@atalantee
|
Uykusuzluktan göz kapaklarımı zorla açık tutuyordum, tepede dikilmekten kollarımı hissetmiyordum. Yanımda uyuyan deli sayesinde istesemde gözlerimi kapatamıyordum. Saat gece yarısı 4.28'di, kollarımın ağrısını hafifletebilmek için oturur pozisyona gelmem gerekiyordu yatağın başlığını tutup doğrulmaya çalıştım, yanımdaki bedeni uyandırmamak için ağır hareketlerle oturdum.
Yine buraya gelerek hata yaptığımı fark ettim. İdili dinleseydim üçümüz bir yolunur bulurduk ama şu an bir yol yok, beni kurtaracak İdil de yok. Bu bok çukurunda onu öldürmeme imkan yok, ne kadar bana bir şey yapamayacağını düşünsemde ben annem değilim ve o bunun farkında beni gerçekten öldürüp doldurulmuş hayvan gibi yanında tutabilir.
Babam her zaman annem gibi sakin ve kibar olduğumu söylerdi acaba hangisinden bahsediyordu. Babam beni öldürmek için boğazıma yapışmasaydı, babamı cam küllükle öldürmeseydim her şey nasıl olurdu. Babam yaşıyor olsaydı bu orospu cocuğundan beni koruyabilecek miydi? Ya da bana gerçekleri anlatacak mıydı?
Kafamı yanımda uyuyan adama çevirdim, masumca uyuyordu uyuken ki sakin suratı Kayraya daha çok benziyordu ama onlar birbirinden farklı iki adam tıpkı annem ve ben olduğumuz gibi bambaşkalar.
Sağ tarafımda çalan telefonla şaşırıp kafamı telefona çevirim bu saatte kesin önemli bir şey olmuştu arayan numara kayıtlı değildi. Sinirle soluyarak uyandı ifadesini bozmadan beni süzüp telefonu aldı, dizlerinin üzerinde yatakta otururken telefonu açtı telefonda konuşan adamın sesi dışarı geliyordu ama çok net olmadığı için anlayamıyordum. Yataktan kalkıp camın önünde dikildi. O bok gülümsemesiyle bana döndü. "Çok güzel çok güzel şimdi geriye kaldı bir" Bacaklarımı kendime doğru cekip daha çok doğrulmaya çalıştım. Yüzünde gülümsemesi eksilmeden telefonu kapatıp yatağa fırlattı. Sesim çıktığı kadar bağırdım. "Sana gelirsem onlara dokunmayacağını söylemiştin orospu çocuğu" Ellerini pijamasının cebine soktu "Çok salaksın Ashina gerçekten zeki ve olgun annene değil duygularını kontrol edemeyen salak çelimsiz babana benzemişsin. Arkadaşların sikimde değil gölge dediğiniz çapulcu gurubunuz ortadan kaldırılmalı, hazır sende buradayken diğer ikisini de halledelim dedik" Benim yüzümden sevdiğim bir insan daha gitmişti. Doğduğumdan beri acıdan başka bir şey olmamıştım hala öyle devam ediyordu. Kafamı yatağa eğdim, elim kolum bağlı hayatımı bana zehir eden bir deliye hakaretler beddualar yağdırsam ne olacaktı ki. Her şeyi kabullenme raddesine kadar gelmiştim hangisine bir şey olduğunu bile bilmiyodum ikisini çok farklı seviyordum yalan doğup büyüdüğüm ihanete uğramağa doyamadığım bu dünyada bana gerçek sevgiyi hissettiren iki kadın. Gölgesi yatağa vuran bedeni beni tiskindirmeye yetiyordu benim için nefretin ta kendisiydi. Elini ceneme koyup kafamı kaldırdı, konuşmasına izin vermeden konustum. "Hayatın boyunca asla sevilmemiş duygusuz piçin tekisin. Hiç bir duygun olmadıği için sevdiğin birini kaybetmenin ne demek olduğunu bilmiyosun o yüzden rahatca herkesi öldürebilirsin çünkü sana bir şey hissettirmiyor" Cenemdeki elini sıktı yüzüme doğru eğildi. "Anneni öldürdüğümde nasıl hissettim biliyor musun?" "Eminim hiç bir şey hissetmemişsindir" Elini cenemden çekip yüzüme yumruk attı saçımı tutup kafamı geriye çekti. "Anneni ne kadar sevdiğimi anlamıyorsun" "Ama o seni sevmiyor hiç sevmedi babama aşıktı" Saçımı daha çok çekti sesi çıktığı kadar sanki bir hayvanmış gibi yüzüme doğru bağırmaya başladı gözleri kanlanmış saçımı tutan eli titriyordu canımın yanması hiç bir şey ifade etmiyordu acı çeken suratı yüzümde gülümseme oluşturdu. Sesinin evin dışına kadar çıktığına yemin edebilirdim. "Seni öldürücem" Hala bağırarak konuşuyordu. "Ama önce" Beni öpmeye çalıştığında bacaklarımla bedenini ittirmeye çalıştım. Ben altında çırpınırken o ise her yerime dokunmaya çalısıyordu, durmadan çırpınmaya ittirmeye devam ettim. "Yalvarırım yardım