Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@atalantee

"Korkma bebeğim ben buradayım"

"Durum bildiriyorum, birazdan Ayanayı boğucam"

"Gerizekalısınız"

"Bak gördün mü yine senin yüzünden ikimize de bağırdı"

"Ben ne yaptım ona durum bildiren sendin"

Birazdan savaş alanına dönecek bu depoda, biraz olsun stresimiz gitsin diye boş yapıyorduk.

 

Toplam 30 kişilik ekibimiz 3'e bölündü, İdil içlerinde olmak üzere 10 kişi dışarda götümüzü kollamak için konumlanmıştı. 10 kişi giriş katta üst kata çıkacak olan 10 kişinin götünü kollayacaktı ve içlerinde bizim de olduğumuz 10 kişilik gurup üst katta adamın bizi beklediği yerde olacaktı.

Bizi yalnızca 3 kişi bildikleri için etraf çok rahatlardı oldukca az adamla bu durumu kapatacaklarını sanıyorlardı.

 

Deponun konumu gizli olduğu için normalde 5 kişi tarafından korunuyordu. Eski planımız ortaya çıkınca bizi gafil avlamak için kurdukları plan tam olarak biz depoya varmadan depoda olmak olduğu için, eski planın saatini çok geri çektik ve onlar gelmeden gelip pustuk.

 

Saat 22.30 du eski plana göre tam 00.00 da burada olacaktık, çoktan gelmiş olmarı gerekiryordu.

Betül çok gergindi Kağanla karşılacaklardı, düşman olarak, bu durum benimde canımı sıkıyordu ama işte duygunun önemi yoktur plana ve yanındaki adama sadık kalmak zorundasın.

 

Hiç görmediğim insanlarla aynı takımdaydım, Betül de çoğunu tanımıyordu.

"Eğer vurulursa ne yapıcaksın?"

"Görevimi yerine getiricem ve buradan çıkıcam"

"Sen vurulursan o ne yapacak?"

İç çekti, tahmin edemiyor oluşu her ifadesinden belliydi.

"Bilmiyorum"

Boktan deponun yönetici odasının tuvaletinde dikiliyorduk.

"Giriyorlar 3 üst 30 ast"

Önemli olan kaç kişi oldukları değil dizilişleri olduğu için konum raporunun gelmesini bekledik. Kağan, Kayra, Hakanın buraya gelicek olmasından eminim ama dışarısı daha önemliydi. Dışarıdaki adamlar Mertin değil Hakanın adamlarıydı Mert yalnızca Kağan ve Kayrayı göndermişti.

"Dışarı 15, giriş 15 üst 3"

"Konum almalarını bekleyin kimse kendini belli etmesin. Eski görev saati geçtikten yarım saat sonra başlayacağız"

Bugün buradan bu savaşı kazanmadan çıkmayacağımıza emindim çünkü başarısız olma taktirinde binayı havaya uçuracaktık kazanamıyorsak kimse kazanamazdı.

 

Odanın kapısı açıldığında Betül daha çok gerildi ben onun aksine daha rahattım çünkü ben çoktan kararımı vermiştim.

Tuvalete saklanmış olmamız çok saçmaydı ama eğer biz burada fark edilirsek 3 kişi arasından bizi kör kütük öldürmek isteyen tek bir kişi olduğu için saçma planı kabul ettik.

İçerideki konuşma sesleri duyuluyordu.

"Çoktan gelmiş olmalılar saat 23.45 her zaman saatler önce gelip konum alırlar"

Betül Kağanın dediklerine gülümseyince yavaşca onu cimdirdim ses çıkarmamak için yüzünü sıktı.

"Üç çelimsiz kadın için 30 adamımı getirdim umarım babanızın bir bildiği vardır"

"Umarım 30 adamından biri Hera'yı görebilir! Cama fazla yaklaşma gözlüklüklü bir keskin nişancı tarafından öldürülürsen babamdan azar işitebilirim"

"Babanızın özel isteği neydi?"

"Seni ilgilendirmez sen babamın söylediği şey için buradasın gerisi seni ilgilendirmez"

 

Buraya gelmiyecek olsaydık zaten birbirlerini öldürürlerdi ortamda konuşulanlardan gerginlik hissediliyordu.

"Saat 00.00"

Adam konuştuktan sonra ayak sesleri duyuldu.

"Sana cama yaklaşma dedim"

Kağanın sert çıkışmasi üzerine adamın camdan baktığını anlamıştım. Tuvaletin kapısı camın sağında kalıyordu. İdilden gerçekten korkuyorlardı haklılıkla.

"Bir gariplik var"

Kayra kuşkulanmaya başlamıştı. Harekete geçmemize daha 20 dakikamız vardı.

"Şıkıştım"

Adamın sesini çok net duymuş aynı anda birbirimize bakmıştık. 10 dakika vardı ama şu an adam kapıyı açar açmaz sıkmak için silahı kapıya doğrulttum Betül hiç rahatını bozmadı bile çünkü adamın tahmin edemeyeceği bir yerdeydik saatlerdir.

Bu kadar kolay ondan kurtulacağımızı sanmıyordum ama kapıyı açar açmaz yüzümde kocaman bir gülümsemeyle onu vurdum, sessiz binada silah sesi yankılandı.

"Yerimiz tespit edildi Hakan düştü"

Geriye depo kalıyordu patlayan silahın sesiyle dışarıda ve aşağıda çatışma başlamıştı.

