@aybukeservi
|
Bölüm Şarkısı: Bahadır Sağlam - Sınırımız Gökyüzü Büge Keden İnsan, yapmadığı suçtan nasıl iftira yiyebilirdi? Diğer insanların bir gram bile vicdanları yok muydu? Kendilerini karşısındaki insanın yerine koymuyorlar mıydı hiç? Bütün bu sorularımın cevabı daha küçükken bulmuştum, acı bir tecrübeyle. Hayır. İnsanların ne vicdanı, ne empati duygusu ne de günah korkusu vardı. Kendi çıkarları uğruna hayatlarını yaşayan, her şeyde karşısındaki insanı suçlayan ve bundan zerre utanmayan varlıktı insanoğlu... Oykun'un yardımıyla aşağı indiğimde beni öpüp Polis Arabası'na bindirdi. İkimizi aynı arabaya bindirmeyip İrem'i başka bir ekip arabasıyla götürüyorlardı. Polis Merkezi'ne geldiğimizde evrak işlerini hallettikten sonra beni odaya aldılar. Birkaç dakika geçtikten sonra Oykun'u tanıyan Avukat Kaycan Abi geldiğinde öyle devam ettim ifadeyi vermeye. En son yazılı ifademi imzalayıp odadan çıktığımızda Oykun'u ve diğerlerini kapının önünde gördüm. Benim çıkmamla Oykun gelip bana sarıldığında sıkıca tutundum ona. Tek tutunacak dalım oydu, ailemden sonra gelen. Polis Hanım'ın seslenmesiyle Oykun'dan ayrıldım ve Kaycan Abi'yle kalan işlemleri halletmek üzere başka bir odaya gittik. Son işlemleri de hallettiğimizde olayın takibi olacaklarını söylediler ve çıkmamıza izin verdiler. Çocukların yanına gittiğimizde Oykun koluma girdi İrizle birlikte ve arabaya götürdüler beni. Sığışmak için arkaya sıkıştıklarında güldüm ve ön koltuğa oturup ayaklarımı uzattığımda Oykun güldü ve arabayı sürmeye başladı. Eve geldiğimiz saat gece 02.00'dı ve yorgunlukla beni eve çıkarıp kendi evlerine gittiler. Kızlarla oturup biraz konuştuktan sonra odalarımıza geçtik. Kendimi yatağa attığım gibi uyumuştum zaten. Sabah Oykun'un bizi kahvaltıya çağırmasıyla onlara gittik. Kahvaltıdan sonra yanıma oturup kolunun altına çekti ve saçlarımı kokladın. '' Saçlarını kokluyorum, bakma öyle bana. Dün yanımda değildin birkaç saat, eksikliğini tamamlıyorum. '' dediğinde güldüm. Sırtımı Oykun'un göğsüne yasladığımda Pamir'in sesi yükseldi aradan. '' Kardeşim o kadar yanaşma. Aile var lan burada, en önemlisi abileri var. Öteye kay, canımı sıkma. '' Biz konuşurken Berne resmimizi çekmişti. Resmi bize gönderdiğinde sosyal medya hesaplarımızdan birbirimizi etiketleyerek paylaştığımızda beğeni yağmuruna tutulduk resmen. Yorum yapanların, beğenenlerin bildirimleri ardı ardına geldi. Okula gitmeyi düşünmediğimiz için kendimize ayırdık günü. Eğlenebileceğimiz şeyler bularak onları yapıp vakit geçirdik. Akşam tam Oykun'a hediyesini vereceğim sıra birisi aradı. Rehberinde kayıtlı olmayan bir numaraydı. Açtığında '' Benim, İrem... '' sesiyle sinir kat sayım katlandı. Bu kız ne hakla Oykun'u arama cesaretini kendinde buluyordu? Ne konuştuklarını duyamıyordum çünkü Oykun sesi hoparlöre almamıştı. Konuşurken bir ara bana baktığında bir şey olduğunu anladım. Benden gözlerini kaçırdığında da emin oldum. Gözleri ele veriyordu onu bana bakarken. Ki birkaç saniye geçtikten sonra ne olduğu anlaşıldı. Oykun, kağıda '' Bu kız niyeti bozdu. Eskileri unutmuş gibi bana bir şeyler söylüyor. '' yazdığında hoparlöre almasını istedim konuşmayı. '' Sana olan sevgimi söylemem suç ya da kötü bir şey mi? '' dedikten sonra '' Küçüklüğümüzün hatrına şans versen bize? '' dediğinde kan beynime sıçradı ve telefonu Oykun'dan alıp ayağa kalktım ayağımın acısını unutarak. '' İlişkisi olan birine bu kadar sulandıktan sonra yalvarmak sence de aşağılayıcı bir hareket değil mi? Sevgi dilenmez hak edilir. Bu adamın sevgisini ben hak etmişim ki benim yanımda. Oykun'u bir daha aramamanı söylüyorum İrem. Yoksa o sefer bu kadar sakin bir dille konuşmam. '' deyip telefonu kapattım ardından da engelledim bu numarayı. Oykun'a baktığımda bana suçlu bakışlar