Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@asyataskiran

Sene 2002

 

İnsan bazen sevilmek ister , bazen annesi kızını görsün diye kızı kendince çabalar ama annesi kızı hiç görmez . Çünkü annesi kızımıza kocasında hiç sevmemiştiki nasıl kızına sevgi göstersin .

Kızın babası kızını çok sever taki annesinin bi gece vakti kaçması işleri değiştirir .

Babası annesinin gittiğine katlanamaz ve piskolajik sorunlar yaşar ve bu sorunlar keşke kendi içinde kalabilse ama kızına çektirmedigi işkence kalmaz onu başka adamlara verir , sırf annesi gibi olmasın kaçmasın güçlü olsun ilerde kocasına saygı göstersin nasıl davranması gerektiğini bilsin düşüncesiyle bunları yapar . Ama kız bunları yaşamak hiç isememişti . Kız diğer arkadaşları gibi okula gitmeyi , ödev yapmayı , kitap okumayı istemişti . Kız yaşamak istemişti . Kız babasına “”yaşamak istiyorum “”demişti bi gün babası acımasızca o gün kızını döverlen “ Sen yaşıyorsun sadece annen gibi ölü yaşıcaksın “ demişti . Kız hiçbir zaman ismini sevmemişti çünkü annesi bu ismi verirken kızına “ Sen belinay ol beni hep aydan izle çünkü ben gökyüzündeki ayın üstünde olucam ve seni izlicem en yakın zamanda “ aslında ismin anmamı çok güzeldi ama belinay annesine çok kızıyordu .

Bir gece vakti gine dayak yemişti ve o gece gine bi adam gelmişti saat beş civarlarıydı hava azıcık aydınlanıyordu . Ama ay hep pencereden karanlık odaya vuruyordu pencerenin orada aya bakarak “ Madem ordasın neden kızını kurtarmıyorsun “ demişti .

“ Babam beni nerdeyse her gün dövüyo dövmedigi günlerdede beni aç bırakıp ellerimi ve ayaklarımı yatağın demirlerine bağlıyo ve başıma bir tane oyuncak koyuyo oyuncak sürekli aynı sesi çıkarıyor tik tik tik ilk başlarda ses hiç rahatsız etmedi ama zaman ilerledikçe ses artık o kadar rahatsız hissettiriyordu ki dayanamıyordu ve bazen ağlıyordum ağlamam onu mutlu ediyordu ses çıkaramıyordurdum ne kadar 7 yaşımda olsamda ne kadar aklım başımda olsada en ufak çığlığımda beni bu ses ile yalnız bırakıyordu ve bazen yanıma gelip beni izliyordu bazende sigarasını söndürmek için karnıma sıgarasını bastırıyordu . Bazende beni bi odaya götürürdü sarı ışık işgence odası . Oraya ne zaman gitsem vücudumda kırıklar oluyordu . Ben babamı , annemi , siyah kostümlü adamı ve ismimi hiç sevmemiştim . Bi gün sarı ışıklı odadaydım ve gine işgenceye maruz kalmıştım . Aslında alışmıştım artık ama ne kadar alışırsan alış yinede her şekilde canınız acıyo . Artık vücudumdaki izleri düşünmüyordum acıyordu ama ruhumdaki izler kadar çok acımıyordu .

Bir gece gine o siyah kostümlü gelmişti ama her zamanki gibi adam bana hiç dokunmaz sadece sandalyeye oturup pencereden ay a bakardı . Bende onunla beraber yatağımın köşesinde oturup pencereden bakardım bana hiç dokunmamıştı sadece bir kere ligine saçlarını örebilirmiyim demişti bende sadece başımı sallayarak onay vermiştim . Onun kim olduğunu her seferinde sorduğumda bana “ Bir gün kim olduğumu kendin anlıcaksın “ derdi . Ama ben bu yaşıma kadar geldim ve hiç o adamın kim olduğunu anlamadım . Belki anlamak istemedim . Çünkü ben o evde sarı ışıklı odada babam bana işgence uygulamıştı . Bu sefer canım daha çok yanmıştı bu sefer üstüm de atletim ve pantolonum vardı vücudumda kemer izleri ayaklarımın her yeri mor mor yaralar vardı . Vucumda bazı yerlerde yanık izleri . Bişeklerimde ellerime taktığı demirin izleri bileklerimde makas izleri boynumdaki bıçak izi ama bunların dah ağırı vardı ruhumdaki izler . Ruhumdaki eller ,vücudumdaki babamın elleri ,parmaklar saçlarımda acı gözlerimde acı …

10 yaşındaydım gine sarı işıklı odada bu sefer bileklerimi daha sıkı bağlamıştı başımda gine o ses tık tık tık boş gözlerle duvarı izliyordum ama şu kulaklarımdaki sese artık nerdeyse alışmıştım . Çığlık atmıyor her istediğini yapıyordum artık o kadar ruhum tükenmışti o kadar kendimi önemsemiyordum ama o pencere bana ruhumu geri getiriyordu o pencereye bakınca o ay yı ördügümde sanki annem orada bana bakıyordu ve bana sanki “ben yaşadım sende yaşıyacaksın . Bizim kaderimiz bu “ diyordu . Artık o siyah kostümlü adam çok gelmiyordu ama bu sefer geldiğinde de beni izliyor saçlarımı örüyordu . Adama artık soru sormuyordum . Bu onun canını sıkıyor gibiydi . Çünkü ben ona boş gözlerle bakınca bu sefer sanki her şey tersine dönmüş gibi o bana soru soruyordu ve en çok canımı yakan soru su “ Çocukluk yaralar ne kadar büyürsen büyü geçmiyor “ dedi ardından tekrar gözlerini pencereye çevirdi “ Sendede böylemi güzel kız” dedi ve tekrar bana döndüğünde ona bakmayı hiç bırakmadım . Normalde artık konuşmuyordum ama onun da benim gibi ruhunda büyük yara vardı sanki bunu bi şekilde hissediyordum dudaklarımı araladım “ Çocukluk yaraları iyileşmez siyah köstümlü adam . Çünkü eğer iyileşecek olsa annem “ dedim ve yutkunmak istedim ama yutkunamadım tam konuşmak için dudaklarımı araladım ama o konuşmaya başladı “ annen seni “ pencereyi gösterdi ardından odayı aydınlatan ay yı göstererek “ annen seni burda bırakmaz ve sana Sen belinay ol beni hep aydan izle çünkü ben gökyüzündeki ayın üstünde olucam ve seni izlicem en yakın zamanda demezdi demi “ dedi . Şaşırmamıştım bunu babam söylemiş olamlı diye düşünmüştüm . Bu sefer birşey dememi beklemeden odadan çıktı ve bir kaç saat sonra silah sesi geldi .

