12. Bölüm

12. Bölüm

İlkenur Demir
askoyunlari

12.BÖLÜM

Sema kimin geldiğini görmek için yanıma gelmişti. Gördüğü kişi, daha doğrusu kişilere şaşırmıştı. Sema Emre abiyi gördüğünde ise hemen ona bağırmaya başladı.

“Senin ne işin var burada! Ben sana gir o kumral kız ile beraber ol demedim mi, ha?” sema kumral kız mı dedi az önce? Sema’nın bu lafını duyunca önce Karza ile bakıştık ondan sonra hemen Emre abiye sorgulu gözlerle bakmaya başlamıştık.

“Bir dakika ne kumralı?” diye sormuştum.

“Ne kumralı mı İklim? Bu karşında gördüğün şerefsiz, beni kumral bir kızla aldatıyordu! Şerefsiz, benim duygularımla oynadı! Daha yeni sevgili olmuştuk.” Diyerek ağlamaya başlamıştı Sema. Hem ne sevgilisi? Bunlar hemen sevgili mi olmuştu.

“Sema, hayatım, o kumral kız benim kuzenim.”

“Ha, ne o kız senin kuzenin miydi?”

“Evet.” Sema yine olayları yanlış anlamıştı. Ben Emre abiyi tanıyordum, o asla aldatmazdı.

“Ben, ben senden çok özür dilerim.”

“Hım, özür mü dilersin?” Emre abi demek ki olaya kalpten girmeye çalışıyor. Tabi ben şuan erimiş durumdayım. Emre abi beyza alkoç kitabından bir alıntıyı söylemişti. Sema kendini zor tutuyordu, bundan emindim. Karza bu fırsatta hemen benim yanıma sırnaşmıştı. Benden özür dileyecekti, ama ben kabul etmeyecektim.

“İklim.”

“Karza.”

“İklim.”

“Karza.”

“İklim.”

“Ne şerefsiz kafa.” Bu döngüye bir son verdim.

“Ben senden özür dile-”

“Benden özür falan dileme. Sen suçlusun. Benden gizli bir ajan olduğunu sakladın! Şimdi defol ve git!”

“Seni almadan hiçbir yere gitmiyorum.” Ay yapmayın Karza Bey şöyle şeyler. Kalbimi fed ediyorsunuz.

“Ben sana defol diyorum! Git diyorum! Anlamıyorsun herhalde!”

“Bende sana diyorum ki seni almadan hiçbir yere gitmiyorum.”

“Gelmiyorum seninle! Seni hayatımda istemiyorum dedim!”

“Bende sevgilimi istiyorum. Çok mu şey istiyorum?”

Sema ile Emre abi aynı anda ‘sevgili mi?’ diye bağırmaya başladılar.

“NE? Sevgili mi?”

“H-hayır. Biz sevgili değiliz.”

“Evet sevgili değiliz çünkü sen benimle gelmiyorsun.”

“Seninle nereye geleceğim kıt beyinli!” dedikten sonra Karza bana tip tip bakmaya başlamıştı. Ama ben onu affetmeyecektim, tamam affedecektim ama şimdi değildi. Zamanı gelmeliydi.

“Hım, sen bana kıt beyinli mi dedin?”

“Evet, sorun mu var kıt beyinli?”

“Evet bir sorun var. Bana neden sevgilim demiyorsun?” Sema hemen dibimde bitip, kulağıma fısıldadı.

“İklim, Karza ile sevgili olmadığına emin misin? Karza seninle sevgili olduğunu iddia ediyor.” Hemen Sema’nın karnına dirseğimi geçirmiştim. Sema içten içe bana söyleniyordu bundan adım kadar emindim. Hatta bana neden dövüş dersleri bile verdiğini sorguluyordur.

“Karza buradan gitmek için davetiye mi bekliyorsun ha?!”

“Hayır, davetiye beklemiyorum. Seni bekliyorum. Seni almadan hiçbir yere gitmeyeceğimi söylemiştim. Biliyorsun.”

“Bende sana, seninle gelmeyeceğimi ve defolup gitmeni söylemiştim! Biliyorsun!” cümlemin sonuna doğru sesimi yükseltmek durumunda kalmıştım. Karza bir türlü laftan anlamıyordu. Bu durum benim sinirlerimi çok fazla bozuyordu. Karza’ya trip atmam gerekiyordu. Beni kırmış, hatta üzmüştü. Ben ona çok fazla güvenmiştim, ama o benim güvenimi boşa çıkarmıştı.

Karza daha fazla itiraz etmeden ya da direnmeden çıkıp gitmişti. İçimden ‘gitme kal’ demek geçiyordu ama bunu yapamazdım. Bu yaşadığımı anlatmaya satırlar yetmezdi. Biraz kafamı dağıtmak için telefonumu elime almıştım. Yaşadığım olaylardan sonra telefona bile bakmak içimden gelmiyordu. Telefonun şifresini girip telefonu açmıştım. Whatsapp’tan yüz altmış beş tane okunmamış mesajım vardı, ya arkadaşlarımdan gelmişti ya da annemden. Whatsapp’tan çıkıp İnstagram’a giriş yapmıştım. İnstagram’da da çok bir farklılık yoktu. Yorum beğenmeleri, post beğenileri, birkaç takipçi isteği ve daha fazlası. Bütün mesajlara geri dönüş yapıp yorumla beğeni bıraktıktan sonra takvime girdim. Bugün günlerden dokuz Ocak’tı ve Sema’nın doğum günüydü. Hemen emre abiyi aradım.