edin" Kimsenin gelmeyeceğini bilsemde yardım çığlıkları atıyordum. Eliyle ağzımı kapattı, pantalonumu çıkarttı yatakta uzanmam için defalarca karnıma vurduktan sonra bacaklarımı uzanır pozisyonda cekti ağzım hala kapalıyken öksürüyor bağımraya çalışıyordum. Üzerime çıktığında tekrardan bacaklarımla onu ittirmeye çalıştım. Bacaklarıyla bacaklarımı sabitledi elini ağzımdan cekip vücudumda gezdirmeye başladığında ağlıyordum bağırarak bacaklarımı hareket ettirmeye çalısıyordum. "Bırak yalvarırım bırak lütfen" Cevap vermeden kafasını boynuma gömdü hiç bir faydası olamasa da çırpınmaya devam ediyordum. "Öldür beni yalvarırım bunu yapma" Tiskiniyordum iğrenç hissediyordum gözlerimi kapatmak görmemek orada olmamak istedim yaşlar kapalı gözlerimden akıyordu, birilerinin duymadı için çığlık atıyordum. Odadan gelen sesle gözümü açıp sesin geldiği yöne baktım. Kayra elinde rambo bir bıcakla üzerime doğru koştu, Mert refleks gösterecekken açıkta kalan boynuna girdi bıçak. Bıçağı tutan eli tuttu, Kayra bıçağı çekince üzerime yığıldı Kayra üzerimde yatan bedeni defalarca bıçaklarken yalnızca etrafa saçıman kanları ve Kayranın nefret, hüzün dolu suratına baktım ağlıyordu bağırıyordu. Her yer kan olmuştu her şey kirliydi. Çekmeceleri karıştırdı sonra gelip Mertin cebinden anahtarı çıkarttı, kelepçeyi açtı kollarım aşağı sarkarken acıyı tekdardan hissettim, korkudan titreyen vücudumla yataktan kalktım ağlıyordum titriyordum acınası haldeydim. Kolumdan tutup beni banyoya götürdü, akşamdan kalan havluları küvetten çıkarmadan suyu açtı ıslanan havluyu alıp sıktı, ıslak havluyu yorgun düşmüş kanlı vücudumu temizlemeye çalışıyordu titriyordum son 2 saatte yaşadığım seylerin etkisinden çıkamıyordum ve çıkamayacaktım. "Şimdi buradan siktir olup gidiceksin tamam mı korkma seni güvenli bir yere götürücek" "Kim?" "Kağan" "Hayır onunla gitmiyorum" "Bilmediğin çok şey var bana güven ve dediğimi yap seni kızların yanına götürücek" Mert ölünce her şey bitecek sanıyordum ama sanki her şey yeni başlamış gibiydi cevabını bildiğim soruyu sordum. "Sen gelmiyor musun?" Kanlı havluyla ellerini üstün körü sildip yüzümü avucunun içine aldı. Biraz önce gözümün önunde babasını defalarca bıraklayan adam yoktu sanki karşımda hepimiz kirlenmiş insanlarız başka kirli insanlar tarafından onu nasıl yargılayabilirim ki? "Söz veriyorum gelicem" Kolumdan turup beni sürüklemeye başladı uzerime kalın uzun bir kaban girdirdikten sonra mutfağın bahçeye açılan kapısından beni dışarı çıkarttı gün ağırıyordu. Koşarak bahçeden otopark girişinin önüne doğru koştuk. Gri arabanın kapısını açtı oturmam için. "Hadi acele et" Ona güveniyordum hemde çok bu dürtüsel bir şeydi, arabaya bindim kapıyı kapatıp kağana gitmesi için haretek yaptı. Hızlı evden uzaklaşırken İdil ve Betülü merak ediyordum. Kağan her zaman ki Kağandı somutuyordu. "Kızlar nasıl" "İyi olucaklar" "Ne oldu anlatsana" "Buraya geldiğin akşam eviniz ifşalandı sen geldiğinde operasyon toplantısı vardı bu komutu veren asıl patrondu zamanında orda olmasaydım ya da haber veremeseydim onu kaybedebilirdim bu kadar bencil olmayı bırak artık" "Asıl patron derken?" "Asıl merak ettiğin şey bu mu yani" Şimdi gerçekten sıçtığımız andı ve şahsi bir mesele değildi, kızların iyi olmasına çok sevindim hemde her şeyden çok sevindim gidince diz çöküp özür dileyecektim. "Kağan baban" "Biliyorum Ashina ve onun nasıl biri olduğunu da biriyorum ve bu zamana kadar ne yaşadığımı da biliyorum ama yine de o babamdı bilmiyorum Ashina sadece Betüle ihtiyacım var" Trafik ışıklarında durunca arkasına döndü, beni süzdü berbat görünüyordum çürük bir vücut ve üzerimde temizlenememiş kanla. "İyi misin?" "İyiyim" Dedim ağlamaklı sesimle hiç iyi değildim, o da bok gibi görünüyordu. Gün doğarken camdan dışarıyı izledim her şeye rağmen doğan güneşi izledim gözlerimi kapattım, göz kapaklarım turuncukaşırken düşündüğü tek şey bundan sonra ne olacağıydı |
0% |