@asmira
|
21 Ertesi gün fakülteye ilk defa tek başıma gidebildim. Artık ayağım eskisi kadar beni zorlamıyordu. Sıkıcı derslerin ardından Kahraman çıkışta beni yakalayıp koluma yapıştı. "Beraber yemek yiyelim mi?" "Olmaz, ailemle yemeğe çıkacağız bu akşam." "Beni de ailenle tanıştırmak istersen size katılabilirim." "Babam sosyal arkadaş kavramına karşı..." "Sevgili olayına da karşı mı?" "Babam karşı değil ama ben karşıyım. Hadi bays." Saçlarımı savurarak Kahraman'dan uzaklaşırken abimin yolladığı arabayı gördüm. Çakır bana el işareti ederken ben de elimle ok attım. "Mehir Hanım, bundan sonra sizi okula ben bırakacağım. Mahir Bey beni İzmir'den sizin için getirtti." "Yaa, ne güzel..." dedim zoraki bir tebessümle. Çakır'ın şoförlüğün yanı sıra çok iyi laf yetiştirme huyu vardır. "Aileniz sizi restoranda bekliyor." "İyi, gidelim." Çakır beni restorana bıraktıktan sonra gitmek istedi ancak bizimle birlikte yemek yemesini rica ettim. Abim bu durumdan hoşlanmayacağı için ödeşmiş olacağız. "Merhaba güzel ailem, yemek var dediler geldik. Hadi oturalım Çakır." Abim ters ters bakarken annem hemen anaçlığını gösterip "Otur evladım, taa İzmirlerden kalkıp geldin acıkmışsındır," dedi. "Sağ olun Saliha Hanım, balıkta pek severim." Çakır oturunca ben de keyifle masaya geçtim. Selin, Mercan, babam, annem ve abim kendi aralarında tatlı tatlı sohbet ederken ben sadece önümdeki salatayı karıştırıyordum. Akşam yemeğinden sonra tatlımızı da yiyip eve döndük. Babam erken uyuduğu için odasına çekildi. Abim arkadaşlarıyla eğlenmek üzere dışarı çıktı. Selin ise Mercan'a masal okumak üzere peşinden gitmek zorunda kaldı. Mercan bir şey isterse onu alır. Annemle baş başa kaldığımızda annemin gözleri farklı bir şekilde ışıldadı. Annem kanepeye kurulup beni gözetlerken dudağında belli belirsiz bir gülümseme peyda oldu. Sanırım yeni talip var. En iyisi konuyu başlamadan kapatmak... "Yüksek lisans yapmak çok zormuş anne, her an dönem uzatabilirim. Üç yılda ancak biter." "Sen bunu düşüneceğine evliliği düşün kızım. Zaten Vildan geçende aradı oğlu için. Oğlu iş adamı, varlıklı, akıllı, ela gözlü, tuttuğunu koparan cinsten... İtalyan erkeklerine taş çıkartır kızım. Hani o bisküvi reklamında oynayanlar var ya aynı onlardan... Bir görsen kızım dersin bu insan evladı olamaz. Bak sen bu okulu boş ver memlekete dön seni everelim. Hem baban da pek beğeniyor, rızası var kızım." Annemi beni evlendirme sevdasından vazgeçmiyor üstüne üstlük koalisyona gidiyordu. "Artık babamla iş birliği mi yapıyorsunuz? Babama da anlattın mı İtalyan erkeklerini hı?" dedim ama kesinlikle annemi tehdit etmiyordum. O benim canımdı be! "Sana gebeyken az ceviz yedim kesin ondan böyle oldun. Babana desem şimdi mezarımda ağlıyor olurdun ah be saf kızım!" dedi annem ve ben katıla katıla somurttum. Mideme kramp girdi somurturken. "Anne bildiğin üzere okulum var, bitirmeden evlenemem," dedim. Annemin dövecek gibi bakması ile o kararlı sesim bir yerlerime kaçmıştı. "Sanki çalışmaya ihtiyacın olacak? Biraz ablanı örnek alsaydın keşke! Liseyi bitirdi hemencecik evlendi torunumu verdi kucağımı. Bak ikinciyi doğuracak ama sen hâlâ kariyer peşindesin. Kızım bak sen o kariyeri yanlış anlamışsın. 'Erkek kazanır, karı yer' onun aslı. Anladın mı güzel kızım?" diyen annemin yaptığı açılıma tek kaşımı kaldırıp 'hııh' dedim. Olmaz olsun böyle açılım! 'Bu bana ters! Ben koca parası yiyemem... Sindiremem bir kere. Bünyeme ağır gelir. Gaz yapar ya kabız olurum ya cır cır... Koca parası yedi dedirtmem ben kendime!' diye kendimi yeterince gaza getirince saldım içimdekileri. 'Of be kokuttun' diyen iç sesimi bağırsaklarıma atıp üstüne soğan, sarımsak yemek istedim. O zaman görecekti gıcıklığın sonunu! Yeterince beynimi işgal etmişti değil mi? "Öyleyse 'kocayer' yapayım anne. Ben kazanayım kocam yesin. Fena mı olur?" dediğimde annem yüzünü yelleyip yakasını açtı. Anneme yine fenalık geliyor. Lanet girsin annemin fenalıklarından, bana fenalık geldi! "Ömür tüketirsin sen. Kime çektin bilmem ki! Ay bayılıyorum!" deyip bayılan annemin rol yeteneğine hayranım. İdolüm resmen. Eğer annem gerçekten bayılsaydı, 112'yi arardım. Hemen gelseler bile, gerginliğimi onlardan çıkarmak için geç geldiler diye sağlık çalışanlarını döverdim. Sağlık çalışanı beyaz kod verir. Ben de haklı davam için karakola götürülürdüm. Karakolda ifademi verir ve çayımı içip evime geri dönerdim. Sağlık çalışanı da beni şikâyet ettiği için mahkeme mahkeme dolanıp durur ama dava açtığıyla kalır. Çünkü ben onu döverken o bana terbiyesiz demiştir, büyük suç değil mi? Ohhh... Mis... Tabii ki bu bir trajik şakaydı. Doktor kuzenim anlattığına göre durum gerçekten böyleydi. Bu devirde ya hasta olacaksın ya da hasta yakını. Yaşasın hasta hakları! Yaşasın adaletin adaletsiz yanı!
***
|
0% |