@asyanin_avrupasi
|
7. bölüm 35 vote - 15 yorum "Anne neden uyanmıyor." "Uykusu ağırdır oğlum birazdan uyanır." Kolumdaki dürtüklemeler ve başımdaki seslerle uyanmaya başlıyordum. Hadi ama her gün böyle mi olacak? Seni rahat bıraksalar kış uykusuna yatarsın. Sende bana iyice düşman oldun ha "Anne uyanmayacak galiba." "Uyanır oğlum." Sesleri duysam da gözümü açmadım. Belki uyandıramayacaklarını anlayınca pes ederlerdi. Ve bi dakika bu sesler bana neden yabancı geliyor? Bisiyokbisiyokbisiyok. Bence de bir şey yok sadece uykum var. Sesleri kafamı yastığın altına gömerek yok edip uykuma devam ettim. Bu sefer önlemimi almıştım. İsterlerse yastığı atabilirler. Bir süre sonra kafamdaki yastık kaldırıldığını hissettim. Sonra göz bandımı çıkarttılar ama onun altında sıkı sıkıya bağladım bir kumaş vardı. Kafamı kaldırmadığım sürece ve kafamdan çekmedikleri sürece çıkaramazlardı çünkü kör düğüm atmıştım. Bir süre onunla da uğraştılar sonra odadan çıkan adım sesleriyle yüzümdeki zafer gülümsemesi ile uykuma geri dönüyordum ki burnumun içine sokulan şeyle hapşırmam bir oldu. Bir hapşırık diğerlerini de peşinden getirince gözüme bağladığım kumaşı çıkardım. Koşa koşa odamdaki banyoya gidip burnumun içine su çekip temizledim. Toza veya tüye alerjim falan yoktu ama burnum oldukça hassastı. Baharatlı bir cips bile yesem çok kaşınırdı. En ufak toz ve tüylü şeylerde hapşırır dururdum. Elimi yüzümü de yıkayım havluyla kurulayıp odama geri geçtim. Odaya geçince odadakilerin bakışı bana döndü. Hepsi bana şaşkınca bakıyordu. Oda da Emir ve Enes dışında tanıdığım kimse yoktu. Bana yabancı gelen kadın ve küçük erkek çocuğuna baktım. Onlarda bana bakıyordu. Bakışma uzayıp giderken Enes konuşmaya başladı. "Şeyy..." Elindeki tüyü gösterdi. Kalem arkasındaki süslere benziyordu. "Ben seni uyandıramayınca gıdıklamak istedim. Burnun kaşınır uyanırsın sandım. Kusura bakma yani özür dilerim." Şaşırmıştım. "Önemli değil. Benim burnum biraz hassasta." Kafa salladı. Ve bakışma sürecimiz başladı. Günlük rutin: Miray'ın odasında alakasız bakışma vakti. Haklılık akıyor "Günaydın." Bu sefer ki ses küçük çocuktan gelmişti. "Günaydın." Dedim. Bana yaklaşarak tam önümde durdu ve elini uzattı. "Doyuk ben. Kuzeninim." Doyuk? Kuzenim? Onun boyuna eğilip elini tuttum. "Bende Miray. Tanıştığıma memnun oldum." "Bende." Bana tatlı tatlı gülümsedi bende ona aynı şekil gülümsedim. Koca koca adamların yapması gereken şeyi küçük çocuk yaptı ya bişi diyemiyorum. Sende harbi bir şeyler var niye bu kadar haklısın? Doruk'tan sonra annesi olduğunu düşündüğüm genç kadına döndüm. O da bize bakarak gülümsüyordu. Ayağa kalktım o da bana yaklaştı. Ve hiç beklemediğim halde beni kendine çekip sarıldı. "Ben en küçük teyzen Sezen ve bu küçük afacanda kendini tanıttığı gibi Doruk." Sarılmasına karşılık verip konuştum. "Miray bende." Sarılma faslı bitince onları odamdan çıkarıp üzerimi değiştirip (açık renk bol kot ve beyaz kalın askılı crop. Size uymazsa aklınızdan devam edin.) aşağı