@atness
|
Odasından ki camın önünde oturmuş son bir aydır olduğu gibi belki gelmeyecek birinin yolunu gözlüyordu Hoseok. Bahçenin giriş kapısında bir hareketlilik görünce umutla ayağa kalktı. Gelen belki de beklediği değildi ama önemli değildi onun için. Nede olsa bir kere umutlanmıştı. Koşturarak evin giriş kapısına gitti. Kapı çalmadan açmıştı. Karşısında Woojin'i beklerken onun yakın arkadaşı Joonseo'yu hiç beklemiyordu. "Woojin nerede Joonseo?" diye sordu içine düşen korku tohumlarıyla beraber. Joonseo kafasını hafifçe önüne eğip "O gelemedi Hoseok. Üzgünüm." dedi. Hoseok'un gözleri yaşlarla dolmuştu bile "Ne demek gelemedi?" diye fısıldadı. Fısıldayışı o kadar duygu yüklüydü ki karşısındakini sarsmıştı adeta. "Özür dilerim Hoseok. Woojin bir daha gelemeyecek." dedi güçlü tutmaya çalıştığı sesi ile. Hoseok olanları kabul etmek istemiyorcasına başını iki yana salladı. Gözlerinde biriken yaşlar akmaya başlarken kocaman gülümsemişti. "Woojin orada çok güzel bir ev buldu değil mi?" dedi başını hızla yukarı aşağı sallarken "Hatta senide beni alman için yolladı değil mi?" ağzından kaçan hıçkırığı durduramamıştı Hoseok. "Değil mi Joonseo?" Joonso'ya biraz yaklaşıp ellerini göğsüne koydu. "Lütfen." diye fısıldadı. "Lütfen bana cevap ver Joonseo" Hoseok Joonseo'nun da gözlerinden akan bir kaç yaşı görünce kavramak istemediği olayı kavramak zorunda kalmıştı. Hırsla Joonseo'nun göğsüne vururken "Bana en yakın arkadaşını orada bıraktığını söyleme Joonseo." diye bağırdı. "Bana kocamın gittiği avda öldüğünü sakın söyleme Joonseo" diye haykırdı. Ellerini Joonseo'dan uzaklaştırıp bir kaç adım geriye gitti ve yere düştü. "Woojin'imin ölmediğini söyle Joonseo!" diye haykırdı hoseok. Bu haykırışa içinden kurdu da dahil olunca yakın çevredeki tüm kurtlar duymuştu bu ağıtı. Hoseok haykırarak ağlarken sesi yavaşça kısıldı ve geriye doğru düştü. Joonseo ise arkadaşına verdiği sözü tutmayı ve Hoseok'u korumayı görev bellediği için adını haykırmış ve onu kucakladığı gibi klanın hekimine koşmuştu. Hoseok bir kaç saat sonra gözlerini hekimin odasında açınca şaşırsa da hatırladıklarıyla tekrar gözyaşlarına boğulmuştu. Hekim Hoseok'un uyandığını fark edince onun yanına gitti ve göz yaşlarını sildi. "Kendini böyle üzmemelisin Hoseok." dedi başını okşarken. Hoseok derin bir iç çekip "Eşimi kaybetmişken nasıl üzülmeyeyim?" diye sormuştu çatlak sesiyle. Hekim ise bir elini alıp karnının üstüne koymuş ve "Eşinin mirasını korumak için üzmemelisin kendini." demişti. Hoseok duyduklarına inanamayarak elinin altındaki karnına baktı. Hamile miydi? Sevdiği adamdan hamile? "Hamile miyim?" diye sordu kısık bir ses tonu ile. Hekim gülümseyerek başını onaylarcasına salladı ve "Woojin ile yavrunuzu taşıyorsun Hoseok." dedi. Hoseok bu seferde mutluluk göz yaşı akıttı. Bir süre sonra yavrusunun babasını göremeyeceğini fark edip hüzünle ağladı. Bir süre sonra ise yavrusunu koruma iç güdüsü ile burnunu çekip ağlamasını durdurmaya çalıştı. Sinirleri bozulmuştu adeta. Bu haberi eşinin elini sıkı sıkı tutarken almak isterdi. Hoseok düşüncelerde boğulmuşken sol elinde sıcak bir tutuş hissetti ama ne tuhaftır ki elini tutan kimsecikler yoktu. O an Woojin'i hissetti sanki. Yüzünde buruk bir gülümseme ile sol eline bakarken beyazlar içerisindeki hekimin odasına şu sözleri fısıldadı "Yavrumuza çok iyi bakacağım Woojin." sözlerinin ardından anlında hissettiği sıcak öpücük ile uykuya daldı, elindeki sıcaklığın kaybolduğunu fark edemeden. |
0% |