Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23.Bölüm-ZAAF

@aybukeservi

Bölüm Şarkısı: Pera - Seni Kaybettiğimde

Büge Keden

Oykun'un bir derdi olduğunu anlamıştım beni çağırdığında. Bir diyeceği varmış ama diyemiyormuş gibi kıvranıp duruyordu. En sonunda benimle konuşmak istediğinde tamam dedim. Ardından demirlerin olduğu yere götürmüştü beni.

Demirlerde otururken bana içini döktüğünde dediklerinden beni yaralayan tek cümlesi, ''Tutunduğum tek dalım müzik oldu.'' demesiydi.

Tutunacak dalının olmaması nedir bilirdim insanın. Ailen bir tarafa, kendini açabileceğin kimsenin olmaması nedir çok iyi bilirdim. Ailene bile anlatsan onların da anlamayacağı bir şey olacaktı. O zaman kendimi, kendime bile ifade edemiyordum.

Bir parçasını kaybetmiş, onu bende bulmuştu dediğine göre. Bunlar benim için çok iddialı laflardı. Kendini yıllardır birisinde arıyormuş meğerse. Hayatına ömür boyu alacağına inandığın insana edilen sözlerdi bunlar benim için.

Birbirimiz hakkında bir sürü yeni bilgi öğrenmiştik. Hangi renklerden hoşlandığını, nelerden nefret ettiğini, neleri sevip sevmediğini falan bir süre şey söylemişti kendi hakkında.

Bana karşı dürüst oldun dediğimde suratı değişti. Neden öyle olmuştu anlamamıştım o gün. Şimdi anlıyordum. Bana başından söyleseydi belki iyi olurduk. Şu anda kendi şansını, kendi kaybetmişti.

En saklı yerde, bize özel... cümlesi içime kazınmıştı. Onunla geçirdiğimiz güzel anılar yok olup gitti bana yalan söylediğini itiraf ettiğinde. Kısa sürede de olsa bağlanmıştım ona. Dediği gibi sanki yıllardır onu arıyordum bende.

Düşünüyordum da arabada giderken Güzel Kız dediğinde fark etmeliydim onun Giz olduğunu. Giz'in Yarınların Kızı hitabına benziyordu ve onunla bu yüzden küçük bir tartışma yaşamıştık. Ardından saçma sapan tartışma daha yaşamıştık.

Sebebiyse, benim samimi olup olmamamdı. Zaman demem ona saçma geliyordu. Kendimi uzak tutuyormuşum gibi geliyordu ancak karakterim böyleydi. Uzun yıllardır tanıdığım kişilere karşı da böyleydim bazen.

Tanımak ya da samimi olmak değildi olay. Karşımdaki kişinin bana karşı olan tutumu etkiliyordu davranışlarımı. Karşımdaki insana ayna tutar gibi davranırdım ben her zaman istisna olmaksızın.

Oykun diğerleri gibi değildi. Daha anlayışlı, daha naif ve empati yeteneği olan birisiydi. Annesi onu anlayışlı ve değer veren biri olarak yetiştirmişti anladığım kadarıyla. Değer veriyordu kadınlara ve onları kendinden önde tutuyordu.

Öğlene kadar ders, yemek falan derken sahneye çıkma vakti geldiğinde ' Son Feci Bisiklet-Bu Kız' şarkısını söyledi. Sevdiğim şarkılardan biriydi. Ardından ritmi düşürerek ' Pera-İçimdeki Şeytan ' şarkısına geçtiler. Yalan teması işleniyordu şarkıda.

Mekanda işimiz bittiğinde dün demirlere gittiğimiz yere götürdü Oykun. Sessiz kalıp şehrin ışıklarına daldığında bir derdi olduğunu anladım. Elini tutup yanındayım dediğimde sıkıca sarıldı.

