@aybukenurr
|
“Ölümün ne demek olduğunu biliyorum. Annem öğretti. Annem bana harfleri,sayıları,renkleri,hayvanları,bitkileri, ayı,güneşi,yıldızı,bulutu,gezegenleri,yürümeyi,koşmayı, yemek yemeyi ve daha nicelerini öğretmişti. Ama en son öğrettiği ders en acılı, korkutucu ve üzücü olanıydı. Ölümdü. Annemden aldığım bütün dersleri öğrenmiş ve en iyi şekilde yapmaya çalışmıştım. Ama en son dersi öğrenememiş ve öğrenmeye de çalışmamıştım. Bu dersi öğrenmek de istemiyordum. İlk yüzüme çarpan yokluk ise her evladın yaptığı gibi kaybettiğim bir eşyamı bulması için anneme seslendiğim zamandı. Seslendim ama cevap gelmedi. Yokluğu sanki her eve gelişimde yüzüme vurmuyormuş gibi aniden beni yakalayıp parçalıyordu. İçimdeki küçük kız çocuğunun aldığı yara orada biraz daha büyüdü. Gitmişti. Gitmek istemese bile gitmişti. İlk aklıma sonra kalbime ve ruhuma vurmuştu yokluğu. Annemin bana aldığı küpeyi kaybettim. Bulamadım. Her yere baktım ama yok. Belki de o da senin gelip onu bulmanı bekliyordur anne. Bugünlük bu kadar yeter. Seni seviyorum, Annem.” Yolladığım mesajla iyice gömüldüğün koltuktan sonunda kalkabilmişsin. Ne ara aktığını bilmediğim göz yaşımı sildim. Telefondan saate baktığımda akıp giden zamanı hiç fark etmemişim. Yarım saat içinde evden çıkmazsam derse geç kalacaktım. Hızla odama yöneldim. Tahmin ettiğimden daha erken okula gelmiştim ve bir kahve içmeye vaktim vardı. Her ders saatini beklerken arkadaşlarımla oturduğumuz kafenin içine girdim. Her ders saatini beklerken burada buluşur öyle derse geçiyorduk. Bugün yine aynı yerde olduklarına emindim. Her zaman oturduğumuz masaya yöneldiğimde yanılmadığımı gördüm. Masaya yaklaştığımda yükselen sesler içimdeki merak duygusunu dürtüklemişti. “Bebeğim sana diyorum ki o gün Galatasaray- Beşiktaş derbisi var. Sende ısrarla benimle gel diyorsun. Gelemem hem ben çocuklara maçı izleyeceğiz diye söz verdim.” diyerek kendini açıklamaya çalışan Mert’e baktım. Damla sinirle Mert’i dinlerken, Selin bıkkınlıkla onlara bakıyordu. Selin, beni gördüğünde bariz bir şekilde rahatlama yaşadı. Onun bu haline güldüm. Masadaki boş sandalyeye oturdum. “Sonunda gelebildin! Biraz daha bu ikisiyle tek başıma baş etmem gerekseydi Selin diye birinin olabileceğini düşünmüyordum. Ben artık daha fazla ikisine de katlanamıyor ve sana paslıyorum.” Diye bıkkınlıkla konuştu. Tahmin etmek zor değildi. Damla ve Mert’in ilişkisi kendileri kadar çevrelerindeki insanları da yorabiliyordu. Selin’in sitemli konuşmasıyla kavga eden çift Bensu’ya döndü. “Biz birbirimizle kavga ediyoruz. Seni rahatsız etmedik.” Diyen Damlaya Selin’den cevap hiç gecikmedi. “Selin, şu yanımda oturan şahısa sessiz olmasını söyle. Ben haklıyım dimi Selin. Masaya oturduğumuzdan beri tartışıyorsunuz ve her onunla konuşmak istemediğinde beni kullanıyorsun. Böyle böyle ikinizin arasında kaldım.” Dedi Selin. Sonra bana döndü ve “Bana yardım et ve beni ikisinden kurtar.” Diyerek bana masum bakışı atmaya başladı. Gülümseyerek oturduğum sandalyede dik bir pozisyona geçip tartışmanın konusunu anlamaya çalıştım. “Arkadaşlar öncelikle sakin olalım. Problem ne tam olarak?” Diye sordum. Damla hiçkimseye fırsat vermeden kendi açıkladı. “ Batu Lucas Silver, Türkiye’ye geliyor. Türk olmasına rağmen buradaki ilk konseri ve ben çok gitmek istiyorum. Mert bey ise o gün derbi olduğu için benimle gelmiyor. Adam dünyanın en ünlü şarkıcılarından biri ve ben bu konseri kaçırmak istemiyorum.” Dedi sitemle. “Bebeğim, Güneşim. Bu derbi için ne kadar heyecanlı olduğumu biliyorsun. Bensu ve Selin seninle beraber gelirler.” Mert her zaman yaptığı gibi olayı bizim üstümüze atmıştı. Mert’in bu derbiden bahsettiğini hatırlıyordum. “Mert haklı. Biz seninle geliriz. Hem bende merak ediyordum konseri.” Dedim. Damla bana baktı. “Gelmek istemiyorsanız söylesin. Benim için zahmete katlanmanıza gerek yok.” Dedi. Selin benden önce davrandı “ Ne zahmeti? Seninle beraber konsere gelip bolca eğleneceğiz. Hem kız kıza vakit geçiririz.” Başımı sallayarak Selin’e destek oldum. Selin,önündeki iki kahveden birini bana uzattı ve “ Bu amercanoyu sana almıştım. Ama olaydan dolayı veremedim.” Dedi. “Tamda canım çekmişti.”dedim “Tahmin etmiştim.” Ders saatinin yaklaşmasıyla beraber dersliğe doğru hareket ettik. Selin ile ikimiz psikoloji okuyorduk. Damla, grafik tasarımı Mert ise makine mühendisliği okuyordu. Damla ve Mert’in ilişkisi arada sallansa da devam ediyordu. Selin, iki yıllık ilişkisinden yeni ayrılmıştı. Bu yüzden konser hepimize çok iyi gelecekti. Damla, biz dersteyken mesaj atmış ve biletleri ön satıştayken almıştı. Annemden sonra çok etkinliklere katılmamıştım ama bu sene üniversitedeki son senemdi ve iş hayatının yoğunluğuna girmeden önce vakit geçirmek istiyordum. Konser 2 hafta sonraydı. Bundan sonrası konserde ne giyeceğimize karar vermek ve bolca eğlenmekten geçiyordu. |
0% |