@asya123456
|
**Bölüm 1: Kaybediş ve Tehlikeli Planlar**
Asya, göğsüne çöken o ağır hissin ne olduğunu tam olarak bilemiyordu. Yine de, üniversitenin soğuk koridorlarında Banu ile yan yana yürürken kalbini sıkıştıran şeyin korku olduğunu tahmin edebiliyordu. Üç kez aynı sınıfta kalmanın utancını üzerlerinden atmaya çalışsalar da, sonuç kaçınılmazdı: Tıp fakültesinden atılmışlardı. Ellerindeki tek şey bir kağıt parçasıydı—onları başarısızlıkla damgalayan soğuk ve katı bir karar.
Banu’nun gözleri buğulanmış, çaresizce yere bakıyordu. “Ne yapacağız şimdi?” diye sordu, sesi çatlak ve endişeliydi.
Asya, dişlerini sıkarak kağıda baktı. Aklında dönüp duran tek düşünce, fakir bir aileden geldikleri ve hayatta zaten yeterince şanssız olduklarıydı. Onlar için eğitimin bir çıkış yolu olduğunu düşünmüşlerdi, ama bu umut şimdi yerle bir olmuştu. Aileleri... özellikle anneleri, hayatlarını bu eğitim için adamıştı.
Annesi, küçük bir markette kasiyer olarak çalışıyor, sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar yorulmak nedir bilmeden çabalıyordu. Babaları ise ayda yalnızca bir kez eve uğrayan bir kamyon şoförüydü. Disiplinli bir adamdı; sözünü sakınmaz, kurallarından asla ödün vermezdi. O eve geldiğinde, evdeki hava bile değişirdi. Ama işine o kadar bağlıydı ki, kızlarıyla doğru düzgün bir ilişkisi bile yoktu.
Ve Cemre... ablaları. Kendi zorluklarını geride bırakıp, çocuk balıkçılığı yaparak aileyi ayakta tutmaya çalışıyordu. Cemre, bu haberi öğrendiğinde ne yapardı acaba? Kızgınlık ve hayal kırıklığıyla dolup taşacaktı, bundan emindiler. Ne de olsa Cemre, hep onların en büyük destekçisi olmuştu. Ama bu kez... Bu kez durum farklıydı. Cemre bunu öğrenirse onları annelerine söylemekle tehdit edecekti; bu, sonlarının başlangıcı olurdu.
Asya derin bir nefes aldı. “Cemre’ye söylememesi için bir yol bulmalıyız,” dedi, sesinde kararlılık vardı. Banu, bu düşüncenin ağırlığı altında eziliyordu.
Cemre eve geldiğinde suratından fırtınalar kopuyordu. Zorbaydı, kız kardeşlerini köşeye sıkıştırmış gibi duruyordu. “Duydum ki okuldan atılmışsınız,” diye başladı sözlerine, gözlerinde tehditkâr bir bakış. “Anneme söylememi ister misiniz?”
Asya ve Banu’nun bakışları keskinleşti. Bu tehdidi bekliyorlardı. Ancak ellerinde güçlü bir koz vardı: Cemre’nin uzun zamandır sakladığı sırrı... büyük aşkı Remzi. Cemre, ailesinden bu ilişkiyi gizli tutuyordu. Eğer Remzi meselesini ortaya dökerlerse, Cemre’nin de tüm güveni yerle bir olacaktı.
Banu, cesaretle ileri adım attı. “Ya Remzi’den bahsedersek?” dedi. “Anneme, Remzi’yle olan her şeyi anlatabiliriz...”
Cemre’nin yüzü bir an için donup kaldı. Bu, onu susturmuştu. Kız kardeşlerinin artık büyüdüğünü ve karşılık verebileceğini anlıyordu. Birkaç saniye sessizlikten sonra gözlerini kısarak onlara baktı ve hızlı adımlarla evi terk etti.
Cemre’nin gidişiyle içlerinde hafif bir rahatlama olsa da, bu sadece kısa bir süre için geçerliydi. Esas sorun hâlâ çözülmemişti: Eğitimlerine nasıl devam edeceklerdi?
Akşam karanlığında, en yakın arkadaşları Esra ile bir kafede buluştular. Esra, her zaman enerjik ve yaratıcıydı. Olanları hızlıca özetlediler. Banu, elleriyle saçlarını karıştırırken “Ne yapacağız? Başka bir şansımız yok,” diye tekrar etti.
Esra, dudaklarında hafif bir tebessümle, “Zengin kolejine kaydolmanız lazım,” dedi sanki bu basit bir çözüm gibi. "Bir yolunu bulabiliriz."
Asya'nın gözleri genişledi. "Nasıl yapacağız bunu? Paramız bile yok."
Esra göz kırptı. “Orhan bize yardım edebilir.”
Orhan, Esra’nın sevgilisi, zengin bir ailenin çocuğuydu. Araba sürmeye meraklı, maceraperest biriydi. Plan basitti ama tehlikeliydi: Orhan, gece vakti onları arabayla alacak ve zengin kolejin kayıtlarına gizlice sızacaklardı. Plan, birkaç belgeyi doldurup isimlerini koleje kaydettirmekti.
O gece, karanlık her şeyi gizlerken, Asya ve Banu sessizce evden çıktılar. Sokak lambalarının altından geçip, Orhan’ın siyah arabasına bindiler. Motorun kükremesiyle birlikte, şehir ışıkları arkada kalırken koleje doğru yol aldılar. Okulun önüne geldiklerinde, adrenalin damarlarında dolaşıyordu.
Orhan, okulun arka girişine doğru yöneldi ve arabayı park etti. "Hazır mısınız?" diye sordu, gözlerinde heyecan vardı.
Asya derin bir nefes alarak başını salladı. Banu ise geriye yaslandı, gözlerinde tedirginlik vardı. Ama başka çareleri yoktu. Gece karanlığında sessizce okula girdiler ve adımlarını dikkatlice attılar. Belgeleri bulup, isimlerini kaydettiklerinde içlerinde küçük bir zafer hissi belirdi.
Hayatlarının yeniden başladığı an, o karanlık geceydi. Ama bu yeni başlangıç, beraberinde daha büyük tehlikeleri de getirecekti. |
0% |