@askoyunlari
|
5.BÖLÜM Erva salondaydı. Orada oturuyordu. Eylül’ün ölümünden sonra fazla tedirgin olmaya başlamıştım. “Erva gelir misin ablacım? Seninle bir şey konuşacağız.” “Tamam abla da, ne konuşacaksınız?” “İçeride öğreneceksin.” Erva ile birlikte Karza’nın yanına gelmiştik. Karza ne kadar tedirgin değilse, ben bir o kadar tedirgindim. “Erva, sana bir şey söyleyeceğiz, ama sakin olmalısın. Ve bu duydukların sadece üçümüz arasında. Tamam mı?” “Tamam.” “Şimdi, bu nasıl anlatılır bilmiyorum. Ama anlatmamız lazım, çünkü hayatın tehlikede. Senin, baban bir katil.” Evet, Karza bombanın timini çekmişti, geriye sadece patlaması kalmıştı. “N-nasıl yani? B-benim b-babam b-bir k-katil mi şimdi?” Yazık kız korkudan kekelemeye başladı. Erva duydukları yeni idrak ediyor olmalıydı. Birden ayağa kalktı, ayağa kalkar kalkmaz sandalyesi yere fırladı. Masanın üzerindeki vazoyu alıp yere attı. Cam kırıkları her yere saçılmıştı. Erva yere çöküp ağlamaya başladı. “N-neden ya neden? Neden b-babam bir katil. S-siz ş-şaka yapıyorsunuz, değil mi? Tamam kabul ediyorum güzel bir şakaydı.” “Erva, nu bir şaka değil. Bu bir gerçek.” Erva, duyduklarına inanmak istemiyordu. Babasının bir katil olabileceğine inanmıyordu. Evde en çok sevilen kişi hep Erva olurdu. Ne istese hemen yaparlardı. Ben öyle değildim. Ben bir şey istediğim zaman hiçbir zaman paraları olmazdı. Bende kendi kendimi büyüttüm. Kendim başardım ve şuan lise son sınıfım. Ama babam bir katil, bu olay haberlere çıktı. Ama babam işinde o kadar profesyonel ki polislerden çok iyi kaçabiliyor. Katil olayı haberlere çıktığından beri okullar kapandı. Babama ait öğrendiğimiz bir bilgiye göre sadece okuyan çocukları vahşice öldürüyormuş. “Abla, babam gerçekten bir katil mi?” “Evet, ablacım babamız bir katil. Bunların hepsi geçecek.” Erva hala sinirliydi. Ne dersek diyelim bize patlıyordu. “Abla, kimse bana geçecek demesin. Babam katil. Ne yapacaksınız? Karşısına geçip ‘baba sen bir katilsin. Bu yaptığın çok yanlış, bırak bu işi karakola gidelim teslim ol. Olur mu?’ diyeceğiz? Abla siz ne dediğinizin farkında mısınız? Bir insanın karşısına geçip senin baban bir katil diyorsunuz. Bunu sanki arkadaşınız evleniyor da haber veriyormuş gibi, rahat rahat söylüyor-“ Erva lafını bile bitiremeden aşağıdan bir ses geldi. Biz Karza ile göz göze geldik. Hemen aşağıya indik. Aklımıza ilk olarak babam gelmişti ama misafir odasında gördüğümüz kişi bizi yanılttı. Tam karşımda Nisa duruyordu. Nisa beni tanımamış olacak ki bana bakıyordu. Nisa benim çocukluk arkadaşımdı. Anasınıfından beri onunla arkadaştık, taki ilkokula kadar. Nisa’nın babasının tayini çıkmıştı ve Şanlıurfa’ya gitmişlerdi. “N-nisa.” “Tanışıyor-. İklim” “Nisa seni çok özledim. Nerelerdeydin?” Aklımda bir şarkı çalıyordu. Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler. Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler. Şimdi bana ‘Yeniden başlamak ister misin?’ deseler. Tek bir söz söylemeye hakkın yok “İklim ben de seni çok özledim. Babamın tayini yüzünden Şanlıurfa’daydık. Sende biliyorsun. Katil olayından sonra senin yanına gelmek istedim. Hazır okullar kapanmıştı, bende bu fırsatta geldim.” “Çok iyi yapmışsın.” “Eylül, duydum. Başın sağ olsun.” “Sağ ol. Eylül’ü bazen kanlar içindeyken görüyorum. Rüyalarıma giriyor.” “İklim geçecek, bu olanlar elbet bir gün son bulacak.” 2 ay sonra Ölümler çoğalmıştı. Babam ben ve arkadaş çevreme zarar vermiyordu. Bu beni şaşırtıyordu, çünkü bu hayra alamet değildi. Babam onun katil olduğunu bildiğimizi biliyor. Erva dayanamayıp söyledi. “Abla ben çok korkuyorum. Babam bize zarar vermez değil mi?” “Bilmiyorum ablacım, şuan hiçbir şeyi bilemiyorum.” “Emre abi, Karza ne zaman gelecek?” “Bilmiyorum abicim. Bana beş on dakikaya oradayım dedi ama hala gelmedi. Babanın Karza’ya zarar verme ihtimali var mı?” “Hayır olmaz. Bu gün onu bizzat havaalanına ben bıraktım.” Tam Karza’dan konuşuyorduk. Elinde poşetlerle içeri Karza girdi. Yanında da Nisa’yı getirmişti. Ben erkeklerin arasında sıkılacağımı bildiğim için Nisa’yı da getir diye ona çok fazla ısrar ettim. O da ısrarıma dayanamadı ve Nisa’yı almaya gitti. Gelirken de cips falan aldılar. Nisa da benim gibi kitap okumayı çok seviyordu. Ve gerçek hayatta hoşlandığı biri vardı. Adı Giray. Yalan söylemeyeceğim geçekten çok yakışıklıydı. “Hoş geldiniz. Özellikle de Nisa.” “Bakıyorum da ayrımcılık var.” “Onlar böyle koçum. Ayrım yaparlar. Kız milleti değil mi işte, hepsi aynı.” “Öhöm, siz ayrım yapıyorsunuz. Kızları öldüren sizsiniz, ama biz ayrımcılık yapıyoruz. Değil mi? “Nisoşum, kitap okumaya geçelim mi?” “Hemen geçelim, Mavi Gözlerdeki Nefret dördüncü bölümü çok merak ediyorum.” “Bende çok merak ediyorum.” Biz kitap okurken erkekler Fb-Gs maçı izliyorlardı. Nisa ile ben Fenerbahçeliydik. Karza Beşiktaşlı, Emre ise Galatasarlıydı. “Emre abi, az bağırın okuduğumuzdan bir şey anlamıyoruz.” “İklim sizde kahkaha atıyorsunuz, biz size bir şey diyor muyuz?” “Sizin ki maç, bizim ki kitap. Sizin yüzünüzden okuduğum satırı dört defa okudum.” Karza bana doğru geliyordu. Ne yapacağını anlayamadım. İlk başta kollarını belime doladı, sonra bana sıkıca sarıldı. Kulağıma doğru şöyle söyledi. “Sen bu dünya üzerinde görmüş olduğum en güzel varlıksın” dedi ve beni dudağımdan öptü. Ben ne olduğunu hala anlamamıştım. Bir dakika Karza beni dudağımdan mı öpmüştü?
|
0% |