
14. BÖLÜM
3 Ay Sonra
Aradan üç ay kadar bir süre geçmişti. Ve biraz değişikliklerimiz olmuştu. Karza’yı affetmiştim, Sema Emre ile barışmıştı. Biz farkında olmadan büyümüştük.
Bazı acılar vardır, insanı hayattan kopartmak ister, bazı acılar vardır insanı olgunlaştırır. Biz hangi acıyı yaşıyorduk bilmiyordum.
“İklim bir gelsene.”
“Yine ne var ya.”
“Bir gel.”
“Tamam, şu cırtlak sesinle bağırma Sema!”
“Bu gece biz yemeğe çıkıyoruz.”
“Eee,”
“Ya kızım ne ‘Eee’ si Karza ile baş başa kalacaksınız ilk defa.” Yeni bir aydınlanma yaşamıştım; Karza ile ilk defa baş başa kalacaktık ve bu arkadaşça değil sevgili olarak baş başa kalacaktık.
“Yani ne yapmamı bekliyorsun?”
“Ya kızım sen de hiç romantik değilsin. Baş başa kalacaksın diyorum.”
“Bende ne yapabilirim diyorum. Herhalde mum ışığında yemek yememizi beklemeyeceksin değil mi?” sema bana o sinsi gülüşü attı. Ben o sinsi gülüşü çok iyi tanırdım tam olarak da onu bekliyordu.
“Sema o sinsi gülüşü çek yüzünden. Hayatta öyle bir şey yapmam bunu sende biliyorsun. Oldu olacak yatağa da atayım.”
“Aslında fena fikir değil ha. Lafımı geri alıyorum romantikmişsin hem de çok fazla.”
“Sema delirme! Ben Karza ile ne yapayım? Alın götürün onu.” Sema kafasını onaylamaz bir ifadeyle iki yana salladı. Nerde görsem tanırdım bu ifadeyi. Sema dediğim dedikti. Bizi yatağa attırana kadar çabalayacaktı bundan emindim.
“Olmaz biz bugün Emre’yle baş başa takılacağız, sizde bugün Karza’yla baş başa takılacaksınız. Anladın mı, İklim!”
“Hayır, biz Karza ile baş-“ cümlemi bitirmemişken Sema lafa hemen atladı.
“Sus İklim! İtiraz istemiyorum. Anlaşıldı mı?”
“Anlaşıldı.” Bıkkınlıkla nefes verdim. Sema yine ne yapmış ne etmiş kafasına koyduğu şeyi yapmıştı. Bizi baş başa bırakacaktı. Peki ben ne yapacaktım? Bu yaşıma kadar hiçbir erkekle baş başa kalmamıştım ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sema’dan yardım istesem, beni kesme ihtimali vardı ama yine de sormam gerekiyordu, kırk yılda bir Karza’yla baş başa kalıyordum ve ne yapmam gerektiğini bilmem gerekiyordu.
“Sema,”
“Yine ne var İklim. Yine Karza ile baş başa kalmak istemediğini söyleme.”
“Yok o değil. Karza ile baş başa kalmak istiyorum da…”
“Oley be. Biliyordum istediğini. Kızım sende ne nazlandın.”
“Söylemek istediğim şeyi söyleyebilir miyim?”
“Söyle.”
“Bir erkekle baş başa kalınca ne yapılır bilmiyorum? Yardım eder misin bana?”
“Of İklim. Bir şeyin de tam olsun be. Tamam öğretirim.”
“Başla o zaman.”
“Önce baş başa yemek yiyin, yemek yerken içkiyi eksik etmeyin çünkü romantik bir akşamın olmazsa olmazı içkidir.”
“Sema saçmalama, ben alkolü bir kere bile ağzıma sürmemiş insanım. Nasıl alkol içeceğim? Bunu düşündün mü? Hem Karza, Karza zaten ajan olduğu için alkol içiyordur değil mi?”
“Evet ama yaşı küçük olduğu için içmiyor da olabilir. Eğer içmiyorsa zaten işimiz daha kolay olur çünkü hemen sarhoş olur.”
Sema bana bütün bilgileri verdikten sonra romantik bir masa hazırlamama yardım etmişti ve Emre abim onu almaya gelince gitmişti. Karza bir saat içinde gelmesi gerekiyordu. Hemen odama geçip hazırlanmaya başlamıştım.
Üzerime kırmızı göğüs detayları açık askılı bir elbise giymiştim. Belimi saran bir elbiseydi ve sol bacağımda bir yırtmaç vardı. Sade ve şık bir elbiseydi. Hem önemsiyormuş gibi gözüküyordu hem de önemsemiyormuş gibi gözüküyordum. Aslında baya önemsiyordum. Ayağıma da siyah bir stiletto tercih etmiştim. Saçlarımı da hafif su dalgası yapmıştım. Takılarımı da sade ve ışıltılı seçmiştim. Kapı çalmıştı.