Daha sonra daha çok silah sesi . Ardından bir yaşlı adam geldi odaya ben gine yatakta oturuyordum bu sefer siyah kostümlü adam gidince ayaklarımı bağlamıştı demirlerle . Ellerim açıktı fark etmeden kulaklarımı kapattığımı daha sonradan anladım . O yaşlı adam kapıda bana bakıyordu ve bana tek bişi söyledi “ beni B.Ygönderdi kaç kızım kaç burdan sana bi kâğıt var güzel kız dikkat et kendine “ dedi ve yanındaki 6 adama başıyla beni işaret etti birisi bana üstündeki çeketi ver di ardından zincirleri çözdüler . Zincirler çözüldü. Yaşlı adam bana doğru yürüdü ve kağıdı elime verdi ve sadece “ Aç oku ve bu adrese git “ dedi ve dediğini yaptım o anın şoku ile bi şekilde oradan kaçmıştım . Tüm gücümle koşmaya başladım çıplak ayaklarımla koşmuştum . ve o yaşlı adam bana güven hissettirmişti o yüzden onun dediğini yaptım kağıdı açtım ve kağıtta

“ 12/653 sokaka git . Orada yetiştirme yurdu var oraya git ve gül ablayı bul dikkat et . Güzel kız unutma siyah kostümlü adamı çünkü o seni unutmıcak .

                                               B.Y

                          

Yıllar sonra bügün 2023

 

Acı …

 

“Belinay kızım kalk hadi okula geç kalacaksın “ dedi gül abla sesini duyuyordum ama o kadar uykum var dıki . “ Gül abla akşam saat 4 de uyudum ders çalıştım lütfen uyuyım ilk ders boş ayrıca saat 11 de dersim başlıyo benim “ dedim ve gözlerimi yarım olarak açtım . Elinde yastık ile bana bakıyordu yanımdaki yatak boştu anlaşılan beste erken kalkmıştı . “ kızım saat 10 :30 “ dedi ben aniden yataktan fırlayıp banyoya girdim . Yetimanede her odada banyo vardı . Hemen duşa girdim . Aniden kapı açılınca bunun gül abla olduğunu gördüm . “ Napıyon gül abla “ gül abla bana bakmadan elimdeki çarşafları kirli sepetine koydu ardından hemen yanıt verdi “ ne yapıyo gibi görünüyorum dolunay benden mi utanıyordun kızım “ dedi bana hep belinay demek yerine dolunay derdi . Sadece burayı aklımda tutabilmiştim . Gül abla banyodan çıkmış . Hemen kapının arkasından bornozumu aldım . Ve üstüme beyaz bol bi kazak altımada siyah mini bi etek giymiştim . Hemen çantamı aldım ve ayaklarıma siyah botlarımı geçirerek otobüs durağına kadar koşarak ilerledim . Otobüs hemen gelmişti . Hemen pencere kenarına doğru oturdum ve müzik dinlemek için kulaklığımı taktım bu sıralar dinlediğim şarkıyı dinledim . Ardından çantamdan yeni başladığım bir mahkumun son günü kitabımı okumaya başladım . Eğer bu seferde okula geç kalırsam Gülşen hoca beni kesicekti .

 

                  

🌑🌙

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

                            

