@athermia
|
Başımın her ay rutin olarak çektiğim migren sancılarını aratmayacak şekilde ağrımasına dayanamayarak şatonun gürültüsünün olmadığı yatakta yüzümü buruşturarak gözlerimi açtım. Elimi ağrıyı söküp atman ister gibi başıma götürüp ovduktan sonra etrafa bakınırken üzerinde değişik bir cübbe bulunan cadı, göz göze geldiğimiz an konuştuğu öğrenciye son sözlerini söyleyip yüzünde tuhaf bir gülümseme ile birkaç iksir şişesi alıp yanıma geldi
"İyi misin tatlım, Profesör Dumbledore muggle hastalığının şiddetli baş ağrısı yapıp bayılmana ve kafanı çarpmana sebep olduğunu söyledi, ah al bunu iç başın daha iyi olur."
Verdiği yeşil renkli sıvı dolu iksir şişesini alıp ağzıma götürmeden önce alışkanlık olarak kokladığımda greyfurt gibi kokmasıyla yüzümü buruşturmam bir oldu. İksiri veren kadına çaresizce bir bakış atmamla taviz vermeyen yüzünü görüp omuzlarımı düşürerek burnumu kapatıp iksiri içmem bir oldu. Tadı kokusu kadar midemi bulandırmadığı halde öğürmeme engel olamadım ama baş ağrımın yavaş yavaş gitmeye başlamasıyla rahat bir nefes alıp gülümsememe engel olamadım
"Teşekkür ederim Madam ..?"
Elimdeki boş iksir tüpünü asasıyla başka boş tüplerin olduğu çekmece kısmına götürüp yüzündeki samimi gülümsemesi ile geciktirmeden yanıt verdi
"Pomfrey diyebilirsin tatlım, en son hatırladığın şeyler ne?"
Ona anladığımı belirtip başımı sallarken ağrımın geçmesiyle bana neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. En son Dumbledore'un odasında ailem hakkında konuşurken dayanamayıp Dumbledore'a sarıldığımı, daha sonra göz yaşlarımı silip toparlanmaya çalışırken biraz daha sohbet ettiğimizi ve birden fenalaşıp yere düştüğümü, düşerken de Dumbledore'un beni tutmak için koştuğunu hatırlıyordum. Hatırladıklarımı Madam Pomfrey'e anlatırken hastane kanadı olduğunu laf arasında öğrendiğim yerin kapısı gürültüyle açıldı ve içeri paldır küldür, kısa sürede varlıklarına alışmış olduğum 4 büyücü girdi. Madam Pomfey onlara kızıp azarlarken Peter ona yaklaşıp sevimlilik yapmaya başlamış, Sirius ise yüzüne çapkın bir sırıtış ekleyip Peter'a katılmıştı. James ve yüzünde ufak tefek çizikler olan Remus bana doğru gelirken kendimi sıkı bir sarılmanın içinde bulmamla saniyelik nefesim kesildi. Başta bu sarılmaya karşılık versem de nefesim daralınca bunu belirtip geri çekildiğimde James'ten hemen bir özür almış -ki buna gerek olmadığını söylemiştim- bu diyaloğumuza Remus'un gülmesine sebep olmuştuk.
"Geçmiş olsun majesteleri."
Peter, bir elini sırtına koyup diğer elini öne uzatarak eğilmiş, arkasından gelmekte olan Sirius'un aniden ona çarpmasına sebep olmuştu.
"Yetişin Madam Pomfrey, taviz ediliyorum!"
Diyerek bağırmaya çalışmış, Sirius'un ağzını kapatıp kafasını koluyla sıkıştırmasıyla ufak bir çığlık atıp gülerek Sirius'u üzerinden atmaya çalışmıştı. Biz onların bu haline gülerken geçmiş olsun dileklerini kabul etmiş ve sorularının üzerine nasıl bayıldığımı hatırladığım ve Dumbledore'un Madam Pomfrey'e anlattığı kadarıyla aktarmaya çalışmış ve Dumbledore'a minnet duyduğumu söylerken diğerlerinin garip bakışlar attığını görüp duraksamıştım
"Ne, ne oldu ki?"