atıyordu. Yanına gidip '' Senin sadakatinden hiçbir zaman şüphe etmem. '' deyip onu öptüm. Bunu nasıl yaptım ben de bilmiyordum ama öptüm onu. Hemen Pamir'den ses geldiğinde ayrıldım ondan. Pamir'e döndüğümde bana kızgın bakışlar atıyordu ve kulakları dahil her yeri kızarmıştı. Kızlar ağızları açık bakarken sadece Barın alkış tuturmuştu ve ıslık çaldı. '' Lan bunu ben bile yapmazdım. Hele ki abim buradaysa. '' dediğinde Pamir bize bırakıp adeta Barın'ın üstüne resmen uçtu. Oykun hemen gidip onları ayırmaya çalıştığında Pamir bu sefer ona döndü ve yumruğu çaktı gözüne. Zavallımın bir yumruk daha eklemişti hanesine. Bu çocuğun Pamir'den çektiği ne olacaktı ben de bilmiyordum. Tek ayağımla sekerek Oykun'un elinden tutup dışarı çıktık. Bu ayakla nasıl o kadar merdiven ineceğimi kara kara düşürken Oykun beni kucağına aldı. Allah'tan yanımda kaslı bir bey vardı da bu leylek ayakla 4 kat inmek zorunda kalmamıştım. Bahçeye çıktığımızda çardağa geçtik ve beni banka oturtup kendi de yanıma oturdu. Garibimin gözü kızarmıştı ve biraz sonra moraracaktı. Kızaran yeri sevdiğimde yüzünü elime yasladı. Sanki yavru kedi seviyordum da bana sırnaşıyordu, öyle bir hali vardı şu an. '' Sana yapma demiyor muyum Güzel Göz? Seninle yakınlaştığımızda Pamir'in yanından her türlü gazi ayrılıyorum. Bir darbe vermeden brıakmıyor adam. '' dediğinde güldüm. Ve tam o saniyede beni gülüşümden öptü. Geri çekildiğinde cebimdeki aldıklarımı çıkardım. '' Bugüne kadar İriz'le hediyeleşirdik hep, ta ki seninle tanışana kadar. Şimdi sen de eklendin benim değerli sırama, hem de en başı çekerek. '' dedikten sonra kolyeyi taktım boynuna. Sonra anahtarlıkları çıkardığımda elime aldım. '' Senin anahtarlığındaki yıldız, Okyanusumdaki yıldızlardan. Benim anahtarlığımdaki yıldız, göğündeki yıldızlardan. Anahtarlıklardan birisi sende, diğeri bende duracak. Yıldız ve Gitar daima yan yana olacaklar, biz gibi. Onlara iyi bak. '' '' Yıldızlarımı göğüme nasıl hapsettiysem bu anahtarlıkları da öyle koruyacağıma yemin ederim. Söz konusu sen olduğunda ne yaptığımın önemi yok. Sadece senin gülmen yetiyor benim için. '' deyip sarıldı. O sırada telefona mesaj geldi. Baktığımızda bir ses kaydı olduğunu gördük ve mesajı açıp sesi dinlemeye başladık. '' Sen bu Oykun'u seviyor musun? Yoksa sadece alışkanlık haline mi getirdin İrem? '' Bir kız bunu sorduğunda kızların kim olduklarını bilmediğim için Oykun'a baktım ancak onları dinliyordu pür dikkat. '' Yok be kızım, ne sevmesi. Küçüklükte kaldı onlar. Yanındaki kızı Melih'ten tanıyorum. Benimkiyle eskiden sevgililerlermiş, Melih'le sevgili oldukları için böyle bir intikam yolu seçtim sadece. Başka bir şey yok. '' dediğinde birbirimize baktık. '' Ne yani bu gerizekalıyla Melih'in ilişkisi mi varmış? O şerefsiz aynı anda başkalarıyla mı aldatmış beni? '' dediğimde bana döndü. '' Ben onu halledeceğim Sevgilim. Yarın okulda göreceğiz zaten İrem'i. Şimdi senden istediğim iki şey var. '' dediğinde devam etmesi için kafamı salladım. '' Birincisi, her koşulda bana güvenmen. Sana olan sadakatimden vazgeçmemen. İkincisi, Melih'in sana yaptıklarını ayrıntısıyla bana anlatman. Gerisini beraber halledeceğiz. '' dedi. Ona başından beridir güvendiğim için kafamı salladım. Ardından da '' Anlatacağım ama delirmeyeceksin tamam mı, söz verebilir misin? '' dedim. Oykun, benim sözlerimi her zaman dinlerdi ve ona göre makul olmayan bir şey varsa bana söylerdi. Onun da dediğigi gibi, konu ben olunca ne yapacağını bilemediğimden söz istiyordum. '' Sana her zaman güven verdim. Ama diyorum ya, konu sen olunca ben bile ne yapacağımı kestiremiyorum. Sana olan sevgim o kadar sınırda ki... Sınırı geçersem bir gün yanacağımı biliyorum. '' Bu kadar uç noktalarda birbirimize bağlanmaktan korkuyordum... |
0% |