@aybukeservi
|
Bölüm Şarkısı: Redd - Onlar Bile Üzülürler Büge Keden Birbirimizden ayrıldığımızda beni kucağına alıp döndürdü mutlulukla. Çığlıklarım Lunapark'ta yankılandığında Oykun'un yüzünde güller açtı. Beni yere indirdiğinde hangi oyuncağa bnmek istediğimi sorunca Dönme Dolap'a binmek istedim. Dönme Dolap'a binmemizin ardından en yükseğe çıktık ve en yüksekteyken durmuştu dolap, nedense... Ben kafamı kaldırıp göğe bakarken Oykun beni öptü bir anda. Ayrıldığında ona gülerek baktım ve sarıldıktan sonra cebimden Ay Kolyesi'ni çıkardım. Kolyeyi boynuna taktım ve geri çekilirken yanağından öpüp '' Kendimi toprağa yeni ekilmiş fidan gibi hissediyorum. Esen rüzgarda kopacak kadar güçsüz ama toprağına kök salarak tutunacak kadar güçlü... '' dedim. Yemekten sonra yazıştığımızda sürprizi olduğunu söyleyince ben de sürprizim var dedim. İkimizde aynı anda fotoğraf paylaştığımızda Pamir'in, beni kendinden istemesi gerektiği söyleyince güldük. Barın'ın bana bakaral söze girmesiyle içimdeki boşluk yeniden hissettirdi kendini. '' Büge'mize abi olamayacaksak kime olacağız biz? '' sözleriyle ' abi ' yaram kendini hissettirdi. Onlara sarıldıktan sonra banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktığımda Oykun'u gördüm. Bana hiçbir şey demeden sarıldığında birkaç dakika öyle durduk ve içeri geçtik. Koltuklara oturduğumuzda Oykun telefonundan bir şeyler yaptı ve ardından erkekler hep birlikte ayağa kalktılar. Oturun dediğimizde evde işimiz var dedi ve çıktılar. Salonu toparlayıp, mutfaktaki işlerimizi hallettikten sonra ders çalışmak için odama girdim. Finaller başlayacaktı önümüzdeki hafta. Barın ve Oykun'la aynı bölümde olduğumuz için yardım edeceklerini söyleyince rahatlamıştım. En azından onlar biliyorlardı ne çıkacağını. Zilin çaldığını duymamla odamdan çıktım ve kapıyı açtım. Karşımdaki kurye elindeki kutuyu uzattı ve iyi günler diyerek gitti. Kapıyı kapatıp içeri geçtim ve masaya kutuyu açtığımda içinde bir sürü çikolata, kahve ve mum olduğunu gördüm. Hem de mor rengindeydi hepsi. Yanında küçük kutu vardı bir tane. Kutuyu açtığımda içinde küçük ayıcıklar ve güller olduğunu gördüğümde fotoğraf çekerek paylaştım. Birkaç tane çikolata aldım ve çocukların evine gittim. Zili çaldığımda kapıyı Oykun açtığında ''Çikolata getirdim. '' dedim ve içeri girdim. Çocukların da içeride olduğunu görünce çikolatalardan verdim ve Oykun koltuğa oturduğunda '' Beni geçir. '' diye kaldırdım. Aklımda ona sarılmak vardı ve düşündüğümü yaptıktan sonra hızlıca uzaklaştım oradan. Eve geçtiğimde çikolatalardan birkaç tane kendime aldım ve geri kalanını odaya çıkardım. Ben gelene kadar kızlar yatmışlardı. Kahve yaptıktan sonra biraz daha ders çalıştım ve yarın için hazırlık yapıp yattım. Sabah kalktığımızda kızlarla erkenden hediye almaya gitmiştik. Eskiden hep İriz'le hediyeleşirdik ama artık aramıza Berne de katılmıştı. Bizim aramızdaki gelenekleri ona da öğretiyorduk ve Berne'de katılmak istemişti. Mağazalarda dolaşırken Oykun'un simgeleyen bir kolye gördüm. Gidip incelediğimde ucunda Gitar simgesi olan kolye olduğunu gördüm. Kasaya ödeme yaparken yanına Gitar Anahtarlıktan da aldım. Kızların yanına gittiğimde kolyeyi ve anahtarlıkları onlara da gösterdim ve beğendiler. Kahvaltı yaptıktan sonra arabaya bindik ve okula geçtik. Oykunların yanına giderken Oykun'un gözündeki morarmayı fark ettim ve yanına koştum. Yüzünü döndürüp baktığımda Pamir'in yaptığını söyledi. '' Ellerine sağlık. '' dediğimde şaşırdı. Buz aldıktan sonra yanağına koydum ve yanağını sevdim. Alışveriş merkezine gidelim diye sözleştikten sonra derse gittik. Dersler bitip alışveriş merkezine gidince dolandık biraz, sonra da yemek yemeye gittik. İşlerimiz bitip kitapçıya girdiğimizde bütün basılı kitaplara baktık ve almamız gereken kitapları alıp çıktık. Herkes