Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@asmira

14


  


Sabah uyandığımda odanın kapısı aniden açılınca irkildim. Kendimi toparladıktan sonra sese taraf baktım. Elinde tepsi ve üstünde çiçek ve enfes kokulu bir çorbayla Kalender kapıdaydı.

"Hasta çorbası sevgilim, iyileş ki hasret giderelim," dedi ve vücudumu süzüp göz kırptı. Gözleri ile beni yerken açıkça nasıl bir hasretlikten bahsettiğini anlamıştım.

"Hı hı tabii..." dedim ve kucağıma bıraktığı çorbaya uzun uzun baktım. Aramızdaki en masum şey çorbaydı. O masum çorba da sevgilimin sapık emellerine alet olmuştu.

İçip içmemek konusunda kararsız kaldım. İyileşip hasret gidermek istemiyordum. Sonra canım nedensiz yere yumurta çekti. Nereden aklıma düştü anlamamıştım ama resmen aşeriyordum.

"Yumurta!" dedim bağırarak ve "Canım yumurta istiyor!" diye devam ettim.

"Yumurta mı?" dedi ve kaşları havalanırken yüzü şaşkın bir ifadeye büründü. "Çorba varken yumurta mı istiyorsun? O çorba içilecek bebeğim," diyen sevgilime kırgın bakışlarımı gönderdim. Sanki canım fırında makarna istemişti! Olsa fena olmazdı aslında.

"Evet, bildiğin yumurta hatta sucuklu yumurta canım istedi. Çorba istemiyorum," desem de Kalender beni umursamadı ve yanı başıma oturdu.

Sevgilimin sadece karın bölgesi değil beyni de baklavadan ibaretti sanırım. Hatta kullanmadığı için şekerlenmiş bile olabilirdi. Taktik değiştirmeye karar verdim. Belki işe yarayabilirdi.

"Aşkitom ama beni üzüyorsun," dedim ve dudaklarımı büzüştürüp devam ettim.

"Hatırlamaya başladın bebeğim. Kazadan önce bana aşkitom derdin hep, tabii yatakta başka şeyler de derdin ama sonuç olarak ilerleme kaydediyoruz!" diyen Kalendere sevinçle baktım. Hatırlamaya başlayacağımı biliyordum! Yatakta en fazla 'sevişelim mi?' demişimdir değil mi?

"Yumurta yaparsan yanında çorbayı içerim," dedim aklımda dönen senaryoları unutmaya çalışarak.

Kalender'e bakmak yerine çorbaya baktım. Çorba gözümde geleceği gösteren bir küre gibiydi. Baktığım yerde bile Kalender'den yaptığım beş çocuğu görüyordum. Ne hikmetse genç ve güzel bir anneydim. Aslında hikmet yoktu bu işte çünkü çocuklar beşiz!

"Anlaştık bebeğim!" deyip yanağımdan makas alan Kalender'i dövme isteğim vardı. Nedense bu hareketine ayar olmuştum.

Bir kaç dakika sonra elinde yumurta ile dönünce ve bir de sucuklu olduğunu görünce unuttuğum aşkımı hatırladım. Kalender değil kesinlikle yumurtaya âşık olmalıydım.

"Harika görünüyor. Ellerine sağlık aşkitom," dedim ve sevgilimin yanağına bir öpücük kondurdum. Sanki yanlış giden bir şeyler vardı ama mühim olan sucukları soğumadan yemekti.

Yemeğimi afiyetle yiyip arkama yaslandığımda Kalender bana gözlerini kısarak bakmaya başlamıştı. Oldukça yırtıcı hatta vahşi görünüyordu. Birazdan pençelerini açıp beni parçalara ayıracak gibi bakıyordu.

"Ne... Neden öy...le bak...ıyor...sun?" dedim güçlükle ve kaşlarımı korkuyla kaldırdım.

"Bir şey unutmadın mı?" dediğinde bastım kahkahayı. Ben bir şey değil birçok şeyi unutmuştum. Bu listenin başında ise bir sevgilim olduğunu bile unutmuştum.

"İyi misin sevgilim? İstersen doktora götüreyim seni. Hayatımdaki herkesi hatta kendimi bile unuttuğumu hatırladın mı?"

"Mehir! Çorba diyorum çorba! İç yoksa tüm yumurtalar çöpe gider!" dediğinde yutkundum. Yapar mıydı sahiden?

"Hadi kızım içsene kaldın öyle!" diye bağıran Kalender'in yani unuttuğum sevgilimin sesi ile yerimden sıçradım.

