Duyduklarımla radyoya kal gelmiş gibi bakarken kızların bana baktığını hissettim. Bakışlarımı onlara çevirdiğimde, " Çocuğun uzun zamandır sevdiği birisi var yani bana yürümüyor..." Melis ve Gaye birbirlerine baktılar sonra bana dönüp ikisi de onaylayarak yerlerine oturdular. Ayakta tek kalan Çağla, "Tüm hayallerim yıkıldı ya! Allah'ın cezası madem sevdiğin var o zaman ne diye millete ürüyorsun," dedi gözlerini teker teker bizde dolaştırarak. Cips kasesine uzanırken birden durup ona baktım, "Ne saçmalıyorsun yaa ne üremesi Allah'ım tövbe!"

"Ay ben üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum? Klavye hatası olmuştur bir şey olmaz," yanımda ki sandalyeye kendisini birden bırakıp kafasını masaya yaslayıp, "Yalnız kız ne şanslı şerefsiz nasıl güzel konuştu öyle.. Ayhhh," diye derin bir iç çekti. Melis elinde ki sodadan bir yudum alıp "Yalnız kim şanslı kim şanssız ben ayırt edemedim şuan.." Gaye hala sessiz kalırken ben, "Her neyse en azından içinizde kalmadı bakın telefona tek tıkla dokunduk ve ses kesildi yani konu kapandı boş verin kimin kimsenin şansını falan. İçeri geçip film izleyelim mi? Ben ortamı ayarlıyorum sizde toplayın çekirdekleri de gelin."

Ben içeri geçtikten beş dakika sonra onlarda peşimden içeri girdiler o sırada film seçiyor gibi gözükebilirim ama aslında biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Erkekler cidden midemi bulandırıyordu oyunculuk genlerine sanırım doğuştan yükleniyordu.

"Senin de beni sevdiğini biliyordum, Barış."

Kulağımda yankılanan sese aldırış etmeden derin bir nefes alıp kızlara doğru ilerleyip filmi başlattım. Gecenin devamında ikinci filme geçmiştik ama Çağla ve Melis çok fazla dayanamadığından uyuyakalmışlardı onların üzerini örtüp balkona geçtik yeniden, bir süre sustuk sonunda Gaye, "Hiştt ne oldu senin bir modun düştü yayından beri," omuz silkip, "Yok bir şey ya, yani bu durum beni şaşırtmadı ben zaten bunun altından bir şey çıkacağını biliyordum kim benim anonimliğimi bilecekte yazacak benim asıl takıldığım midesizlik abidesi olan erkekler.." Masada duran sigarasından bir dal çektim normalde asla haz etmem ama şuan içesim gelmişti ve ben daha dudaklarıma alamadan telefonum titremişti.

munisbiri size bir mesaj gönderdi.

"Bu ne şimdi?" Kaşlarımı çatmış telefona bakarken Gaye de yanımdaki sandalyeyi çekmişti hemen.

munisbiri:

Fikrimin ince gülü
Kalbimin sen bülbülü

Fikrimin ince gülü
Kalbimin sen bülbülü

O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beni

O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beni

Yaktın ah yaktın beni
Yaktın ah yaktın beni

"Ohaa! Bu ne oğlum?" Şaşkın bakışlarımı Gaye'ye çevirdiğimde o telefonuma bakmış gülüyordu. "Gaye ne diyor bu?" Kıkırtı ile, "Tanıştırayım canım ilan-ı aşk!"

"Saçmalama daha az önce başka birini yılladır sevdiğini söylüyordu bu adam! Sadece üç saat geçti ne ara aşık oldu bu bana?" Söylediklerimle o da farkına varmış gibi tüm gülüşü silindi ve anlamsızca baktı, "Ay doğru.. E bu ne demeye sana yazıyor o zaman?"

"Ne bileyim ben?" O an telefonum tekrar titreyince, "Bak yine,"

munisbiri:

Yine görüldü...

Ama bu kez peki deyip geçmeyeceğim.

Tahmin ettiğim gibi kuşların sana haberi uçurmuş..

"Ne diyor bu? Ne kuşu, ne haberi? Kim bu Gaye?"

Gaye de en az ben kadar şaşkındı, "Kızım bu bizim tanıdığımız biri mi acaba? Yani ortada bir kuş var- hatta kuşlar ki o kuşlar biz oluyoruz-sana haber uçurmuşuz?! Kızım bu kimde biz ondan sana haber uçuralım?"

"Acaba programı dinlediğimizi mi biliyor?"

Telefonum tekrar titrediğinde ikimizde masanın üzerine duran telefonuma baktık,

munisbiri:

Programda bahsettiğim kişinin sen olma ihtimali hiç aklına gelmedi, değil mi?

Gaye ile birbirimize baktığımızda ben dilimi yutmuş gibiydim ama o,

"Hassiktir!"