evlerine dağıldığında Berne'yi bizde kalması için ikna ettik. Kızlara kahve içmek istediklerini sorup çocukları da çağırdım ve onlarla oturduk. Ardından yemekleri yedik ve çay içerken fotoğrafımı sevdiği için paylaşmıştı benden izin alarak. Oykun'un telefonuna bildirim geldiğinde bize gösterdi. İrem, Barın'ı ve onu etiketleyerek çocukluk fotoğraflarını paylaşmıştı. İrem'e sarılan kişiye baktığımda hemen tanıdım. Oykun'a döndüm ve '' İrem'e sarılan sensin? '' dediğimde kafasını salladı. Hiçbir şey demeden çayları tazeledim ve mutfağı toplamaya gittim. Oykun yanıma gelip sarıldı ve '' Ona paylaş demedim. Kendince bir şeyler yapıp bizi geri kazanmak istiyor. '' dediğinde ona döndüm. '' Seni almak istiyor. Beni kıskandırarak aramızı açmaya çalışıyor. '' dediğimde '' Hiç kimse seni benden, beni senden alamaz. Biz birbirimizin yıldızıyız... '' deyince sarıldım ona ve mutfağı beraber toplayıp içeri girdik. Çocuklar kalkmadan önce yarını kendimize ayıralım diye sözleştik. Konuşup karar aldıktan sonra kalktılar ve bizde evi toplayıp yattık. Oykun'u aradığımda aşağıda buluşalım dedi ve hazırlanıp aşağıya indiğimizde hepsini beklerden bulduk. Sonbaharın sonlarında olduğumuzdan dolayo hava soğuktu ve titremişlerdi. '' Arabaya geçseydiniz. '' dediğimde ' Bir şey olmaz. ' dediler ve arabalara bindik. Oykun elimi tutup öptükten sonra '' Kahvaltıya gidiyoruz önce. Ondan sonra gün ne getirirse ona göre hareket ederiz. '' dedi. Kafeye geldiğimizde kahvaltı istedik. Kahvaltı bittiğinde Buz Pateni'ne gittik. Hazırlanıp piste çıktığımızda Oykun ellerimden tutup kendine çekti. '' Patenler yakışmış Sevgilim. Seni burada görmek için sabırsızlandım. '' Onu itip pistte kaymaya başladım. İriz ve Pamir bildiği için ıslık çaldılar. Ardından gösterim bittiğinde reverans yapıp eğildim ve kalkarken pistteki İrem'i gördüm. Oykun'a yaklaşıyordu ama hareket edemeden İrem'e doğru kaydım ve dengemi kaybetmiş gibi ona çarptım. İrem bağırdığında bizimkiler geldi yanımıza. Yere oturmuş bileğini tutarken Oykun yanına gidecekti ki benim de yerde olduğumu gördü ve yanıma geldi. '' Bir şey olmadı değil mi Büge? Bir yerini çarpmadın? '' dediğinde ''Hayır.'' dedim. Beni kucaklayıp pistten çıkardı ve banklara oturttuğunda ayağıma baktı. Yan tarafı şişmişti ve morarmıştı. Oykun bunu gördüğü gibi patenlerimi çıkardı ve çocuklara söyleyip hastaneye gittik. Bugünü kendimize göre yaşayacaktık bir de... Hastanede ayağımı sargıya aldılar. Doktor birkaç gün üzerine basmamam gerektiğini söyleyerek ilaç ve krem yazdığında Oykun yazılanları alıp geldi ve hastaneden çıktık. Eve geçtiğimizde beni koltuğa oturtup ayağımın altına yastık koydular. Oykun herkese sıcak çikolata yapıp ikram ettikten sonra benim arkama geçip oturduğunda ona yaslandım bende. '' Senin bugün kıskançlığın tutmuş gibiydi Sevgilim. İrem'i görünce onun üzerine yürümeler, beni yanına göndermemeler falan... '' Sözlerini duymamla ona dönmem bir oldu. '' İstersen onun yanına gidebilirsin Oykun efendi. Ama o zaman bil ki beni kaybedersin. Okyanusumdaki yıldızları senden söke söke alırım. '' diyerek tehdit ettiğimde sırtımı göğsünden ayırıp koltuğa yasladım. Kızmamın üzerine koltuğa sindi. Güya ona hediye almıştım bugün. Vermeyecektim gönlümü alana kadar. O hediyeler ona verilmeyecek, bende duracaktı o zamana kadar. Ben bunu düşünürken zil çaldı. İriz kalkıp kapıya baktığında Polisler'in geldiğini söyledi. Hemen kapıya gittiğimizde kolu sarılı şekilde polislerin arkasında beklediğini gördüm. '' Buyrun Memur Bey. '' dediğimde '' Büge Keden siz misiniz? '' dedi. Polis'in bu dediğine herkes şaşırmıştı. Kafamı sallayarak '' Benim. Ne için sormuştunuz? '' '' İrem Rayer'i Kasten Yaralama suçlamasıyla ifade vermeniz gerekiyor. Bizimle Polis Merkezi'ne gelmelisiniz. '' dediğinde Oykun'a baktım şaşkınlıkla. |
0% |