@asyanin_avrupasi
|
"Evet hatta siz tanışın bende babanıza bakayım." Diyen anne hanım beni ve bu koca fıstıkları yalnız bıraktı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Put gibi kalmıştım ortada. Hepsiyle tek tek bakışmaya başladım. Hepsi beni ben onları süzüyordum. Bir tanesi açıkta kalan belime bakıp kaşlarını çatmıştı. Sonra benim sert bakışlarımla karşılaşmış surat ifadesini toplamıştı. Hadi Miray yapabilirsin. Topla kendini kızım. Alt tarafı abilerinle tanışacaksın. Onlara doğru ilerlemeye başladım. Salonu güzelce süzüp tekli koltuklardan birine oturdum. Hepsinin bakışları üzerimdeydi. "Ee hadi oturun. Ayakta kaldınız." Konuştu kırk yıllık evin küçük hanımı. Sus sen zaten gerginim ne dediğimi biliyor muyum ben acaba? Eslem burada olsaydı bu dediğime bu hallerime kesin hayvan gibi gülerdi. Canım kankam nasıl özledim nasıl. Ay konu kaynadı tekrar onlara baktığım da oturmuşlardı. Bu sefer onlardan adım bekledim ve beklediğim adım geldi ama yanlış bir adım geldi. "Sen kendini ne zannediyorsun? Sen kimsin de bizim evimizde bize emir veriyorsun." Dedi içlerinden biri. Kim olduğuna baktığımda göz göze geldik. Bu belime dik dik bakan abiydi. "Ben kim miyim? Yıllar önce karıştırılan kız kardeşinizim." Güldü ama bu sinirli bir gülüştü. "Kız kardeşimizsin öyle mi?" Tekrar güldü. "Öy-" Cevabını verecekken biri sözümü kesti. "Yeter kesin artık. Ege sende sataşma." Sanırım bu en büyükleriydi. Ege denen angut söylenerek sustu. Bu sefer büyük olan bana bakarak konuşmaya başladı. "Bu evde kalıyorsan kavga etmeyeceksin. Senin de ne olduğun belli sakın kardeşlerime zarar vereyim deme. Yaptığın, yapacağın her şeye seni pişman ederim." Dedi sert sesiyle. Bakışlarında sanki iğrendiği bir şeye bakar gibi bakıyordu. Diğerleri de ondan cesaret almış olmalı ki bana aynı şekilde bakıyorlardı. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Bakışlarım ifadesiz bir şekildeydi ama kalbim kırılmıştı. Bunca zaman bu yaşıma kadar kimseden bir şey beklememiştim. Ama buraya gelirken abilerimin ikizimin olması beni heyecanlandırmıştı. Küçükte olsa içimde umut vardı. Ama şuan şu tavırlardan anladığım kadarıyla burada da tek başımaydım. Bir şey demedim. Deseydim ağlardım. Sustum. Bana dedikleri şeyi yuttum. Hazırlıksız yakalanmıştım. Böyle bir tepki beklemiyordum. Bu sırada halıyı izlemeye başladım. Gözlerimi sık sık kırpıyordum yoksa ciddili hayal kırıklığından ağlayacaktım. Etrafı sessizlik bürümüşken üstümdeki bakışları hissediyordum. Bu sırada içeri Seren hanım ve Tayfun bey girdi. Onlar gelince ayağa kalktım. "Seren hanım kalacağım odayı gösterebilir misiniz? Kendimi iyi hissetmiyorum da dinlenmek istiyorum." "Tabi ki tatlım. Giray sana gösterir odanı." Ne Girayı hanım teyze biz senden istedik sen kimi söylüyorsun. İç sesim şu aralar niye bu kadar haklı? "Giray?" Diye sordum istemsiz. "İkizin işte. Siz tanışmadınız mı?" Tüm bakışlar bendeydi. Soğuk ve ifadesiz bakıyordum. Büyük olan sarıya bakarken konuştum. "Oğlunuzun azarlamalarından pardon uyarılarından tanışmaya vakit kalmadı." Seren hanıma döndüm. Oğluna sinirle bakıyordu. "Giray." "Efendim anne." "İkizine odasını göster ve aşağı gel." Dedi baskın sesiyle. Giray bir bana bir annesine bakarak vürümeye başladı. Bende peşinden ilerlemeye başladım. Diğer ailemde hiç kardeşim yoktu. Küçükken bir abim varmış o da zaten trafik kazasından ölmüş. Ben onu dahi hatırlamıyordum. Sözde annem kavga sırasında 'Yüzün benzemiş inşallah kaderinde benzer.' Dediğinde öldüğünü öğrenmiştim. Çok ağlamıştım. Belki bu hayatta bana sahip çıkan ve seven biri olurdu diye ama ne yazık ki o da vefat etmişti. Kötü anılar aklıma geldikçe kötü oluyordum. Bu yüzden güzel şeyler düşünmeye çalışıyordum. 