Dışarı çıktık ikisi camın öbür tarafında hareketsiz dikilmiş bize bakıyordu, İdilin silahının lazerinin ışığı camdan içeri geçiyordu.

Buraya iş için gelmiştik ve plana uymak zorundaydık görevimiz Hakanı indirmekti olduğuna göre aşağı desteğe gidebilirdik. İki kardeşi umursamadan kapıya yöneldim.

"Çıkışta buluşalım Mathilda"

Dedim ve odadan çıktım. Uzun koridoru koştum geniş yol ayrılıma geldim sağ ve sol da iki merdiven vardı ikiside aynı yere iniyordu.

Yerde yatan kimlikleri belirsiz bir sürü insan ve kandan oluşmuş sıvı birikintileri, insanlığımı sorgulatacak derecedeydi burada bulunmak bunun bir parcası olmak kirli değil iğrenç hissettiriyordu, insan değilmişim gibi.

En boktan olanı ise artık bu vahşete bu insaniyet dışı olaya alışmış olmaktı sanki normalmiş gibi safını tuttuğum adamların yanında tanımadığım adamlarla savaşıp acımadan vuruyordum. Neden?

 

Tek istediğim Merti öldürmekti ama ben Mert hariç benimle alakası olmayan birçok insanı öldürmüştüm.

 

Kaçmaya çalışanlar, yerde yaralı olanlar, deli gibi sadece öldürme aşkıyla yanıp tutuşanlar onların arasında kafamda bin ton düşünce ile çok kolay ve sıradanmış gibi birilerinin hayatına son veriyorum ya da acı.

 

"Mertin adamları geliyor en geç 30 en erken 15 dakikaya burada olurlar çıkın. 2. Plana geçiş yapıcaz 10 dakika içinde depoyu terk edin"

İdlin komutu ile gözlerim Betülü aradı. Çok fazla kaybımız vardı.

"Mathilda durum belirt"

Hala yurkada mı? değil mi? onu da bilmiyordum.

Koşarak merdivenlere yöneldim yukarı çıktım koridorda yavaşca yürümeye başladım.

 

Sol tarafımdan hızla yaklaşan kişiye kafamı çevirdim tekpi veremiyeceğim kadar hızlıydı üzerime atlayı beni yere düşürdü. Kağandı

Etrafta başka kimse yoktu. Vurmak için davranacağı sırada ondan önce davrandım, onunla oyalanmayıp çıkmam gerekiyordu amacı beni oyalamaktı zaten. Gitmeye yöneldiğimde beni bırakmadı pes etmeye niyeti yoktu beni babasına sunmak için her boku yapardı. Bu ısrarcı tutumu sinirlerimi bozduğu için hakim olamadım karşılık verdim.

Çok istekli, nefretle, intikamla vuruyordu. Yumşak davranmıyrodu tüm olan gücünü bana kullanıyordu, bende aynı şekilde ona. Vurarken çıkardığı hırslı sesler onun bir deli olduğunun kanıtıydı.

Çıkmam gerekiyrodu yoksa burada patlayıp gidecektim.

"Ayana dışarıdayım çık şuradan"

Betülün dediğiyle Kağanın hayalarına tekmeyi geçirdim eğilmesini fırsat bilip sırtından çekip yere düşürdüm, kaçmak için yeltendim arkadan ayağımı tutup çekince yüz üstü çok sert bir şekilde düştüm kalkmaya gücüm bile yoktu afalladım gözlerim karardı burnumun kırıldığına yemin edebilirdim ya da dişlerimin hepsinin söküldüğüne.

Sırtımı yere serdim kalkmaya çalıyordum Kağanın karnıma attığı sert tekme ile tekrar sırtımı yerle buluşturdum, çok az bir süre yerde öylece uzanıp soluklandım, kafasını bana doğru eğdi burnuna sert yumruğumu geçirdim geri çekilecekken yüzüne çok sert bir tekme daha indirdim hızlıca yerimden kalktım gebermek üzeri gibiydim. Koridorda koşmaya başladım merdivenlere gelince dengemi kuramadım ve yarısında düştüm arkama baktığımda Kağan merdivenlerin başında bana bakıyordu tam davranacakken Kayra onu durdurdu.

 

Kapıdan çıktım, Betülü gördüm benim aksime çok sağlıklı bir haldeydi.

Yanına ilerledim 30 kişilik guruptan yalnızca 7 kişi kalmıştık. Depo patladı Kayra ve Kağan hala içerideydi.

Mert deposunun patladığını öğrenince eminim çok mutlu olacaktır.

 

Arabalara bindik evimize gidiyorduk.

"Sanırım estetik ameliyatına ihtiyacım olacak"

"Zaten hep vardı"

"Çok kötüsün Betül ne haldeyim dediğin şeye bak"

"İdil yavrum ne korkutmuşsun adamları"

Usulca işaret ve serçe parmağı arasındaki parmaklarıyla gözlüğünü düzeltti.

"Doğrudur"

Bu halde bile İdilin bu tavırları her zaman beni gülümsetmeye yetiyordu.

30 kişilik ekipten 7 kişi olarak geri dönüyorduk bu çok büyük kayıptı.

Binayı patlattık ve sanırım Kayra ve Kağan hala içerideydi, Betül ağlamaklı duruyordu yapabileceği bir şey yoktu görev gereyi yapılması gereken ne varsa onu yaptı.

 

Sanki kalbimde bir ağırlık var, bir daha onu görememek galiba.

Loading...
0%