"İyide sen bize daha önce Dumbledore'u hiç sevmediğini, onun manipülatif, sinsi bir yaşlı bunak olduğunu söylemiştin."
"Birden fikrini değiştirmene şaşırdık sadece, açık fikirli biri olsan da inandığın şeyleri hemen değiştirecek birine benzemiyorsun tanıdığımız kadarıyla"
Sorduğum soruya karşılık önce Peter konuşurken Remus da araya girerek onun konuşmasını devam ettirmişti. Onlara göz devirip cevap verdim
"Sadece yardımı ve iyi niyeti için minnet duyuyorum, yoksa ondan yaptığı şeyler için hala nefret ediyorum, şeyler için..."
Cümleyi tamamlamak için ihtiyacım olan kelimeyi bulamamamla kaşlarımı bir süre çatıp duraksadım. Ne yapmıştı ki Dumbledore, nefret ettiğimi biliyordum, bunu hissediyordum ama neden ediyordum ki? Düşünmeye çalıştıkça başıma giren ağrıya midemin bulantısının da eklenmesiyle yine migren ağrısı olduğunu anlayıp yüzümü buruşturarak elimi kafama koydum ve hızlı hızlı masaj yapmaya başladım. Bu halimi gören James diğerlerine daha fazla soru sormamaları için uyarıcı bir bakış atmış, hızlı masaj yapan ellerimi nazikçe başımdan çekerek kendisi yavaş yavaş masaj yapmaya başlamış ve Madam Pomfrey'e seslenmişti. O bana nazikçe gülümseyip masaj yaparak rahatlatmaya çalışırken normalde azalması gereken ağrıda bir değişim hissetmememle sertçe bir nefes bırakıp koşar adımlarla buraya gelen Madam Pomfrey'i sabırsız bakışlarla izledim
"Poppy! Seni tekrar görmek ne güzel canım!"
Sirius gelen okulun şifacısına cıvıldayarak konuşmuş, Madam Pomfrey'in göz devirirken cevap vermesine sebep olmuştu
"Daha önce 5 dakika önce aynı konuşmayı yapmamış olsak inandırıcı olabilirdiniz Bay Black."
"5 dakika seni özlemem için yeterliydi demek ki Poppy."
Pomfrey göz devirerek çekmecelerin birinden ağrım ve mide bulantım için olduğunu tahmin ettiğim iksirleri çıkartırken onu başından savıp başka zaman haylazlıklarına devam etmesini, işine engel olmamasını söyleyip azarlayarak onun küçük bir çocuk gibi somurtmasına, Remus'un gülerek Sirius'un yanaklarını sıkmasına sebep olmuştu. Onlara tebessüm etmek istesem de başımda artan ağrıyla somurtmaya devam etmiş, Madam Pomfrey'in elindeki 3 iksir şişesini de alarak bitirip uyumadan önce James'e minnettarlığımı göstermek için kendimi zorlayarak küçük bir tebessüm edebilmiş ve tekrardan uykuya dalmıştım.
•𓄃• 𓄃 •𓄃 •𓄃• 𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃• 𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃• 𓄃•𓄃• 𓄃• 𓄃•𓄃•𓄃 •𓄃 •𓄃 •𓄃•
"Alt tarafı zihnine girdik, neden hala uyanamıyor?"
Sabırsız ve asabi çıkan sesin üzerine derin bir nefes verme sesi ortama yayıldı
"Alt tarafı? 4 kişi birden kızın zihnine girdik ve alt tarafı mı diyorsun Salazar?" kendinden emin bir kadın sesi bıkkınlıkla konuştu
"Bizde onun yaşlarındayken zihnimize defalarca girildi ama bu kadar uzun süre kendi zihnimde uyanmadığımı hiç hatırlamıyorum Rowena-"
"Senin varisin buradayken ona daha iyi yaklaştığını bilmem için geçmişe bakmama gerek bile yok Salazar."
Tok bir ses az önce duyduğum huysuz sesin sahibinin lafını keserek net ve biraz da alaycı bir şekilde konuşmuştu. Anlayamadığım bir kaç hareketlenmeden sonra az önceki kadına nazaran daha yumuşak ve neşeli bir ses araya girdi
"Şu an kavganın sırası değil bence dostlarım, hem görünüşe göre misafirimiz de uyanmış."
