Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@ates

Meydanın ortasındaki şaman parçalanmış hayvan


leşlerinin etrafında dönüyor: Kendince bir şeyler


mırıldanıyor, bazen suratı bir dehşet ifadesi alıyor


bazen de mutluluktan kahkahalara boğuluyor.


Hayvan kellerindeki gözler hâlâ canlıymış gibi


etrafa bakınıyordu. Çevredekiler ürkmüş bakışlarla


şamanı izliyor. Ondan mı, yoksa hayvan leşlerinden


mi ürktükleri belli değildi. Şaman yedi başlı


hayvanın önüne oturmuş, hem onu parçalıyor hem


de akan kanlara bakıp, başını göğe kaldırıp


haykırıyordu. Bu yedi başlı beygirimsi yaratığı


avlayan avcı gururla meydanın ortasında


dolanıyordu. Ona ateşin oğlu olarak sesleniyorlardı.


Bu lâkap ona gözlerinden dolayı verilmişti.


Baktığında insanın içini yakan bakışları vardı; insanı


korkudan titretebiliyordu.


Ayı postundan yapılmış kürkünün altında insan


yavrusu olduğu belli bile olmuyordu. Meydanda


karnı yarılmış bir şekilde yatan ayıdan daha iri durmaktaydı. Eğildi, yere oturmak istedi ve elini


yere vurduğunda birden büyük bir toz bulutu havaya


yükseldi. Şaman, kan gölünün içine elini batırıp


çıkardı. Gökyüzü iyiden iyiye kararmış, ay ve


yıldızlar meydana çıkmış, ayin de bitmek üzereydi.


Şaman bütün halka seslendi ve dedi ki:


—Bu gökyüzündeki son yıldız yani son kahraman da


kaydığı zaman Aşkabat bolluk ve berekete


boğulacak, bütün çocuklarımız mutlu olacaklar.


Belki biz o günleri göremeyeceğiz ama Aşkabat'a


sadece bizim öz be öz kanımızdan gelen çocuklar


hükmedecek.


Bu sırada elini de yanındaki adamın sırtına


vuruyor, kahramanın onu soyundan geleceğini


söylüyordu. Ayinin sonu olarak bütün hayvan


cesetleri yakılan kocaman ateşin ortasına atıldı ve


ruhlarının gökyüzüne yükselmesini izlemeye


başladılar...


“İşte” dedi babası elindeki deri parçalarını yere


bırakırken…—Senin adın bu yüzden Son Yıldız… Atalarımızın


yıllar yıllar önce yaptığı ayine göre gökyüzündeki


yıldızların azalması gelecek olan son kahramanın


habercisi sayılmaktadır.


Babası haklımı bilmiyordu ama gökyüzündeki


yıldızlar çok çok azdı. Bir iki acaba gerçekten


olabilir miydi? Onlar da böyle ayinler yapılırdı. Ama


işin garip olan yanı, gökyüzündeki yıldızların


tükenecek olmasıydı. Babasına sormak için yöneldi


ama babası onu birden susturdu ve şöyle dedi:”Yarın


buraya bir şaman gelecek herkes avlayabildiği en


büyük hayvanı avlayıp kaderine baktıracak onun için


uyumalısın. Yarın sorularını ona yöneltirsin.”


—Tamam, dedi Soyi. Gecenin soğuk olmasına rağmen


çimlerin üzerine uzandı ve uykuya daldı. O gece rüyasında


ne gördüğünü hatırlamaya çalışıyor ama çok zorlanıyordu.


O geceden sonra yapılan ayini de hatırlayamadı.


Şimdi babası ona adının anlamını anlatalı tam altı yıl


olmuştu. O zaman dokuz yaşındaydı. Babasıyla bunları


konuştuktan bir yıl sonra onu kaybetmişti. Etrafındakiler


ona babasının çok çalışmaktan öldüğünü söylüyorlardı. Şu


an babasını ona anlattığı ayini daha iyi anlamaktaydı. Belleğinde o günü, babasını kaybettiği zamanı


canlandırmaya çalıştı: Sabah güneş henüz doğmamıştı.


Babasının cesedi yatağında kaskatı yatmaktaydı.


