@asyamevsim
|
Bir babanın en büyük kaybının acısının, aklını ne kadar zehirleyebileceğini bilemezdiniz. Gözünün ne kadar kararabileceğini. Yeşilin en naif tonunu taşıyordu gözlerinde küçük kız. Babasının adını söyleyerek peşinde dolanıyordu tüm gün. Hayranıydı babasının. Her gün büyüdüğünde onun gibi olmak istediğini dile getiriyordu hatta. Onun gibi insanları dinleyip, onlarla konuşup, mutsuz yüzleri gülümsetmek istiyordu. Ne kadar masum, değil mi? Çocuk nasıl olsa. Babası tarafından iyiliğin her kapıyı açtığı öğretilen bir çocuk. Minik Kardelen, bir sonbahar günü babasının iş yerine gitmişti. Bir hastanede çalışıyordu babası. Hep mutsuz insanların yada durmadan ağlayan insanların kaldığı yatılı bir hastanede, babası ona böyle açıklamıştı. Çalışanların hepsi bu küçük kıza ve gülümsesine hayrandı. Çalıştıkları binadaki en güzel detaydı onlar için. Kardelen babasının ofisine giderken kapısı açık bir odanın önünde durdu. Odanın içinden konuşma sesleri geliyordu. Garip olan şey ise içerideki kadının tek başına olmasıydı. Kardelen kadının ağladığından dolayı üzülüp onu mutlu etmek istedi. Ama babasının koyduğu en büyük kural, hastanedeyken onun ve bir kaç hemşire dışında kimseyle konuşmaması ve kimseye yaklaşmamasıydı. İkilemde kalmıştı. Bir kadına, bir de koridora bakıp duruyordu. En sonunda boş koridorda kimsenin olmamasını fırsat bilip, içeriye doğru bir adım attı. Kadın onu fark etmemişti. Saçları yüzünü kapatıyordu. Onu görmemiş olmalıydı. Kardelen hafifçe öksürüp konuşmaya başladı, “Merhaba, siz iyi misiniz?” Kadın Kardelen'in konuşmaya başlamasıyla, kafasını kaldırıp kıza baktı. Kardelen kadının ani hareketiyle ürküp geriye bir adım atmıştı. Kadın ağlamaktan puslanmış sesiyle fısıldayarak bir şeyler söyledi fakat Kardelen anlamamış bir şekilde kadına biraz daha yaklaşıp, “Kusura bakmayın ne dediğinizi anlamadım,” yüzüne küçük bir gülümseme kondurup, “tekrar eder misiniz?” Diye sordu. Kadın Kardelen’in gözlerine boş bakan gözlerle bakıyordu. Tek bir ses çıkarmadan oturduğu yatağından kalkıp, kıza doğru yavaş adımlar atmaya başladı.Kardelen kadından gerçekten korkmaya başlamıştı. Kadın bir anda Kardelen’i yakalayıp, yüzünde kocaman ve aynı zamanda korkunç bir gülümsemeyle konuştu. “Kızım.” Demişti. “Sensin değil mi? Küçük çiçeğim, güzel meleğim. Sensin değil mi? Annene geri döndün, değil mi?” Kardelenin kollarına yapışmış, konuşurken sert bir şekilde sıkıyordu. Kadının, kollarındakiz elleri gittikçe daha çok sıkılaşmaya ve canını yakmaya başlamıştı. Kardelen gerçekten korkuyordu ama ona rağmen her ne kadar titrek olmada sakin bir şekilde konuşmaya devam etmişti, “Ben sizin kızınız değilim lütfen beni bırakır mısını…” Kardelen sözünü bitiremeden kadın bağırıp çağırmaya başlamıştı. “HAYIR! SENSİN. SEN BENİM KIZIMSIN. GÜZEL GÜLÇİÇEK’İMSİN.” Kardelen artık ağlamaya başlamıştı. Kadın gittikçe daha da çılgın dönüyordu. Ne kadar kadının kollarını kendinden uzaklaştırmaya çalışsada, bir gıdım bile oynatamıyordu. Kadın konuşmaya devam etti. Sesi aralıklarla yükselip alçalıyordu. “Sen benim kızımsın, değil mi? Öyle olmalısın. Ona çok benziyorsun. GÜLÇİÇEK SENSİN DEĞİL Mİ!” Kardelen artık daha şiddetli ağlamaya başlamış ve yardım için bağırmaya başlamıştı. Kadının hareketleri birden durmuş ve sesi kesilmişti, fakat kollarındaki tutuşu aynı sıkılıktaydı. Yüzünü Kardelenin yüzüne iyice yaklaştırıp kızın her bir milimini inceledi, “Sen benim kızım değilsin…” demişti. Kardelen kadının tekrar onu hırpalamaya başlamasından korktuğundan sesini çıkarmıyordu, tek yaptığı şey burnunu çekip göz yaşı akıtmaktı. Kadın tekrardan avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Bir yandan bağırırken diğer yandan Kardeleni yere doğru itip üzerine çıkmıştı. Kardelen kadının hareketiyle avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı. Bir an sonra kadın kızın boğazını elleriyle olabildiğine sıkı, boğmaya başlamıştı. “SEN BENİM GÜLÇİÇEK’İM DEĞİLSİN. Onun gözleri seninkiler gibi Niğde bulandırıcı değildi. Altın gibi gözleri vardı bebeğimin…” Kardelen hem nefes almaya çalışırken, hem de kadının ellerini boynundan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Babası nerdeydi? Ona neden yardım etmiyordu? Çok korkuyorum diye geçirdi içinden Kardelen…Çok korkuyorum baba nerdesin! Kadın son bir kez avazı çıktığı kadar bağırıp Küçük kızın boğazına tüm gücüyle bastırdı. “SEN BENİM KIZIM DEĞİLSİN. Benim kızım…BENİM KIZIM ÖLDÜ!” Kardelen artık nefes alamıyordu. Çok uykusu gelmişti, gözlerini kapatmak, uyumak istiyordu. Küçük kızın gözleri kapanmış ve kadının ellerindeki elleri yanına düşmüştü. Artık nefes almıyordu. Kadın Kardelen’in hareketsiz kaldığını fark edince ellerini ateşe değmiş gibi hızlıca geri çekti. Nefes almadığını görünce kendini kapının girişinden uzağa, odanın içine doğru atıp ellerini kulaklarına kapatıp ardından kulak çınlatan bir çığlık atıp sayıklamaya devam etti. “O öldü. Kız öldü. O öldü. Artık kızım yalnız değil,” yerde cansızca yatan Kardeleni buldu gözleri. “Artık kızım yalnız değil!” |
0% |