@asmira
|
8
"Mehir duyuyor musun beni?" diyen sese döndüm. Harami abiydi. "Ne işin var burada Harami abi?" dedim gayri ihtiyari. "Karaoke partisine bende davetliyim. Sanırım beni görmeyi beklemiyordun. Yaşım henüz o kadar ileri değil Mehir bacım," dedi ve tek kaşını havaya kaldırıp sempatik bir gülüşle bana baktı. "Estağfurullah hepimizden genç duruyorsun Harami abi. Baksana tüm kızların gözü sende!" Harami abi gururla gerindi. Ve aldığı gazla piste çıkıp bir kızla dans etmeye başladı. "Mehir, dans edelim mi?" diye soran Kalender'e devrik cümleler kurup şiirsel konuşmak istedim. Ama hayır, yorulmama değmez. "Hiç şansın yok!" dedim ve bastım havamı. Gözlük taksam tam olacaktı da kapalı ortamdaydım. Görgüsüz zengin olarak anılmaya gerek yoktu. "Mehir ya ben de seni arıyordum, sana demedim mi geldiğinde ara diye?" Rüya'ya sinirle baktım. Beni davet eden oydu ama çarşı pazar olanda oydu. "Rüya asıl sen nerdesin? Bir başıma kaldım barlarda! Nerdeyse adamın biri beni götürüyordu!" "Ne diyorsun kızım?" Kafamı Kalender'in taş gibi kaslarına vurup parçalamak istedim. Neden benim arkadaşım bir kerede anlamıyordu. Ya da bende anlatım kıtlığı mı vardı? "Diyorum ki Rüyacım adam kaşla göz arasında kalite kontrolü yaptı. Her tarafımı mıncıkladı! Namusum kirlendi Rüya!" "Kıraydın ya kafasını elin armut mu topluyordu? Ayağındaki topuklu ile beyninde tek sağlam hücre bırakmasaydın keşke!" dediğinde ben gözlerimi kocaman kocaman açıp süt dökmüş kedi görünümlü leopara baktım. Ne tür bir insanüstü varlıktım ben? İnsanların içindeki değişik değişik karakterleri bulup çıkarmada üstüme yoktu. O çıkardığım hayvanları bir araya toplasam ve hayvanat bahçesi kursam, girişi 10 lira yapsam zenginlikte babama rakip olabilirdim. "Tamam, Rüya en iyisi ben bir koşu gidip adamı beyinsiz yapıp geleyim! İstersen beraber gidelim?" dedikten sonra elimi öne doğru uzatıp ona yolu gösterdim. "Hımm şey ya bence keyfimizi bozmayalım bak daha şarkı söyleyeceğiz!" dedi az önce atıp tuttuğu sözleri tepeden yere bırakmıştı. "O sahnedekiler Melike ile Kalender değil mi?" "Evet onlarda bizimle geldi. Sonped reklamı için kutlama yapalım dedik. Remzi de geldi ama helaya gitti," dedi. "Yeah!" deyip başını disco topu gibi sallayan elbette Remzi'ydi. Adamın gelmesi bile bir olaydı. Göbeği ayrı sallanırken kolları ayrı oynuyordu. "Mehir biz seninle düet yapalım mı?" diyen Rüya değil Remzi'ydi. Gecenin sonunda içtiklerinin parasını kime ödetecekti kim bilir? Bedava karaoke baldan tatlıdır! "Bir şartla! Benim istediğim bir şarkıyı söyleyeceğiz," dedim ve hain bakışlarımı Kalender'e yolladım. Bakalım bu kez de sakinlik tohumları onu ne kadar sakin tutabilecekti. "Kabul," diyen Remzi ile birlikte sahneye çıktık ve ayarlamaları yaptıktan sonra şarkıyı söylemeye başladık. "Ben Kalender Meşrebim Güzel çirkin aramam Gönlüme bir eğlence isterim olsun" dedim ve sonra Kalender'e baktım. Kalender de bana baktığında arada bir cereyan oluştu ve ben Kalender'e hasta oldum. Şarkının sonunda alkış kıyamet gibi koparken anında bana kaset yapma teklifi geldi. Haliyle çok ısrar ettiler ama kabul etmedim. "Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum," diyen Melike'ye baktım. Kıskançlığından ortadan yarıldı, yarılacaktı. "Senin de sesin güzel ama benim sesim kadar değil!" dedim ve patlayan egom yüzünden takla attım. Şarampole yuvarlandım ve egosuz melek oldum. "Kalender Meşrep şarkısını çok mu seviyorsun?" diyen Kalender'e göz devirdim. "Yani bu şarkıyı sevmesem söylemezdim değil mi?" Dudaklarını birbirine bastırdı. Mahçup bir şekilde başını önüne eğdi ve derin bir nefes çekip tekrar başını kaldırdı. Bu defa başını ağ omzuna doğru yatırıp işaret parmağını havaya kaldırdı. "Öyleyse Sonped reklamında sen oynayacaksın ve kendi sesinden Kalender Sonped şarkısını seslendireceksin," dedi! Anlamsız bir şekilde Kalender'e baktım. Allah için açık kahverengi tonlarında güzel gözleri vardı. Ama konumuz onun kaşı gözü değil, tam olarak bendim "Reklamda elbette oynamayacağım." Oynayayım da ailem yalanımı öğrensin dimi! "Melike sen ne diyorsun bu işe, elemanın işi kabul etmek istemiyor," dedi ve Melike bana baktı. Bu kez gülmüyordu. Birazdan gök yarılacak ve zebaniler başımıza düşecekti. Belki kel ve göbekli olan zebani benim üstüme düşerdi. Belli mi olur? "Elbette kabul ediyoruz değil mi Mehirciğim?" dedi. Aba altından sopa gösteren anneler gibi gözleri ile beni adeta dövdü. Linç etti... Kappe! Sanki kötü yola düştüm de Kalender'i istemiyormuşum gibi bakıyordu. Mama ruhu var bu kadında, onu ilk gördüğüm anda anlamıştım zaten! "Elbette! Kabul..." etmiyoruz diyecektim ki lafı ağzıma tıktı üstüne sifon çekti. Lafım boğazımdan mideme indi. Orda öğütülmüş yumurta kardeşlerini gördü ve sevindi yalnız olmadığı için. Yumurtalar 'boş lafa gerek yok' dedi ve lafımı bağırsaklarıma doğru ittirdi. Sonuç olarak sıkıştım... Sıçmam lazım... Hatta sıçtım! "Doğru karar Mehirciğim düşündün ve kabul ettin hemen. Gerçekten çok akıllı bir kızsın. İstikbalin çok parlak benden demesi!" diyen kadının ağzını dozerle ezip geçmek istiyordum. İstikbalimin ortasına mayın döşemiş bir de marifet gibi 'istikbalin çok parlak' diyordu. Evet, ben o mayınlara basıp havaya uçarken gerçekten çok parlak olacaktım. Hatta havai fişekleri kendime bağlayıp daha iyi bir görsel şölen sunabilirdim. "Ama ben..." "Ama sen... Çok heyecanlısın biliyorum tatlım. Reklam yıldızı olacaksın! Bu şahane bir duygu olmalı!" "Mehir istersen sana reklamda eşlik edebilirim!" heyecanı göbeğinden fışkırmış gibi konuşan şahsiyet Remzi'ydi. Anlamadığım ped reklamında nasıl bir rol almayı düşündüğüydü. "Yaa yaa ne iyi olur." Melike bana hiç fırsat vermeden konuşmaya yeminliydi. Bu konuyu Melike ile iş yerinde konuşmak en doğrusu olacaktı. ***
|
0% |