Attachment.png

son dakika sınıfa yetişmeyi başarmıştım . Hatta 5 dakika bile erken gitmiştim sınıfa . Üniverste 2. Sınıf öğrencisi olarak çok önlerde oturan biri değildim o yüzden en arkalara kadar ilerledim ve bi boş yere oturdum . Bir kaç dakika sonra bi erkek çocuğu geldi sarı saçlı mavi gözlü bi çocuktu . Bu çocu daha öncede görmüştüm hatta sürekli bana bakıyordu . Yanıma oturdu ardından Gülşen hoca geldi . Dersini anlatmaya başlarken yanımdaki çocuk bana doğru eğilerek “adın ne “ diye sordu . Adımı söylemek istemiyordum . Ama çocuk daha çok bakmaya başladı . Çocuğa dönerek “ sanane “ dedim . Pek erkeklerle oluşmayı sevmezdim . Tüm tanıdığım erkekler bana zarar veriyorlardı . Sadece gül ablanın kocası olan Hasan abiye güveniyordum . Diğer erkeklere güvenim kalmamıştı . Yanımdaki çocuk bana doğru yaklaştı ve boynumdaki hilal şeklindeki kolyeme dokundu . “ Çok güzel miş “ dedi ve kolyeme dokunduğu elini hemen itekledim kolyemi kazağımın içine soktum . “ Bulaşma bana git işen “ dedim çocuk gıçık bi gülümseme ile bana güldü . Ardından eşyalarımı toplayıp hızla dersten çıktım . Arkamdan hocanın bagırışını duydum ama yanıt vermedim . O sakız gibi olan çocuğun ağzına çakmak vardı . Bunu yapmadığım için çok pişman olmuştum . Hızla bahçeye çıktım . Beste bi bankta oturmuş müzik dinliyordu . Hemen onun yanına giderek banka oturdum . Beste konuşmaya başladı “ nasılsın “ dedi ben de ona bakarak konuşmaya başladım “ sik kafalı bi çocuk vardı yanımda şarj saçlı yeşil gözlü salak kolyeme dokundu .Agzına bi vurucaktım sırf dersteyiz diye dokunmadım ayrıca götümün dibine kadar girdi “ dedim ve hafif tebessümle “ Bunu yendiğini düşünmüştüm “ dedi aslımda beste olanları bilmiyordu beni bi sokak ortadında üstüme adamlar yürürken görmüştü ve hemen abisi yardıma gelmişti . Adamlar bana dokunmaya çalıştığı için kırize girmiştim . O da o yüzden öğrenmişti olanları . Bunları dillendirmek beni kötü etkiliyordu . O yüzden cevap olarak sadece “ Belki “ dedim . Yavaşça bankta aykalarımı badaş kurdum ve sessizce konuşmadan öylece durduk . O sırada kolyemi çıkardım . Kazağımın içinden. O sırada yağmur yağmaya başlamıştı . Beste ile aynı anda birbirimize baktık . Yağmur yağıyordu . Islandıgımızı umursamadık ve öylece oturmaya devam ettik . Her zamanki gibi müzik dinliyordum . Tam kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıcaktım ki bi gölge belirdi önümde . Hemen başımı tekrar normal haline aldım ve o sümsük sarı saçlı çocuk başımda dikilmiş bana bakıyordu . Bestede yanımda yoktu . Ne zaman gitmişti beste . Diye sorgulamadan çocuk geldi ve yanıma oturdu . Ardından elini uzattı . “ Selam “ dedi . Bende salaga bakar gibi baktım çocuğa . O bunu anlamış okucakki “ Selamlaşsana ayrıca sarı saçların çok dikkatimi çekti o yüzden tanışmaya çalışıyorum” dedi bu sefer bi mala bakar gibi baktım ve onun cevaplarına cevap vermeye başladım “ 1. Sen benim dikkatimi çekmiyorsun 2. Sülük gibi yapıştın . 3. Seninle tanışmak istemiyorum ve ben selamlaşmam “ dedim ve banktan kalktım . Arkamdan o çocukta kalktı yanıma gelerek “ Adım Emre senin ismin ne “ dedi bu sefer elleri ile kolumu tuttuğu an hemen geri çekildim “ en son 3 de kaldım heralde . 4. Sakın bana dokunma “ dedim çocuk hiç bişi anlamamış gibi bakınca ellerimi kollarımla birleştirdim “ Adım belinay hadi şimdi git “ dedim ve hızlı adımlarla dersimin olduğu binaya doğru yürüdüm . Ben müzik okuyordum . Şimdide kemen solfej dersi vardı . Dün kemanımı sınıfa bırakmıştım . “ Tanıştığıma tekrar memnun oldum prenses “ dediği anda kafamı çocuğa çevirdim “ PRENSES ne alaka çocuk “ diye sordum ardından hemen yanıt verdi “ ne biliyim böyle seslenesim geldi “ dedi hiç bir zaman bu kelimeyi sevmemiştim . Ve dahala sebmiyordum . Kafamı ya sabır der gibi sağa doğru yatırdım . Binaya girdim tabi yanımda engin de yanımdaydı . Ders islicegiz müzik sınıfına girdim . Ve o çocukta girdi . Kafamı çocuğa doğru çevirip “ sendemi bu sınıftasın “ diye sordum “ Evet yeni geldim okula sen ne çalıyorsun “ diye sordu “ asıl enstrümanım Keman ama piyanoda çalıyorum yani profesyonel olarak bazen çello sen ne çalıyorsun çocuk “ diye sordum bana cevap olarak “ asıl enstrümanım piyano ama çello çalabiliyorum “ dedi . Gülümsedim . Sanki sevdim bu çocuğu gibi bişi oldu içimde . “ Kolyen kolyen çok güzel yani yakışmış izin almadan dokunduğum için özür dilerim belinay “ dedi . “ teşekkür ederim ayrıca bir daha kolyeme dokunma benim için önemli “ dedim ve sıralara oturduk . Hoca da sınıfa girince piyano sandalyesine oturdum ve çalmaya başladım . Benimle beraber çello , Keman , viyolense , ve daha birçok müzik enstrümanı çaldı . Bir süre sonra müziği bitirdim . O sıradada zil çaldı. Emre yanıma gelerek “ Müzik çalarken kendinden geçiyorsun “ dedi sadece gülümsedim . Kantine gitmek için sınıftan çıktım . Tabi emre de geldi . “ Birşey sorcam “ dedi Emre bende kafamı sallayarak sorabilirsin demek istedim . “ soracağım soruya yanıt vermek zorunda değilsin ama neden benimle konuşmak yerine sadece kafanı sallayarak yada susarak yanıt veriyorsun belinay “ diye sordum şaşırmıştım . Merdivenlerin ortasında durup yüzümü Emre’ye çevirdim . Gözlerimle gözlerime baktım . Sanki yıllar önce birbirimizi tanıyoruz hatırlıyormusun diye bakıyordu bana ben sadece gözlerimle özür dillerim diye baktım . Kafasını aşagı yukarı sallayarak “ Anladım “ dedi sadece ve merdivenlerden inmeye başladı . Ben donmuş gibi kalırken Emre çoktan inmiş yürüyordu . Hızlıca merdivenlerden indim bağırarak “ Emre” durdu bana bakmadı ama durdu hemen yanına geçerek derin nefes aldım ve konuşmaya başladım “ Sen neden ilk kolyeme dokundun “ dedim başını bana çevirmedi ama yürümedide . İlk tanıdığım birine sırlarımı anlatmazdım . Ama Emre sanki onları biliyordu gibi içimde bi his vardı gelip yanıma oturduğundan beri . Bu hissi az önce gözlerine bakarken anladım . Ama neden annem e bana tek kalan kolyeme dokundu. “ Neden beni gördüğün an kolyeme dokundun emir “ dedim tekrardan . Bu sefer yürümeye başladı ve “ Hoşuma gitti dokundum sebebi yok “ dedi . İnanmadım . Emirin yanından yürümeye başladım “ Ne biliyorsun “ dedim . Durmadı yürümeye devam etti . Tam konuşanken emir konuşmaya başladı “ Neden böyle davranıyorsun belinay neden böyle karşı cinsten uzak durma çabası , karşı cinsinden korkma. Neden ne yaşadın sen “ dedi bu sefer ben durdum . Emir de benimle durdu . “ Hatırlamıyorsun demi yara “ dedi gözleri gözlerimdeydi gözlerimi kaçırdım . “ O zamda böyleydin özellikle karşı cinsine karşı fazla göz teması kurmazdın en fazla 15saniye kurardın göz teması ve şu anda da öylesin “ dedi bu sefer gözlerimi Emre’ye çevirdim . Neyden bahsettiğini anlamıyordum . Hatırlamıyordum . Neyden bahsediyordu . Gözlerinden acı geçti emrenin . Küçükken tanışmış olabilirmiydik . Mavi gözlü çocuk o çocukmuydu . Bana acı ile bakan yüzümdeki yaraları öpen o çocukmuydu Emre . “ sen o çocukmusun gökyüzü “ dedim . Gözümden bi damla yaş aktı . Okulun bahçesinin ortasında durmuştuk . “ Sence yara ben gökyüzümüyüm “ dedi . Ardından elini cebine attı . Cebinden cüzdanını çıkardı . Cüzdanının arka bölmesinden eskimiş küçük bi kahır vardı . Kağıdı eline aldı ve kağıdın üstünde bi yazı vardı tükenmez kalemle yazılmıştı . Elime verdi Emre . Sadece “ Oku belki hatırlarsın yara “ dedi ve okulun çıkına doğru yürüdü . Elimdeki kağıda baktım . Cesaretim yoktu . Bestede yoktu nasıl yapacaktım . Ama benim yanımda çocukluğumdan beri hiç kimse olmamıştı . Sadece acılar vardı . Kendimi toparlayıp kağıdı avcumun elimde tutuyum . Avucumu hiç açmadan binaya doğru yürüdüm . Hızla merdivenlere çıktım . Sınıfa girip kemanımı aldım çantalarımı da alıp sınıftan çıktım . Hızlıca tekrar merdivenlerden aşagı indim . Hızlıca binadanda çıkıp koşarak üniversteden çıktım . Yetimhaneye doğru gidiyordum . Bu sefer koşarak . Ne kadar koşabilirsem . O gün gün de böyle koşmuştum . Üzerimde bi ceketle çıplak ayaklarla koşmuştum . Ama ben o kız değildim . O kız olmak istemiyordum . Bi parka kadar gelmiştim . O parkta oturdum nefes aldım . Avcumun içinde kâğıt vardı . Farkındaydım . Ellerimi sıktığım şekilden çıkardım kağıdı ellerim titreyerek aldım avcumun içinden . Kağıdı yavaşça açtım . Kağıdın iç tarafında iki çocuk yan yana biri kız biri erkek . El ele turuşmuşlar . Kızın üstünde beyaz bi elbise kollarımda kızarıklıklar vardı . Dudağında kırmızılıklar . Bacaklarında kırmızılıklar . Saçları örgülüydü kızın . Ayakları çıplak . Gözleri maviydi kızın . Yanındaki çocuğun saçları sarı gözleri mavi . Üstünde siyah kısa kollu tişört altında siyah pantolon vardı . Çocuğun kolunda kızın her yerindeki gibi kırmızı yara izi vardı . Arkalarında bi ev apartman gibi . Hatta iki apartman vardı . Biri sarı apartman. Diğer apartman siyah renkte boyamışlardı . Gökyüzü masmavi ama yuvarlak dolunay gibi bi çizim yapmaya çalılmışlar çizmişlerdi . Tİtreyen ellerimle kağıdın arkasını çevirdim . Değişik bi yazı ile gökyüzü yarayı sarmıştı yara iyileşmişti ama şimdi daha çok kanıyor . Gökyüzü siyaha bürünüyor yazmışlar . Daha çok ağlamıştım . Hıçkıra kıçkıra ağladım . Şimdi anlıyordum . O çocuk Emre yanındaki kız çocuğu bendim benim 7 yaşım .

