Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11.Bölüm-GİZLİ SEVDA

@aybukeservi

Bölüm Şarkısı: İrem Derici - Gizli Sevda

Oykun Fahat

Büge'nin canı yandığı zaman benim canım daha fazla yanıyordu. Önem sırasında diğer insanları, kendinden öne koyuyordu. Diğerleri iyi olsun da kendi canını umursamasın...

Ertesi gün Barınla kahvaltı yaptıktan sonra evi toparladık. Kırk yılda bir gerçekleşen öğleden sonra ders olması ve o ders saatinin de az olması gerçekleşiyordu. Ancak içimde bir gram mutluluk yoktu.

Büge'nin beni engellemesine kafam takılmıştı. Gece boyu düşünüp durmuştum. Bu kızı sıkacak bir şey mi yapmıştım da bana patlamıştı?

Evi topladıktan sonra Barın'ın ısrarıyla basketbol oynamaya gittik. Arkadaşlığımızı bir kenara bırakıp oyuna verdik kendimizi. Sanki karşımızda iki ezeli rakip vardı. O derecede sert oynuyorduk çünkü.

Nihayet stresimizi atıp kendimize geldikten sonra eve gidip duş aldık. Okuldan sonra spor salonuna gitmeyi düşündüğüm için spor çantamı da topladım ve gitarımı yanıma aldım. Ders saatinin yaklaştığını görünce Barın'ın arabasına binip okula geçtik.

Profesörün verdiği görevlendirmede Allah'tan Barınla aynı gruptaydık çünkü ya Barın ya ben bir şeyi mutlaka eksik yapardık. Sürekli olrak birbirimizin arkasını topladığımızdan artık alışmıştık bu duruma.

Gitarı çaldığım yere gelince Büge'yi aradı gözlerim ama o gelmemişti. Büge'yi kafamdan atmaya çalışıp gitara odaklandım. Şarkıyı hissederek söylediğimi biliyordum bu sefer. Çünkü şarkı anlamlı ve duygu yüklüydü.

Mini gitar konserim bittiğinde eşyalarımı Barınla topladık ve arabası olduğu için spor çantam dışında eşyalarımın hepsini arabasına koyduk. O eve giderken ben de otobüse binip spor salonuna gittim.

Öğlen yaptığımız basketbol macerasının üzerine spor salonuna gelmiştim akşam saatlerinde. Kafamın içini boşaltmam gerekiyordu çünkü. Bu sinir iyice germişti beni ve nerede atmam gerektiğini bilmiyordum açıkçası.

Spor salonunda birkaç saat oyalandıktan sonra eve geçtim ve biraz dinlendim. Dinlenmem ve stresimi atmam gerçekten kendimi daha rahat hissetmemi sağlamıştı. En azından kafam rahatlamıştı ve bomboş hissediyordum.

Dinlenmenin ve kafa rahatlığının insana verdiği huzur bambaşkaydı. Hiçbir şey kafanda yoktu ve bomboş hissediyordun o dakikalarda. Ancak bu rahatlama Büge'nin aklıma gelmesiyle uçup gitti.

Büge'yi unutmak için Profesörün verdiği görevi hatırlattım kendime. Barın'ın yanına geçtim ve işimizi bitirdikten sonra maç izledik. O arada yemeklerimizi yapmaya üşenmiş ve dışarıdan söylemiştik. Zil çalınca kapıdaki kuryenin getirdiği yemekleri kapıdan alıp masaya dizdik.

Maçın arasında hem yemeği yedik hem maçı seyrettik. Yemek faslı bittikten sonra ortalığı toparladık ve herkes odasına çekildi. Telefonu masada unuttuğumu hatırlayınca geri içeri girip aldım masanın üzerinden.

Bugün hiç telefonla ilgilenememiştim. Daha doğrusu ilgilenmemeyi seçmiştim. Eğer elime telefonu alsaydım Büge'ye mesaj atacaktım. Akşam Büge'yle olan konuşmamızı sakince düşününce onun da haklı olduğunu fark ettim.

Kız için her şey üst üste gelmişti ve bir de okulu vardı. Bütün her şey toplanıp üzerine gelince bunalmıştı. Bir kişinin bir şeyle ilgilenmesi başka, her şeyin üst üste gelmesi başkaydı.

Düşünürken telefonumun sesi doldurdu odayı. Ekranı açıp baktığımda Büge'den mesaj geldiğini gördüm. Melih'e neden öyle söylediğimi soruyordu. Attığım mesajın aynısını yeniden yazdım ona çünkü gerçekten öyle hissediyordum.

Kendimi açıklamamı haklı bulmuş olacak ki daha fazla uzatmadı ve ne yapacağımızı sordu. Onu zamanı gelince düşüneceğimizi söyledim. Birbirimize iyi geceler diledikten sonra ona ' Yarınların Kızı ' diye hitap etmiştim.

Sürekli olarak Güzel Göz diyordum ona. Çünkü anlamı farklıydı benim için. Gözlerinden dolayı değil de gözlerinin bana hissettirdiklerinden dolayı öyle sesleniyordum. Gözlerinde sanki hayat vardı, hayat gözlerine bakınca anlamlanıyordu sanki...

Sonunda düşüne düşüne ve günün yorgunluğuyla yatakta sızıp kalmıştım. Sabah olduğunda anlamıştım bunu çünkü yorganı bile üzerime almamıştım. Yorgunluğum o derece son raddedeydi. Barın'ın hazırladığı kahvaltılıkları yedikten sonra toparlanarak okula gittik.