"Sen bana bağıramazsın!" dedim ve çorba tabağını alıp Kalender'e doğru savurdum.

"Bağırırım Mehir!"

"Dur yoksa kendimi atarım!" dedim ve yatağın ucuna doğru eğildim. Yataktan atlayıp öleceğime kesin gözüyle bakıyordum. Zaten yataktan atlayıp intihar etmek, arabanın önüne atlayıp intihar etmekten daha garanti bir yöntemdi!

  "Ciddi olamazsın!" 

"Kimse bana böyle davranamaz. Senden ayrılıyorum. Artık iki yabancıyız..."

"Ne ayrılması kadın? Sen bensiz nefes bile alamazdın. Bu cesaret nereden geliyor?" diyen Kalender'e baktım ve tek kelime yerine üç kelime söyledim.

"Hatırlatayım; seni ve seninle ilgili her şeyi çoktan unuttum!"

"Git öyleyse..." diyen adama hayretle baktım. Bu kadar kolay mı kabullenir insan? Seninle ahlaksız da olsa bir mazimiz vardı bre hayırsız. İnsan bir son şans istemez mi?

"Giderim be! Çok meraklıyım sanki sana!" dedim ve kalkmak için yeltendiğimde "Ahh ayağım!" diye cıvıldadım.

"Ne oldu? Yoksa ayağını incittiğini de unutmuş muydun? Unutmuş olabilirsin ama benimsin! İstesen bile gidemezsin!"

"Hafızamı kaybettim ama aklımı kaybetmedim. Nesin sen, mafya mısın? Zorla mı senin yapacaksın? Ben bu oyunu bozarım arkadaş! Ben Mehir Kahraman'ım sonunu düşünen Kahraman olamaz!" dedim ve son sözü nereden uydurduğumu hatırlamaya çalıştım.

Kahraman... Bunu söylerken yapboz da eksik parçaya dokunmuş ama almaktan vazgeçmiş gibi hissetmiştim. Kalender'in bakışları garipti. Sanki korktuğu bir şey vardı.

"Ben senin âşık olduğun adamım! Şimdi adam akıllı dur yerinde ve sus! Yoksa komadan yeni çıktı demem seni başka türlü sustururum!" dedi bana sinirle ve parmağını tehdit edercesine salladı. Resmen beni iğfal etmekle tehdit ediyordu.

"Nasıl susturabilirsin ki beni? Ben bir kadınım. Dilim sussa gözlerim konuşur. Gözlerim kapansa kalbim konuşur. Hepsi sussa aklım konuşur. Ben bir kadınım, öyle böyle değil. Senin bildiğin gibi değil. Susmak yakışır mı hakkını bilene? Kendine saygısı olan benliğini ezdirir mi? Ben kadınım. Doğam bu... Hayatımızda bir erkek isteriz ama seven bir adam. Bakma sen seven hallerime. Gün gelir unuturum. En kötü erkek bile sevilirken bir gün aile babası olma ümidi ile sevilir. Sen nesin, zorba mı? Bana gelmezsin sen efendi! Bak burası kölelik alanı değil. Burası medeniyetin başkenti çünkü burası benim kalbim. Ya medenice seversin ya da adam gibi gidersin. Lami cimi yoktur bu atarlı hallerinin. Gelemem ben sözel, fiziksel herhangi bir şiddete. Bedenime dokunma diyen eşin olsa bile saygı duy ve dokunma. Kimse kimsenin değildir. Ben senin değilim, sen benim değilsin. Hangi hakla bedenime sahip olabilirsin? Ruhuma dokunamıyorsan, ellerin dokunamaz bedenime..."

Yuh! Ne uzun konuştum öyle! Kalender bir daha benimsin diyecek mi merak ediyordum.

"Özür dilerim. Yani istemiyorsan beni elbette benim değilsin. Özgürsün..." dedi ve başını hafifçe önüne eğdi.

Çok ağır konuşmuştum. Sanırım eskiden aşüfteydim ama kazadan sonra feminist olmuştum. Gerçek benliğimi bulmuş gibi hissediyordum.

"Elbette özgürüm. Yalnız kalmak istiyorum. Ailem bulununca gideceğim beni misafir olarak görebilirsin umarım. Artık seninle aramızda herhangi bir bağ olamaz!" dedim ve ayrılık acısını hiçe sayarak yastığa gömüldüm. Ben koskoca arabaya kafa tutmuş biriydim bir kas yığınına mı eyvallah diyecektim?

Kapının kapanma sesinden önce "Üzgünüm..." demişti fısıltıyla ama ben duyup duymazdan gelmiştim.

  ***

  


Loading...
0%