Öldüğünü anlaması uzun sürmedi. Bütün köy halkına


haber veren de kendisiydi.


Ölüyü bizzat kendi elleriyle toprağa gömen Soyi'nin


gözlerinde bir damla yaş yoktu; çünkü ayine göre o


Aşkabat'ın kahramanı olacaktı. Soyi’ye göre kahramanlar


daima yalnız olurlardı. Annesi hakkında hiçbir şey


bilmemesine rağmen babasını ölüme zorla sürüklediğinin


farkındaydı. Babası olması gerekenden fazla çalıştığı için


ölmüştü.


Bunları düşünmeye dalmışken, etraftan gelen seslerle


derin bir uykudan uyanırmış gibi kendine geldi: “Soyi,


artık gitme vakti.’ Kalktı, toparlandı. Üstü başı toprak


içinde kalmıştı ve adı da Soyi, Son Yıldız demek o ayini


hatırlatması yüzünden yasaklanmıştı, o yüzden de insanlar


onu böyle çağırmak zorundaydılar.


Elindeki aletleri sırtındaki çantaya koydu. Hava


soğumuştu, sırtına attığı ayı postu ayindeki adamınkinin


aynısıydı. Ona bu kürk atalarından armağan kalmıştı.


Soyi, kürkü sırtına atarken dedi ki kendi kendine:“ Ocanavarı avlayan benim atamdı ve ben onun soyundan


gelen şanslı kişiyim.” Kürkün içinde atalarının hiçbiri gibi


kocaman ve iri durmuyordu. Bu kürkü giyen en küçük kişi


benim diye düşündü. Evet, onlar kadar yapılı ve iri değildi


ama onlar kadar güçlüydü ve bakışları daha fazla etkiliydi.


Soyi sinirlendiği zaman, onunla göz göze gelmek çölün


ortasında bir aslanla göz göze gelmekten ürkütücüydü.


Yolda yürürken toprak yoldan toz dumanlar çıkarıyor,


sanki bir devin yürüyüşü gibi etrafı sarsıyordu. Bugün


yine sinirli ve asabi davranıyordu, bir de zihnindeki ses


onu sürekli rahatsız etmekteydi.


Evin içindeki sıcak bir hava ve bundan ötürü oluşan


kokuyu alınca dışarı çıkıp uzandı. Hava kararana kadar


uyuyan Soyi gökyüzünde ay belirince gözlerini açtı. Etrafa


bakıp insanları aramaya başladı, ses soluk yoktu bütün


insanlar diye düşündü bütün insanlar yine evlerindeler.


Tavuk gibi yine erkenden kümeslerine giriyorlar. Evinin


önündeki çam ağacının dibine uzanıp yeniden uykuya


daldı.


Bıraksalar bir yıl kesintisiz uyuyabilecek bir insandı ama


kalkması gerektiğini bildiği için sabahları çok erken


kalkıyordu. Sabah güneş doğmadan uyanmış, dışarıçıkmıştı. Etrafa da gezinirken yerde bulduğu taşları


avuçlarının içine alarak onlarla oynamaya başladı, bir taşın


üstüne oturdu elindeki küçük taşlara ilgi ile bakıyordu.


Küçüklükten gelen bir meraktı onunkisi. Üç küçük taşa


uzun uzun baktı. Taşlar, sanki bir siyah göz bebeği gibi ışıl


ışıl parlamaktaydı. Taşları, avucunun içinde öyle sert


sıkmaya başladı ki taşlardan yükselen seslerle dişlerini


sıkınca çıkan ses aynıydı. Avucunu bir den açtı eli acımıştı


ve taşlarında bir tarafı tıraşlanmış. Söylendi, biraz kızarak


sitemle.“O ışıl ışıl göz bebekleri gibi paralayan taşlar


taşlar… Şimdi kör gözler gibi anlamsız ve çirkin


duruyor”. Büyük bir hırsla: “Kör gözler!” diye bağırdı ve


taşları yere fırlattı. Ayaklarıyla üzerine bastı, taşlar


toprağa gömülene kadar zorladı. Bir iki dakika sessizce


taşların önünde bekledi ve yürümeye devam etti.


Loading...
0%