@atalantee
|
2 yılım şehirden uzak bozkırlara yakın eski kullanılmayan, devlet dairesine benzeyen 10 katlı garip yerde geçti. Çözmesi çok zor bir binaydı, giriş katı normal dernek gibi görünüyordu. Giriş kat no5 olarak geçiyordu genelde sadece boş oturmak soluklanmak için kullanılan bir yerdi. Bir üst kat no6 olarak geçiyordu genelde depolama amaçlı kullanılırdı. No7 yatak odalarının dışında birkac boş odanın bulunduğu bir kattı. No8 hiç oda olmayan boş bir kattı, katta sadece yakın dövüş üzerine çalışmak amaçlanmıştı yanı sıra vücut geliştirmek için birçok alet vardı. No9 atış poligonunun olduğu kattı. No10 evrakların saklandığı kattı gizlilik bu binanın en önemli olayıydı ve hatta no9 un yukarısı yasak bile denebilirdi Betül, İdil bile çok keskin izinler sayesinde oraya girebiliyordu.
No5 in alt katı no4 önemli görevlerin konuşulup planlandığı kattı. No3 ve no2 silah katıydı aklınıza gelebilecek her silah vardı hepsi. No1 patronun katıydı oraya sadece kuruluştan kalan insanlar girebiliyordu. Güven bu binada gizlilik kadar önemliydi. İdil ve Betülün anlattığına göre patron çok iyi birisiymiş, halka sadık bir adammış onları burda kendisi eğitmiş ve onlardan başka kimseyle kendisi ilgilenmemiş. Betülün dediğine göre patronun ikiz kızları varmış, Mert kuruluş dağıldıktan sonra patronu kendi safına almayı teklif etmiş kabul etmeyince kızlarını öldürmüş, patronun gölgeyi kurmak istemedindeki temeli buymuş kimsenin o ruh hastası ve adamları tarafından acı cekmesini istemiyormuş kendi yaşadıklarını kimsenin yaşamasını istemezmiş, Betül ve İdili kızı olarak görüyormuş. Bu bina sadece çok acil durumlarda kullanılan bir bina bu binada eğitilmemin tek sebebi bulunmamak, en azından yeteri kadar güçlenene kadar bulunmamaktı. Normalde Betül ve İdil burada yaşamıyormuş benim için 2 yıl burada benimle kaldılar arada göreve gidiyorlardı ama genelde benimle burdalardı. Eğitimim artık bitti ve bende onlarla yaşamaya başlayacaktım eskisi gibi gürültülü bir şehirde ama her şey daha farklı olacaktı. Ne kadar kafamı geçmişle kurcalamak istemesemde her şey dün yaşamışım gibi aklımda babamın yükü hala ellerimde ve sanırım bundan sonra hep böyle devam edecekti.
Binadan çıktık yine bir yaz ayıydı tıpkı o zaman ki gibi kapıda eski kasa bmw vardı. Hava güzel gözüküyordu "Hadisene be evimi özledim" Betül kolumu çekiştirmeye başladı. Ön koltuğa oturmak için kolumu bırakıp hızla ön kapıya koştu, gidip arka koltuğa yerleştim. İdil arabayı çalıştırdı, arkasını döndü beni kontrol etti bana karşı çok anaç davranıyordu olumlu anlamda tebessüm ettim bana kibarca karşılık verip önüne döndü. Şehire doğru sürmeye başladı. İkiside çok güzel kadındı, Betül çok asi bir çekiciliğe sahipti, kaslı çevik vücudu, kızıl kısa saçları bunu tastikliyordu ve kesinlikle Betül erkekleri birbirine düşüren tiplerdendi, İdil daha masum bir güzelliğe sahipti ince ama güçlü, uzun vücudu vardı saçları uzun, ipeksi parlak siyahtı çok akılcı plancı insandı sanki birazcık da kurnazdı. Görevlerde gizlilik önemliydi bazen çok sık imaj değiştirmek gerekiyormuş, herkesin bir görev adı varmış yalnızca gölgelerin bildiği. İdilin görevlerde kullandığı takma ad Hera Betülün ise Mathilda. Ben kendime takma ad düşünürken fazla düşünmedim annemin adını almaya karar verdim. Annem hakkında hala fazla bilgim veya fikrim yoktu, annemi daha fazla öğrenmek istiyodum.