Yüzüme bakmaya korkuyor gibiydi. Bu yüzden sarıldığı yerden çıkmadı, aksine sindi oraya. Ardından koca bir nefes alarak zehrini filizlenen yüreğime döken cümlelerini söyledi.

'' Canımı acıtan noktayı itiraf etmem gerekiyor. Yaralı Göz'ün, Giz'ini öğrenme vakti. En başından beridir sana yazan ve senin hesabını çalan bendim. ''

Sözleri bittiğinde nasıl omuzlarından tutup kendimden uzaklaştırdığımı anlamadım. Kalbimi zehirlemişti bu sözleri. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

'' Ne demek bu? Sen, nasıl- '' Kollarımdan hafifçe tuttu. Gözlerinin içi kızarmıştı. Yüzüme hala nasıl bakıyordu anlamıyorum.

'' Sana yaklaşmamın tek yolu buydu. Kendimi sana kabul ettirmenin ve hayatına girmemin tek yolu bu yaptığımdı. ''

'' Hayır, değildi. Gelseydin, anlatsaydın bana emin ol anlardım. O kadar mı anlayışsızım gözünde? Sevdiğini söyleyince tersleyecek kadar vicdansız mıyım? ''

'' Hayır Büge. Utandım kendimden, senin yanına yakışmam diye. '' Sinirle ona bağırdım.

'' Nasıl utanıyorsun ya? Bir insanın yüreğine sevgi tohumları düşmüşse o hiçbir şeyden utanmaz, çekinmez. ''

'' Çekindim işte. Senin beni kabul etmemenden, üzülmenden. Yanına yaklaşıp söyledikten sonra benden kaçmandan ve sonunda ıssız sokaklara benzemekten korktum. ''

'' Hiçbir şekilde seni itmezdim. Senin duygularına saygı duyardım. Nihayetinde sende insansın, üzülebilirsin, kalbin kırılabilir. Anlayışlı bir insanım ben. Anlatsaydın keşke bana... '' deyip demirlerden indim.

Arabaya doğru gidip koltuğun üzerinden çantamı aldım. Arkamdan geldi Oykun o sırada. Kollarımdan tutmak istediğinde ittim onu. Bir adım atmaya çalıştığı sırada durdurdum.

'' Yüreğimde filizlenmeye başlayan sevgini kendin soldurdun. Bir daha görünme gözüme. Yaşattıklarının bedelini ödersin yoksa! ''

'' Bari ben götüreyim seni. Bu saatte dolaşma burada. '' Sinirle döndüm ve bağırdım ona.

'' Sanane benden. Giz'e pardon sana dediğim gibi rahat bırakın beni artık. Kendime bırakın. ''

Yanından ayrılıp yolda giderken İriz'in arabasını gördüm. Plakasından tanıdım arabasını. Yanıma yaklaşırken direksiyondaki Barın'ı ve yanında oturan İriz'i fark ettim. Camı açıp çağırdıklarında arabaya geçtim.

İlk birkaç dakika bir şey sormadılar ama İriz dayanamayarak bana döndü.

'' Büge, nasılsın güzelim? Bir şey söyle, niye bu haldesin sen? '' İriz'in sorusuyla ona baktım.

'' Oykun bana yalan söylemiş. Giz oymuş başından beridir. '' İriz gözlerini büyüterek bana baktığında ifadesiz yüzümü gördü. Ardından Barın'a dönerek ona hitaben sordu.

'' Sadece tek sorum var. Sen de biliyor muydun? ''

'' Evet, biliyordum. '' dediğinde eve gelmiştik zaten.Binanın önüne gelmemizle, arabanın üzerine oturmuş bekleyen Oykun'u gördüm. Ona hiç cevap vermeden binaya girdim ve eve çıktım. İriz de arkamdan geliyordu.

Anahtarı çıkarıp eve girdik. Elimdekileri yere bıraktıktan sonra koltuğa gidip oturdum. Şu an hiçbir şey umurumda değildi. Oykun'un yaptığı canımı çok yakmıştı. Zaaflarımdan vurmuş gibi hissediyorum.