 

 

🌙🌑

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

 

3 GÜN SONRA

 

“Leyla hanım benim dolunayıma ne oldu bakıyım “ dedi boguktan gelen bi ses . “ Vala bilmiyom Hasan en son geldi ağlamış benim dolunayım duşa falan girdi yattı uyudu soruncada hiç bişi demedi “dedi bu sefer ses daha netti nerdeyse . Birinin eli saçlarımda gezindi “ Bak hasan bu kız anne diye sayıkladı bu sabaha karşı dün de yara gibi bişi dedi “ bu sefer sesler kesinlikle netti kıpırdandım . “ Ben bi olıyım belinayı bu kız

Böyle değildi bişi olmuş balinaya “ dedi bu konuşan Hasan abiydi . Trkrar kıpırdandım bu sefer bi gözümü açıp “ Ne dikeliyorsunuz başımda benim ayrıca saat kaç “ diye sordum Leyla abla “ Kendine gelmiş hasanım kızım saat 9 :00 kalk hadi ilk dersin saat 11 de “ dedi Leyla abla yataktan doğrulup panduflarımı giydim artık tamamen kış geliyordu . Lavaboya doğru yürüdüm kaldığım odada neyseki birisi kalmıyordu . Normalde kalması gerekiyordu ama Hasan abi ve Leyla abla sağ olsun onlar izin vermediler kalacak kişiye . Beni çocukları gibi görüyorlar. Bu beni mutlu hissettiriyor diyorumki bi abim ve ablam var bu dünyada . Diyorum kendi kendime . Yüzümü yıkadım ve havluya silmek için kapıya doğru yürüdüm . Havlu ile yüzümü sildim . Banyonun kapısını kilitleyerek duşa girdim . Bi 10 dakikaya duşumu aldım ve banyodan çıktım . Sonunda Leyla abla ve Hasan abi yoktu odada . Hemen giysi dolabimdan iç çamaşırlarımı giydim . Altıma siyah uzun bi kot pantolonu üstüme yarım siyah uzun kollu bi crop giydim Çalışma masanın üstünde bi tabakta salatalık domates haşlanmış yumurta ve roka vardı . En sevdiğim sabah kahvaltısıydı . “Bu kahvaltıyı kesin Leyla abla yapmıştır” diye sesli bi düşünce geçti . 2 gündür kula gitmiyordum . Sadece uyumak yemek vemüzik . Müzik yapıyordum . Canım ne zaman çok acısa müziğe sınırdım . Küçükkende beyaz duvarlara . Beyaz duvarlara resim çizerdim . Dün akşam çok kabus görmüştüm . Babam beni dövüyo . İşgence çektiriyordu . Ağlamıyordum . Ama siyah kostümlü adam beni korudumuştu önüme geçmişti . İşgenceyi engellemişti . Yaşlı amca . O yaşlı amca da korumuştu . Babam ölmüyordu . İçimde yaşıyordu. Yıllardır babamı hiç görmemiştim . 21 yaşında bi kadın onlarak hiç baba sevgisi görmemiş ,anne sevgisini sadece acı ile yaşayan bi kızın kabusuy du . 4 ve 5 yaşından 10 yaşına kadar süren bi kabus . Küçük kız çocuğumun acılı kabusu . Ne kadar uzak tutmaya çalışırsam da bu gün 2 Eylül annemin öldügünü babam bana söylediği gün . annem gibi acı çekeceğimi söylediği gün . Annem gibi ölü yazıcagımı söylediği gün . Annemin kaderini o kadının çocuğu olarak yazıcağım o gün . Odaya anıden biri girdi . Hatta girmeye çalıştı . Üstümde bornozum ile yatağın bi köşesinde oturmuş elimde bi albüm defteri vardı . Defteri yavaşça açtım . Yanağıma bi su damlas geldi. Bu su damlası daha çok geldi . Ama bu Albüme bakmıcagım annamona gelmicekti . Albümün ilk sayfasını açtım . Annemden bana tek kalan şey hilal şeklinde eski bi kolyeydi . Babamdan tek kalan karnımdaki sigara yanık izleri ,sırtımda kemer izleri , ruhumdaki izleri . Bana bıraktığı en büyük işgence odasındaki sarı ışıklar . Ama bu albüm o mavi gözlü çocuktan kalan . Benim küçüklük gökyüzüm . Benim gökyüzüm . Benim eski acılı dostum . Albümün sayfalarını çevirdim . Eski bi kağıtla ki resimler . Bi bileklik çiçek şeklinde ama bu çiçek siyah . Bilekliğin ipi mavi . Başka bi sayfayı çevirdim . Orada eski bi gazete kağıdına yapılmış bi şekil . Kalp şekli vardı . Kapıyı daha fazla zorlayınca hemen albümü kapattım . Göz yaşlarımı sildim ve kapının kilidini actim “ Belinay sen beni delirtçekmisin kızım “ diye bağırdı gül abla gül abla izindeydi onun için gül ablanın kardeşi Leyla abla vardı yanımda . “Üstümü giycem gül abla hadi çık duş aldım şimdi “ dedim ve kapıyı kapatttım . Tekrar kilitledim . Gül abla söyleniyordu . Ama bana kızarak . O sırada üstüme mavi bi kazak giydim . Altımada lacivert rengi bol paça bi kot pantolonumla , siyah botlarımı ayaklarıma geçirdim . Hemen banyoya giderek sarı uzun saçlarımı kurutma makinesi ile kuruttum . Ardından yüzüme azıcık kapatıcı şeftali rengi bi anlık ve rimel sürdüm . Kırmızı rujumuzda yanıma aldım . Hemen sarı saçlarımı taradım . Beyaz kol çantamı aldım ve boynuma taktım . Kahvaltı tabağından bir kaç roka domates ve haçlanmış yumurtanın çeyreğini yedim . Odamın köşesinden kemanımı da aldım ve koşarak odadan çıktım saat 10:30 olmuştu koşarak otobüs durağına gittim . Otobüse gine son dakika yetişmiştim . Bu sefer otobüste oturmak yetir olmadığı için ayakta durmuş gidiyordum . Otobüste bi 30 dakika sonra indim ve üniversiteye doğru yürümeye başladım . Emre’yi tek başına bankta otururken gördüm ve yanıma gittim . Elimde bi kitap vardı kitabın kapağı yoktu sadece sayfaları . “Gelmişsin “ dedi . “ Evet geldim gökyüzü “ Emre’ye gökyüzü demek istiyordum . Çünkü o çocuğu hatırlıyordum . O kaldırımda arkamızda iki karanlık ruhlu ev gökyüzü benim yanağımdan öpüyordu bana “ Senin yaralarını ben sarıcam yara “ diyordu . Kardeştik biz . İki yaralı çocuğun kardeşlik hikayesi . İki yaralı çocuğun yaralarını sarmaya çalışması . Gökyüzü yarayı iyileştirmeye çalış mış tı . Gökyüzü için yaranın ağlaması gökyüzü hem mavi kalsın diye yaranın gökyüzüne sarılması . Bu bizim çocukluğumuzdu . “ Hatırlıyorsun değil mi Belinay “ dedi Emre . Evet hatırlıyordum . Çocukluk kardeşimi yaralarıma yara bandı olan ,o çocuk abiyi hatırlıyordum . Kafamı aşagı yukarı salladım ve Emre ile konuşmaya başladım . “ annemi hiç gördün mü Emre “ diye soru yönelttim . Kafasını olumsuz anlamda salladı . “ Anneni hiç görmedim Belinay ama bişi biliyorum o kolye yi annen sana bıraktı . “ dedi Emre göz yaşlarıma engel olamadım . “ O hilal şekli adının Belinay olması da annenden sana kaldı . “ dedi Emre .aramızda birkaç dakika sessizlik oldu . Bu sefer sessizli gi bozan ben oldum. “ Bana annemden sadece ismim kolyem değil gökyüzü “ dedim . “ Annem bana acıyı , annem bana işgenceyi , En çok ta annem bana korkuları öğretti “ dedim . O sırada Emre’ye bakmadan kalktım . Yavaşça oturduğumuz banktan kalkıp yürümeye başlamıştımki durdum . Arkamı dönmeden konuşmaya başladım “ Seni anlarım gökyüzü sende beni anla o resimdeki gibi “ dedim ve binaya doğru yürüdüm .