1 kat merdiven çıktıktan sonra Giray odamı gösterdi ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Tam odaya girecekken arkamdaki sesini duydum. "Şimdiden huzurumuzu bozdun. Nasıl yaparsın bilmem ama bu evden defol git. Senin yüzünden abim ve annem kavga edecek mutlusun değil mi?" Dediklerini duyunca sabırla bekleyen göz yaşlarım kendini akıtmaya başladı. Neydi bu nefret? Neydi bu kin? Neden bana karşı böylelerdi bilmiyorum ve öğrenmekte istemiyorum. Ona dönmeden odaya girdim. Kenara çekilerek göz yaşlarımı görmemesi için kapıyı arkam dönük kapattım. Giray'ın merdivendeki adım sesleriyle gittiğini anlayınca hıçkırıklarımı tutamayıp ağlamaya başladım. Ben bu kadar güçsüz değildim. Ben bu kadar insanların önünde düşmezdim. Sadece beklemediğim için oldu. Evet beklemediğim için. Yatağa oturup ağlamalarıma devam ettim. İçim dışına çıkana kadar ağladım. Benimde bu huyum vardı. Bokunu çıkartana kadar ağlardım. Ve sonunda şiş gözler ve baş ağrısıyla uyumaya çalışırdım. Ağlamalarım iç çekişlerine dönüşüp son bulunca telefonumu aldım elime. Şarjı azalmıştı. Eşyalarımı aradı gözüm ama yoktu. Seren hanıma sormak geldi aklıma ama bu tiple aşağı inemezdim. Ağladığım çok belli oluyordu. Onların beni üzdüğünü göstermemeliydim. Zayıf yanımı fark eden vurmaktan çekinmezdi. Odamdaki banyoya doğru ilerledim. Odam klasik genç kız odasıydı. Beyaz ve hafif bir toz pembe ağırlıklıydı. Toz pembeyi çok tercih etmesem de burada fazlalık gibi durmamıştı. Aynadan tipime baktım. Gözlerim şişmişti. Baş ağrım hafifti ama ilerleyeceğinden emindim. Burnumun ucu ve yanaklarım kırmızıydı. Gözlerimin içindeki damarlarda belirgindi. Bol suyla güzelce yıkadım yüzümü. Biraz da odada vakit geçirdim. Aynadan son kez baktığım da sadece gözlerimin şişliği kalmıştı. Onu da zaten uyuduğum için zannedebilirlerdi. Sakince odamdan telefonumu alıp çıktım. Geldiğim gibi merdivenlerden inerek aşağı geldim. Bu sefer salonda 4 kişi vardı. Bunlardan biri Giray'dı. Ama diğerlerinin adını bilmiyordum. Televizyona odaklanmışlardı bu yüzden beni fark etmediler. Sessizce önlerinden geçtim. Ve boş bir koltuğa oturdum. Amacım Seren hanımla konuşmaktı ama evin neyi nerede bilmiyordum. İllaki buraya gelecekti. Boş bulduğum tekliye oturdum ve televizyondaki şeye döndüm. Maç izliyorlardı. Galatasaray - Trabzonspor maçıydı. Bende izlemeye başladım. Genellikle Eslem'lerin evinde babası ve abisiyle maç izlerdik. Maç günleri onlarda kalırdım. Çok keyifli vakit geçirirdik. Belki de hiçbir yerde bulamadığım o aile sıcaklığını orda bulurdum. "Olum o gol kaçar mı yaa." Diye söylendi sarılardan birisi. Televizyona odaklandım. Güzelce odaklanmış maçı izliyordum. Bu sırada tam gol atarken telefonum çalmaya başladı. Salondakiler sevinmeye başlarken telefon sesiyle beni fark ettiler. "Sen ne zamandan belli buradasın?" "20 dakikadır." Kaşlarını çattı. Yattığı yerden doğruldu. Bende telefonuma çevirdim bakışımı. Eslem arıyordu. Telefonu açarken salondan çıkıyordum. "Aşkımmm Miray'ımm her şeyim." "Yine ne yaptın geri zekalı?" Eslem ne zaman bana yalakalık yaparak telefonla ararsa veya yanıma gelirse bir bok yediği içindir. Normalde beni bu kadar sevgiye boğmaz. "Ne yapacağım canım. Küçücük minnacık bir şey yaptım." "Anlat. Yine başıma hangi belayı sardın." "Bela mı? Ayıp ayıp ben sana zarar verecek bir şey yapar mıyım aşkım. Hani benim uzun süredir konuştuğum çocuk vardı yaa." "Özgür?" "Evet evet Özgür. İşte biz yarın onunla buluşmaya karar verdik ama son dakika bir arkadaşı çıkmış biraz bizimle oturup gidecekmiş. Bende dedim sorun değil benimde yanımda arkadaşım gelecek ikisi oturur konuşurlar dedim." "Peki benim bundan haberim niye yok? Belki yarın müsait değilim." "Değil misin?" "Müsaitim ama sonra birlikte de bir şeyler yapıp son zamanların kritiğini yapacağız." "Tamam bebeğim. Çok teşekkür ederim. Şimdi yemek yiyeceğim. Yedikten sonra kombin ayarlarız bana olur mu?" "Olur. Hadi afiyet olsun. Görüşürüz." "Görüşürüz." Deyip telefonu kapattı. Bende nerede olduğuma bakınmaya başladım. Konuşurken istemsiz yürüyordum ve farkında olmuyordum bunun. Mutfakta olduğumu fark ettim ve mutfakta yalnız değildim. Sarıbasanlardan biriydi ve yemek yapıyordu. Göz göze geldik. Bir şey demeden mutfaktan çıkıp tekrar salona ilerledim. Bölüm sonu Evetttt 2. bölüm de bittii. Bugün belki 3. bölümü de atabilirimm.
|
0% |