Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Kanlı Ev

@askyokturdimi

"İndin mi?"

 

"Evet."

 

Telefonumu valizimi almak için koyacağım bir yer aradım Yeşim birkaç saniye beni bekleyebilirdi. Telefonu arka cebime koyup valizimi konveyörden indirdim.

 

Telefonumu geri alıp kulağıma dayadım.

 

"Valizimi aldım konum at geleyim." . Yeşim Türkiye'deki en yakın arkadaşımdı ve bu yaz evleniyordu.

 

"Sen arabanı aldın mı, biri seni almaya gelse miydi? Akşam yemek olmasa ben almaya gelirdim." hemen itiraz ettim. "Sen işini hallet arabayı aldım. Otoparkta konum at yeter." Kısa bir onaylamadan sonra telefonu kapattık, Yeşim evin adresini başka bir numaradan konum olarak atmıştı. Başka numara olmasına aldırmadan Veysel'i arayıp arabayı nereye koyduğunu soracaktım. Veysel galerici arkadaşımdı.

 

"Rana!" aynı coşkulu sesle cevap verdim. " Veysel!" kısa bir selamlaşmadan sonra arabamın yerini söyledi. "Araban C-6 koridorunda olacak."

 

Dediği gibi C-6 koridorunu buldum arabam orada duruyordu.

 

"Anahtar?" diye sordum.

 

"Üstünde dönmeden yanıma uğra!" Kendisini pek sevdiğim söylenemezdi ama çıkar ilişkisinden memnunduk. Ben burada değilken arabamın bakımlarını yaptırıp bir sorun olursa bakıyordu.

 

Valizi bagaja yerleştirip koltuğa oturdum. Amerika'ya gitmeden önce satmaya vaktim olmamıştı iyi ki olmamıştı buraya geldiğim zamanlar işime yarıyordu.

 

Kapıyı tamamen kapatmamla burnuma erkek parfümü doldu. Veysel çalışanlara iyi bir meblağ ödüyor olmalıydı. Telefonuma önceden gelen adrese sürmeye başladım.

 

Villalarla dolu bir sitenin önüne gelmemle daha önce hiç buraya gelmemiş olmama rağmen güvenlik bariyeri açıldı buraya kadar tamamdı ama ev hangi evdi? Yeşim'i aradım ama telefonunu açmadı bana konumu atan numaraya mesaj atsam mı diye düşündüm sonra kapıda duran güvenliğe sormaya karar verdim.

 

"Merhabalar bu akşam bir y-" hemen kafasını sallayarak sorumu cevapladı.

 

"Hoş geldiniz, şuradan dönükten sonra ikinci ev. Sizi bekliyorlar." madem beni bekliyordu Yeşim niye telefonunu açmıyordu? Evin önüne gelmemle gereksiz bir araba kalabalığı arasında kaldım boş bir yer bulup indikten sonra Yeşim'i tekrar aradım ama açmadı.

 

Bahçe kapısını açarak girdikten sonra evin kapısına ilerleyip zile bastım. İçeriden sesler geliyordu ama kimse kapıyı açmamıştı sinirlerim daha çok bozulurken arka bahçeye ilerledim, ben yürüdükçe sesler artıyor ve netleşiyordu evin bu kadar kalabalık olmasına şaşırdım.

 

Köşeyi de döner dönmez birkaç ıslık ve çığlık koptu. Anlamsızca etrafıma bakakaldım.

 

"Sürpriz!" patlayan konfetiler, çalınan ıslıklar, atılan çığlıklar herkesin yüzüme bakmasıyla son buldu yerini merakla yüzüme bakan bir bahçe dolusu insanı aldı.

 

Büyük ihtimalle burada bir parti vardı ve ben yapılan hazırlığı mahvetmiştim. "Bir yanlışlık olmalı." dönüp gideceğim sırada biri yanıma koştu kolumdan tutulduğumu hissettim. "O zaman Eymen'in arabası neden sende? Sen kimsin?"

 

Anlamamıştım Eymen kimdi?

 

Kolumu kadının elinden çekerek sorusunu cevapladım "Eymen kim bilmiyorum ayrıca araba benim arabam başka kimsenin değil." konuşmamın bitmesiyle birkaç farklı ses daha duydum.

 

"Eymen arabasını mı satmış?"

 

"Eymen arabasını satmadı satsaydı bilirdik." dönüp gideceğim sırada aynı kadın tekrar konuştu. "Peki sen." dedi "Kimsin?"

