Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@asmira

13


  


Taburcu olmak istemiyordum çünkü nereye gideceğimi bilmiyordum. Birkaç gün sonra taburcu olacağım söylendiğinde yanımda sadece Kalender vardı. Garip olan ise benimle çok ilgilenmesiydi. Dediğine göre evlenme teklifimi bile henüz kabul etmemişti. Bu çok onur kırıcıydı.

Kalender işlemleri halledip odaya geldiğinde tedirgince ona baktım.

"Gidiyoruz sevgilim," dediğinde bir şey diyemeden kendimi zorlayarak gülümsedim. Geçmişim kadar geleceğimde sanki karanlıklara boğulmuş gibiydi.

"Kalender benim evim nerede biliyor musun?" dedim tekerlekli sandalye ile hastaneden çıkarılırken. Gidecek bir evim var mıydı onu bile hatırlamıyordum.

"Sen benimle kalıyordun. Bir evin yok bebeğim. Senin evin, yurdun, çatın, damın benim!" Gülümseyerek bana göz kırptı. Hadi ama bu gerçek olamazdı. Evlilik teklifimi kabul etmemiş biriyle kalacak kadar gurursuz bir kız olamam değil mi?

"Sanki bir evim varmış gibi hissediyorum. Demek o ev, senin evinmiş," dediğimde eğilip başımdan öptü. Bir de saçlarımı karıştırsa çocuk gibi hissedecektim.

Eve geldiğimizde tekerlekli sandalyeme tekrar bindirildim ve villadan içeri girdik. Evi büyük ve sadeydi. Hoş dekore edilmişti. Zengin olduğu evinden belliydi. Benim bir evim bile olmadığına göre fakir olmalıydım. Bu çok zoruma gitmişti. Sanki fakirlik bana göre değilmiş iflas etmişiz gibi hissediyordum. Zengin adamı bulunca evlenme teklif etme ihtimalim bile olabilirdi. Kesinlikle bir zengin avcısı olmalıydım yoksa yaptığım teklifin kabul edilmemesine rağmen burada kalmamın hiçbir izahı olamazdı.

"Evin çok güzelmiş, bayıldım doğrusu!" deyip Kalender'e gülümsedim. Eğer fakirlikten bu adama sığındıysam aramı hoş tutmalıydım.

"Bu beton yığınını güzel yapan sensin hayatım. Evimize hoş geldin!" dedikten sonra ellerimi tutup önümde diz çöktü. Ellerimi dudaklarına doğru götürerek ikisini de ayrı ayrı öptü.

Kendimi 80 yaşında bir nene gibi hissetmemin tek sebebi tekerlekli sandalyede olmam değil aynı zamanda elimin öpülmesiydi.

"Dinlenmek istiyorum, beni odama götürür müsün? Bir de evinde kaldığıma göre kıyafetlerim buradadır değil mi?" İçime düşen garip bir şüpheyle çenesi gamzeli seksi sevgilime dikkatle baktım.

"Elbette eşyaların odamızda sevgilim," dediğinde kaşlarımı çatıp yüzümü astım.

"Odamız mı? Odalarımız ayrı değil mi?" diye sordum son bir umutla. Adını bile hatırlamadığım bir sevgilinin koynuna giremezdim.

"Elbette aynı odada hatta aynı yatakta yatıyoruz. Unuttun mu sabaha kadar yaptığımız egzersizleri?" dediğinde ben utançtan ne diyeceğimi şaşırdım.

"Biz yani, şey yani... İkimiz bir yatakta ve egzersiz yani! İnanmıyorum!" dedim inleyerek ve ellerimle yüzümü kapattım. Bu çok utanç vericiydi. İşi pişirdiğim adamı hatırlamadığım gibi yediğim naneleri de hatırlamıyordum.

"Seni keyifle inandıracağım bebeğim," dedi ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Öpüşü bile bana çok yabancıydı. Aynı zamanda öpüşü bir tehlike sinyaliydi. Sakat halimle bana egzersiz yaptırmayı umarım düşünmüyordur!

"Yanlış anlama ama ben bunu istemiyorum. Yani sakat ayağımla egzersiz yapmam doğru değil. Üstelik sana karşı hissettiklerimi de hatırlamıyorum. Eğer bana biraz zaman verirsen kendimi buna hazırlayabilirim," dedim tabii dediğime gülmemek için kendimi zor tuttum. Kendimi neye hazırlayacaktım? Zaten adam almış alacağını! Beni kullanıp atmadığına şükretmeliyim.

Yanağımı nazik bir şekilde okşayıp anlayışla gülümsedi. "Korkma benden nasıl istersen öyle olacak bebeğim. Ne zaman hazır hissedersen o zaman benimsin. Daima benim kalacaksın Mehir'im," dedi yumuşak bir ses tonuyla

Yanağını okşayarak "Çok iyisin..." diye mırıldandım.