Kendime itiraf edemediğim bir şeyi bugün anlamıştım. Ben Oykun'a aşık olmuştum. Onu zaafım haline getirerek yumuşak karnımı ona göstermiştim. Gösterdiğim dakikada da beni zaafımdan vurmuştu.

İriz'in bana seslenmesiyle ona döndüm. Üstünde dumanı tüten kahve getirmişti. Kupayı elinden aldım ve içmeye başladım. Soğuyan içimi ancak böyle ısıtabilirdim. Kahveyi bitirene kadar konuşmadık. Kahveleri bitirip onun bardağını da aldım ve mutfağa götürdüm.

Salona girerken İriz'e hitaben '' Yatıyorum ben. Yarın konuşalım. '' dedim. Başını sallayarak tamam dedikten sonra odama geçtim ve yatağıma yattım.

 

Gece boyu uyuyamadığımdan dolayı sabah kalktığımda yüzüm berbat haldeydi. Yataktan çıkmamayı düşünmüyordum ancak İriz kahvaltıya çağırdı içeriden. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geçtim. Sevdiğimiz her şeyden vardı hazırladığı sofrada.

'' Hepsini senin için hazırladım. Güzel kardeşimin morali düzelsin biraz diye. '' Hiçbir şeyi birbirimizden saklamazdık, saklayamazdık.

Birbirimizin hareketlerinden bile ne olduğunu anlardık. Göz hareketimiz, ses tonumuz hatta el kol hareketlerimden ne anlatmaya çalıştığımız bilirdik. Ona gülümsedim ve ardından sarıldım. Sarılırken öyle sıkı sarıldım ki, sanki onu kaybedecekmiş gibi sarıldım.

Sarılma faslı bittikten sonra kahvaltıya geçtik. Sofradakileri yiyebildiğimiz kadar yedikten sonra hazırlanıp evden çıktık. Bugün erkenden ders vardı. Onun için okula geçtik. Kantinden kahvelerimizi alıp dersin olduğu Amfiye gittik.

Kafamın dolu olmasından dolayı hiçbir şey anlamadığım bir gün olmuştu. Fotokopileri çektirdikten sonra yemek için kafeye gittik. Siparişi verirken Oykunlar'ın kapıdan girdiğini gördüğümde İrzi'e söyledim. Onlar bizi fark etmemişlerdi., Oykun'un yanında Berne ve Barın vardı.

Berne bizi gördüğünde selam verdi ve masaya geçtiler. Oykun kafasını hiç kaldırmamıştı. Yaptığı hatayı biliyordu ve Berne'ye anlatmamıştı büyük ihtimalle. İriz kalkmayı istediğinde hayır dedim ve oturmaya devam ettik.

Yemeğimiz yedikten sonra tam Oykun yanıma gelecekken ayağa kalktım ve hesabı ödedikten sonra kafeden çıktım. İriz arkadan gelirken arabanın anahtarlarını istedim ve sürücü koltuğuna geçtim.

Arabayı çalıştırdıktan sonra sürmeye başladım. Ehliyetim vardı, arabayı da güzel kullanırdım. Bugün kafam dolu olduğundan ve Oykun'u gördüğümden beridir başım dönüyordu. İriz'in bana seslendiğini duyabiliyordum ancak derinden geliyordu sesi.

Arabanın hızını biraz yavaşlattığımda hızlı gittiğimi fark ettim. Kendimde değildim ve bu yüzden İriz'e hitaben seslendim.

'' İriz, ben iyi değilim. Bir şeyler oluyor bana. '' Cümlemi bitiremeden gözlerim karardı. Ellerim boşluğa düştüğünde arabanın bir an için sarsıldığını hissettim.

Kendimden geçmeden önce en son gördüğüm ve duyduğum şey İriz'in direksiyonu tutması ve ' Büge ' diye bağırması oldu.

Loading...
0%