 

🌙🌑

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Akşam saat 9:00

   

Bi kafede oturmuştuk konservatuar dan Buse ve bahar ile haftaya konserde çalışacağımız parçaya hazırlanıyorduk . Ben Keman çalıcaktım . Buse çello ve bahar da piyano çalıcaktı . Bizim kendi bestemizdi . Acıyı, mutluluğu , heyecanı anlatan bi parça bestelemiştik . “Bence giriş perdesini sen yap Belinay ardından bahar başlar ben de öyle devam ederim “ dedi Buse . Kağıttaki bir notayı göstererek “ Bak bu nota yanlış olmuş “ dedim . Bahar “ Ay evet “ dedi bir kaç saat böyle konuşmuştuk . Haftaya cuma konserimiz vardı . Kafeden bi abla bağırarak “ kızlar kapatıcaz artık “ diye bağırdı . Masanın üstündeki kağıtları toparlayarak çantalarımıza kotduk . Kafeden çıkarak otobüs durağına doğru gittik . Buse nin evi bostanlıday dı . Baharın evi de güzel bahçedeydi . Oyüzden herkes farklı otobüslere binecekti . İlk baharın otobüsü geldi . Bi on dakika sonrada busenin otobüsü geldi . Ben durakta otobüsümün gelmesini beklerken gül ablayla konuşmuştum . Otobüs nerdeyse yirmi dakikası gelmediği için yürümeye başladım . Saat 12:00 olmuştu . Yetimhaneye doğru yürürken arkamdan birisinin geldiğini fark ettim . Yani hissettim . Adımlarım biraz hızlandı . Ardından hemen sağ taraftaki sokağa doğru yürüdüm . Yavaşça arkamı döndüğümde iki adam elleri ceplerinde bana doğru yürüyordu . Sokskta kimse yoktu . Sadece bir kaç apartman vardı birrane apartmana doğru yönelecektim ki iki kolumu bir el dokundu . Hızlıca kolumdaki eli çekmeye çalıştım ama gücüm yetmedi . Bir tane adam beni duvara doğru serçe yasladı . Öpmeye çalıştı . Çırpındım . Dokunmaya çalıştılar tekme attım . Bir tanesi tam dudaklarımdan öpücektiki ani bi şekilde adam yere yapıştı . Ellerimden tutan adam da serçe yere yapışmıştı . Önümde bi gölge vardı . Sokak lambası sarı ışık rengindeydi . Önümdeki gölge yavaşça hareket ettiğinde bağırarak “ dokunma bana !” Diye bağırdım . Adam sa “ sana yardım etmek istiyorum ismim bora kötü bi adam değilim “ dedi sesi çok yakın ama aynı zamanda o kadarda uzaktan geliyoru tekrar bağırarak “ Dokunma bana !” Dedim . Yere çökerek ayaklarımı karnıma doğru çektim . O gün de böyle olmüştüm . İlk başta çığlıklar , bağırmışlar , yardım dilemeler , işgenceler , sarı ışık …

