Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@asmira

    

  

     


"Abla, Melike Hanım seni odasına istiyor. Oraleti bırakayım mı?" dedi Timuçin. Nerden ablası oluyorsam artık.

"Tim sen işine devam et. Oraletimi sonra taze getirirsen sevinirim," dedim ve sandalyeye yaydığım popişimi kaldırıp Melike'nin odasına doğru yol aldım.

Daha odaya burnumu uzatır uzatmaz pis cadı hemen iş konuşmaya başladı. Sevimsiz!

"Gel tatlım yeni bir iş aldık ve reklam kampanyasını senin yürütmeni istiyorum," dediğinde yeşil gözlerimi kocaman açtım. İşaret parmağımı seksi bedenime çevirip "Ben mi?" diye sordum.

"Bir ay oldu işe başlayalı Mehir. Ve ekip işlerinde çok iyi destek oldun arkadaşlarına. Bence bu işin organizatörlüğünü yapacak düzeydesin."

Kadının dediğine sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Bu işi koca bulmak için kabul ettiğimi bilmiyordu ve bir aydır gözüme kestirdiklerim ya evli çıkmıştı ya da pinti.

"Hangi firmanın reklamını yapacağım?" diye sordum. Başa gelen çekilir.

"Mehircim inan bu işi çok seveceksin! Remzi de sana yardımcı olur istersen. Yeni reklam işimiz Sonped markasının Ped reklamı olacak. Sana düşen ise yeni bir slogan bulmak!" dedi.

Sonped benim kullandığım bir ped markasıydı ve bunun reklamını ben yapacaktım. Zaten regl olduğumdan beri bugünün hayalini kuruyordum. Gece gündüz dua ettim kullandığım pedin reklamını yapayım diye ve sonunda o gün geldi. Sevinç gözyaşlarımı içime akıttım. Lanet giresice şansım ve ben!

"Ben bu işi yapamam..." dedim ağzımda lafı geveleyerek.

"Ben sana güveniyorum. Yaparsın hem de çok iyi yaparsın!" dedi. Bu kadın sabah evden çıkarken zekâsını evde bırakmış olmalıydı. 'Yapamam' diyordum ve 'yaparsın' diyordu.

"Ped reklamı yapamam yani utanırım ben!" dedim ve bunu söylerken bile alım al, morum mor, her bir tona girmiştim.

"Mehir bak bu işi başarırsan sana bir maaş ikramiye vereceğim!" dedi. Benim zengin olduğumu bilmiyordu ve ona göre davranmalıydım. Bir maaş ikramiye yani boru değil.

"Kabul, ben yaparım ya merak etmeyin hiç! Ama Remzi ile çalışamam." dedim mecburen ve kadının bana uzattığı dosyayı aldım.

"Anlaştık. Dosyanın içinde daha önce yapılan reklamlar yazıyor. Tekrara düşmeyelim," dedi.

"Tamam ya ben hallederim. Parayı peşin alırım ama okul masraflarım çok oluyor. Bir kitap maaşımızın yarısı kadar pahalı, cebimde para kalmadı eve yürüyerek gidip geliyorum," dedim ve sesime ağlamaklı bir ton ekledim. Fakir öğrenci haline girmeyi çok iyi başarmıştım.

"En başından söyleseydin ya tatlım. Öyleyse bir maaş ikramiyeni peşin verelim sende biraz rahat edersin bu ay," dedi. Safkan değil saf kadındı gerçekten. İnsan bir der giydiğin pantolona daha az para ver, yol yürüme! Ne yapayım bende sokak çocukları için tırtıklamaya devam ederim.

"Çok iyisin gerçekten tatlım hakkını nasıl öderim bilmiyorum," dedim ve odadan çıkmak üzere arkamı döndüm. Arkadan gelen sesle tekrar kadına baktım.

"Bu arada yarın öğleden sonra Sonped'in sahibi gelecek ona göre bir ön sunum hazırlanmış olsun," dedi.

Daha demin keyfim yerindeyken içine etmişti. Yarına kadar ön sunum yapabilmek için nefes almadan çalışmam gerekiyordu.

Melike bir zahmet ölsene bacım demek istedim. Öyle canım sıkıldı ki adam öldürmeye bile üşenir oldum. Hapse düşmüşüm, kalkmışım, oralarda fareler ile yoldaşlık yapmışım kimin umurunda?

"Yetişmez ki!" dedim ve gözlerimi kocaman açarak ona baktım.