Kahve almak için kantine girdiğimiz sırada telefona mesaj geldi.

 

bugekedn_0: Her zaman sen yazarsın, bu sefer ben.

Ne yapıyorsun bakalım?

 

kdnbuge: Hiçbir şey. Ders için okula geldim.

Sen napıyorsun?

 

bugekedn_0: Bugün ders yok benim.

O yüzden evde pineklemece.

 

kdnbuge: Dün seni göremedim buralarda.

Zaten bende erken çıktım okuldan.

 

bugekedn_0: Neden ki?

Önemli bir olay mı vardı?

 

kdnbuge: Arkadaşımla basketbol oynadık dün.

Sonra da salona geçtim.

 

bugekedn_0: Ya, ben de voleybolla ilgileniyorum.

 

kdnbuge: Öyle mi, bundan haberim yoktu.

 

bugekedn_0: Nasıl olmaz çocuk.

Takım kaptanıydım ben geçen sene.

Sen nasıl bir takipçisin? Takip ettiğin kişiden haberin yok resmen.

 

kdnbuge: Diyecek bir şey bulamadım.

Çünkü bu konuda sana sözüm yok.

Ve her türlü üste çıkacağını hissediyorum.

 

bugekedn_0: Aynen öyle. Hiç bulaşma bence.

İyi bakalım, benim işlerim var. Sonra görüşürüz.

 

Son yazdığından sonra çıkmıştı sohbetten büyük ihtimalle. Benimle konuşurken kendi oluyordu. Öyle saf, öyle muzurdu ki sözleriyle...

Bügeyle konuşmam bittiğinde ders saatinin de yaklaşmış olduğunu gördüm ve Barınla amfiye geçtik. Dersin ardından kantine geçtiğimizde Berne'de arkamızdan kolumuza girip selam verdi. Bıcır bıcır kız olduğu için gördüğü yerde yanımıza gelirdi. İkisini de masaya yolladıktan sonra yiyecekler bir şeyler alıp ben de yanlarına geçtim.

Biz yemek yerken Büge ve arkadaşları kapıdan girdiler. Etrafta dolu olduğundan oturacak alan yoktu, sadece üç sandalye boştu. Etrafa bakınırken elimi kaldırdım yanıma gelmeleri için.

Büge, diğerlerine söyledikten sonra yanımıza yürüdü. Arkadaşları da onu takip ettiklerinde sandalyeleri masaya çektim ve oturmalarını işaret ettim. Oturduklarında başta teşekkür ettiler ve sessizlik oldu birkaç dakika boyunca. En sonunda Büge konuşmaya başladı.

'' Siz arkadaşları tanımıyorsunuz. Oykun'u tanıyorum ben, gitar çaldığında onu dinlemeye gidiyorum. '' Büge'nin konuşmasını ben devam ettirdim.

'' Evet, ismen birbirimizi tanıyoruz. Oykun Fahat ben, İşletme 2.sınıfım. ''

'' Büge Keden, İşletme 1.sınıfım. ''

'' İriz Soyda, İşletme 1.sınıfım. ''

'' Barın Beken, İşletme 3.sınıfım Oykunla. ''

'' Berne Say, Basın Ve Yayın 1.Sınıfım. "

'' Pamir Akın, Medya Ve İletişim 2.Sınıfım. ''

'' Biz dolaşıyorduk, yer bulamadığımızdan yanınıza geldik. Sorun değil di mi?"

" Yok ne sorunu, oturabilirsiniz. Hem tanışmış olduk. "

" Biz Pamirle tanışmıştık zaten . " Berne'nin konuşmasıyla herkes şok oldu.

"Ne zaman tanıştınız?"
"Ne alaka lan?"

Bu sorular Barınla benden yükselmişti ve Pamir'e öldürecek gözle bakıyorduk.

'' Derste tanıştık işte. Aynı dersi alıyormuşuz. Sonra anlatırım ya. '' Kaçmaya çalışıyordu Berne. Büge saate baktı ve İriz'e döndü.

'' Hadi o zaman, bizim mola biter ve bu kızlar gider. '' Gülerek ayağa kalktıktan sonra herkese iyi günler dileyerek gittiler. Biz biraz daha kantinde oturduktan sonra kalktık. Derse 1 saat kalmıştı, zamanın geçmesi için kütüphanede biraz dolandık. Ondan sonra da dersin olduğu amfiye geçtik.

Derslerin bitmesinin ardından gitar çaldığım sokağa gittim. Üç gündür kısa sürüyordu çalmam ama gerçekten kendimi yorgun hissediyordum. İşimi bitirdikten sonra eve geçtim ve direk odama girip uyudum.

Akşam Barın'ın uyandırmasıyla kalkıp yemek yedik. Camdan dışarı bakarken karşı apartmandaki bir kızın gülerek zıpladığını gördüm. Yanına başka bir kız geldi ve onunla dans ettiler bu sefer.

Kızları görünce aklıma Büge geldi. Eve geldikten sonra konuşmamıştık. Ayrıca bugün onu çaldığım sokakta da görememiştim. Büge'yle olan sohbetimize girdim ve ona şarkı gönderdim. Birkaç sene öncenin sevdiğim şarkılarındandı.

kdnbuge: Merhaba Güzel Göz.

Bu şarkıyı sana ithaf ediyorum.

İrem Derici - Gizli Sevda

Loading...
0%