Yeni Üyelik
44.
Bölüm

44.Bölüm-SINAV

@aybukeservi

Bölüm Şarkısı: Frxzbie - Sevgili Prensesim

Oykun Fahat

Büge'ye her şeyi anlattığımda üzerimden koca bir yük kalkmıştı sanki. Kendimi öyle bir eziyet altında hissediyordum ki onunla konuşmadığım için. Kendimi ona açıkladığım zaman bu hissiyat kalkmıştı üstümden.

Biraz daha arabada oturup konuştuktan sonra eve döndük. Saate baktığımızda gece yarosına az bir zaman kaldığını gördüm. Sonunda finallerin açıklanacağı gün gelip çatmıştı. Büge'ye döndüm arabadan inip binaya çıkarken.

'' Finaller açıklanacak gece yarısında. Hazır mısın hangi derslerden geçtiğini ya da hangilerinden kaldığını görmeye? '' dediğimde elimden tuttu.

'' Hiç ama hiç hazır değilim Oykun. Kendime güveniyorum, eyvallah. Ama hocaların sorduğu sorulara emin değilim. İnan ki ne cevap verdiğimi hatırlamıyorum bile. '' dediğinde güldük. '' Gülme ama Oykun. Bak 2.sınıfım ama geçen sene bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum ben. ''

'' Ben de 3.Sınıfım ama ben de bu seneye kadar gerçekten zorlandığımı hatırlatmıyorum. Hocaların sorduğu o sorular neydi öyle... Sınıf atladıkça kolaylaşır derler ama gittikçe zorlaşıyor. '' dediğimde gözü korktu Büge'nin.

'' Korkutmasana beni pislik. Bak ben senin alt döneminim. Bana soru ver çocuk, çıkan yerlere çalıştır beni. '' dediğinde güldüm ve onu kolumun altına çektikten sonra saçlarından öptüm. '' İşte o dediğin zor güzelim. Ben asla kopya tarzında bir şey veremem. Kendin çalış ve öğren. '' dediğimde sinirlendi ve aniden kolumun altından çıktı.

'' Sen sevgilimsin benim be çocuk. Bana en yardım etmesi gereken kişi sensin. Ama sen de bana sırt çeviriyorsun, öyle mi? Gelmiyorsun bir daha yanıma. Bana yaklaşmıyorsun, öpmüyorsun, dokunmuyorsun bile. '' dediğinde yanına sokuldum ve dudaklarından bir buse çaldım.

'' Böyle mi Büge Hanım? Ben her türlü senin yanında olacağım. Ne demiştik biz birbirimize, ' İlmek ilmek işlendik birbirimize' hatırlıyor musun? '' onu kendi kelimeleriyle vurduğumda o da bana yumruk attı.

'' Benim kelimelerimi satma bana pislik çocuk. Ben bir kere söz verdiysem birine, o sözü ömür boyu tutarım dedim sana. Ha şimdi sen bu buseyi çaldım zannediyorsun ya, öyle zannetmeye devam et. Ben sana izin vermeseydim nah alırdın sen o öpücüğü. '' ardından kendi binalarına girdi.

Gülerek eve çıktığımda telefonu çıkarıp Büge'ye mesaj attım.

Oykun: Senin iznin dahilinde ben sana yaklaşırım zaten.

Senin iznin olmadığında asla sana ne müdahil olabilirim, ne de sana karışabilirim.

Ben de bunu söylemiştim sana. Hatırlatırım Büge Hanım.

Ayrıca seni sevdiğimi de unutma lütfen.

Büge: Benim de seni sevdiğimi unutma, olur mu?

Aramızda her zaman böyle ufak atışmalar olacak. Buna alışsan iyi olur.

Bizim ilişkimizin dinamiği bu.

 

Gülerek telefonu kapattım ve eve girdim. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtiğimde çocukların pes attıklarını gördüm ve hemen onların tepelerine binip ellerinden oyun kollarından birini aldım ve oyuna daldım. Oyunun bitmesiyle herkes odalarına çekildi ve nihayet günü burada bitirmiş olduk.

Sabah olduğunda her zaman ki gibi yine erken kalktığımda koşuya çıktım. Bu sefer yanımda Barın ve Mert'i de sürüklemiştim. Mert halinden memnundu ancak Barın için aynısını söyleyemeyecektim.

'' Oğlum sabahın köründe ne diye ayağa diktin bizi? Mal bebe, bu soğukta dışarı mı çıkılır, saat daha sabahın kaçı? '' dediğinde kafasına vurdum.

'' En azından uyanırsın lan. Kıymetimi bil, davar. İnsan bu saatte kalkıp bir de arkadaşlarına yardım etmek için kaldırır mı onları da? '' dediğimde hızlıca koştu ve gözden kayboldu. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra fırından çıktığında elleri poşetlerle doluydu.

'' Yürüdüğünün on katı kadar kilo alacaktın böyle gidersen andaval. Yüz kilo olacaksın ve yanındaki insanlar sana duba diyecekler. '' dediğimde elini ' boşver ' anlamında salladı bize doğru.