"Tatlım hadi az laf çok iş," dedi ve beni odasından postaladı.

Remzi manzaralı masama dosyayı koydum ve moralmen çökmüş bir halde seksi popişimi sandalyeye yaydım.

Benim tarzım; yan gel yat Osman, yanımda olsun kocam. Kim ne yapsın dört dönüm bostanı.

Aile şirketinde bile çalışmak bana göre değildi. Babamın höt zötleri ile iki günde istifamı basar sonra bir kulak burun boğaz uzmanına gider kulaklarımı baktırırdım. Babamın 'Mehir! diye höykürmesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Babamı özledim galiba.

    ***

Önceki reklam sloganlarına bir göz atmak için afişleri açtım ve o reklamlar gözümün önünde canlandı. Kullandığım pedin reklamlarını elbette biliyordum.

"Sonped ile kuru geceler, gülen eşler..." bu reklam bebek bezi gibiydi ve bu reklamdan çoğu kişi ped markasını değiştirmişti. Bazılarının kocası da gülmek için gidip bizzat bu pedlerden onlarca paket almıştı. Sonra gülebildiler mi merak konusu... Bir erkek cebi boşaldı diye niye gülsün ki?

"Sonped, kanatlı ve kanatsız olmak üzere ikiye ayrılır. Memelilere şiddetle önerilir." Bu reklamı izlediğimde 13 yaşındaydım ve memeliler grubuna kendimi katmamıştım. Bu yüzden 15 yaşına kadar sonped almayıp memeli olmayı bekledim.

"Hijyenik günleri artık bir ay boyunca yanınızda taşıyın. Ultra konforlu pediniz ile rahat yolculuklara merhaba deyin. Kendinizi eve hapsedip gençliğinizi çürütmeyin." Bu reklam ise regl iken daha çok kendimi eve kapatmama sebep olmuştu. Sanki dışarı çok çıkarsam insanlar Sonped kullandığımı anlayacakmış gibi hissetmiştim.

Düşününce aslında bu ped reklamlarının psikolojimi bozduğunu anlamıştım. Bu durumda insanların ruh halini bozmayacak ama çarpıcı bir kampanyaya başlamalıydım.

Tabii benim en sevdiğim reklam kampanyası 'Bir alana bir bedava' olanıydı. Kısa ama net ve bir o kadarda etkili. Zengin olmam demek kampanyalara karşı duyarsız olduğum demek değildi. Aksine pazarlık yapmayı çok seviyordum. Hatta limon satın alırken iki kuruşun hesabını yapıp manavların emdiği sütü burnundan getirmeyi çok severdim.

Çiftçi kardeşlerimin hakkını vermesinler sonra bir liralık malı on liraya satsınlar. Çok iyi yaa! Ah be ekonomi bakanı olacaktım ki bu kapitalist düzenin anasını ağlatacaktım.

Konumuz limon değil Sonped! Fikir fırtınası yapmak için not defterimi çıkardım ve aklıma gelenleri yazmaya başladım.

"Bir ped alana bir koca bedava!" olmaz... Herkese koca bulsam izdivaç programları canıma okur. Üstelik nereden bulacaklar o kadar koca? Ya evli olanların kocası kuma almayı kabul eder mi? 'Sıkıntılı bir slogan, başka düşün Mehir....'

"Sonped, en modern ped... Dikişsiz, nakışsız 404 ile yapıştırılmış ped..." olmaz... 404 dersek pedler milletin bir yerlerine yapışıp kalabilir hissi uyandırabilirdi.

"Ailenizin pedi Sonped, aile boyu herkese uygun boyutları ile evinizin vazgeçilmezi olacak!" vurun beni, kahrolayım ben insanlık bir zekâ israfından kurtulsun. Mehir Mehir olalı böyle rezillik görmedi. Ne demek ailenizin pedi? Kadın demez mi 'sen benim kocama, babama, oğluma da ped mi taktıracaksın?'

Remzi'ye baktım. O da bana bakıyordu. Aramızda sadece basit bir arkadaşlık vardı. Tabii tüm insanlarla arasına koyduğu ultra seksi göbeğini saymıyorum.

Timuçin elinde çay bardakları ile geldiğinde oraletimi unuttuğu için Timuçin'e sert şeyler diyecektim ki çocuğun şapkası düştü ve saçlarını kazıttığını fark ettim. Ağıtlar yakasım geldi o lepiska saçlara...

