Yeni Üyelik
31.
Bölüm
@askilav

Yiğit: Brienna daha ne kadar sakarlık yapmaya devam edecek?

Hazal: Sonsuza kadar

Hazal: Sakar kızlara özgürlük ya...

Yiğit: Sen de sakar mısın?

Hazal: Hiç değilim

Yiğit: İnanayım mı?

Hazal: Yalan borcum mu var?

Yiğit: Güzel.

Hazal: Okumaya başladın mı gerçekten? Duygusallaştım, ağlayacağım...

Yiğit: Ağlama diye okuyorum.

Yiğit: Ağlama.

Hazal: Neredesin peki?

Yiğit: Benjamin'in Brienna'yı, kendini kötü birisi olarak gördüğü için terk ettiği yerde.

Hazal: Ay ne ara geldin oraya kadar?

Yiğit: Hızlı okurum ben.

Hazal: Anladım onu...

Hazal: Ama şu an en önemli yerlerden birindesin

Hazal: Ben sanırım ağlamıştım orada biraz

Yiğit: "Senin aklının ihtiyacı olan şey berrak bir ışık değil, aklını at."

Hazal: Ne?

Yiğit: Sen yazmışsın buraya.

Hazal: Hatırladım sanki...

Hazal: Evet yazmıştım öyle bir şey

Hazal: Rahatsız ediyorsa üzgünüm, o sırada okumak kadar yazmaya da ihtiyacım vardı galiba

Yiğit: Rahatsız olmuyorum.

Yiğit: Bence güzeller.

Yiğit: Ben hiç yapmam böyle şeyler.

Hazal: Yani deneyebilirsin bence

Hazal: Rahatlattığını düşünüyorum

Hazal: Eğer kitabıma kıyamam dersen boş bir kağıda not tutabilirsin

Yiğit: Yok senin yaptığın daha güzel.

Hazal: Of böyle gereksiz mutluluklara ne gerek vardı ki

Yiğit: Mutlu mu oldun?

Hazal: Oldum tabi, onlar benim her şeyimm, beğenmen de hoşuma gitti

Yiğit: Güzeller güzeller.

Yiğit: Bir yandan da kitaba bakıyorum da,

Yiğit: Bu Benjamin de fazla geri zekalı sanki.

Hazal: Neden

Yiğit: Niye terk ediyor bu kızı seviyorsa?

Hazal: Bri'yi üzmek istememişti kendisini iyi görmediğinden

Yiğit: Daha iyi birisi olmayı deneseymiş böyle acıtasyonlara gerek kalmazmış aslında.

Hazal: Biraz ruha sahip ol Yiğit, eğer öyle olsaydı her şey çok mantıklı olurdu

Yiğit: Olsaymış.

Hazal: Mantık aramıyoruz ama.

Yiğit: Niye?

Hazal: Dur sana anlayabileceğin şekilde anlatayım, artık Yiğit Dili ve Edebiyatı mezunu oldum sayılır çünkü.

Yiğit: :D

Hazal: "Herkes bir gün ölür. Ama ölene kadar bir şekilde elli yıl falan yaşamak zorundasındır ve bir sürü şeyi düşünerek elli yıl geçirmek, açık konuşayım, hiçbir şey düşünmeden geçireceğin beş bin yıldan daha yorucudur."

Hazal: Sen iyi bilirsin bunları

Hazal: Bu kitabın amacı da hiçbir şey düşünmemek

Hazal: Mantığına falan bakmayacaksın

Hazal: Yapacağın tek şey, düşünmemek

Yiğit: Tamam dur oyalama şimdi ayrılık sahnesi okuyorum.

Hazal: Ayyy ölücem!

Yiğit: Niye?

Hazal: Gülmekten yani

Hazal: Senin de Benjamin ve Brienna'yı sevdiğin günü görecek miydik ya?

Yiğit: Buna pek sevmek demezdim ben.

Hazal: Of abartma ama...

Hazal: O kadar da değil

Hazal: Hoşuna gitti de itiraf edemiyorsun bence

Hazal: Yoksa bir günde o kadar kısmı nasıl okuyacaksın?

Yiğit: Başka şeyler düşünerek zihnimi dağıtıyorum o zaman okuması kolay oluyor.

Hazal: Ama ben bunu zaten başka şeyler düşünme diye sana verdim ya?