1 saattir yoldaydık hala şehire dair bir şey yoktu "Şarkı açın sıkıldım uzun yollar beni geriyo" Betül arkasına dönüp ibnemsi bir gülüş attı. Ah cidden sadece bizi sinir etmek için her şeyi yapardı. Cebinden flash belleği çıkartı İdil itiraz kafasını salladı. Betül yılmadan ankaranın bağlarını açtı deli gibi hareket ediyordu. Aslında müzik zevkimiz çok benziyodu ve oldukça kaliteli parçalar dinliyordu ama işte ibnelik değil mi yapacak "Sen istedin şarkı aç diye. Bulunduğun durumdan mutlu olmayı öğren yoksa hayat geçmez güzelim" Doğru söylüyordu aslında. Tam bir şey diyecektim ki şarkıyı değiştirdi "Disfruto" açtı. Üzerine tek kelime etmek istemedim. Hayatında hiç aşkı tatmamış birisi bu şarkıyı asla bilmez, bu durum Betülün hakkındaki bazı düşüncelerimi değiştirdi. Herkes sadece sevilmek istiyor, bu yüzden bencillik doğuyor. Ben sevmek istiyorum sadece sevmek istiyorum hayatı sevmek zamanı sevmek doğuşu, batışı sevmek ama sanki sevemiyorum bir şeyler engel duvarlar var gibi. Bazen biliyorum şu bulunduğum durumda bunu düşünmem çok saçma ama aklıma kayrayı ilk gördüğüm gün geliyordu çok güzel çocuktu illaki o da büyümüştür, o gün onu gördüğüm ilk gün aslında kim olduğumu biliyordu benden pek haz etmeyişinden belli, benim babamda bir kıza takıntılı ruh hastası olsa bende öyle düşünürdüm. Babam zaten öyle değil miydi? Kafayı benim genlerimle bozmuş olması benim suçum değildi kimsenin suçu değildi. Kafamda düşünmem gereken onca şey varken bu çocuk beni fazla boşlukta hissettiriyordu. Kağana bana bunu yapmak istettirecek hiçbir şey yaşatmadım hatta ona hiç bir şey yaşatmadım. Ona da kızmam karısını öldüren adam oğlunu da öldürür, Helen.. sevdiği adamın elinden öldürülmek he kim böyle bir şey ister ki. Anneni öldüren adama itaat etmek zorunda olmak o daha çok koyar insana. Neden bana acımayan insanlara karşı acıma duygumu çalıştırıyorum ki kimsenin sikinde bile değilim tek istediklerinin benim ölmem olduğuna eminim.
"Aloooo kime diyorum! Eve yaklaştık börek alıcam kahvaltı yapmadık neli istersin" "Betüllü olsun hemde bolundan" "O ne demek şimdi lez değilim canım üzgünüm sana buna çok yüz vermeyelim demiştim" Dediğinde idil gülüyordu dediğimi anlamış olacak ki "Kaşarlı demek istedim hayatım bol kaşarlı" "Saygısız seni düşünende kabahat" "Seni seviyorum" Dedim havaya öpücük savurdum, bana orta parmak yapıp indi. Gelmiştik, güzel bir yere benziyordu eve gidiyor olmak beni heycanlandırıyordu, sanki önceki evime ailme gidiyormuş gibi hissettiriyordu. Betül geldi ve tekrardan yola koyulduk. Uzun plazaların olduğu yere geldik hepsi müstakil dairelerdi sanırım güvenlikten geçtik ve girdik oldukca lüks bir yerdi ben eski püskü bir şey bekliyordum arabayı otoparka bıraktık otoparktan asansöre bindik yüzümdeki şaşkınlığı gördü sanırım ve İdil lafa girdi "Bu işten para da kazanıyoruz Ashina hemde çok fazla paraa" Üçümüz salakça gülüştükten sonra parmak izini okuttu 20. Kata geldik bina zaten 20 katlıydı asansör evin içine açıldı. Hayatımda hić bu kadar zengin bir yer görmemiştim ev iki katlı geniş feraktı camlar uzunlamasına tüm manzara görünüyordu. İçeri girdik Betül koşarak kendini yere attı "Evimm o kadar özledim ki güzel evim" Idil poşeti alıp mutfağa gitti. Bende koltuğa oturdum Betülle saçma sapan surat ifadeleri yapıp gülüyorduk. "Buraya gelin" Kalkıp mutfağa gittik. Masaya oturduk idil börekleri mikrodalgadan çıkarttı sıcacık miss gibi "Bol kaşarlı ve erimiş miss gibii mmhhh" Betül koluma sert bir yumruk attı börek boğazımda kalıyordu. "Kesin şunu. Yukarıda 3 oda var benim ve Betülün odası belli sende diğerini al odalarda banyolar var zaten salon hemn burası mutfak burası ev bu kadar hayırlı olsun" Betül ağzındaki lokmayı bitirince konuştu "koridorun en son odası boş orası senindir hemen yanındaki oda benim en baştaki Idilin" "Her şey için çok teşekkür ederim" İdil ciddi ifadeyle gözlerime baktı "İş gereği böyle oluyor bizim kararımız değil" "Onu kast etmedim bana her konuda yardımcı olduğunuz için teşekkür ettim manevi olarak" Ortam çok duygusal bir hal almıştı "Üff tamam drama quen sensin hepimizi sana ağladık tamam" Bu sefer ben ona çok sağlam geçirmiştim, gülmeye başladı. "Bugün görev yok yerleşebilmen için kıyafetlerin filan" Dedi etrafa bakındı bavul arıyor olacak ki ben evden çıkarken kendime hiç bir şey almamıştım. Zaten eğitimde onların verdiği kıyafetleri giyiyordum. " ben evden ayrılırken kıyafet almadım" "Tamam o zaman biraz dinlenelim ve çıkalım çokkk uzun zaman oldu bir kaçamak yapmayalı" Diyip göz kırptı |
0% |