“ şu anda kıriz geçiriyorsun sakin ol “ dedi bi adım daha yaklaştı . ben tekrar bakarak “ lütfen yaklaşma bana dokunma bana söz bagırmıcam ama dokunma bana “ dedim ve yavaşça ayağı kalktım . Bacaklarım çamur olmuştu. Ellerim titriyor ağlıyorum ama bakarak değil sessizce ağlıyorum . Ellerim titreyerek saçlarımı düzelttim . “ saçlarım temiz , baban yok , sarı ışık yok , acı yok , işgence yok , “ diyerek mırıldandım . Bu ilk kıriz anım değildi . Ama böyle bi kıriz anım ilk di . Adam yavaşça bir adım daha attı . Ben bir adım geriledim . İki elini kaldırarak “ Sana dokunmam sadece ben sana yardım ettim şimdi sen bana yardım et olurmu “ dedi sesi ikna ediciydi . Ellerimle kolyeme dokundum . Kolyemi mavi kazağımın içine doğru soktum . Yavaşça kafamı onaylamak için salladım . O da bir adım daha bana attı ben tekrar geri adım attım . “ şimdi sakince nefes al ve ver “ dedi dediğini yapmaya çalıştım . Ama ağlamam daha fazla şiddetlendi . Bağırarak ağladım . Gökyüzündeki dolunaya baktım . Bağırarak “ Ordasın kurtar beni anne “ dedim . Ellerimi saçlarıma geçirdim ve saçlarımı çektim . Hızlı adımlarla etrafımda yürümeye başladım . Etrafımda daireler çizerek çocukluğum ile konuştum . “ Sen temizsin Belinay kirli değilsin . 10 yaşında değilsin o kız çocuğu değilsin . “ diyerek daha çok ağladım .

Bu sefer sadece göz yaşlarım akmıyordu aynı zamanda çığlıklarımda ağlıyordu . Çocukluğumda ağlıyordu. Adam bu sefer bağırarak “ Sen temizsin ! “ dedi irkildim yerimden sıçradım . Bu sefer sakince konuşarak “ sana ne yaptılar güzel kız “ dedi . Aniden durdum . Siyah kostümlü adamda böyle demişti . Güzel kız …

“Sen kimsin “ dedim adama doğru bir adım attım . Ellerim dahala titriyor ama umursamıyordum . Adam bana bakarak “ ismim Bora doktorum ben yardım edicem sana “ dedi . Sesimi biraz yükselterek “ Sen kimsin bana yardım edeceksin ! Sen yardım edeceksin bana “ dedim küçümser bi tavırla “ Et hadi yardım “ dedim kollarımı iki yana açarak tekrar bağırdım “ beni karşı cins kolumdan dokunsa bile titrediğimi, korktuğumu , bunlara yardım edebilirmisin doktor “ dedim sesim biraz daha yükselttim . “ Kabuslarımda babamı görmemi engellermisin doktor . Bence yapamazsın çünkü ben kaç tane psikolog a gittim hiç biri yapamadı “ dedim ağlamam şiddetlendi . Tekrar bağırarak “ sarı ışıktan korkumu kimse alamadı benden “ dedim . Ardından sokak lambasının ışığına baktım . Sarı ışıktı . Adam da benim baktığım tarafa baktı . Yere oturdum ve hıçkırarak ağladım . Adam da benimle beraber oturdu . Bi süre adam sesiz kaldı . Boş bi sokakta sadece benim ağlama seslerim vardı . Adam konuşmaya başladı “ benimde çok yakın bi arkadaşımın korkuları vardı . Sadece arkadaşım değil aynı zamanda can dostum” dedi . Yaşlı gözlerimle adama baktım . “ Bana çok büyük bi görev bırakarak gitti “ dedi adam . Derin bi nefes aldım ve konuşmaya başladım . “ Korkuları neydi “ dedim Bora’ya doğru . Bora yüzünü yerden kaldırarak bana baktı “ İşgence “ dedi . Nefes alamaz gibi oldum . Onun dostuda mı işgence görmüştü . Ağlamam şiddetlendi . Bora konuşmaya başladı “ Bazen karşı cinsten korkmazsın güzel kız bazen insan kendi cinsinden bile korkabilir “ dedi . Tekrar bora konuşmaya başlıcaktıki ben konuştum “ Babam “ dedim devamını getiremedim . Bora ayağı kalktı . Bana doğru yürüdü . “ Kalk hadi evine bırakayım seni “ dedi . Ayağı kalktım ve duvara doğru yürüdüm . Çantamı aldığım sırada “ gerek yok giderim ben “ dedim . Bora “ nasıl kendim giderim manyakmısın kızım sen yürü evine bırakırım ben seni “ dedi . “ Gerçekten doktor musun sen “ dedim . “ İnat etme hadi yürü nerden gidiyorsun evine “ dedi .

“ soruma cevap vermedin “ dedim . Yaysabır der gibi başını sağa doğuru yatırdı . “Boramısın nesin bak adam madam anlamam çakarım suratına “ dedim sinirle . Bora bi mala bakar gibi baktı daha sonra yerde yatan adamlara “ Belli çaktıgın “ dedi . Sin irle dişlerimi sıktım . “ Nerden buldun sen beni ya “ dedim . Bora “ Asıl sen beni nerden buldun bela mısın besin başıma dua et kızları bu saatte yanlış bırakacak bir adam değilim . “ dedi . Bu sefer mala bakar gibi baktım . Hızlı adımlarla yürümeye başladım . Arkamdan geldiğini biliyordum ama yürümeye devam ettim . Arkamdan koşarak “ İsmin ne güzel kız “ dedi . İçimde bir şekilde güvendim Bora’ya . Beni kurtardığı için minnettar ama bundan başka bi duygu . Güvenince ötesinde bi duygu . Bora yanıma doğru gelmiştiki “ Belinay “ dedim . Bora kafasını sallayarak “ Güzel ismin varmış . İsmini kim koymuş “ dedi . Yürümemi biraz yavaşlatarak yüzümü Bora’ya doğru çevirdim .