"Saçlarına ne yaptın? Göz zevkime tecavüz ettin! O ne biçim kafa yamuk yumuk!" dedim ve bastım kahkahayı.

"Mehir abla ya dalga geçme valla oraleti kaldırırım mutfaktan!" Ovv çok büyük oynamıştı.

"Tamam, dalga geçmeyeceğim söyle ne oldu saçlarına?" dedim ve dilimin ucunu ısırdım gülmemek için. Lanet girsin keskin güzel dişlerim canımı fazla acıttı!

"Saçlarımı oksijen ile açtırmak istedim ve dozunu fazla kaçırınca çok sarardı. Sonra babam fırçayı çekti ardından tıraşı," dedi ve bakışlarını yavru kedi gibi yere indirdi.

"Boş ver kökü sende nasıl olsa. Hem annem, abimin saçlarını defalarca kazıttı çünkü ilerde saçları dökülmesin diye. İnan abimin saçları benim iki katım kadar gür ve kızlar peşinde deli divane!" dedim. Saçlarımı yana attım ve püskül gibi çocuğa gösterdim.

"Seni hiç sevmediğim kadar çok sevdim be abla! Seni abime mi yapsam yabancıya gitme?" dedi ve beni can evimden vurdu. Ben o kadar yolu Timuçin'in abisi ile işi pişirmek için gelmiştim değil mi?

Kahretmesin! Vahşi cazibem yüzünden mükemmel görücülerden yakamı sıyıramayacaktım. Neden bu kadar tatlıyım? Neden bu kadar güzelim? Kahretsin güzellik başa bela!

"Yok tatlım ben almayayım, alana da mani olmayayım," dedim. Sonra iç sesim devreye girdi. Zaten koca mevzusu olunca en fazla beş saniye sessizliğini koruyabilirdi o da olayı anlamak için.

'Mehir, niye hemen hayır diyorsun? Belki aradığın kriterlere uygun mükemmel koca odur ve sen bu şansını kaybediyorsun! Olamaz mı?' diyen iç sesime 'Olabilir' dedim ve akşam Aşk Tesadüfleri Sever filmini izlemeye karar verdim.

"Fotoğrafı var mı Tim?" dedim aceleyle. Çocuk benim kararsız ruh halime gülüp cebinden telefonunu çıkardı. Tüm gelirini nereye yatırdığı anlaşılmıştı. Ekonomi bakanı olunca akıllı telefonları yasaklayacaktım. Hem cebe zarar hem ülkenin totalde tüketilen elektriğine zarardı. Bu konuda çözümlenecekler listesine eklenmek üzere not alınmalıydı.

Telefonu biraz kurcaladıktan sonra keyifle telefonu uzattı. "Buyur Mehir abla. Abim çok yakışıklıdır."

Elime telefonu aldığımda Tim'in abisi bana Garsonu biraz anımsattı ama uzaktan ve yan profilden çekilmiş bu fotoya bakıp emin olmam çok zordu. Hatta biraz Veli dangalağını da anımsatıyordu. Ama Veli'nin sülalesini bile tanıyordum.

"Abin hemen şu köşedeki lokantada garsonluk yaptı mı?" O garsonu Remzi ile birlikte gittiğimiz günden sonra tekrar göremedim. Belki işten kovuldu veya mankenlik yapmaya karar verdi.

"Hayır abla, küçük bi şirkette çalışıyor aynı zamanda yüksek lisansını tamamlıyor."

"Abinin adı neydi?" Tim'in yeşil gözlerindeki ışıltı beni potansiyel yenge olarak gördüğünden olabilirdi.

"Abimin adı..." dediği anda Melike geldi ve bana seslendi. Tim de hemen boşları toplayıp ofisten çıktı.

"Tatlım, ne durumdasın?"

Durum vahim! Diyemedim. Başparmağımla okey işareti yaptım ve gülümsedim. Kahretsin ki bana gülmek çok yakışıyordu. Hem tatlı hem güzel olmak gerçekten zor meziyetti. Bir gülümseme merasiminde daha Melike ile bakıştık.

"Az kaldı ön sunumu bitirmeme. Merak etmeyin yarına kadar hazır olur," dedim ve yarın kendimi rezil edeceğim için tekrar gülümsedim, Melike de güldü. Zaten kadını gördüğümden beri bana hep gülüyordu.

"Tamam, tatlım bir şeye ihtiyacın olursa çekinme, söyle." Parmaklarını salladıktan sonra kıvırtarak odasına geri gitti.

    ***

    

  

  

Loading...
0%