@aybukedenizerayhan
|
13. BÖLÜM
Okula gitmek için ayarladığım alarmın sesiyle uyandım. Kaan’ın dolabından kıyafetlerimi aldım ve üzerimi değiştirdim. Üzerime beyaz straplez bir crop giydim, altıma da siyah hafif uzun bir şort giydim. Saçlarımı tararken Kaan uykulu bir sesle “günaydın güzelim” dedi. “Günaydın” dedim. Kaan üzerini değiştirmek için dolabına doğru yöneldi ve dolaptan gri eşofman ve bir beyaz tişört çıkarttı. İlk iki dersimiz bedendi. Kaan beni baştan aşağı süzdü ve “güzelim sabah sabah ne yaptın kendine çok güzel olmuşsun” dedi. “Teşekkürler” dedim. Saçlarımı taradıktan sonra düzleştiricimi fişe taktım. Aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı düzleştirmeye başladım. Ahmet ve Ramazan yanımıza geldiklerinde çantalarımızı aldık ve çıktık. Asansör olduğumuz kata geldiğinde hemen bindik. Okula doğru yürümeye başladık. Okulun bahçesinde Sıla ve Beren’i gördüm. Beren “günaydın” dedi. Ramazan da aynı şekilde “günaydın, ilk dersi bilen var mı?” dedi. “Beden” dedim. Bir süre sohbet ettikten sonra Kaan “aşkım biz üçümüz acaba bu akşam bara mı gitsek diyoruz” dedi izin ister gibi. “Bana niye soruyorsun ki aşkım, isterseniz gidin” dedim. Ahmet, Sılaya döndü. Sıla gülerek “ne yaparsanız yapın” dedi. Beren başını onaylar gibi salladı. Ahmet “o zaman sizde bize geçin isterseniz” dedi. Beren “Beyza müsaitse olur” dedi. Onaylar bir şekilde başımı salladım. Ders zili çaldığında hoca sadece sınıf defterini doldurdu. Bugün 11/C ile bedenlerimiz aynı dersti. Erkekler 11/C ile maç yapacaklardı. Sıla, Beren ve ben oturup dedikodu yaparak futbolu izlemeye başladık. Maç 4-2 gidiyordu. Biz bankta otururken yan taraftaki bankta ise 11/C’nin kızları oturuyordu. Kızlardan birinin “kanka Kaan çok iyi oynamıyor mu ya” dedi. Ağız ucuyla onu taklit ettim. Kaan tam o sırada bir gol daha attı. Kaan bana dönerek “aşkım gol nasıldı” diye sordu. Kızlar bize doğru döndü ve gurubun lideri gibi görünen kız bana göz devirdi. Bozulmuşlardı ama belli etmemeye çalıyorlardı. Bir süre sonra maçı biz kazandık. Karşı takımda Umut diye bir çocuk vardı. Maçın başından beri beni izliyordu. Kaanlar aralarında konuşurken Umut yanıma geldi ve “ne bu güzellik ya annene çok teşekkür et benim adıma” dedi. Sorgular bir şekilde baktım ve “neden” dedim. Hafifçe sırıtarak “senin gibi güzel kız doğurduğu için” dedi. Ahmet yavaşça yanımıza doğru yaklaştı ve “yenge bir şey mi oldu. Bu şerefsiz niye geldi senin yanına” dedi. “Yok bir şey merak etme” dedim. Ahmet başını sallayıp “tamam o zaman bir şey olursa haber ve yenge ben Kaan’ın yanına gidiyorum” dedi. Onaylar gibi başımı salladım. Umut beni baştan aşağı süzdü ve “çok güzel olmuşsun” dedi. Yalandan gülerek “teşekkürler” dedim. Umut Kaan’a doğru döndü ve “bu akşam bize gel istersen yani işin yoksa, yanlış anlama arkadaşımı tanımak isterim” dedi gülerek. Ahmet bir anda yanımıza doğru geldi ve Umut’un yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Şok olmuş bir şekilde onlara bakıyordum. Umut’un arkadaşları da yanımıza geldi Kaan ve Ramazan koşarak yanımıza geldi. Kaan ve Ramazan olanları anlamaya çalışıyordu. Umut afallayarak doğruldu ve “unutmayın sizi şikayet etmiştim ve hala geri almadım şikayetimin arasından Beyza’yı çıkartırım ve sizi tekrardan şikayet ederim” dedi. Kaan, Umut’un yakasını tuttu ve “seni eğer bir daha sevgilimin yanında görürsem varya seni elimden kimse alamaz haberin olsun” dedi ve yakasını bıraktı. Umut gülerek “onu göreceğiz ama unutma bu konu burda kapanmadı” dedi ve gitti. Kaan’a dönerek “ne yaptığını sanıyorsun ya” dedim. Gülerek “bu orospu çocuğunun ne yapabileceğini asla tahmin edemezsin” dedi. Ahmet de Kaan’ı destekler gibi “evet yenge normalde bir şey yapmazdım ama söylediklerinden sonra dayanamadım” dedi. Ramazan “neyse ne umarım disipline gitmeyiz sırf bu olay yüzünden” dedi. “Umarım” dedim Ahmet’e bakarak. Ramazan “neyse ne kapatalım artık konuyu hadi sınıfa gidelim” dedi.
(2 saat sonra) Eve varmıştık. Ahmet, Kaan ve Ramazan kıyafetlerini değiştirip çıktılar. Bizde yukarıdaki markete gitme kararı aldık. Markete giderken 2 tane adamın bizi takip ettiğini fark ettik. Hızla kızlara doğru döndüm ve “kızlar” dedim sesizce. Kızlar bana doğru döndüklerinde “kızlar çok dikkat çekmeden arkanıza bakın, sanırım iki adam bizi takip ediyor” dedim. Beren göz ucuyla baktı ama aynısı Sıla için söylenemezdi. Ani bir şekilde arkasını döndü ve adamlara gözlerini dikti. Beren “evden biraz uzaktayız birkaç sokak sonra eğer hala arkamızdalarsa Kaan’ları ararız” dedi. Sıla titrek bir sesle “kızlar ben korkmaya başladım. Ben sadece kafamı sallamakla yetindim. Beren hakılydı adamlar hala bizi takip ediyorlardı. Bu sokaktan son 20 dakikadır hiçbir arabanın geçtiğine şahit olmamıştım. Kızlarla hızlı hızlı yürümeye başlamıştık. Adamların adım sesleri daha yakın gelmeye başlamıştı. Bulunduğumuz yer kameraların kör noktasıydı. Kızlara dönerek “koşun” dedim. Aynı anda koşmaya başladık. Adamlarda bizimle birlikte koşmaya başladı. Bir sokağa döndük. Kızlara dönüp “kahretsin çıkmaz sokak” dedim. Sıla’nın sesi hala sesi titriyordu. Adamlar üzerimize doğru gelirken 2 kişi olmalarına rağmen bu kadar hızlı ve iri olmaları korkutuyordu ama belli etmemeye çalışıyordum. Adamlar bize iyice yaklaştıklarında Beren uzun olan adamın yüzüne çok sert bir yumruk indirdi. Adam bir anda sendeleyerek yere düştü. Bereni izlemeyi bıraktım ve diğer adamın bacak arasına sert bir tekme indirdim. Adamlar yerden kalkmayı akıllarından bile geçirmediklerinden emindim. Hızlıca koşmaya başladık. Markete sonunda varmıştık. Etrafımıza bakındık ve içeri girdik. Bir tane alışveriş arabası aldım. Biraz gezindikten sonra bir şeyler aldık ve kasaya yöneldik. Kasadayken çanta almadığımızı fark ettik ve “ben çanta almamışım ya” dedim. Beren “aman kızım onu mu düşünücez şimdi” dedi ve kasadaki görevliye “biz 2 tane poşet alabilir miyiz?” dedi. Aldıklarımızı yerleştirdikten sonra eve doğru yürümeye başladık. Eve vardığımızda Sıla “ya biz bugün ne yaşadık lan” dedi. Aldıklarımızı mutfağa bıraktım. Üzerimize rahat bir şeyler geçirdik ve aldıklarımı hazırlamaya başladık. Hazırladıklarımızla beraber televiziyonun karşısına geçtik. “Kızlar acaba friends mi izlesek ya?” dedim. Beren “tamam bana uyar” dedi. Sılada başını onaylar gibi salladı ve “bana da uyar” dedi. Saat gece 02:33 gibi kapı çaldı. Kaan’lar gelmişti. Sanırım sarhoşlardı. Aslında sarhoştu. Kaan sarhoştu. Ondan beklerdim ama bu kadarını asla beklemezdim. Ahmet bıkkın bir sesle “yenge Kaan sana emanet, yolun başından beri biz taşıyoruz biraz sahip çık sevgiline” dedi. Gülerek “tamam” dedim ve Kaan’ın koluna girdim. Kaan yarı ayık yarı sarhoş bir şekilde odaya doğru yürümeye başladı. Kaan yatağa oturduğunda bende dolabına doğru yöneldim. Dolaptan bir tane eşofman bir tanede sweet çıkarttım. Kaan’a dönerek “gömleğini çıkart” dedim sweeti göstererek. Kaan “tamam ama düğmeler nerde ben bulamıyorum ki” dedi. Yatağa yanına oturdum ve düğmelerini açmaya başladım. Kaan sorgular bir ifadeyle bana bakıyordu bir anda “lan sen beni soyuyorsun şu anda” dedi. Gülerek “aptal hava çok soğuk senin de üstün ıslak hasta olacaksın” dedim. Kaan aynı ifadeyle “nasıl ya ben zaten evde değil miyim ya nasıl üzerim ıslak benim” dedi. Gülerek “evdesin ama yolda ıslanmışsın” dedim. Kaan başını salladı. Sweeti giymesi için ona uzattığımda “ya bunu sonra da giyerim” dedi ve beni kendine doğru çekti.
|
0% |