 

Hesap sorulmasını hiç sevmezdim üstelik konu o kadar saçmaydı ki insan zaten konuşmak istemiyordu. "İyi eğlenceler." arkamı dönüp koşar adımlarla arabaya ilerledim.

 

Koltuğa oturur oturmaz telefonum çaldı. Yeşim arıyordu. Arama kapanmadan hızla siteden çıktım. "Beklettim mi, nerede kaldın koşuşturmadan unutmuşum. Konumu Eymen atacaktı." Az önceki partinin sahibiydi bana konumu atan kişi Eymen'di. "Her kimse partisine geldim ortalık biraz karıştı düzgün bir konum atar mısın?" meraklı ses tonu arabamın içini doldurdu. "Anlamadım?"

 

Eymen ve partisini es geçerek "Adresi söyle ben bulurum. Sadece bir hafta için buradayım ama dönüşüm bu gece olacak." dedim Yeşim hemen konuştu. "Özür dilerim. Düğünüm için buraya geldin." söylediğim şeyle anında pişman olmuştum.

 

En yakınım, ailem, arkadaşım evleniyordu ve ben hemen dönmekle gözünü korkutuyordum. İkimizin de içine dolan bu kasveti dağıtmak adına konuştum.

 

"Neler yapacağız var mı bekarlığa veda?" kısa bir kıkırtısını duydum "Olmaz mı Rana Hanım. Asıl haberler sizde?" dedi soru sorarcasına ağzımı arıyordu.

 

"Evlenen sensin." dedim konuyu kapatmak adına.

 

"Rana." dedi ne diyeceğini merakla beklerken "Eymen geldi ben sana döneceğim canım" deyip kapattı. Telefonu kapatır kapatmaz söylendim "Ne Eymenmiş geldiğimden beri..."

 

Zekeriyaköy'e gelmiştim haritalardan adresini yazdığım evin önüne gelince Yeşim'i aradım tekrar aynı olayları yaşamaya niyetim yoktu. Yeşim bu sefer beni bekletmeden telefonu açtı.

 

"Geldin mi? Kapıya çıkıyorum." arabadan inip Yeşimi beklemeye başladım.

 

Böylelikle evin çevresine göz attım. En fazla iki katlı villalardan ve villa sitelerden oluşan bir mahalleydi.

 

"Rana!" Yeşim ince topuklularına rağmen koşarak yanıma gelen arkadaşıma kollarımı sardım. "Çok çok çok özledim!" arkasından iki kişinin daha gelmesiyle bedenimi onunkinden ayırdım.

 

Yeşim birisine elini uzattı. "Bak canım, Rana." ben de merak dolu bakışlarımı diğer adamın üzerinden Yeşimin yanında durana yönelttim. "Bu canım sevgilim Furkan sizi size bahsetmiştim ama tanıştıramadım bir türlü." sadece gülümsemekle yetindim.

 

Furkan bir taraftan Yeşim'in elini tutarken diğer elini de bana uzattı. "Hoş geldin Rana. Yeşim senden çok bahsetti. Düğüne yetişecek olmana sevindim." dedi Yeşim, Furkan'a sus der gibi baksa da konuşma ihtiyacı duydum. "Haklısın tabii o kadar yıl oldu bir tanışmadık." Yeşim Furkan'ın elini bırakarak arabaya ilerledi.

 

Furkan konuşmaya devam etti "Sorun yok şaka yapıyorum buralarla aran yok biliyorum. Umarım güzel zaman geçirirsin." iyi dileğine karşılık sadece kafamı sallayarak gülümsedim.

 

Daha sonra bedenini arkasında kalan adama döndürdü. Ben de hareketlerini izledim göğsünde kollarını bağlamış bekliyordu. Gözlerimiz tekrar buluştu.

 

Furkan bize sırayla bakarak konuştu. "Sizi tanıştırayım, Eymen kuzenim." biraz önce yaşayıp unuttuğum kızgınlığım adını duymamla tekrar gün yüzüne çıkmıştı ki Yeşim elinde telefonumla aşağı indi. "Ressler arıyor merak etmiş olabilir açsana." uzattığı telefona baktım merak ettiği için aramıyordu ayrılığımız yüzünden arıyordu telefonu meşgule atıp Eymen'e döndüm.