“Alo, Emre abi”

“Efendim, İklim. Bir sorun mu var?”

“Hayır bir sorun yok ama bugün Sema’nın doğum günü.”

“Ne doğum günü mü?”

“Evet, o ne kadar sürpriz partileri sevmese de ona bir parti yapmak istiyorum. Yardım eder misin?”

“Tabii ki. Yapabileceğim bir şey var mı?”

“Sen sadece Sema’nın arkadaşlarına haber vermen yeterli.”

“Tamam, görüşürüz.” Dedikten sonra telefonu kapattım ve hazırlıklara başladım. Evde neden parti malzemeleri vardı bilmiyordum ama işime gelecekti. Hemen salonu süslemeye başladım. Balonları tek tek şişirmekle işe başlamıştım. Nisa’ya haber vermeyi unutmamıştım. Yoksa yemekleri tek başıma halledemezdim. Balonları şişirme adımı tamamlandıktan sonra diğer süslemelere geçtim. İçimden ise sürekli bugün de kimsenin ölmemesi için dua ediyordum. Partinin kötü bir güne dönüşmesini beklemezdim. Ama içimde bir his vardı, bu gece diğer gecelerle aynı olmayacaktı. İki yada üç kişi ölecekti. Ama sorun çıkmaması için dua etmekten başka bir şey gelmiyordu, elimde.

Çünkü bu Sema’nın ilk doğum günü partisiydi. Yurtta kaldığı için doğum gününü kutlamamıştı. Rahmetli Eylül ise hep tek başına yada benimle kutlardı.

                                                                     ***

Bütün süslemeler, yiyecekler ve en önemlisi pasta hazırdı. Hemen Emre abiyi arayıp gelmemelerini istemiştim.

Yukarıdan bir kapı açılma sesi gelmişti. İçimdeki kötü histen dolayı ilk önce babamın geldiğini düşünmüştüm, ama sonra yukarıda camın açık olduğunu hatırlayıp rahatlamıştım. İki yada üç dakika sonra kapı çalmıştı. Kapının çalmasıyla beraber yukarıdan aşağıya inene adım sesleri duyuldu. Yine ve yine yanılmamıştım, babam bu geceyi yine maf edecekti. Artık bu olaylardan çok fazla sıkılmaya başlamıştım. Ne zaman güzel bir şeye adım atsak, kötü oluyordu, babam o planı bozup içine sıçıyordu. Sema babamla karşılaşmıştı. Gözlerindeki savaş arzusunu görebiliyordum. Ama bu sefer yeter! Bugün bu iş son bulacaktı! Babamı kendi ellerimle öldürecektim, yani inşallah!

“Doğum günün kutlu olsun Semacığım. Sana hazırladığım sürprizi beğendin mi?” diyerek konuşmaya başladı, babam.

“Ferdi amca bu dünyada sadece biz mi varız? Siktirip giymeye ne dersin, ha?”

“Bana karşı gelme! Kıt beyinli!” babam ne hadle Sema’ya ‘kıt beyinli’ diyordu?

“Baba, yeter! Senin derdin benimle! Arkadaşlarımı rahat bırak artık! Yoruldum seninle savaşmaktan!” bu lafları deyince Kardeşim Erva gelmişti aklıma. Babamın katil olduğunu söylediğimde de bu tarz tepkiler vermişti.

Babam bize doğru belindeki silahı doğrultmuştu. Eli tetiğin üzerindeydi. Her an birini vurabilir, öldürebilirdi. Ben de onun bu isteğini vaz geçirmek için elimden geleni yapacaktım.

“Baba, babaannemi öldürürken de bu kadar cesur muydun?”

İşte babamın yüzünde görmek istediğim yüz ifadesi buydu.

Babam yine AFALLAMIŞTI!

Hemen Sema lafa atlamıştı.

“Ferdi amca, bu kadar kendinden emin olman cesaret mi yoksa cahillik mi, tam karar veremedim.”

“Sen beni ciddiye almıyorsun, en son ciddiye almadığında neler olduğunu hatırlıyorsun değil mi?”

“Sen ciddiye almam gerektiğini söylüyorsun, ben de seni ciddiye almayı deniyorum ama gerçekten zor.” Babam Sema’nın bu laflarına sinirlenmişti, babam Sema’ya doğru silahı doğrulttu ve tetiğe basarak ateş etti. Emre abi hemen Sema’nın önüne atlayarak kurşunun kendisine isabet etmesini sağlamıştı. Emre tam olarak kalbinden vurulmuştu. Yani ben öyle görüyordum. Umarım kalbine isabet etmemiştir. Sema bir anlık şok geçirmişti. Sevdiği adam bir katil yüzünden gözlerinin önünde vurulmuştu.

 

Bölüm : 11.01.2025 13:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...