da okuyamıyordu. Eli zaten tir tir titriyordu. Kâğıdı aşağı indirip hala sessizce bekleyen oğluna baktı. "Bir şey demeyecek misin?" diye mırıldandı ona. Artık bir şeyler söylemeye değmiyor muyum?
Sessizlik, üstlerine yapışmış kasveti uzayıp sündürürken Denizhan dudaklarını araladı ama bir şey söyleyemedi. Fakat daha sonra kardeşini de alıp gitmek üzere merdivenlere yöneldiğinde Tarık onun söylemek istediğini kolaylıkla anlamıştı. Değmiyorsun.
Birkaç saniye boyunca artlarından baktı. Bugün, o kısa sürede pek çok kişinin gidişini seyretmişti. Kendisine sırt dönenleri... Oysa tek gayesi herkesin memnun kalacağı bir adam olmaktı. Şimdiyse insanları huzursuz etmek ve kendinden kaçırmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Sabah uyandığında hayatı daha güzeldi. Hep beraber hazırlanmış bir kahvaltının yanında bebek sesi ve gülen yüzlerle eskisi gibi bir gün geçirecekti. Üstelik buna Naz da dahil olacaktı. Artık ortada konuşulacak bir hatası kalmamıştı çünkü... Sonra apansız bir oyunun içinde olduğu yüzüne vurulunca geriye hissedebileceği bir tek duygu kalmıştı: utanç
Yorgun bedenini yöneltip yavaş ve bitkin adımlarla salona geçti Tarık. Üstünde hiçbir şeyi düzeltemememin dumanlı bir hissi vardı. İnsana şunu sorduruyordu: Bundan sonra ne olacak?
Koltuğa yayvanca oturduktan sonra titreyen parmaklarıyla dörde katlanmış kâğıdı usulca açtı. Minicik bırakılmış harflerin anlattıkları onu şimdiden korkutuyordu. Üstüne asla geçiremeyeceği bir leke bulaşmıştı. Bundan sonra ne kadar beceriksiz olduğunu herkes bilecekti... Ve unutmazlarsa diye geçiriyordu içinden Tarık, ya hiçbir şeyi unutmazlarsa?
Buğulu gözleri kelimeleri seçmekte zorluk yaşarken elinin ayasıyla yaşlarını bir çırpıda silip yazılanlara odaklanmaya çalıştı. Naz'ın yüzüne söyleyecekleri dışında bir de hislerini bu şekilde belirtmesinin ardında, söylenmemiş pek çok şey olduğunu biliyordu. Hatta belki de hala devam ediyordu ifade etmek istedikleri... Tarık ona sonsuz bir susma payı bıraktığı için kızına karşı suçluluk hissi çoğalarak arttığında dişlerini birbirine bastırıp kendisini sıktı, yoksa dağılırdı. Ve her şey, ismi gibi yabancı bir merhabayla başladı.
'Merhaba,
Hiçbir şeyi, hislerimi bir mektupla aktarmayı becerebildiğim kadar beceremedim sanırım. Biraz yalpalıyorum, biraz susuyorum, bazen yersiz laflar ediyorum. Bunları da yapıyorum. Ama dilimin ucuna gelen şeyleri beyaz bir kâğıda dökmek kadar güzel olmuyor hiçbiri.
Bilmezsin... Ya da umursamazsın. Annem yaşamıyor. Bu yüzden ona söylemek istediğim şeyleri hep yazmak zorundayım, daha önce de hep böyle mektuplar yazdım çünkü karşısına geçip söyleyebilmek gibi bir şansım yok. Bundan sonra sana karşı da öyle bir şansım yok. Nedenini düşünürsen bulursun.
Bir gece yine asla okunmayacak bir mektup yazdığımda, annem kabuslarımın arasında çıkıp gelmişti sanki beni yatıştırmak ister gibi. Uzun zaman sonra onun yüzünü ilk kez, fotoğraflarından farklı şekilde rüyamda gördüm. Bunun ne kadar yaralayıcı bir şey olduğunu bilemezsin çünkü annen yanında, baban yanında. Şanslısın ki çocukların da yanında.
