@ay.gece
|
4. BÖLÜM: NOTLAR Ankara bu gece dahada bir soğuktu sanki. İç ürpertici bir yalnızlığı vardı. Ama bu tesisteki askerler bunu farketmezdi. Çünkü onlar yalnızlığı en derinine kadar hissedenlerdi. Vatan vardı onları yalnızlıktan kurtaran. Bu askerlere aile, eş, yuva olmuştu bu bayrak. Bir amaç... Bir hedef... Dışarıda iç ürpertici bir rüzgar esti, Kahve saçlar dalgalandı. Kirpiklere bir iki damla yağmur damlası düştü ama yağmadı. " Bu saatte, bu soğukta dışarıda ne işin var Üsteğmen? " Diyerek elindeki paltonun tekini kadına uzattı. " Saatin bir önemi yok, soğuk zaten işlemiyor. " Diyerek paltoyu aldı ama üstüne almadı. Elinde tuttu. İkili bir süre sessizce durdular öyle. Yalnızlık kokan bahçede, vatan aşkına sarılmış ve yalnızlığı siklemeyen iki asker. İki Üsteğmen. " Seni de uyku tutmadı değil mi? " Diyen adama baktı kadın. " Ben hep bu saatte uyanırım. " Adam şaşırdı. Uyuyalı yalnızca 4 saat olmuştu. Sessiz kaldı. " Ben bu saatte uyanırım da... Seni uyutmayan nedir? Yerini mi yadırgadın yoksa? " Diyerek adama dönmeden konuştu. O ara sert bir rüzgar esti ve beraberinde hafif bir yağmur getirdi. Adam kadına bakakaldı. Bunu soracağını beklemiyordu açıkçası. Ne diyeceğini bilemedi. Kadın adama döndü ve sorsrcasına baktı. " Bende bu saatte uyanırım ama geri uyurum yani. Seninkinden değişik bir durum " Dediğinde kadın gülümsedi. " Uyu. Uyku iyidir. " Diyerek önüne döndü. Yağmur kahverengi saçlarını nemlendirmişti. Üstünde ki sweatshirt ıslanmaya meyletmişti. Adamın ise siyah saçlarını ıslatmıştı yağmur. Ön kısımları alnına yapışmıştı. Adam gözlerini kadına çevirdi. Bu sefer kadın da ona baktı. Göz göze geldiklerinde istemsizce gülümsediler. " Yağmur şiddetleniyor. İçeriye geç istersen. Hasta olursun " Dedi adam. Kadın omuz silkti. Adam bilmiyordu ki kadın şimdi içeri geçerse hasta olurdu. Kadının ilacı buradaydı; saçlarına, bedenine düşen yağmurdu... " Sen geç. Ben biraz daha buradayım. " Diyerek önüne döndü. Adam kadına baktı, baktı, baktı... Gülümseyerek ellerini cebine soktu ve " İstersen nöbetçiyi uyumaya gönderebilirim " Dedi. Kadın kaşlarını çattı ve " Neden? " Diye sordu. Adam sırıttı ve " E kapıda sen bekliyorsun ya. Bırak çocuk bari uyusun " Dedi. Kadın sırıttı. " Senin benim uykumla derdin ne? " Diye sordu. " Asıl senin uykunla derdin ne? " Kadının gülümsemesi soldu. Yerini düz bir çizgiye ve hüzünlü gözlere bıraktı. Adam yanlış birşey sorduğunu anladı ama bozmadı. " Benim onlarla bir derdim yokki... Onların benimle bir derdi var. Sevmiyorlar beni gibi... " Diyerek kestirip attı. Ama pekte kestirip atmış değildi. Adam ne yapacağını bilemedi. Uzun uzun baktı. Sonra ise arkasını döndü ve tesise girdi. Kadın öylece ileriye bakmaya devam etti. Kafasını yukarı kaldırdı ve yağmuru daha net hissetmek istedi. Keşke yağmur hep yağsaydı. Belki tüm pislikler temizlenirdi. Aradan geçen az bir zaman sonra nöbetçi asker elinde bir tepsi ve bir şemsiye ile geldi. " Nedir bunlar? " Nöbetçi, " İlyas Üsteğmenim gönderdi. Eğer reddederseniz ay farkıyla rütbe üstünlüğünü kullanacağını söyledi " Diyerek