“ annem koymuş ismimi “ dedim . Bora da “ İsmini seviyormu sun ?” Diye soru sordu . Yanıtsız bıraktım . “ Cevap vermedin “ dedi . Bende Bora’ya “ Sende cevap vermedin sana gerçekten doktor musun diye sordum cevap vermedin ben neden veriyim “ dedim bir kaşımı kaldırarak . O da bana bilmiş bi bakış atarak “ Doktorum . “ dedi . Bende Bora sorduğum soruyu söylediği için bende söylemek zorunda kaldım “ Belinay “ dedim . Bu sefer bana “ kaç yaşındasın “ diye sordu . Ben tabi mala bakar gibi bakmaya devam ettim . “ Ne yapcan sen benim yaşımı nikahınamı alıcan sabır ya “ dediğim an bora “ Belki alıcam kızım napcan” dedi . Şaşkın şaşkın baktım . Ve aniden durdum . “ Ne dedin sen az önce bak oğlum çakarım suratı” diyemeden yüzüne bir tane yumruk geçirdim . Çocuğun beklemediği bir anda olduğu için deve gibi olan vücudu yarım adım geriledi . Sanırım burnunu kırmıştım . Bora burnunu tutarak “ Sen gerçekten başa belasın !” Dedi gülümseyerek Bora’ya baktım “ Sabahtan beri çakarım suratına dedim inanmadın “ dedim kolumu tutarak beni yürüttü . “ Hop napıyon birader “ dedim . Gine kafasını ya sabır der gibi hafiften sağa doğru yatırdı . Önümüze bir tane siyah bi araba vardı . Sürücü koltuğunun yanımdaki koltuğu açtı . Beni içeriye oturrru . Ardından bora üzerime eğilerek kemerimi taktı . Ben tabi bora takarken ağayımla Bora’ya fogru tekme fırlattım . Pek işe yaramamıştı . Kapıyı serçe kapattı . Arabanın önüne doğru geldi . Sonra salak tekrar beni oturttuğu koltuğun kapısını açtı . Hafifçe kapattı . Sesli bi şekilde “ Ne yaşıyorum abi ben “ dedim . Yüzüme serçe bakarak “ sus be kızım sus “ diye dışardan bağırdı . Sürücü koltuğuna oturdu . Arabayı çalıştırdı ve nereye gitttigimizi bilmediğim için öylece yola bakıyordum . Arabayı sürerken çok fazla sessizlik olmuştu bunun yüzünden Bora’ya bakmayarak “ Müzik açarmısın “ dedim . Eli ile direksiyondan düğmelere dokundu . Clasik bi müzik çalmıştı . Bir kaç dakika sonra ister istemez ellerim hareket etti . Bazen böyle oluyordu . Özellikle clasik müzikler dinlerken . Gözlerimi kapattım . Müziğe parmaklarımla eşlik ettim . Sadece radyodan gelen clasik müziğin sesi kesildiği an bora “ Müzik mi okuyorsun “ diye soru sordu . Gözlerimi açtım ve kafamı salladım . Yol biraz daha sürdü . Bora beni iki katlı dubleks bi eve getirmişti . “ Neden Nuray’a geldik ailenlemi yaşıyorsun “ diye sordum bi raz korkmuştum . Bunu anlamış olmalıki “ Evini söylemedin o yüzden buraya geldin . Merak etme mutfakta çalışan abla annem gibidir anne derim ona “ dedi . Eve doğru yürürdük ve bora kapıyı açtı . İçerden lavanta kokusu ile karışık hastane kokusu vardı . Eve ilk geldiğimizde solonu gördüğümüzden dolayı Bora’ya baktım bora onaylarcasına kafasını salladığı için salona doğru ilerledim. Salonda siyah le şeklinde olan koltuğa oturdum . Bora “ Rahat olabilirsin hemen üst kata çıkıp gelicem “ dedi ve merdivenlerden çıktı . O sırada beyaz önlüklü şişman kısa boylu kumral saçlı bi teyze çıktı karşıma . Ellerini önünde asılı olan havluya silerek bana bakıyorduki “ Hoş geldiniz “ dedi . Teyzeye gülerek başşımı hafifçe salladım . “Hoş buldum abla “ dedim . Şimdi gidip kadına teyze diyemezdim yani hoş olmazdı sonuçta . Teyze “ İsminne güzel kızım “ diye sordu. Bense gülümsememe devam ederek “ Belinay” dedim . Teyze bana yaklaştı . Dolgulu ellerini öne ızatarak “ Benim ismimde Hatice kızm “dedi ve Hatice teyzenin elini tuttum . GÜlümseyerek Hatice teyzeye bakıyordumki merdivenlerden ayak sesi geldi. Bora merdivenlerden indi . Altında siyah eşortman ve üstünde beyaz tişört vardı . Bora bana yaklaşarak “ Uykun geldiyse üst katta 2. Kapıda misafir odası var orada kalabilirsin “ dedi o sırada Hatice teyzeye bi anne gibi sıkıca sarıldı . “ Naptın bugün kraliçem “ dedi . Hatice teyze “ Dur bi oğlum .” Dedi ve sarılan kollarını ayırarak “ senin sevdiğin yemeği yaptım oğlum mantı sen de yermisin kızım “dedi. Aslında herkesin elinden bişi yemez. Zaten mantıyı sevmezdim . Nefret ederdim . Bana çocukluğumu hatırlatır hep . Gözlerim dolmaya başlıcanı anladığımda gülümseyerek “ yok teşekkür ederim Hatice abla tokum zaten ben odama çıkıyım “ dedim ve hızlı adımlarla merdivenlerden çıktım . Boranın an önce tarif ettiği gibi yaptım . Odanın kapısını açtığım an lavanta kokusu geldi bırnuma . Derin nefes alarak kapıyı kapattım . Odada beyaz tek kişilik yatak beyaz küçük bi giysi dolabı ve piyano vardı . Yatağın üstüne konuşmuş kiyafetleri görünce yatağa doğru ilerledim . Kıyafetleri ellerime alarak bakmaya başladım . Siyah bi tişört ve siyah esortman altı vardı . Odada bir tane daha kapı vardı yüzsek ihtimalle o kapı lavabo ya açılacaktı . Tam da öyle olmuştu . Kapıyı kapatıp direk üstümdekinleri çıkardım ve lavobanın altındaki dolabi açtım . Orandan bi tane büyük poşet alıp çamurlu giysilerimi oraya koydum . Poşeti kapının arkasına bırakarak lavobadan çıktım .

Üstümde bana tam olan eşofman altı üstüme çok büyük olan siyah tişört ile yatağa yatıcaktım ki ışıksız uyuyamadıgım için etrafımda döndüm ve bi tane gece lambası buldum . Gece lambasını yatağın az ilerisindeki prize takıp ışığı kapatarak yatağa doğru yöneldim . Leyla ablaya mesaj yazıp zaten konuşmuştum zaten anlamazdı yetimhaneye gitmediği mi uyumuştur bile çünkü saat gece

2:30 falandı en son . Gözlerimi kapattım ve beni karanlık ele geçirdi .