Onun bunu demesiyle gözlerimi hafifçe açtım ve dikkatimi bulunduğum rahat koltukta doğrularak önce üzerimdeki şarap rengi kabarık elbiseye, sonra ise şimdi bakışlarının hedefini ben yapmış 2 kadın 2 adamdan oluşan gruba verdim
(Elbise)
(Rowena Ravenclaw)
(Salazar Slytherin)
(Godric Gryffindor)
(Helga Hufflepuff)
Gözlerimi açmadan önce, bilincim açılırken duyduğum sesleri hatırladım ve gördüğüm yüzlerle onlara doğru konuştum
"Siz, Hogwarts'ın kurucularısınız. Rovena Rawenclaw, Salazar Slytherin, Helga Hufflepuff ve Godric Gryffindor."
Karşımdaki insanlar onaylar bir şekilde gülümseyip tatmin olmuş gözlerle beni süzerken diğerlerinden daha ağır başlı ama her an duvarda asılı kılıcı alıp savaşa gidecekmiş gibi duran adam ileriye doğru çıktı
"Varisim olduğun için daha önce de diğer varislere yaptığımız gibi seninle de bu zihin buluşmasını yapmamız gerekiyordu, eh daha önce olmasını planlıyorduk ama Hogwarts'a nedense daha önce değil bu sene kabul edildin."
Tok sesiyle konuşurken sonlara doğru sesinde ortaya çıkan kızgınlığı fark etmemek için kör ve ağır olmak gerekirdi
"Bunak Dumbledore'un aptal planlarından bir tanesi daha işte, onun zamanında olan her varis için kendi planları var ihtiyarın."
Az önce huysuz çıkan sesin sahibi Salazar araya girmiş, aynı Godric gibi sinirli bir ses tonu kullanmıştı. Tek fark zaten soğuk ve ürkütücü olan bu adamın ses tonu atamın sesinden daha fazla etki bırakıyordu
"Godric, Salazar, buraya bunun için gelmedik. Sadece varis özelliklerini söylememiz gerekir-"
"O aptal ihtiyar benim varisimin anılarını sildi! Tabi ki bunları bilmesi gerek, daha kaç varis Dumbledore tarafından manipüle edilecek?!" Godric, Rowena'nın uyarı sözlerini keserek hissetle araya girdi
"Anılarını önceden sakladığını gördük, onları zihnine geri al ve o aptal bunağı pişman et-"
"Süründüğünden emin ol ama-"
"TANRI AŞKINA!"
Sinirle ve hiddetli olan bu iki adamın konuşmaları en az onlar kadar hiddetli olan Rowena tarafından sertçe kesildi. Çoğu zaman sakinliğini koruyan bu kadın daha fazla dayanamamış olacak ki sonunda patlamıştı. Derin bir nefes alarak biraz öncekine nazaran daha az sinirli bir şekilde tane tane konuştu
"Kırk yılın başında aynı düşünceyi savunup birbirinizi savunasınız geldi, o da bu konu mu? Bizim tek görevimiz varisleri güçleri doğrultusunda eğitmek, olaylara karışmak değil!"
O gözünü kapayıp derin nefesler alırken Helga köşedeki masada bulunan cam sürahiden gümüş bir kadehe içecek doldurarak ona verip içmesini sağladı -bunu yaparken sırtını okşayıp sakinleşmesi için fısıldamayı ve arkadaşına destek olmayı ihmal etmedi tabii-.
Sessiz geçirilen birkaç dakika sonrası Rowena öncekine göre daha sakin bir şekilde gözlerini açıp boğazını temizledi ve Helga'ya elindeki kadehi uzatıp bana doğru yaklaştı. Odada bulunan iki adamda fark ettirmemeye çalışarak konunun onlardan uzaklaştığını düşünüp rahatça derin bir nefes alıp verdiler.
"Normalde Dumbledore'un odasında, varise verilmesi gereken kutunun içinde bulunan Gryffindor Şatosu'nun anahtarını kutuyla birlikte, sana ulaşmayacağını düşünerek odana koyduk.."