tepsiyi yanda ki mermere koydu ve şemsiyeyi uzattı. Kadın tepsiye baktı. Dumanı tüten bir çay ve 3-5 tane sütlü çikolata.Birde not.Notu eline aldı. " Duyduğuma göre kadınları mutlu eden şeylerden birtanesi sütlü çikolataymış. Mutlu olur ve belki uyursun. İ. K. " Sırıttı ve nöbetçiye, " Kalemin, kağıdın varmı? " Diye sordu. Nöbetçi onaylayıp kalem kağıt verince ıslanmamasına dikkat ederek birşeyler yazdı. " Saat kaç? " " 3.36 komutanım " Kadın kağıdı nöbetçiye uzattı. " Bunu İlyas komutanına götür " " Emredersiniz komutanım. " Notta yazanları düşündü ve sırıttı. Bu tesiste hoşlanmaya başladığı ilk şey tamamen bu adamla uğraşmak olacaktı. " Doğru duymuşsun ama ben diğer kadınlar gibi değilim. Acı bana mutluluk verir. O yüzden bitter en iyisi... Bu arada şemsiyeyi açmayacağım. Canım istemiyor. Ama çayını içerim. D. K"
Kadın keyifle çayını yudumlarken nöbetçi tekrar geldi. Elinde bir not ve bu sefer bitter bir çikolata vardı. Kadın gülmemek için dudağını ısırdı. Bu not işi hoşuna gitmişti. Notu ve çikolatayı alıp askeri yolladı. " O zaman bitter getiririz. Ama canın istiyor diye askerimin hasta olmasını istemem. Hemen içeri geç. Bu bir emirdir. İ. k" Kadın gülmekle kızmak afasında kaldı ama başını iki yana sallayarak tepsiyi aldı ve içeri geçti. Bir nöbetçiye tepsiyi uzatıp çikolatasıyla birlikte odaya ilerledi. Odaya girdi ve direkt onun yatağına baktı. Uyuyordu(!). Kadın sırıtmamak için kendini zor tuttu ve sessizce giyinme odasına girip kapıyı kapattı. Kendi dolabından kuru bişeyler giydi ve çikolatayı dolaba yerleştirdi. Yine sessizce odaya, ardından da yatağa girdi. •••••• " İlk olarak koşuyla başlayacağız! " Diyerek tim komutanlarına baktı Taner Albay. " Hazır! Başla!" Her tim ritmik adımlarla koşuya başlamıştı. Görünüşe göre Dikmen Timi dün akşam fazla kaynaşmıştı galiba çünkü diğer timlerin askerleri robot misali sessizce duruyorlardı. " Çok sessiz oldu!Beni tekrar edin! " " Emredersiniz komutanım! " Taner Albay onların önünde koşarken bağırarak komando marşını söylemeye başladı. "BİZ DAĞLARA ATARIZ PUSU! " " Biz dağlara atarız pusu! " " HARAM OLDU GECE UYKUSU! " "Haram oldu gece uykusu! " " KOMANDOYA BİR YUDUM SU! " "Komandoya bir yudum su! " " VERMEZ MİSİN KONYA KIZI!" " Vermez misin Konya Kızı! "
Koşunun ardından 200 şınav, 100 mekik çektikten sonra Albay serbest bıraktı. Derin ve Toprak temiz kıyafetler alarak kadınlara ait banyoya girdi. Güzelce temizlendikten sonra odaya geri döndüler. Timin erkekleri odada yoktu. Muhtemelen yemekhaneye inmişlerdi. " Dün gece rahat uyudunuz mu komutanım? " Diye sordu Toprak. Derin dün geceye dalıp gitti ama ses etmedi. " Bana görev dışında sadece Derin de " Diyerek onu uyardı. Toprak gülümseyerek " Tamam " dedi. Tam giyinme odasına geri giriyorlardı ki İlker hızla odaya girdi. " Komutanım, Albay Dikmen Timini operasyon odasında bekliyor " Derin ve Toprak şaşırmışlardı ama mutlu da olmuşlardı. Hızla Operasyon odasına yol aldılar.
•••••••• Bir dahaki bölüm bam bam bam.Kitap daha başlamadı bile abiiii. Çok heyecanlıyım. Neyse birdahaki bölümde görüşürüz. |
0% |