'' Can boğazdan gelir kanka, boşver. Ye, yürü, ye, koş... Hayat böyle gitmez be. Şu kaslarını erit biraz. Kızlar düşüyor ve böyle giderse Büge Yengem de o kızları düşürecek, haberin olsun. '' dediğinde güldüm.

'' Oğlum harbiden Büge bu kadar kıskanç mı? Gonca'yı biliyorum, sevdiği bir şeyi asla paylaşamaz. Ama bizim kızlar da böyle mi? '' dediğinde biz demesi hoşuma gitti. Bu bizi benimsediğini gösteriyordu.

'' Büge dünyanın en tehlikeli insanı oluyor kıskanınca. Önünde, arkasında, sağında, solunda bulunma kıskandığında. '' dediğimde güldük. Gonca'nın kıskançlığını da bilirdim. Küçükken asla bizi paylaşamazdı kimseyle. Sadece onunla oynayalım, onun yanında olalım isterdi.

'' Bizdeki diğer kızlar da öyle. Onların sakin durduklarına bakma sakın. Hele bir de kıskandıklarında, bam tellerine bastığında ve sinirlendiklerinde asla yanlarında bulunma onların. Yoksa sana her türlü patlarlar, aman dikkat. ''

Konuşa konuşa eve gittiğimizde kahvaltı masasını kurdum ve kızları da bize çağırdıktan sonra kahvaltıyı yapıp bilgisayarların başına geçtik. Akşam kızlarla konuşurken sabah beraber bakalım dediğimde kabul etmişlerdi.

'' Hadi bakalım gençler. Kim hangi derslerden kalmış, hangilerinden geçmiş onları söyleyin. '' dedim ve ardından sayfaya girdim. Sınav sonuçlarına baktığımda hiçbir dersten kalmadığımı ancak sadece bir dersten az biraz düşük puan aldığımı gördüm.

'' Sadece bir dersten az düşük almışım. Gerisi tamamiyle geçer not. Sizde durumlar nedir gençler? '' diye sorduğumda Pamir haricinde Barın ve Mert, 2 tane dersi düşük olduğunu söylediler.

Kızlardan hiçbirinin düşük notu olmadığını öğrendiğimde erkeklere döndüm ve ' tüü ' yaptım onlara. Bunu yapmamla kızlar güldüklerinde Barın tarafından evin içinden kovalandım. En sonunda birbirimizi biraz pataklayıp yorulduktan sonra nihayetinde oturduk.

'' Çalışmamıza gerek yokmuş. Çalışmadan aldıysam bu notları çalışsam ne alırdım bilmiyorum. '' Pamir bunu dediğinde herkes güldü. Çocuk ileri zekalının tekiydi ama zekası kafasından fışkırıyordu. bu zekası ona fazla etki ediyor ve sürekli hareket etme kabiliyeti doğuruyordu çocuğa.

'' O zaman bunu kutluyoruz arkadaşlar. Mekanda akşam misafirimsiniz. '' dediğimde evin için bir uğultu yükseldi. Tabii ki bu uğultunun sebebi Pamir ve Barın'dan başkası değildi. Her türlü, her yerde belirli bir muzurluk çıkarılacaklardı. Rahat edemiyorlardı yoksa.

Gün içinde olan derslere girdikten sonra mekana geçtik. Saat gelene kadar önce uzun süredir Tunç'la görüşemediğim için onunla konuştuk. Ardından bizimkilerin yanına geçtim ve onlarla da biraz oturduktan sonra saatin gelmesiyle ekibin yanına, sahneye geçtim.

Şarkılara girdiğimizde bütün şarkılarımı Büge'nin gözlerine bakarak söyledim. Özellikle de sevdiğim şarkılardan biri olan Köfn - Taş Kalbinin Çöllerinde şarkısını söylerken onu işaret ederek söyledim.

'' ...Saçlarının gölgesinde ölmek ne güzeldir... ''

Mekanda işimizin bitmesiyle eve geçtikten sonra herkes yorgunlukla odalarına çekildi. Bugün sınav sonuçları, dersler, mekan falan derken hepsinin arasında git gel yaparken yorulmuştuk. Sonra da sızmışım yorgunluktan zaten.

Sabahleyin Büge'nin aramasıyla kalktığımda saatin daha çok erken olduğunu görmüştüm. Aramasını cevapladığımda '' Günaydın Sevgilim. '' diye şakıdı resmen. ' Günaydın. ' dediğimde devam etti.

'' Bugün hava çok güzel. Biraz gezinelim mi dışarıda ne dersin? Yoksa bugün evde tıkılı mı kalalım? '' dediğinde bugün hangi tarihte olduğumuzu hatırlayamadım bir an için. Takvime baktığımda bugünün tarihinin 31 Aralık olduğunu gördüm.

Ne yani, ben kendi doğum günümü mü unutmuştum? Arkadaşlarım, ailem ve en önemlisi sevgilim olan kız bugünü, doğum günümü unutmuşlar mıydı yani?

Loading...
0%