@aybukeservi
|
Bölüm Şarkısı: Yaşlı Amca - Ve Ben Büge Keden Oykun daha küçük yaşta sırtlandığı dertlerini bana anlattığında onunla beraber bende sırtlandım dertlerini. Onun derdi benim oldu, benim derdim onun oldu. Onun dertlerinin yanında benim dertlerimin bulut tanesi kadar olduğunun farkına vardım. Ancak her insanın derdi kendine büyüktü. Benim derdim sana küçük gelirken; benim hayatımı aşardı... Eve geldiğimizde benimle dalga geçip korkuttuğu için ona yasak koyduğumda saniyesinde çiğnedi yasağı. Ardından da bana söylediğim sözü sattığında '' Ben verdiğim sözden dönmem. '' dedim ve eve çıktım. Oturup kızlarla sohbete başladığımızda Gonca'yı göremedim aralarında. Sonra banyodan ses geldiğinde orada olduğunu anladım ve kızlara döndüm tekrar. '' Ne yaptınız kız bu saatte. Meraklandırıp gittin, geldin anlat bakalım. '' dediğinde güldüm. '' Bir şey yapmadık be. Geçen pikniğe gittik ya, oradaki demirlere gittik. Konuştuk biraz işte, ondan sonra da hava soğuk diye eve döndük zaten. '' '' İyi bakalım, öyle olsun. Bizden kurtulduğunu zannetme. Kaçar yolun yok, anlatacaksın olanları. '' İriz konuştuğunda Berne'nin yattığı koltukta uyuduğunu fark ettim. İriz'e elimle sus işareti yaptıktan sonra içerinden battaniye getirdim ve Berne'nin üzerine örttüm. Küçük kız kardeşim gibi olmuştu Berne. Öyle sahipleniyordum ki onu. Bir şey olduğunda anaç tavırlarımla ön plana çıktığım için artık sıkıldığında ya da bir şey için üzüldüğünde gelip bana söyleyebiliyordu. Beni, kendi ailesinden biri olarak görüyordu demek ki... Herkesin odalarına çekilmesiyle Berne'yi kaldırdım koltuktan ve odasına gönderdim. Berne de artık burada yaşamaya başladığı için onun da bir odası vardı burada. Ben de odama geçip telefonumu elime aldığımda Oykun'dan gelen bildirimleri gördüm.
Oykun: Senin iznin olmadığında asla sana ne müdahil olabilirim, ne de sana karışabilirim. Ayrıca seni sevdiğimi de unutma lütfen.
Büge: Benim de seni sevdiğimi unutma, olur mu? Aramızda her zaman böyle ufak atışmalar olacak. Bizim ilişkimizin dinamiği bu.
Oykun beni gerçekten seviyordu, emin olmuştum çok uzun zaman önce buna. Ama bugün hayatının sırrını anlattığında, bana tamamiyle güvendiğini göstermişti. Bana güvenerek beni hayatının en derinine indirmiş ve orada bir şehir kurdurtmuştu bana. Düşüncelere dalıp sızdığımı sabah olduğunda fark etmiştim. Çünkü bir şeyi düşünürken kafam çok dolu oluyordu. Telefonumdan ses geldiğinde Oykun'un mesaj gönderdiğini gördüğüm ve hemen açtım.
Oykun: Sevgilim, günaydın. Eğer uyandıysanız bize bekliyorum. Muhteşemmel bir sofra hazırladım bize. Pamir ayısı bitirmeden gelin.
Gönderdiği mesaja güldüm ve kızları uyandırıp hazırlandıktan sonra Oykunlar'a geçtik. Kahvaltıdan sonra sınav sonuçlarına bakmak için bazılarımız bilgisayarların, bazılarımız da telefonların başına geçip sisteme girmeye çalıştık. Sisteme girdiğimde sonuçlara baktım ve hepsinden geçtiğimi gördüm. Diğerlerine sorduğumda erkeklerden sadece Oykun'un bütün derslerden geçtiğini öğrendim. Bunu kutlamak için mekana geçip dilediğimizce eğlendik. Allah'tan bugün mekanda olay çıkmadı. Yoksa gerçekten artık Tarihe baktığımda 31 Aralık olduğunu gördüm. Yılın son günü, sevdiğim adamın doğum gününe ayrılmıştı. Doğum günü gelmişti ve ben ona sürpriz bir şeyler yapmak istiyordum. Birlikte geçireceğimiz ilk doğum günü olacaktı. Mekanda ya da evde kutlamak klişe geliyordu bana. Ev, samimiyet içerirdi ama bizim ev baya dolu olduğu için olmuyordu. Çünkü başta Pamir olmak üzere bütün herkes bizde olacaktı. Pamir'in ayrı bir sevgisi vardı tatlıya karşı. Pastayı yapıp dolaba koyduğum dakikada yeme potansiyeline sahip birisi olduğu için kutlamayı boşvermiştim. Yani baş başa, bir yerde kutlardık. Arkadaşlarımızla akşam ya mekanda ya da evde kutlardık zaten.
Büge: Biraz gezinelim mi dışarıda ne dersin? Yoksa bugün evde tıkılı mı kalalım?