inmiştim. Sonrasında güzel ve keyifli bir kahvaltıyla geçmişti. Kahvaltı da genel olarak anne ve babamın ailesi hakkında konuşmuştuk. Annemler üç kız kardeşlermiş. En büyükleri annem Seren. Ortanca kardeş Selen teyzem ve eşi Ömer enişte çocukları; ikizler Çağın ve Çağlar. En küçük teyzem Sezen teyzem, eşi Sinan enişte ve küçük çocukları Doruk. Anneannem ve dedem ben eve alıştıktan sonra geleceklermiş. Şu anlık sadece Sezen teyzemler gelmişti. Selen teyzemlerde geleceklermiş fakat Çağan'ın dedesinin yanına şehir dışına çıktığı için dönmesini bekliyorlarmış. Baba tarafından iki amcam ve bir halam varmış. Babam en büyük abileri. Ondan sonra sırayla Kemal, Orhan ve Halam Feride. Kemal amcam, Seyhan yenge ve çocukları; Baran, Savaş ve Batuhan. Orhan amcam, eşi Güzide yenge ve çocukları; Berat, Kerem ve Deniz (erkek). Feride halam ise boşanmış ve 1 tane çocuğu varmış o da Kaner'miş. (Hepsini bölüm sonunda yazacağım.) Tüm bu kişilerin isimlerini aklımda tutmayı geçtim tanışmak baya uzun iş olacaktı ama açıkçası halimden memnundum. Daha önce ki ailemde kuzenlerim elbette vardı fakat samimi değildik. Ama Sezen teyzemle oldukça kaynaşmıştık. Belki de şu eve geldim geleli gördüğüm en samimi karşılamaydı. Bu yüzden diğerlerinden de umutluydum. Kahvaltı sonrası annem ve teyzem alışverişe çıkmak için beni de çağırdılar ama bugün evde oturmak istiyordum. Onları reddettikten sonra sarıbasanlar ve Doruk'la salonda kalmıştık. Ortam biraz gergin olsa da Doruk'la ilgilendiğim için fazla takılmamıştım. Sonra Emir, Çirkin ve Güzeli açmıştı. Yanımızda Doruk olduğu için tercihi bu olduğunu tahmin ediyordum. Ve şu an sona yaklaşmıştık. Sarı basanlar olmasa şu an oturur ağlardım. Sonunu bilmeme rağmen her seferinde canavarın yerde yatışında salya sümük ağlıyordum. Ayrıca canavarın insan halini asla beğenmiyorum canavar hali bence daha çekici. Sen zaten anca hayvan seç iyi bilirsin bu konuları Sus açma o konuları. Ayrıca her insanın başarısız aşk hayatı vardır. Senin ne yazık ki başarısız bir tane hayatın yok birçok var. Bu bence doğru kişi diye diye kaç kişiye uçtun sayamıyorum. Hepsi doğru geliyordu gözüme ve hepsine aşık değildim. Doğru kişiyi bulmak için çabalıyordum. Konu kaynadı sus. Sen açtın yaa. Yeniden dikkatimi filme verirken yanımda oturan Doruk kalkması ve Demir'in yanına gitmesi dikkatimi dağıtmıştı. Ona göre fısıldaşma ama herkesin duyabileceği şekilde konuşmaya başladı. "Demiy çişim geldi." Demir'in suratında daha önce görmediğim tatlı bir gülümseme oluştu. İlk defa onu gülerken görüyordum. İsteyince gülebiliyorlardı demekti. Sonra Doruk'u kucağına alıp tuvalete gittiler. Film bitmiş herkes telefonlara sarmıştı. Bir süre sonra Demir tek başına salona girmişti. Efe, Doruk'un nerede olduğunu sorunca uyuduğunu söylemişti. Biraz daha kendi halimizde takıldıktan sonra biri suratıma telefonunu uzatmıştı. Telefonu elime aldıktan sonra kafamı bakmak için çevirdim. Sağımda oturan Ege telefonu ağzıma sokuyordu. "Ne bu?" "Ne gibi duruyor sence?" "Ne olduğunu biliyorum ne diye ağzıma sokuyorsun." Dedim ters bi ifadeyle. "Numaranı yaz aile grubuna alacağım." Elimdeki telefona numaramı ve adımı yazıp kaydettim. Sonra da Ege'ye geri verdim. 