Koşa koşa aşağıya inmiştim, kapıyı açmadan önce son kontrolleri yapmıştım ve her şey yerli yerindeydi. İnşallah babam gelip bu geceyi de maf etmezdi.
Kapıyı açtığım da gördüğüm manzara beni benden almıştı. Sema Karza’ya haber vermişti. Yoksa Karza bu kadar yakışıklı olamazdı değil mi? Hayır aslında o çok yakışıklı biriydi. Karza siyah takım elbisesini giymiş, içine beyaz gömleği ve siyah kravatı ile ekstra yakışıklı duruyordu. Ayağında da deri siyah ayakkabılarıyla çok yakışıklı duruyordu. Bu cümleyi kaç defa tekrar etmiştim hiçbir fikrim yoktu.
“İklim, ağzını kapat istersen yoksa ağzına sinek kaçacak.”
“T-tamam. İçeri geç.”
“Ellerine sağlık İklim yemekler harika görünüyor. Gözüktüğü kadar lezzetli olduğuna da eminim.”
“Benim yemeklerimi daha önce yemedin diye biliyorum, nasıl bu kadar emin olabiliyorsun tadından?”
“Güzel bir kız bunu yaptıysa, kendisi kadar güzeldir.”
“Teşekkür ederim.”
“Rica mı ederim.”
“Bilmem rica mı edersin?” karza kalbimi çalma lütfen.
“Sofraya geçelim mi?”
“Geçelim, bu harika yemekleri yemek için sabırsızlanıyorum.”
Karza’yla sofraya geçince yemekleri servis etmeye başladım. İlk yarım saat çok sessiz geçmişti. Kendi sessizliğimizi dinlemiştik. Benim aklımda zibilyon tane düşünce dönüp dolaşıyordu. Babam bu gece gelmemesi için dua ediyordum, içimden. İçimde kötü hisler dolaşıyordu. Bu gece biri ölmezse şükür edecektim. Kitap okumayı çok severdim ama çevreme daha odaklı olmam gerekiyordu. Çevremdekileri kaybedemezdim, buna gönlüm razı gelmezdi.
Sema’nın Karza’yı ısrarla buraya çağırmasının sebebi onu affetmemi istemesiydi. Karza bana çok büyük bir hata yapmıştı, ve onu affetmeyi düşünmüyordum.
Hayır aslında düşünüyordum ama şimdi değildi. Benden özür dileyip yalvarmasını istiyordum. Ama Karza tam karşımda böyle yakışıklı bir şekilde dikilmeye devam ederse direkt affedebilirdim.
“İklim,”
“Efendim,”
“Ben sana bir şey söylemek istiyorum.”
“Tamam söyle ama benden gizlediğin bir şey ise söyleme ben zaten şoklardan şok beğeniyorum bir şoku daha atlatamam. Babam beni öldürmeden ben kalpten giderek ölürüm.”
“Yok öyle bir şey değil. Yani seni öldürecek gibi değil.”
“Ne o zaman lan? Beni bayıltacak mısın, yoksa ajancılık mı oynayacağız?”
“Senden özür dilerim.”
Karza ‘özür dilerim’ diye bağırınca şoka girmiştim. Herkesten beklerdim ama Karza’dan beklemezdim böyle bir şeyi.
“Ne, du-duyamadım.”
“Senden özür dilerim. Ajan olduğumu sana en başından beri söylemeliydim. Biliyorum, ama korktum.”
“Peki neden korktun?”
“Beni eskisi kadar sevmeyeceğinden korktum. Benden nefret edeceğini düşünmüştüm. Senin sosyal anksiyeten var ve silahlardan korkacağını düşündüm. Söyleyemedim. Tüm hata benim.”
“Evet silahlarsan korkarım, ama bu senin bana ajan olduğunu söyleyememe sebebin olamaz, olmamalı.”
“Evet sebebi olmamalıydı ama oldu. Yaptık bir hata. Ve şimdi o hatayı telafi etmeye çalışıyorum.”
“Nasıl telafi edebilirsin ki? Benim kalbimi parçaladıktan sonra bunu nasıl telafi etmeyi düşünüyorsun?” cümlemin sonlarına doğru sesim birazcık yükselmişti. Sinirlerime hakim olamıyordum. Hiç kimse benimle sevgili olmamalıydı. Ben bu şekilde oldukça herkesin kalbini kırardım. Karza’nın burada hatası yokken durup dururken sesimi yükseltmiştim.
“Evet belki yaptığım hatayı telafi edemeyeceğimi düşünüyor olabilirsin. Ben bugün, istifa dilekçemi verdim. Bugünden itibaren ajan kimliğim yok. Silahlardan korktuğun için ajanlıktan istifa ettim.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |