@aybukenurr
|
İngilizce ödevim için araştırma yapıyordum. Ödevimin konusu tanımadığınız yabancı bir insanla diyalog kurmaktı. Normalde kendi kendime diyalog yazmayı planlarken ilkokulu beraber okuduğum ve ortaokulu da beraber okumakta olduğum en yakın arkadaşım Sevgi’nin önerisiyle yabancılarla konuşulmasını sağlayan bir siteye üye olmuştum. İçimden bir ses yanlış bir şey yaptığımı söylüyordu. Ama Sevgi o kadar ikna edici konuşmuştu ki sanki buradan yardım almazsam proje ödevimin güzel olmayacağını düşünmemi sağlamıştı. Sitenin üye olmak konusunda son yazısını da okuyup onayladım. Gerçek adımı kullanmamıştım. Miray, ismini kullanmıştım. En sevdiğim oyuncunun ismiydi. Ama soyadımın genel bir anlamı yoktu. Pembe kalpli küçük not defterime ‘Miray Gökmen’ yazdım. Okula gittiğimde Sevgi’ye gösterecektim. O da bana takip isteği atacaktı. Kendime üç kişiyle konuşma hakkı koydum. Gerçek ve özel bilgilerimi vermeyecektim. İlk mesaj hesabı açtığım gibi gelmişti. Fotoğraf koymamıştım. Karşı tarafta da fotoğraf yoktu. Yazdığı mesaj İngilizceydi. Hemen kitaplığımda duran İngilizce sözlüğü aldım. Yazdığı mesajları not defterime İngilizce ve Türkçe bir şekilde geçirmeye başladım. “Merhaba.” Yazmıştı. “Merhaba.” “Hangi ülkede yaşıyorsun?” Normalde yaşadığın ülkeyi seçebiliyordun ama ben o özelliğini kapatmıştım. Kişisel bilgilerimi hiç tanımadığım birilerine açıkça söylemek doğru gelmiyordu. “Fransa.”dedim. Halbuki on üç yıllık hayatımda hiç ülke dışına çıkmamıştım. Konuşma ilerliyordu. Ödevim için gerekli soruları sorup edindiğim cevapları da not defterime yazıyordum. Proje ödevim için gerekli olan her bilgiyi edinmiştim. Üç kişiyle konuşmuş sorular hakkında farklı görüş almıştım. Normalde ailemiz ortaokulda olmamıza rağmen bize telefon almadığı için Sevgi’yle bu uygulamadan konuşacaktık ama ben hesabı silmek istiyordum. Hesap ister istemez bana güven vermemişti. Hesabımı silmek için gerekli adımları uyguluyordum. Hesabın silinmesi için tek bir adım kalmıştı. O an gözüme mesaj kutusuna düşen istek bildirimini gördüm. Hesabı silmek için tek bir onaya basmam yetiyordu. Ama içimdeki ses bu mesaja bakmam gerektiğini söylüyordu. İlk kez içimdeki sesi dinledim ve mesajı açtım. Bir video vardı. Tıkladım. Yüzü gözükmeyen bir genç erkek vardı. Elinde akustik gitar tutuyordu. Oynatma tuşuna bastım. Odamın içini ahenkli bir gitar sesi doldurdu. Parmakları gitarın üzerinde nahif bir şekilde hareket ediyordu. Müziğin sözleri yoktu ama çaldığı ses bütün hisleri ve duyguları yansıtıyordu. Oynatma tuşu hiç durmamıştı. Kaçıncı kez dinlediğimi bilmiyordum. Videoyu kapatıp mesaj kısmına geçtim. Yaşadığı ülkeye baktığımda Türkiye yazdığını gördüm. Türk müydü? Bunun öğrenmenin en kolay yolu attığı videoya Türkçe bir şekilde cevap vermekti. ‘Çok güzel olmuş.’ ‘Harika.’ Tarzında şeyler yazmak istemiyordum. Bu kelimeler şu an hissettiğim duyguları yansıtmazdı. Bu yüzden içinden geldiği gibi yazdım. Dinlediğimden beri aklımda duran cümleyi yazdım. “Bayıldım. Samimiyetle söylüyorum. Bu harika müziğin ilk şarkı sözleri de benden olsun. Aşk,seninle yıldızların parlak Işıklarında olmayan müzikte dans etmektir. Aşkın sonsuz bir yolculuk,ruhumun nefesi.” Aslında her şey böyle başlamıştı. |
0% |