Belki içinden 'ama sen yoksun' diye geçirebilirsin. Emin değilim, onu diyecek kadar beni seviyor musun bilmiyorum ama bir seferliğine öyle varsaymak istiyorum. En azından varsayımlarımda beni sevdiğini düşünmek güzel bir şey, biraz da acınası. Her neyse... Eğer içinden öyle geçirirsen sana bunu söylemek istiyorum, hatta söylerken gurur da duyuyorum. Ben senin çocuğun değilim.
Gözlerimi hayata nasıl açtım bilmiyorum fakat güzel giyinmiş, pahalı ayakkabıları olan bir adamın ayak ucuna fırlatıldığım gün gözlerimi hayata, en azından kendi dünyama kapattığımı söyleyebilirim. Bu yüzden, kapına atıldığım günlerden önce az buz bildiğin hayatımda neler oldu, bir de benden dinle.
Altı yaşıma kadar süren kısacık hayatımı, annemi takıntılı şekilde seven bir adama baba diyerek geçirdim. Başımı okşasın, beni sevsin, bana kızım diye seslensin istedim. Beni kucağına alsın, bana bisiklet sürmeyi öğretsin, hadi en olmadı benimle kalsın... Ama sadece annemi sevdiğini iddia etti; iğrenç bir şekilde, haddi olmadan hep annemi sevdiğini söyledi. Hatta sınırını o kadar aştı ki sadece ben senin hakkın olmayan babalık vasfını tanıyabileyim diye sakladığı bir fotoğraftan dolayı annemi öldürdü.
Dediğim gibi, henüz altı yaşımdaydım. Olanları bir kapı aralığından seyrettim. Ayak ucuma kadar bir fotoğraf ulaştı, o fotoğrafı cebime saklamak hatasında bulundum. Sonra geri döndüğümde, o adamın elinde bir silah vardı. Bir de ölümü bekleyen annemi görüyordum, teslim olmasa da yaşanacakların farkındaydı. Son kez benim için yalvardı. Asıl acıtan da bu... Benim için olsa bile yalvarmak zorunda kalması. Hatırladıkça çektiğim acıyı bilemezsin çünkü hiç sormadın. Bana annemi bir kez bile sormadın. Sana bunları öğrenmek mecburiyetini yaşatan şey, o adamın bana zarar vermek için karşıma çıkmasıydı yoksa annemin başına gelenleri sen hiçbir zaman öğrenmeyecektin.
Ben o gün bir el silah sesi duydum, kanlar saçıldı ve annem yere yığıldı. Severken canımı verdiğim, daha yüzlerce kez annem demek istediğim annem... O gittikten sonra benim için her şey önemini yitirdi, hiçbir şeyin zerre kadar değeri kalmadı.
İşte ölümle altı yaşımda tam da böyle tanıştım. Şans eseri o gün bizi görmeye gelen dedem aldı beni yanına. Belki beni hiç sevmedi ya da seviyorsa bile hissettiğini, benim istediğim kadar gösteremedi bana. Ancak yine de terk etmek zulmünde bulunmadı. Biz onunla birbirini gizliden gizliye seven fakat asla itiraf edememiş iki yol arkadaşıydık. Ben ne olursa olsun sevgimi azıcık belli ederken dedem biraz ketumdu, sevgi konusunda eli sıkı bir adamdı.
Beni okula başlayacağım ilk gün karşı komşumuz götürmüştü. Bana mavi bir önlük ve bembeyaz bir yaka almışlardı hatta. O gün yaşadığım mutluluğu hala hoş bir şey olarak hatırlarım ancak daha sonra hep tek başıma gittim. Artık yolu öğrenmiştim ne de olsa... İnsan gideceği yeri bilince yalnız da kalabiliyormuş.