Devam etmeden önce araya girip büyük ihtimalle Dumbledore hakkında yorum yapacak olan iki adamı sert bakışlarıyla susturup daha yumuşak bakışlarla tekrardan bana döndü
"Güçlerinin ve sahip olduğun her şeyin detayını kutu ve şato sayesinde öğrenebileceğinden eminim, sen güçlerini geliştirene kadar burada, zihninde, sana yardım edeceğiz. Ama bu seferlik sen daha fazla zihnen yorulmadan ve bazı aptallar en gizli bakanlık sırlarını da sana söylemeye başlamadan uyansan iyi olur. Rüyalarını kontrol edebildiğini biliyorum, sadece uyanmak istediğini düşün -her zaman olduğu gibi-"
Onu başımla onaylarken aklıma takılan soruyu sordum
"Peki, size ulaşmam gerektiği zaman nasıl rüyama çağırabilirim, yani yardıma ihtiyacım olduğunda?"
Rowena bu soru karşısında detayları düşündüğüm için olduğunu tahmin ettiğim tatmin dolu gülümsemesiyle cevapladı
"Uyumadan önce bizi düşünmen yeterli -ama sen garanti olsun ve işini kolaylaştırsın diye Gryffindor soyuna ait kolyeyi takabilirsin.."
"Bekle, Gryffindor soyuna ait bir kolye mi var?"
Rowena bilmiş bir şekilde gülümseyip omzumu sıvazladı
"Kutu tatlım, kutuyu açmayı unutma, kilit senin kanında."
Onu onaylarken dediği gibi gitmek üzere gözlerimi kapatırken uyanmadan önce Godric Gryffindor'un hızlı bir şekilde 'koluna bak' diye bağırdığını ve az önceki sakin Rowena'nın hiddetle onu azarladığını duydum
Gözlerimi hızla açıp derin bir nefes aldıktan sonra bir süre derin nefesler alıp verdim ve bulunduğum ortamı inceledim. Üzerimdeki hasta kıyafetiyle birlikte uyumadan önce olduğu gibi hastane kanadında yattığımı görüp rahatlayarak yatakta doğruldum. Başım önceki kadar olmasa da ağrıyordu ama bunu zihnimde buluşan kuruculara yorup kalktım. Benim kalktığımı gören Madam Pomfrey, azarladığı öğrenciyi bırakıp hızla bana doğru ilerledi ve iyi olup olmadığımı sorduktan sonra bugünlük burada kalmam gerektiğini söyledi.
"İyiyim Madam, hem burada hiç rahat değilim ve dinlenmiş hissedemiyorum. Arkadaşlarım da merak etmişlerdir, akşam yemeğini kaçırmadan çıkmak istiyorum."
Onu kısa bir uğraştan sonra ikna etmiş, Gryffindor cübbemi giyerek içi rahat edecekse her ihtimale karşı ağrı iksiri vermesini söylemiş, iksiri aldıktan sonra teşekkür edip hastane kanadından çıkmıştım.
İksir şişesinin tıpasını kapayıp, cübbemin ceplerinden birine koydum ve hiç kimsenin olmadığı koridorda etrafa iyice bakıp kimsenin gelmediğine emin olduktan sonra sağ kolumu açtım ve kendi el yazımla yazılmış mürekkep yazısını gördüm
'Dumbledore'un odası, defter ve anılar'
İçime dolan sinirle gözlerimi kapayıp sinirle burnumdan solumaya başladım. Ne olduysa yine Dumbledore'un başının altından çıkmıştı ve bir an önce yatakhaneme gidip bu sorunu defterime ve düşünselimde anılarıma bakarak çözmem lazımdı.
"Bana oynattığın aptal rolünü sevmedim, nasıl hem gülüp hem yalan söylüyorsun?"*
Sinirle kapadığım gözlerimi aynı sinirle ve kararlılıkla açıp her ne halt yediyse Dumbledore'a bunu ödeteceğime dair söz verip sönmüş meşalelerin adımlarımla birlikte yanmaya başlaması eşliğinde yürümeye başladım.
*: Taylor Swift'in Look What You Made Me Do şarkısından bir söz |
0% |