Yiğit: Yok merak etme o tür şeyler değil.

Hazal: Ne gibi? Merak ettim

Yiğit: Boş ver. Önemli şeyler değil. Senin dediğin gibi boş şeyler.

Hazal: Ha o zaman iyi

Hazal: Bol bol oku, bol bol dağıt zihnini

Hazal: Sana güveniyorum!

Yiğit: Eyvallah.

...

Yiğit: Bitti bu.

Hazal: Cidden mi?

Hazal: Saat daha on bir ne ara bitirdin?

Yiğit: Bitmeliydi çünkü.

Bunu gerçekten işkence çekermiş gibi söylemesine karşın huysuzca kaşlarımı çattım. O kadar da kötü değildi bence. Hemen sonra gelen mesajla suratım düzeldi ve istemsizce kahkaha attım.

Yiğit: Devamı var mı?

Hazal: Ahahsjahdua NE?

Yiğit: Yok mu?

Hazal: Hayır...

Hazal: Cidden devamı mı olsun isterdin?

Yiğit: Çok açık uçlu bitti gibi geldi de.

Hazal: Üzgünüm ama devamı yok :(

Yiğit: Kahroldum.

Hazal: Alay ediyorsun şu an benimle

Yiğit: Etmiyorum.

Yiğit: Benjamin'in rüzgarına ben de kapılmış olamaz mıyım?

Hazal: O notu da mı okudunn?

Yiğit: İlk sayfadaydı, görmüş oldum.

Yiğit: Çok özel miydi?

Hazal: Değildi, sadece geçer gidersin sanmıştım, en başta ya

Yiğit: Kitapların sertifika numaralarına kadar her şeyi okuduğumu bilmiyorsun tabi.

Hazal: Valla mı?

Yiğit: Maalesef.

Hazal: Ben hiç bakmam

Yiğit: Ama sayfaları boş yer kalmayana kadar dolduruyorsun.

Hazal: O kadarcık da olsun

Yiğit: Olsun bakalım.

Yiğit: Benjamin kardeşimle vedalaştığıma göre diğerine başlayabilirim.

Hazal: Ama dur şimdi

Hazal: Bu okuduğun kitap iyi geldi mi onu söyle ilk önce

Bir süre herhangi bir mesaj gelmedi. Yeşil yuvarlaktan hala çevrim içi olduğunu görebiliyordum. Herhangi bir yazıyor yazısı da belirmeyince hiçbir şey yazmayacak sandım ama bir süre sonra beklediğim mesaj geldi.

Yiğit: İyi geldi.

Hazal: Valla mı?

Yiğit: Şu an hiçbir şey düşünemiyorum gerçekten.

Hazal: Aa olmuşsun sen, tamam

Hazal: Sevindim

Hazal: Artık özüne dönmek istiyorsan diğerine başlayabilirsin

Yiğit: Bakalım özüme dönmek iyi bir karar mıymış göreceğiz.

Hazal: Öyle olması için dua edeceğim

Yiğit: Gerçekten,

Yiğit: Teşekkür ederim Hazal.

Hazal: Rica ederim

Hazal: Hoşça kal

Mesajlaşmadan çıkıp elimi alnımda gezdirdim. Birden ağlayasım gelmişti. Sanki Yiğit'le bir veda ediyor gibiydik. Ben ona, onca kötü şey hissettirdikten, hatta Akın'la birlik olup onun hayatını rayından çıkarttıktan sonra görevimi yerine getirip biraz iyi olması için uğraşmıştım. Yiğit gidip Melis'le konuşacak ve ilişkilerini eski haline getirmek için çabalayacaktı. Bense bir kenarda kalacaktım.

Herhangi bir şikayetim olmamalıydı. Yiğit zaten hiçbir zaman bana umut verecek ya da yanlış anlamamı gerektirecek bir şey yapmamıştı. Ben çok çabuk kapılıp gitmiştim. Ama bu biraz da olsa canımı yakmıştı işte.

Ne yapacağımı bilemeyerek saçımı kulağımın arkasına ittirdim. Telefonu kapatacağım esnada Whatsapp'tan mesaj gelmişti. Uygulamaya girip Selman'ın gönderdiği mesaja baktım.

Selman: Hazal sana bir şey söylemem lazım.

Selman: Ben Akın'ın ne işler karıştırdığını öğrendim.

🎭

Loading...
0%