 

"Attığın konum yüzünden bir partiyi mahvettim." ifadesizce yüzüme bakıp "Parti önemli değil. Yeşim konum deyince o sandım." dedi kafamı salladım ne denirdi zaten.

 

Daha fazla söyleyecek bir şey kalmamıştı Furkan tekrar Yeşim'in elini tutarak hepimizi içeriye aldı. "Melike annemler daha gelmez yorgunsundur odanı göstereyim dinlen." Yeşime itiraz ettim "Yorgun değilim. Sizin de izniniz olursa birkaç saatliğine bir yere gitmek istiyorum."

 

"Ne izni tabii ki Rana." diyen Furkan'a ardından merakla bakan Yeşim'e baktım.

 

"Kısa sürer. Yemeğe yetişirim." ben oturduğum koltuktan ayaklanırken Yeşimde peşimden geldi.

 

"Nereye?" bir cevap almadan beni bırakmazdı hiç kıvırmadan "Eve gidip bakacağım yıllarca gelmediğim hata zaten." dedim Yeşim cevabını aldığına göre çıkabilirdim kapıyı açtığımda eliyle ittirdi. "Kaç yıl oldu iz bile yoktur neyi araştıracaksın?"

 

İnanamaz gözlerle baktım "Onlar benim ailemdi. Annem ve babamdan bahsediyoruz şuan bunu yapabileceğime inanıyorum. Gidip bakacağım." vazgeçmeyeceğimi bildiği halde denedi ikna edici bir ses ile konuşmaya başladı. "Rana sana gitme yapma demeyeceğim bu senin hakkın onlar da ailendi. Ama sonu umduğun gibi değilse sana acı verir seni üzer bilmiyor muyum ben de yeniden araştıralım demeyi?" elim yeniden kapıya giderken yine de Yeşim'i dinlemeye devam ediyordum.

 

"Çok yıl geçti aradan, bir iz kalmamıştır 20 yıl oldu tek başına ne yapacaksın?" bu konuda haklı olsa da katiller hala dışarıda geziyordu Yeşim bir yerde haklıydı ama sadece bir yerde; 20 yıl olmuştu. "Farkındayım ama anneannem bir şeyler saklamış lütfen bulursam-" kafasını hemen hayır anlamında salladı.

 

"İstemiyorum! Oraya gitmeni istemiyorum bu kadar yıl sonra bir şeyi de araştırmanı istemiyorum ucu sana dokunacak zararına olacak bir şeyi istemiyorum Rana. Sonra sen çok üzülüyorsun tam hayatın yoluna giriyor kendine bunu yapıyorsun!"

Yeşim'in bağırmasını duyan Furkan ve Eymen holün girişine kadar geldi.

Yeşim ağladı ağlayacaktı. "Sadece bakacağım Yeşim akşama yemekte karşında oturuyor olacağım." Güven vermek için omzuna uzandım. "Bir şey olmayacak."

"Ne oluyor?" Eymen'in sorusuna ikimizde cevap vermezken Yeşim vazgeçmeyeceğimden emin olunca Eymen'e baktı.

"Bir şartla izin veririm."

"Nedir?" dedim şartı neydi bilmiyorum ama bu demekti ki her şekilde ben o eve gidecektim. Bir an önce eve gidip bakmak istiyordum ve şartı her neyse hemen kabul edecektim. Furkan'ın sessizce bizi dinlemesiyle birkaç şeyden haberi olduğunu anladım. "Eymen de seninle gelecek." önerisi kaşlarımı çatmama sebep oldu.

İstemeden bir kıkırtı kaçtı. "Saçmalıyorsun."

Furkan araya girdi. "Lütfen Rana birlikte halledip gelin. Yeşim'in de aklı sende kalmamış olur." O an Furkan'ın Yeşim'e çok değer verdiğini anladım. Yinede yanımda birisini istemiyordum Eymen'e baktım, hem o gelmek istiyor muydu ki? Ne düşündüğümü anlamış olacak ki "Çıkalım." dediğinde fazladan olan itiraz hakkım sona erdi.

Sevgilisine sarılı olan arkadaşımı yanağından öpüp çıktım bu ondan özür dilediğim anlamına geliyordu ve o bunu çok iyi biliyordu.

Eymen birkaç adım ileride yürüyordu hızlı adımlarla yanına yetiştim. Biz arabanın önüne gelince Yeşim'ler içeriye girdi.