Oykun: Bugünün tarihinin önemi nedir?
Büge: Önemli bir gün mü bugün? Ne var ki bugün?
Oykun: Bir şey yok. Sadece birden öyle yazınca merak ettim.
Büge: Mis gibi havanın tadını çıkaralım. Nihayetinde yılın son günündeyiz.
Mesajıma cevap vermediğinde bana trip attığını anladım. Bunun için bir daha ona yazmadım. Gün içinde onun doğum günü için hazırlık yaptım. Önce markete gittim ve yiyecek bir şeyler aldım. Sonra pasta siparişi verip parti malzemeleri satan bir yer aradım. Bulduktan sonra istediğim konseptteki malzemeleri aldım ve ardından eve geçerek evi bizimkilerin yardımıyla hazırlamaya başladık. '' Hani pasta nerede? Pastadan yemeyecek miyiz biraz? '' Pamir'in bunu söylediğine inanamıyordum. Berne de inanamaz gözlerle Pamir'e döndü ve '' Pasta Oykun için, senin için değil. Senin doğum günün olduğunda sana da alırız. Ya da benim yaptığım kurabiyelerden al. '' dediğinde pastadan vazgeçip direkt kurabiyelere uzandı. Pamir normalde bir şey istediğinde onu alana kadar ısrar eder ve sonunda alırdı. Hemen vazgeçmesi benim gibi İriz'in de garibine gitmiş olacak ki '' Sen, pasta için ısrar etmedin mi şimdi? '' dediğinde Pamir çoktan ağzını kurabiyelerle doldurmuştu. Bu sırada bize sadece göz ucuyla bakmış sonrasında da geri yemek yemeye dönmüştü. Pamir'i boşverip hazırlıklara geri döndük. El birliğiyle her şeyi hallettik ve Oykun, Tunçla konuşmaya gittiği için evde biraz oturduk. Telefondan ses geldiğinde hızla elime aldım ve Oykun'dan mesaj geldiğini gördüm.
Oykun: Sevgilim, aşağıda bekliyorum seni.
Daha doğum gününü kutlamaya çok vardı. Hemen hazırlanıp aşağıya indim ve yanına gittiğimde ona sarıldım. Normalde kısa boylu değildim ama onun yanına geldiğimde kısacık kalıyordum. Ben kısa değilim, o uzundu bir kere. Biraz gezdikten sonra mekana geçip çocukları aradık ve gelmelerini söyledik. Doğum günün mekanda kutlamaktan vazgeçip evi hazırlamıştık. Bunun için Oykun mekanda sadece sahne aldı ve eve geçtiğimizde direkt bize gelmelerini söyledim. Eve gittiğimizde Pamir bizden önce eve gelmişti. Biz geldiğimizde ışıkları açacak ve sonra da ' Doğum günün kutlu olsun Yağuşuhlu. ' diye bağıracaktık hep bir ağızdan. Onu bunun için görevlendirmiştim. Kapıyı açıp eve girdiğimizde dediğimi yapıp ışıkları açtığında bağırmaya başladık. '' Doğum günün kutlu olsun Yağuşuhlu. '' diye bağırdığımızda Oyku'un yüzünde mutlu bir ifade oluştu. Bunu fırsat bilerek herkes Oykun'un üzerine çullandığında altta kalanın canı çıksın olayı oldu. Oykun'un elinden tutarak kurtardım ve pastanın başına geçtik. '' Dilek tut. '' diye fısıldadığımda '' Benim dileğim, Okyanus'un yıldızlarını Göğüm'e sığdırmasıydı... '' dediğinde gözlerim doldu ve mumları üfledi. Pastalar yenip çaylar içildiğinde Berne'nin yaptığı kurabiyelerden yiyememiştik bile. Çünkü Pamir bütün hepsini bitirmiş ve bize bırakmamıştı. Kurabiyelerin hepsini yemesinin sebebi de neymiş, ' Kurabiyeleri Berne onun için yapmışmış. '. Beyfendinin bize açıklaması buydu. En sonunda çocukları evde bırakıp Demirler'e gittik. Arabayı Gizli Yerimize çektiğimizde aşağı indik. Tıpkı ilk günkü gibi demirlere oturduk yan yana. Bu sırada ben çantamdan keki çıkarttım. Onun için son doğum günü kutlamasını ben yapacaktım. Arkamı döndüğümde ne yaptığımı merak ettiği için bana eğilecekti ki, '' Sakın bakma. Küserim bak. '' dediğimde geri çekildi. Ben de mumu kekin üzerine dikip, yaktım ve ona döndüm. '' Doğum günün kutlu olsun Okyanusumun Yıldızı. Seni çok seviyorum. İyi ki yıldızlarımı, göğüne çıkartarak orada parlamalarını sağladın... '' dediğimde bir damla gözyaşı akıttığında yaklaşarak tam oradan öptüm. Geri çekilirken elimden tuttu ve engelledi. Ardından keki aramıza getirdi ve beraber üflememizi sağladı. '' Seninle ilk doğum günüm. Bunun ilk ve son olmasını engelle Okyanus. Engelle ki her zaman seninle olup, sana karışabileyim... '' |
0% |