**Bölüm 3: Yeni Başlangıçlar ve Tehlikeli Yakınlaşmalar**

Asya, Banu ve Esra, sahte hayatlarının ağırlığını artık daha fazla taşımakta zorlanıyorlardı. Zengin kolejinde sürdürdükleri bu yeni hayat, onları her geçen gün ailelerinden daha fazla uzaklaştırıyordu. Bir sabah, Esra’nın evine taşınma fikri ortaya atıldı. Bunu yapmak, hem sahte dünyalarını daha inandırıcı hale getirecek hem de okulda sosyal hayatlarına daha çok odaklanmalarını sağlayacaktı. Evden ayrılmak için bahane de hazırdı: "Arkadaşlarımızla ders çalışacağız."

Üç kız, büyük bir çanta hazırlayıp evden çıktı. İçinde hem kıyafetleri hem de yeni hayatlarına dair umutları vardı. Ama bu sırada bir şeyi hesaba katmamışlardı; ablaları Cemre, onları takip ediyordu. Cemre, kızların okuluna kadar geldi ve onları uzaktan izlemeye başladı. Ancak okuldaki park alanında bir sürprizle karşılaştı: Remzi. Cemre’nin büyük aşkı Remzi, başka bir kızla konuşuyor, samimi bir şekilde gülüşüyorlardı. Cemre, içini kaplayan kıskançlıkla boğuşurken, kız kardeşlerine dair tüm öfkesini bir kenara bıraktı. Şimdi aklında sadece Remzi vardı.

O sırada Asya, Banu ve Esra okulun kantininde oturuyordu. Gözleri okulun popüler çocukları üzerinde geziniyordu, özellikle de Banu’nun gözleri. Banu, Kuzey adındaki en popüler ve karizmatik çocuğa gözü takılmıştı. Uzun boyu, keskin hatları ve özgüveniyle Kuzey, okulun neredeyse herkesinin hayranlık duyduğu biriydi. Banu, Kuzey hakkında düşüncelerini Esra ve Asya’ya açarken, bakışları sürekli ona doğru kayıyordu.

“O çocukta bir şey var,” diye fısıldadı Banu, gözlerini Kuzey’den ayıramadan. “Ali’den çok farklı...”

Tam bu sırada Ali masaya geldi, ancak Banu'nun ilgisi artık başka bir yöne kaymıştı. Ali’nin varlığı, Banu’nun canını sıkmaya başlamıştı. Soğuk bir tavırla Ali’yi masadan kovdular. Artık Banu’nun aklında sadece Kuzey vardı ve Ali’ye olan ilgisi tamamen sönmüştü. Banu, Kuzey için manifest yapmaya karar verdi—onun dikkatini çekmek ve kalbini kazanmak için elinden gelen her şeyi yapacaktı.

Bu sırada Asya, Batu ile olan mesafeli ama derin bağlantısını sürdürmeye çalışıyordu. İkisi de çok fazla konuşan tipler değildi, ama aralarındaki sessizlik rahatsız edici değil, aksine huzur vericiydi. Göz göze geldiklerinde sözcükler gereksiz hale geliyordu. Asya, Batu’nun bakışlarının altında yavaş yavaş eridiğini hissediyordu, ama bu yakınlaşma ona kendini savunmasız da hissettiriyordu.

Esra ise çok daha pratik düşünceler içindeydi. Zengin hayatını sürdürebilmek için paraya ihtiyaçları vardı. Planlar yapmaya başladı, nasıl ek gelir elde edebileceğini düşündü. Esra, soğukkanlılığı ve keskin zekasıyla bir çıkış yolu bulacaklarına emindi, ancak henüz bu planlarını kızlara açmamıştı. Kafasında dönen fikirler, sadece bir başlangıçtı.

Bir gün, Banu okuldan sonra markete gitmek için dışarı çıktığında Kuzey’in en yakın arkadaşı Doğukan’la çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle ikisinin de telefonları yere düştü ve karıştı. Banu, farkında olmadan Doğukan’ın telefonunu aldı ve markete devam etti. O sırada Doğukan da Banu’nun telefonunu cebine koymuştu. Eve vardıklarında bu karışıklığın farkına vardılar.

Doğukan, Banu’nun telefonuna bakarken bir dosya dikkatini çekti: "Günlük". Merakına yenik düşerek açtı ve Banu’nun Kuzey hakkında yazdığı içten itirafları okudu. Banu’nun Kuzey’e olan ilgisi, Doğukan’ı şaşırtmış ve kafasını karıştırmıştı. Banu’nun bu kadar derin duygular beslediğini bilmek, onu nasıl etkileyecekti? Doğukan, en yakın arkadaşının bu durumdan haberdar olup olmayacağına karar vermek zorundaydı.

Doğukan’ın bu keşfi, hikâyenin seyrini tamamen değiştirecek bir sırrın başlangıcıydı. Banu’nun Kuzey’e olan duyguları açığa çıkarken, Doğukan’ın vereceği tepki, gelecekteki olayların fitilini ateşleyecekti.