  

Rüyamda bi odada yatakta yatıyordum . Karşımda uzun saçlı bi kadın vardı bana sesleniyor ben duymuyordum . Yatakta yatan ben küçük olmam gerekirdi ama tam tersi şu anki gibiydim . Üzerimde beyaz uzun bi elbise ama karnında kan izi var . Kırmızılık var . Yataktan yavaşça doğruldum ve “anne “ diye seslendim . Kadın benimle konuşmaya devam ediyo ama ben anlamıyordum . O sırada bi kişi daha geldi . Bu kişi erkekti . Hızlı adımlarla kadına doğru koştu . Seçe kadının saçını tuttu . Yere fırlattı . O sırada hemen kadının önüne geçtim ama fayda etmedi . Tam tersi adam içimden geçerek kadına tekmeler atıyordu . Tutmaya çalıştım adamı . Tutamadım . Kadın ağlıyo çığlık atıyo ama kimse yardım etmiyordu . Adam bağırarak “ Orospu “ diye bogurdı . Kadın ağlıyo ama istese engel olabilirdi ama olmamayı tercih etti . Adam serçe yere eğilerek kadının saçını tuttu kadını ayağı kaldırdı ve kulağına biriler söyledi ama anlayamadım sadece “ Karnındaki “ dediğini anladım . Kadını gine serçe duvara doğru attı . Duvarda damla damla kanlar vardı .

Küçük bi kız çocuğu salonda oturmuş çizgi film izliyo . Üzerinde pembe elbise vardı . Çaprazında babası annesi ile bi konuşmadalar . Kız ağlıyo annesi yanına gelecekken babası annesinin kolundan tutup yanına çekiyor ve annesine “ Bırak ağlasın “ diyo .

Pencereden dışarı izliyorum hava bulutlu ama ay az da olsa görünüyo . Bi kadın geldi saçlarımı okşamdı kulağıma eğilerek sadece “ Benim gibi olma ceylan “ dedi . Ve tekrar “ Ceylan kolay avlanır “ dedi tam arkamı dönücem kadın kayboldu sadece karanlık kaldı .

 

Bi çığlık daha attım . Küçük ben elleri yatağın yanına bağlı ayakları zincirli bi şekilde yatıyo ve başındaki sesi duymamak için çığlık atıyo . Bazen masal anlatıyo kendine . Annesinin öğrettiği masalı ceylan ile aslanın masalı .

 

Kız ağlayarak “ ceylan ormanda dolaşırmış . Ceylan bir gün ormanları yöneten aslan ceylana aşık olmuş . Ama ceylan aslanı sevmiyormuş . Zorla aslan ceylanla orman nikahı kıymış . Zorla ceylan ile evlenmiş aslan . Herkes ormanda “ Akıllı ol ceylan ormanın kralı sana aşık olmuş o kadar güzel hayvan varken “ demişler . Bir gece ceylan kralın evinden kaçmış . Kaçtığı kişi ise başka bi aslanmış . Kral aslan bunları görmüş ilk o aslanı öldürmüş . Ama ceylanı öldürmemiş ceylanı seviyormuş . Ceylan yıllarca aslanı seviyormuş taklidi yapmış . Aslan inanmış . Bir gün ceylan hamile kalmış . Ama bu aslanın çocuğu değilmiş . Bu çocuk kralın öldürdügü aslanın çoxugumuş . Kral aslalan bunu kısa sürede anlamış ve ceylanı öldürmek yerine ceylana cezası yaşarken ölmek olmuş “ dedim . Ağlamam şiddetlendi . Bi karanlık daha geldi bi süre karanlık oluştu . Aniden sarı ışık yandı . Bi adam elimde kemer ile başımda dikiliyo . Gülüyo bana . Bi adım attı . Bekledi . İki adım attı bu sefer beklemedi saçımdan tuttu . Elindeki kemer ile bana vurmaya başladı . Bağırdı . “ Kaç benden yoksa rüyaların böyle olucak acı çekeceksin aynı annen gibi “ karanlık . Karanlıkta sarı saçlı mavi gözlü her yeri morarmış bi kadın . Öylece dolu gözlerle bana bakıyo . “

Kızım “ dedi . Gözlerim dolmaya başladı. “ Anne “ dedim karşımdaki kadına . Kadın hareket ederek arkama geçti . Ve o an sırtıma bi şey sabladı. Canım çok yandı . Kalbimdeki acı kadar çok yandı . Kadın hareket ederek önüme kadar geldi . Nefes almakta zorlanıyordum . Yere düştüm . Kadın karşımda bana bakıyordu . Bana eğilerek bi eli ile çenemi tuttu . Narince baş baomagı ile çenemi okşadı . “ Benim kurtulmam seni ateşe atmaktı kızım “ dedi ardından baş parmağını çeneme bastırarak “ Ceylan acı çekecek ruhu acıcak “ dedi . Kadın öyle öfkeli bakıyorduki o bakışından korktum kadının . Sarı saçlarımı okşadı . “ ihanet bazen görünen bi şey değildir kızım “ dedi . Ardından ayağı kalktı . Artık nefes alamıyordum . Ölüyordum . Kadının gözlerinde küçümseme ifadesi vardı . “ Masalı hatırlıyormusun “ dedi . Haraket ederek odayı turladı . “ BeNur hatırlıyorsun . Ne diyordu masalda ceylanın ruhu sonsuza kadar acı çekecek gibi bi şeydi demi “ dedi .

“ O eski ceylan kaçtı . Yeni ceylan onun yerine geçti . Annesi için kendini feda etti . Ama annesi “ dedi . Kafasını iki yana sallıyorken tekrar karanlık . Uyandım . Yataktan doğruldum. Terlemiştim . Hemen tuvalatw koştum . Üstümdeki kıyafetlerle duşa girdim . Bağırarak ağladım . Gerçek olamazdı . Bu her zamankinden daha kötüydü . Acı verdi . Çok acı verdi . Annem bana bunu yapmış olmazdı . Zaten sadece bi kabus tu . Suyu kapattım . Duştan çıktım . Odaya doğru ilerledim . İllaki yedek kıyafet vardır düşüncesiyle beyaz giysi dolabinı açtım ve evet içinde birkaç giysi vardı . Kıyafetleri karıştırdım . Bi tane beyaz crop vardı artık ne alakaysa . Dolabın altlarına doğru ilerleyerek bi tane de gri eşofman altı buldum elime aldım . Dolapta siyah bi sütyen bi tanede iç çamaşır aldım . Tekrar lavobaya doğru gittim üstümdeki hepsini önceden kirli kıyafetlerin olduğu yere koydum . Yeni olanları giydim . Lavobadan çıkıp yatağa tekrar yöneliyordumki odada olan piyano ya doğru yürüdüm . Çalsam kızarlarmıydı diye düşünmeden çalmaya başladım . Aşkı , nefreti , acıyı , tatlıyı barındıran bi parçaydı . Ben bestelemiştim .

 

Loading...
0%