0552******* sizi 'korhanların malikanesi buyurun' grubuna ekledi. 0552******* kişisini 'Sarı Ege' diye kaydettiniz. Gruptakileri tek tek profil fotolarından kim olduğunu anlamaya çalışarak kaydetmeye başladım. 0534******* 'fe' diye kaydettiniz. (Fe= demir elementi) 0532******* 'At Giray' diye kaydettiniz. Diğerlerini kaydetmeye üşenerek çıktım. Geriye kalanlara daha yaratıcı isim bulmam lazımdı ve şuan başımdaki Efe çaktırmadığını düşünüp bakıyordu. Telefonumu kapatıp yanıma koydum. Bakışlarımı etrafta gezdirdim. Canım sıkılmıştı. Karşımdaki Enes'le göz göze geldim. İlk kaçıran ben oldum. Onlardan çekiniyordum ama alışmak içinde aynı ortamda bulunuyordum. Kendimi ne kadar ait hissetmesem de hissetmek istiyordum. Bir evim varmış gibi, beni gerçekten koşulsuz seven birilerinin olmasını istiyordum. Belki bunu yanlış insanlarda arıyorum bilmiyorum ama istiyorum işte. Düşüncelerimi ortaya atılan fikir bozdu. "Oyun oynayalım mı?" Bu fikir Emir'den gelmişti. "Ne oynayacağız?" Bu sefer konuşan Demir'di. "Uno nasıl?" Emir yine konuşmuştu. "Olur." Herkesten gelen onaylama mırıltılarla kendimi ortamdaki fazlalık gibi hissetmiştim. Arkama yaslanıp telefonumu açtım ve galerime girdim. Bu sıra onlarda oyun için yere oturmuşlardı. Giray'da oyunu getirmek için odasına çıkmıştı. Herkes yere otururken benim hâlâ koltukta oturmam sırıtıyordu. Ama umursamadan, olmasını istiyordum. Belki bunu yanlış insanlarda arıyorum bilmiyorum ama istiyorum işte. Düşüncelerimi ortaya atılan fikir bozdu. "Oyun oynayalım mı?" Bu fikir Emir'den gelmişti. "Ne oynayacağız?" Bu sefer konuşan Demir'di. "Uno nasıl?" Emir yine konuşmuştu. "Olur." Herkesten gelen onaylama mırıltılarla kendimi ortamdaki fazlalık gibi hissetmiştim. Arkama yaslanıp telefonumu açtım ve galerime girdim. Bu sıra onlarda oyun için yere oturmuşlardı. Giray'da oyunu getirmek için odasına çıkmıştı. Herkes yere otururken benim hâlâ koltukta oturmam sırıtıyordu. Ama umursamadan, oraya da bakmadan telefonumla ilgilenmeye devam ettim. Daha da ederim ancak bana yönelik gelen soruyla duraksadım. "Miray sen niye gelmiyorsun?" Bunu soran Efe'ydi. "Geleyim mi?" Diye sormuş bulundum. "Gel tabi ki sormana da çekinmene de gerek yok." Demişti bu sefer Eray. Bu anlayışlı halleri ilk geldiğin gün neredeydi. Bende bilmiyorum Yere eğilip Ege ve Enes arasına oturdum. Tam Karşımda Demir, onun sağ tarafında sırayla; Eray, Emir, Ege. Sol tarafında; Giray, Efe, Enes oturuyordu. Benimde yere oturmamla kartlar dağıtılmava baslanmıstı. Bakalım kim kazanacaktı. Bölüm sonu Anne tarafı Selen - Ömer Çağın - Çağlar
Sezen - Sinan Doruk ( r harflerini söyleyemiyor ve 5 yasında) Baba tarafı Kemal - Seyhan Baran - Savaş - Batuhan
Orhan - Güzide Berat - Kerem - Deniz
Feride - Kerem (Boşandılar.) Kaner
OHH BİTTİ. 7. BÖLÜM 35 VOTE - 15 YORUM
|
0% |