Senelerim yalnız olduğum kadar çocuksu bir aptallıkla sürdü. Seni tanıdım, yalnızca ismini biliyordum ama bu hiçbir şeye yetmiyordu. Benim babam; eski bir fotoğraf karesinden ibaretti, kimliğimin arkasındaki isimden başka hiçbir şey değildi. Bu yüzden kimseye bahsedemedim, seni kendime sakladım. Sen benim asla ulaşamayacağım bir hayaldin, her gece uyumadan önce düşlediğim şey... Yine de aptallık ya, bir gün geleceğine çok inanmıştım. O kadar umut bağladım ki sabah uyandığımda kırılan heveslerim kurduğum hayalden de büyüktü.
Bir gece çok fena küstüm sana ancak ertesi gece sen geldiğinde yapacaklarımızla ilgili bin türlü hayal kurdum. O kadar güzeller ve ulaşılmazlardı ki... Fakat bu ulaşılmazlık sadece bana özel olmalı ki, evinizde kaldığım süre boyunca duvarınıza astığınız aile fotoğraflarında benim hayallerimi Denizhan'ın çaba sarf etmeden gerçekleştirebilmeye nail olduğunu gördüm. Kıskançlık yapmıyorum, sadece aynı babaya sahip olup aslında babalarımızın ne kadar farklı olduğunu düşündüğüm zaman yaşadığım bir dehşet hissi bu.
Hiçbir zaman dile getiremedim ya bunu yazarken de ellerim titriyor zaten. Seni her şeye rağmen sevdim. İçimde bir yanım; beni böyle çaresiz, böyle derbeder ve böyle ortalarda bıraktığın için sana karşı büyük bir nefrete sürükledi. Bir yanım da her şeye rağmen hayatta olduğun için seni sevmem gerektiğini düşündü. İkisine de karşı çıkamadım. Bu konuda çok yalpaladım. En sonunda da hata ettiğimi fark ettim. Seni sevme ihtimali bile büyük bir hataydı...
Bundan sonrası için çaba göstermeni gerektirmeyecek bir beklentisizlik içindeyim sana karşı. Karşıma çıkma, beni arama sorma. 'Acaba bir gün tekrar' diye sorabileceğin bir durumu bile aklına getirme çünkü bir kere gittim ve bundan sonra asla dönmem.
Şunu açık sözlülükle itiraf etmeliyim. Yıllar sonra mezarının başında bitmek tükenmek bilmeyen bir pişmanlıkla ağlayabilirim. Senin için gözyaşı dökebilirim. Sana hiçbir zaman baba diyemediğim için, seninle olan tüm şanslarımı bir kenara bıraktığım için kendimden nefret de edebilirim. Yine de düşününce bunların hepsi birer ihanet gibi göründüğünden, katlanılabilir geliyor gözüme. Zaten anneme de hayal ettiğim gibi sımsıkı sarılamıyorum, seslenemiyorum. Ben annemin yüzünü fotoğraflar dışında hatırlayamıyorum bile... Bu yüzden ona ihanet edemem.
Tarık Sayın, ben seni affedemem.'
-naz
-
Merhaba! Bilmeyenler için bu kitap daha önceden yazılmış ve düzenlenmiş bir kitap. Normal finalimiz de burasıydı, düzenin bozulmasını istemediğim için yine bu bölümü final olarak yükledim.
Ancak Naz'ın evden ayrıldıktan sonraki hayatını da yazacağımı söyleyeyim. Yine buraya yükleyeceğim bölümlerle size Naz'ın gelecek yıllarda neler yaptığını sunacağım. (Yarınnn)
Yeni mi geldiniz yoksa zaten burada mıydınız bilmiyorum, yine de yazarsanız sevinirim. Buraya kadarki yolculuğunuz güzel miydi?
Benim için çok güzeldi, bu hissi tekrar yaşadığım için çok mutlu oldum... Hepinize çok teşekkür ederim 💝
askilav
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 75.49k Okunma |
4.34k Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |