@atomparcalar
|
Doktor bir şey söylemeyince Melek merakına dayanamayıp "Kaç haftadır uyuyor? Neden hala uyanmadı?" diye sorar. '' Uyanacaktır yakında merak etmeyin hanımefendi . '' diyerek elindeki deftere birkaç not aldı. '' Yakında mı ? Geçen de aynı şeyi demiştiniz ama hala uyanmadı. Sizin yakında anlayışınızı biraz değiştirmek lazım. '' diyerek doktora sert bir sesle çıkıştı. Doktor korkuyla geri çekildi : '' Hanımefendi elimizde olan bir şey değil maalesef. Arkadaşınıza bağlı bir durum bu. Uyanmak istediği zaman uyanır. ' '' Doktor bey isterseniz siz buradan çıkın yoksa benim elimden de olası bir kaza çıkacak . '' dedi Melek sinirle. Doktor bey kaçarcasına odadan çıkınca Barlas Melek' e döner : '' Sakin olman gerek doktorlar elinden geleni yapıyorlar zaten. '' Melek üzgün bir şekilde , Barlas'a bakar : '' Biliyorum ama haftalardır uyuyor ve en önemlisi gece yarısına kadar eğer konseye gidip benliğini kabul ettiğini söylemezse , ne bizi hatırlayacak ne de güçleri olacak. Bu hayatta tek başına olacak . Bu şekilde bitmesini istemiyorum Barlas. '' Barlas sıkıntıyla deri bir nefes alıp verir : '' Masal uyanmadan hiçbir şey yapamayız. '' . Melek, Barlas'ın kolundan tutar ve : '' Barlas bir şeyler yapmalıyız. Ertelemenin bir yolu falan yok mu? '' der. Barlas bakışlarını hala uyanmayan Masal'a çevirir : '' İnan hiç bilmiyorum Konsey'i oyalamamız lazım bir şekilde ama ne kadar işe yarar orası meçhul. '' Melek , Barlas'ın bileğinden tutar ve :'' Hadi gel gidiyoruz. '' diyerek Barlas'ı götürmeye başlar. Barlas, Melek'in bileğini tutmasıyla : '' Nereye gidiyoruz? '' der. Melek arkasından gelen bedene başını çevirip bakar ve kararlı bir sesle : " Konsey'e bu durumu açıklamalıyız . '' ************* Masal odanın kapısı kapanınca ses ile birlikte hafifçe gözlerini açar. Gözlerini hastane odasının tavana diker ve olanları düşünmeye başlar. Nerede olduğunu, buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu ama umurunda da değildi. Aklında olan tek şey ablasının kanlı yüzündeki tebessümdü. Kapıdan tekrar ses gelmesiyle bakışlarını kapıya doğru çevirir. Doktor , Masal'ın uyanık olduğunu gördüğünde gülümseyerek Masal' ın yanına yaklaşır. '' Hastamız uyanmış anlaşılan. Doğum gününde uyanman büyük bir şans .'' der ve eksik kalan işlemlerini tamamlamak için serumu kontrol eder. Masal güçlerini gece yarısından sonra kaybedeceği aklına gelince tedirginlikle yataktan doğrulur. Aklına yaşanan olaylar gelince tedirginlikle doktora döner : '' Buradan ne zaman çıkabilirim doktor bey ? '' Doktor elindeki testlere baktıktan sonra kafasını Masal' a çevirir ve : '' Sağlığınız açısından birkaç gün burada istirahat ederseniz daha iyi olur. '' '' Gerek yok ,ben gerçekten çok iyiyim. '' der ve doktordan kolundaki serumu çıkarmasını rica eder. Doktor serumu çıkardıktan sonra Masal ayaklanır ve doktorun cevap vermesini beklemeden hastaneden çıkar. Masal hava almak için sahil kenarına gider ve sahil kenarında kıyıya vuran dalgaları izleyerek yürümeye başlar. Gece saatleri olduğu için ortalık oldukça sessiz ve sakindir. Aklına ablası gelince bir an durur ve gökyüzüne bakar. Masal elini kalbine getirerek gülümser. Ablasının dediklerini hatırlar. Ablası kalbindeydi, belki varlığını yanında hissedemeyecekti , bir daha ona sarılamayacak , yüzünü göremeyecekti ama o her zaman kalbinde olacaktı. Gülümseyerek düşünceleriyle birlikte yürümeye devam etti. Yürürken ilerideki kayalığın tepesinde bir şeyin parladığını görünce merakla oraya bakar ve kayalığa doğru yürümeye başlar. Kayalıkların önüne varınca kayalıklara tırmanır ve gece karanlığında dikkatini çeken şeyin ne olduğunu anlamak için dikkatlice bakar. Parlayan şeyin Siyah bir gül olduğunu görünce şaşırır ve güle bakarak gülümser. '' Gecenin karanlığıyla bu kadar uyum sağlarken nasıl dikkatimi çekebildin. Belki sen de benim gibi kendini karanlıktan çıkarmak istediğin için bana parladın. '' diyerek siyah gülü almak için elini uzatır ama eline dikenin batmasıyla elini hızla geri çeker. '' Ayy'' '' Hassas davranmalısın eğer onu hırpalarsan o da sana aynı şekilde karşılık verir. '' Masal sesin geldiği yöne baktığında gülün biraz ilerisinde oturan kendisine , yemyeşil parlayan gözlerle bakan bir adamın olduğunu görür. Adam ayağa kalkar ve gülün yanına yaklaşır. Adam narin bir şekilde kayalığın arasına sıkışmış olan siyah gülü alır ve Masal' a uzatır. Masal gülü eline alır ve gülümser : '' Teşekkür ederim . '' Adam gülümseyerek karşılık verir ve tekrar az önce olduğu yere giderek kayalıklara uzanır. Masal'da adamın yanına geçerek oturur ve adamın yüzünü incelemeye başlar. Yeşil gözleri ayın yüzüne vurmasıyla daha da belirginleşiyordu. Siyah şapkasından çıkan kahverengi saç telleri rüzgarın hafif esintisiyle hafifçe savruluyordu. Adam aniden bakışlarını Masal' a çevirince Masal hızla kafasını çevirerek kıyıya hızla vuran dalgaları izlemeye başlar. Adam bir süre sonra derin sessizliği bozarak konuşmaya başlar. ''Umuda ihtiyacın var sanırım. '' Masal anlamayarak bakışlarını adama çevirir. Adam , Masal 'ın anlamadım bakışından sonra tekrar açıklamaya başlar. '' Kolunda iğne izi var ve morarmış belli ki hastaneden yeni çıkmışsın. Akşam saatlerin sahilin en uç köşelerinde bir başına dolaşıyorsun ve ne kadar dalgın, üzgün olursan ol dikkatinin bir şeyi çekmesiyle bir umutla hızla oraya gidiyorsun. '' Masal tebessüm eder : '' O kadar çok mu belli ediyorum ?'' Adam , Masal' ın bu dediğine gülerek karşılık verir ve Masal'ın elindeki siyah gülü gösterir: '' Anlamını biliyor musun? '' Masal olumsuz anlamda başını sallar. Adam dalgaları seyrederken konuşmaya başlar : ''Koyu renkli olması hatta en koyu renkteki çiçek olması sebebi ile birçok kişi bu çiçeğin anlamının karamsarlıkları taşıdığını düşünür ancak kara gül yeni başlangıçları simgeler. Ölümü, son bulmayı temsil ettiğini düşünenler de var tabii ancak kara gül bir bitiş ile birlikte yeniden başlangıcı simgeler. Yani içinde birçok umudu barındırır. '' Masal birkaç dakika düşünür ve : '' Kim umutlarını bir rüzgarla darmadağın olacak bir güle sığdırır ki?'' diye sorar adama. Adam tebessüm eder ve cevap verir : '' Darmadağın olması sence o gülün suçu mu yoksa onu koruyamayan kişinin mi ? '' Adam , Masal' ın elindeki gülü alır ve Masal 'ın kulağının arkasına yerleştirir. Kulağına yaklaşır : '' Umutlarını, hayallerini koru. Bu hayat senin ve kimsenin seni yönlendirmesine darmadağın etmesine izin verme . '' der ve ayağa kalkarak kayalıktan kumlara doğru zıplar. Kayalıklardan sahile doğru yürüyerek uzaklaşır . Masal, adam gittiğinde kayalıklara uzanır ve deniz dalgalarının sesi eşliğinde gözlerini kapatarak düşünmeye başlar. Ya her şey gece yarısında son bulacaktı ya da bu gece gerçek benliğini kabul edecekti ve kendisine yeni bir hayat kuracaktı. ********************** Melek hüzünle Barlas'a döner ve : '' Konsey bizi bile ! '' Barlas :'' Ne kadar vaktimiz kaldı ? '' '' Yarım saatten daha az bir vaktimiz kaldı . Hızlı düşünmeliyiz. '' der ve elinde su küresi biriktirmeye başlar. Barlas ,Melek 'in ne yapacağını anlayınca gözlerini sinirle açar : '' Düşündüğüm şeyi yapmayı düşünmüyorsundur umarım.'' der ve sinirle Melek'in bileğini tutar. Melek, Barlas'ın elinden bileğini çeker ve : '' Aynen öyle düşünüyorum başka çaremiz kalmadı . ''diyerek küreyi oluşturmaya devam eder. Barlas sinirle Melek'in bileğini tekrar tutarak engeller :'' Burası Konsey'in bölgesi büyük bir ceza alırsın. Görevden men olursun hatta bir daha bu evrene adım bile attırmazlar. Sakın yapma Melek !! '' Melek'' Umurumda değil !! '' dedi ve elindeki gücü arttırmaya devam etti. '' Özür dilerim Melek. '' Melek, Barlas' a tuhaf tuhaf baktı ve : '' Neden özür diliyorsun ? '' der demez Barlas , Melek'in kafasına hızlıca vurarak onu bayılttı. Barlas yerde baygın baygın yatan Melek'e baktı. '' Bir arkadaşımı daha kaybedemem . '' dedi ve baygın Melek'i kollarının arasına alarak yerden kaldırdı ve eve götürdü. Barlas , Melek'in uyandığında ne kadar sinirleneceğini bilse de onu riske atamazdı. Masal çok önceden zaten bir karar vermişti ve yaşadığı olayların onda derin izler bırakacağı kesindi. Güçlerini kaybedecek olsa bile her şeyi unutması onun için en iyisi olabilirdi. Yeni bir hayat tam da ihtiyacı olan şeydi. Barlas , Melek'i koltuğa yatırdı ve kendini yandaki tekli koltuğa attı. Duvardaki saate baktığında gece yarısı olmasına 1 dakika kaldığını gördü. Saat tam 00:00 'a geldiğinde Barlas'ın gözünden bir yaş aktı. Elini gözyaşı yere düşmeden hemen yanağında sildi ve derin bir nefes aldı : '' Bu onların iyiliği için. '' diye mırıldandı. Gözlerini kapatıp yarınki olacakları düşünmeden uyumaya çalıştı. *********************** '' Melek ne yaptığını sanıyorsun ? '' dedi Barlas sinirle. ''Neden korktun mu yoksa?'' diyerek Melek elindeki su kütlesini tekrar Barlas'a fırlatır. Barlas sakinleşmek istercesine derin bir nefes alır ve Melek'e bakar. Melek'in yüzündeki şeytani sırıtma vardı. Anlaşılan Melek dünkü yaşananları kolayca unutacağa benzemiyordu. Barlas sabah büyük bir gürültüyle uyanmıştı ve kendisi de dahil olmak üzere evi resmen su basmıştı. Yanından bir su kütlesinin daha geçmesiyle düşüncelerinden sıyrılarak Melek'e bakar. '' Melek şu an saçmaladığının farkında mısın? Seninle dövüşmeyeceğim. Ben içeri gidiyorum sakinleşince sen de gelirsin. '' der ve Melek'e arkasını dönerek evin kapısına doğru yürümeye başlar. Tam kapıyı açıp girecekken bir su kütlesinin kapıyı kırıp geçmesiyle Barlas , Melek'e döner. Melek elinde bir su küresi daha oluşturur ve : '' Bu dövüş bitmeden gidemezsin !! '' Melek bunu söylerken Barlas bir yıldırım kılıcı yaratıp Melek'in karşısında durur. :'' O zaman dövüş başlasın Melek Tekinsoy !! '' der ve Melek'in hamlesini bekler. Melek kocaman bir Tsunami dalgası yaparak Barlas'a fırlatır. Barlas Tsunamiyi engellemek için yıldırım kılıcını önüne getirir. Tsunami dalgası Barlas'ı geriye doğru savurur. Barlas su etkisi geçince dikleşir ve ıslak saçlarını geriye doğru yatırır. '' Havada sıcaktı zaten serinlemiş oldum . '' diyerek Melek'e gülümser. Melek gözlerini sinirle kısar ve ellerini yumruk haline getirir. '' Beni fazla hafife alıyorsun Barlas Kuntay . '' diyerek elini havaya kaldırır ve bağırır : '' SENİ ÇAĞIRIYORUM DENİZ RUHU SEİREN !! '' diyerek elini Barlas 'a çevirir. Barlas gözlerini şaşkınca aralar , bunu beklemiyordu. Barlas'ın üstüne doğru çember halinde su dalgaları geliyordu. Çember dalgalarının içinden güçlü bir çığlık sesi gelince kulaklarını hemen kapatır ve yere çömelir. ''Siktir. Bu ses de ne?'' diyerek sesin geçmesini bekler. Barlas sesin kesildiğinden emin olduğunda ellerini kulaklarından çeker ve ellerindeki kan izlerine bakar. Barlas öfkeyle derin bir nefes alarak yıldırım kılıcını havaya kaldırır ve kılıcı Melek'e savurur. Melek hemen geri çekilir ve Barlas'ın hamlesini boşa çıkarır. Barlas kılıcını yukarıya doğru kaldırır. Barlas kılıcını havaya kaldırdığı anda parlak gökyüzü kararır ve şimşekler çakmaya başlar. Barlas kılıcını Melek'e tekrar savurduğunda Melek'in olduğu yere yıldırım çarpar. Endişelenen Melek, hemen kendine bir su kalkanı oluşturur ve Barlas'ın bir sonraki hamle yapmasına izin vermeden su kütlesini Barlas'ın yüzüne fırlatır. Barlas kılıcını öne doğru uzatarak su kütlesinin yüzüne çarpmasını engeller. Hızlı bir hareketle kılıcı tekrar Melek'e savurur. Melek beklemediği hamleyle olduğu yerde donakalır ve gözlerini korkuyla kapatır. Barlas kılıcını Melek'in boynuna getirir ve bekler. Melek gözlerini açar ve boynunda duran kılıca bakar. Barlas , kılıcı bir kenara atar ve kollarını açar : " Hadi gel buraya ." Melek hemen Barlas'a sarıl ve gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başlar. Barlas kollarıyla Melek'i sımsıkı sarar ve tek eliyle onun saçlarını okşar. Melek gözyaşları içinde '' Veda bile edemedim. '' der ve hıçkırarak ağlar. Barlas hafif geri çekilir ve Melek'in yanağından akan gözyaşını siler :'' Eğer istersen onu son bir kez görmeye gidebiliriz . '' . Melek gözyaşını silen Barlas'a bakar ve gözleri dolu bir şekilde sorar : '' Gerçekten yapabilir miyiz , bu kurallara aykırı değil mi ? '' Barlas kendisine masumca bakan mavi gözlere bakar ve gülümseyerek : '' Masal' a uzaktan bakmamamız için bir kural yok , öyle değil mi ? '' Barlas'ın bunu demesiyle Melek , Barlas'a sıkıca sarılır. '' Haklısın onu uzaktan izleyebiliriz ve başına gelecek belalardan koruyabiliriz. Hadi hemen gidelim '' Barlas kendisine sarılan ve hala gözleri yaşlı olan Melek'in saçından öper ve :'' Önce gözyaşlarını sil sulu göz . '' der. Melek, Barlas'ın kollarının arasından çıkar ve gözyaşlarını silerek derin nefes alır. '' Şimdi gidebiliriz. '' ********************** '' Her yeri aradık ama hiçbir yerde bulamadık , başına bir şey gelmiş olmasın? '' dedi Melek endişeyle. Barlas hafifçe esnedi ve : '' Şu an hafızası tamamen silindi yani başına bir şeyin gelmesinden çok ona verilen yeni hayatı anlamaya çalışıyordur merak etme . '' Barlas etrafına biraz göz gezdirdi ve sözüne devam etti : '' Artık bir yere gidip dinlenebilir miyiz ? Sabahtan beri arıyoruz. '' Melek '' Hadi şuradaki kafeye girelim hem bir şeyler içeriz hem de dinleniriz. '' diyerek Barlas'ın kolundan tutup kafeye doğru götürmeye başladı. Kafenin kapısından girecekleri sırada bir çığlık duyunca geri çekildiler ve birbirlerine baktılar. Melek ve Barlas çığlığın geldiği yöne doğru koşmaya başladılar. Çığlık duyduğu yere vardıklarında ise bu manzarayı görmeyi hiç beklemiyorlardı. |
0% |