 

"Gideceğin bir yer varsa bırakırım sırf Yeşim istiyor diye gelmene gerek yok." Yüzüme baktı bu adam hep böyle ciddi miydi? Geldiğimden beri pek konuştuğunu görmemiştim.

 

"Birlikte gideceğiz, başına bir şey gelse kötü haberi Yeşim'e ben vermek istemem." omuz silkip arabama yürüdüm.

 

"Ya benim yüzümden senin başına bir iş gelirse?" oturduğu koltukta kendini dikleştirdi. "Yeşim'e değer veriyorum. İyidir kiminle dost olacağını da bilir. En kötü başıma ne iş açabilirsin ki?" nefesimi dışarıya seslice vererek arabayı çalıştırdım benim başıma neler gelmişti bir bilseydi bu işten zaten uzak dururdu.

 

Hatırladığım yolda ilerlerken fazla hızlandığımın farkında değildim. "Yavaşla yollar ne kadar virajlı farkındasın değil mi?" Hızımı gözle görülür bir şekilde düşürdüm.

 

"Farkında değildim kusura bakma yollar hatırladığım gibi değil." dedim.

 

"En son ne zaman kullandın bu yolu?" dedi.

 

20 yıl uzun bir zaman mıydı? Oldukça. "Bir süredir." diye cevaplamayı tercih ettim ne kadar hakkımda ne kadar az şey bilirse içim o kadar rahat olacaktı.

 

"Umarım yolu hatırlıyorsundur." kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım hatırlıyordum, kesik kesik anılarım olsa da insan evinin yolunu unutur muydu? Ağaçların kapladığı yollara girmemle çocukluğum aklıma geldi.

 

Eymen'e dönüp baktığımda telefonuna bakıyordu.

 

Paslanmış büyük demir kapının önüne gelince durdum, burası demir zincirlerle kitlenmişti.

 

"Anahtarım sadece evin var." dikkatlice kapıya baktı demir zinciri görmesini ummuştum "Girecek miyiz?" kafamı salladım ve arabadan indim. Oda benimle indi "İstersen arabada durabilirsin."

 

Tekrar arabanın içine geçmesiyle oturacağını sanmıştım ama unuttuğum anahtarı alıp indi ve arabayı kilitledi. "Ne olur ne olmaz." kafasıyla demir kapıyı işaret ederek konuştu. "Elimi koyacağım bas ve tırman."

 

Aklına bir sorunun gelmesiyle soruyu bana yöneltti. "Ev senin değil mi?"

 

"Benim."

 

Elini birbirine kenetleyip basmam için uzattı hızlıca dediği şeyi yaparak tırmandım kısa sürede karşı karşıya duruyorduk.

 

Paslı ve soğuk demirin bıraktığı his yüzünden elimi silkeledim. Eymen'e baktım ve "Sen nasıl çıkacaksın?" dedim.

 

"Hallederim." benim aksime hiçbir ele ihtiyaç duymadan ayağını iç demirlerden birisine koyarak hızlıca tırmandı ve atladı.

 

Arkamı döndüm ev bayağı eskimiş bazı duvarları dökülmüştü bazı camları kırıktı bahçenin solundaki havuz kıştan kalan ağaç ve kuru dallarla yapraklarla doluydu yine de bakımsız ve kullanılmayan bir ev olduğu oldukça belliydi.

 

Eski hali gözümün önüne gelse de kazılmış mezarlar hâlâ duruyordu.

 

"Ne arandı burada?" birkaç adım attım "Sen bir de arka bahçeyi gör." dedim "Tabi hala aynıysa ama burası da aynı kalmış orası da aynıdır." diye ağzımın içinde mırıldandım.

 

İlk kazıldıkları gibi kalmasa da hiç kazılmadan önceki gibi de değildi yürümeye başladım. "Ne arandı burada Rana?" dedi sorusunu tekrarlayarak.

 

"Annemle babamın cesetleri." Yanımda yürümeyi bıraktığında anlatmaya devam ettim. "Sonerlerin kızıyım ben. Avukat Beril Soner ve Savcı Tarık Soner'in kızıyım." dedim. "Biliyor musun bilmem anlatmakta istemem. Hemen girip çıkmak istiyorum."

 

Giriş kapısına ulaşınca zile basmak istedim. Kapıyı annem açsın bugüne özel yaptığı yemeklerin kokusu evi doldursun istedim. Bu kapıya herhangi bir delil bulmak için gelmedim de yanımda sevdiğim adamla gelmiş olmayı onu ailemle tanıştırmayı çok istedim ve kendimi bu hayalin içinde hiç tanımadığım birisi olan Eymen'e bakarken buldum.