Ayağa kalktı ve bir elini belime bir elini bacaklarımdan dolayıp beni tekerlekli sandalyeden kaldırdı. Kalender'in kucağında rahat bir şekilde üst kata çıkıyordum.

Merdivenler bitince sağa dönüp ikinci odanın önünde durdu. "Bismillah" dedim mırıltıyla ve kapıyı açtım.

"Elbiselerim nerede?" dedim ve Kalender garip bir gülüşle dolabı açıp içindeki kıyafetleri gösterdi. Garip olan başka bir şeyde hepsi çok yeni görünüyordu. Sanırım bu adam beni evine kapatma olarak almıştı. Evsiz birinin bu kadar kıyafetinin olması normal değildi.

"Bu kıyafetler çok yeni. Bunların benim olduğuna emin misin?"

"Elbette senin. Gecekondudan ayrılıp bana taşındığında dolabını yenilemiştik tabii bunu da hatırlamıyorsundur," dediğinde üzgün bir şekilde başımı önüme eğdim. Sanki bunun tek kabahatlisi benmişim gibi hissediyordum. O arabaya ben gidip toslamışım da kafamı asfalta geçirmişim gibi hissediyordum. Kesinlikle bir deli olmalıydım.

"Bunları sen mi bana aldın? Yani benim bir gelirim veya işim yok mu?" dedim ama bir işim olduğunu sanmıyordum. Gecekonduda kaldığıma göre fakirdim.

"Asgari ücretli bir işin vardı ama kazadan önce istifa ettin ve evinin kadını olmaya karar verdin. Ben acele etme dedim ama dinlemedin."

"Peki, ailemle ilgili ne biliyorsun?"

"Ailenin il dışında olduğunu biliyorum sadece."

"Biz seninle nasıl tanıştık?"

"Temizlik görevlisi olarak çalıştığın ajansta tanıştık ve sen bana ilk görüşte tutuldun bende senden hoşlanmıştım. Sonra bana geldin ve 'senin olmak istiyorum' dedin. Tabii ben hemen kabul etmedim ama sen çok üzülünce bir şans vermeye karar kıldım. O günden beri sadece benimsin!" dediğinde ben kısa çaplı belki biraz daha büyük bir şok geçirdim. Nasıl gidip bir erkeğe senin olmak istiyorum dediğimi hafızam yerine gelince de anlayacağımı sanmıyordum. Kesin kafam bir şekilde güzelken gidip böyle aşırı cesur ve sürtükçe konuşmuşumdur.

"Bu kesin bilgi değil mi, yani bir yanlış anlama yoktur değil mi?" dedim son bir çırpınışla. Bu kadar ezikliği kendime yediremiyordum. İyi ki unutmuşum geçmişte yediğim naneleri.

"Evet, bebeğim kesin bilgi. Hatta ilişkimizin ilk günü üzerime atladın ve benim sarhoşluğumdan faydalanıp bana tecavüz ettin. Beni kirlettin ama seni terk edemedim aksine sana daha çok bağlandım. Sanırım Stockholm hastalığına tutuldum."

"Ne! Ben sana tecavüz mü ettim? Hem de ilk günden üzerine atladım! Yok, yok kesin bu bir şaka! Ben bunları yapmış olamam!" dedim çaresizce ve o an kendimden tiksindim. Ben tarihteki ilk dişi tecavüzcü olmalıydım. Bu utançla yaşayamadığım için kendimi arabanın önüne atmış olmalıydım.

"Bebeğim sakin ol. Ben senin bu sert ve seksi hallerini seviyorum. Bana istediğin kadar zorla sahip olabilirsin," dedikten sonra beni göğsüne çekti.

Ben bu utançla ne yapacaktım? Öncelikle ailemi bulmalıydım tabii o ailem bu yaptıklarımdan sonra beni aforoz etmezse yanlarına dönebilirdim. Aslında yetim ve öksüz bile olabilirdim. Polisin bir sonuca ulaşmasını günlerdir bekliyordum ama bir ses seda çıkmamıştı.

"Hadi sen uzan bir ihtiyacın olursa seslen," dedi ve yanımdan kalkıp gitti. Beni nasıl bir çıkmazın içinde bırakıp gittiğinden bile habersizdi.

"Polis aradı mı seni?" diye seslendim arkasından ama cevap vermedi ve uzaklaşan ayak seslerini dinledim.

Bu adamda bir gariplik vardı. İçimden bir ses 'ona güvenme' diyordu ama ondan başka kimsem de yoktu. Ne yapmalıyım? Güvenmekten başka çarem yok sanırım...

Biraz daha düşünürsem kafayı yiyecektim. Kalender de beni bırakıp gidecek vakti bulmuştu. Ne vardı hatırlamama yardımcı olsaydı?

  ***

  


Loading...
0%