 

Biraz çantamı karıştırarak anahtarı çıkarttım gelirken kendi evimde, uçakta, uyumadan önce hayalime binlerce kez bu eve girmiştim kendimi iyi hazırladığımı düşünüyordum ama şimdi anahtarı tutan elim tir tir titriyordu.

 

"Ben açayım ver." diyerek elimden anahtarı aldı yuvaya yerleştirse de çevirmedi son kez yüzüme baktı benden herhangi bir onay almadığından duraksadı ve bunu sözlü olarak ifade etti. "Emin misin?" Değildim ama buraya kadar gelmiştim.

 

Kafamı salladım kapının kilidi çevrildi ses kafamda tekrarlanırken gözlerimi kapattım.

 

Eymen içeriye doğru bir adım atmış beni bekliyordu.

 

"Eymen." dedim hızla nefes alıp dudaklarımı yaladım. "Ben hazırım gireceğim sadece birkaç dakika gerçekten kendimi hazırlayıp geldim bugün bu eve gireceğim." sanki başıma gelen onca şeyi biliyormuş gibi neden giremediğimi bile söylememişken gireceğimi söylüyordum anlayışla kafasını salladı bir anlığına içeriye doğru bakıp tekrar bana döndü.

 

"Sen hazırsın Rana, ben karşımda oldukça kararlı bir kadın görüyorum sadece bir adım." eve girebilmem için usulca elini uzattı. Başka zaman yapılsa kızacağım şeye şu an gerçekten ihtiyacım vardı eline uzandım. Haklıydı sadece bir adım atmam gerekiyordu. Sağ ayağımı içeriye koydum.

 

Elim hala Eymen'in elindeydi. "Çekme lütfen birlikte girelim tek yapabilirim sandım ama yapamam." diğer ayağını içeriye koydu "Tamam buradayım bir sorun yok neye bakacaksak bakabiliriz vakit sorun değil."

 

Şu an bana yedi kat yabancı olsa da bunu tek yapamazdım akşam yemeğe döndüğümüzde Yeşim'e teşekkür edecektim. Diğer adımımı da yavaşça attım.

 

Holde fazla eşya olmasa bile eşyaların üzeri örtülüydü. "Anneannem attım ev boş demişti." Eymen'in elini bırakarak geniş holde yürüdüm.

 

Babam işten gelirdi annem ile burada onu karşılardık bize sarılırdı beni bazen kucaklar bazen boyuma eğilirdi nefesimi bırakıp geri açık kapıya dönüp baktım.

 

Halim nasıldı bilmiyorum ama Eymen "Çıkalım istersen." dediğinde düşüncelerimden, anılarımdan ayrıldım.

 

"İstemiyorum." fısıltıma karşılık bir şey demedi sola dönerek salona girdim girmemle durmam bir oldu daha fazla adım atamadım.

 

Yerde ve üzeri beyaz krem renkli örtülü koltukların üzerinde kurumuş kan lekeleri vardı. Bunları görmemle Eymen'e döndüm onun bunları görmesiyle beni dışarıya çıkartması bir oldu.

 

Bu lekeler kurumuş kanlar normal değildi çünkü normalde yoklardı. Evin kapısı açıktı ve Eymen bir oraya bir bana bakıyordu ben ise hiçbir şey düşünemeden yere eğilmiştim. Biri beni boğuyormuş gibi hissediyordum.

 

"Ekip çağırıyorum gitme bir yere dur yanımda kal." Bir şey söyleyememiştim zaten buraya gireceğimi biliyorlar mıydı ki bana bir mesaj bırakıyorlardı? Bu kanlar kimindi bulmam lazımdı. Beni benden daha iyi kim tanıyordu bulmam lazımdı.

 

Eğildiğim yerden kalkmıştım içeriye girmek için ilerliyordum ki Eymen kolumdan tutarak kendisine döndürdü.

 

"Hop! Nereye?" dedi nereye miydi?

 

"Bırak bana bıraktılar bir mesaj bu bakmam lazım!"

 

"Ekip gelsin bakacağız." kolumu hırsla elinden çektim. "Ya bırak! Kaç yıl geçti şu bahçenin haline bak artık bir saniye bile kaybedemem o kanları sonradan birisi koydu yoktu onlar orada bana bıraktılar! Kimin kanı bulacağım!"

 

"Bunun için bekle Rana, ne olduğunu bende bilmiyorum. Bekle ki öğrenelim." mantıklı konuşuyordu ama ben şu an bunu anlayamazdım bekleyecek bir saniyem dahi yoktu.

 

Gerginlikle volta atmaya başladım, koşsam yakalardı, her şekilde girmeme engel olacaktı. Bu beni daha çok sinirlendirirken daha yüksek sesle konuştum. "Sen kimsin ya? Bırak bakacağım seni ne ilgilendirir?" ilk tanıştığımızdaki ciddiyetle yüzüme baktı.

 

"Türkiye Cumhuriyeti Savcısıyım. Artık bu davan ile de ben ilgileniyorum." Sinirle güldüm en başında savcı olduğunu bilseydim benimle gelmesine izin vermez içeriye kendim girer ve kanlar neydi bırakılan bir not var mıydı girip bakardım.

 

"Bana da tam savcı lazımdı zaten." dedim dalga geçerek.

 

Sakinleşmemi bekleyip telefondan birilerini daha aradı o anlamıyordu ama benim nefesim bana yetmiyordu.

 

Bana bu kadar yıl sonra bir şey bırakılmıştı bunu öğrenmem lazımdı nedenini bulmam lazımdı.

 

Demir kapı gürültüyle açıldığında korkarak oraya baktım zinciri kesmişlerdi.

 

"Sayın savcım." bağırarak gelen topluluk birazdan başlayacağımızı gösteriyordu, Eymen'e döndüm "Bakmama izin ver seninle girmeme izin ver." kafasını sallayarak önce beni onayladı.

 

Bu sefer içimdeki korkuya rağmen ilk girmek için can atıyordum, salona tekrar dönmeden önce Emen olay yeri incelemenin eve girmesini bekledi beklerken daha çok delirdim.

 

Bizden önce giren birisi var mı, diye bakmaya ilk Eymen'in anahtarla açtığı dış kapıdan başladılar. Sıkıntılı geçen bir süre sonunda benim de girme izin verdi.

 

Evin kapısındayken Eymen "Rana Hanım'a bone ve eldiven verin." dediğinde hemen biri yanıma geldi "Buyurun savcım." dedi uzatan memur, "Savcı değilim tanık ve evin sahibiyim." diyerek bone ve eldiveni alıp taktım.

 

Polis evin her köşesine bakarken örtüler fotoğraflandıktan sonra kanlı yerlerden kesilerek incelenmek için alınmıştı. İzlemeyi bıraktım. Eve girdiğimizden beri yoğun bir toz vardı.

 

Boydan pencerenin önündeki yemek masasına ilerledim ve zaten beni izleyen Eymen'e "Örtüyü kaldırmak istiyorum?" dedim.

 

Eymen masanın da fotoğrafının çekilmesiyle bana kafasını salladı, masaya ilerledim örtüyü kaldırmamla uçuşan tozlar hapşırmama neden olacağı sırada burnumu tuttum şu an değildi. Hatırladığım kadarıyla orta sehpada bulunan bir vazo vardı içi de ıvır zıvır doluydu karıştırmayı hep çok severdim aynı vazo örtünün altından çıktı nedensizce oraya bakmak istedim.

 

Dikkatlice tuttuğum vazoyu elime doğru ters çevirip döktüm; birkaç alakasız renklerde düğme, bozuk para, vesikalık fotoğraflar dışında bir şey çıkmamıştı.

 

"Sayın savcım burada bir fotoğraf var." hızlıca sesin geldiği tarafa yöneldim polis memuru elindeki fotoğrafları Eymen'e uzattı hemen yanına gidip baktım cinayet gecesine ait fotoğraflardı.

 

Bunları zaten görmüştüm anneannem küçük olduğum için göstermese de odasını karıştırırken bulmuştum ya da kendisi açıklamak yerine bulmama izin vermişti bilmiyordum.

 

"Bunlar ne arıyor burada?" dediğimde tekrar polis memuru konuştu.

 

"Sayın savcım arkasında bir de not var." Eymen arkasını çevirdi.

 

"Yeniden gör istedik, fotoğraflar sende kalabilir." Eymen'le birbirimize yeniden bakarken benim gözlerim karardı, etrafımdaki sesler uğuldadı Eymen'in bana seslendiği duydum ancak devamı gelmedi ve kendimden geçtim.

 

 

 

Loading...
0%