@aybukeservi
|
Bölüm Şarkısı: Gökhan Türkmen - Aşk Oykun Fahat O akşam Büge'yi çardakta gördüğümde çok şaşırmıştım. Onu gördüğümde çardakta oturuyordu ancak hangi binada oturduğunu bilmiyordum. Benim karakterimdeki bir insanın ; tacizci, pis insanlar bir insanı rahatsız edemez diye düşünmesi gerektiğini bilirdim. Eğer bir ilişkiye başlayacaksak karşımdaki insanın da isteğinin, bana karşı bir duygusunun olması gerekirdi. Bir insana isteği ve rızası dışında hiçbir şey yapılamazdı. Yani Büge'nin de izni olursa bu ilişkiye başlayacaktık. Onu zorlamayacak, istediği zaman onunla bir yola girecektik. Gece boyu uyumamıştım. Büge'nin elinin bileği üzerinde olduğu sahneyi bir türlü unutamıyordum. Elinin acısını sanki ben kendi bileğimde hissediyordum. Yukarı çıkarken bir taraftan da kremi nasıl vereceğimi düşünüyordum. Eczaneye gidip bileği için krem almıştım ama Büge'ye nasıl verecektim, hiçbir planım yoktu. Büyük ihtimalle Barın'ın bana yardım etmesi gerekiyordu. Çünkü daha Büge'nin hangi sınıfta ve bölümde olduğunu bilmiyordum. Barın, her türlü elektronik ve teknolojik işlerde bana yardım ederdi. Bilgisayarlar ve teknolojik aletlerle arası iyidir onun. Bu yüzden eve girdiğimde ilk işim Barın'a, Büge'nin hangi bölümde olduğunu bulmasını söylemem oldu. Sabaha kadar bulurdu Büge'nin hangi sınıfta olduğunu. Bulduktan sonra poşeti Büge'nin bir işle meşgul olduğu zaman sırasının ya da çantasının üzerine koyardım. Plan buydu, Barın sınıfı bulacak, ben gidip poşeti koyacaktım. Sabah Barınla otobüse binip dersin olduğu binaya gittik. Yol bu sefer kısa sürmüştü her zamankine göre. Otobüste konuştuğumuza göre Barın, Büge'nin hangi sınıfta olduğunu bulmuştu gece. Bu çocuğun elinden bir kaçan, bir uçan kurtulurdu. Dersin olduğu Amfiye giderken Büge'yi koridorda yürürken gördüm. Barın'ın söylediği gibi bizim bir alt katımızdaki amfi'de dersleri vardı onlarında. Koluna taktığı çantası ve ders notlarıyla, elinde kahvesiyle yürümeye çalışıyordu. Büge içeri girdiğinde ben de kapıdan kafamı uzattım. Sıraya geçip otururken elindeki kahvesini üzerine döktü. İşte tam o sırada aklıma bir şey geldi. Kahveyi üzerine dökünce lavaboya gidip onu temizleyecekti. Ben de o sırada poşetle birlikte notu bırakacaktım. Poşetin yanına özel beni anımsatacak bir şey bırakmam gerekiyordu. Not bırakmak, aklıma yeni gelmişti. Büge ayağa kalkıp kapıya yaklaşınca hızla kolonun arkasına geçtim görünmemek için. Kapıdan çıkıp gözden kaybolunca içeri girdim. Beni tanıyan ya da bilen birileri var mı diye göz gezdirdim etrafa. Daha sıralar dolmamıştı, oturanların arasında da benim tanıdığım yoktu. Hemen elimdekileri sıranın üzerine koydum ve notu da yanına iliştirip biraz önce arkasına geçtiğim kolona geri döndüm. Ben kolona yaslandığım sırada Büge'yi koridorun başında gördüm. Büge amfiye girerken ona mesaj attım sosyal medyadan ancak telefonu eline alıp mesaja bakmadan geri bıraktı. Onları sıraya benim koyduğum belli olsun diye ona mesaj yazdım ama o bakmadı.
kdnbuge: Yaralı Güzel Göz'e sihirli merhem yapmışlar ve onu oraya bıraktırmışlar...
Sırasına geçip poşeti ve notu görünce çok şaşırdı. Etrafına bakındı ama kimin koyduğunu anlayamayınca yerine oturdu. Notu eline alıp okuyunca dudaklarında minik bir tebessüm belirdi. İşte bu an her şeye bedeldi. Onun dudaklarında minik bir tebessüm de olsa çiçek açtırabildiğime mutlu olmuştum. Kadınları mutlu etmek bu kadar basitti işte. Ne gerek vardı kalp kırmaya, onlara zarar vererek canlarını acıtmaya, ağlatmaya... Büge'nin sınıfında işim bittiğinde kendi sınıfıma çıkmaya başladım. Ben merdivenlerden çıkarken Barın arkamdan bağırdı. '' Kardeşim, atlı kovalamıyor. Beklesene beni de. ''dediğinde güldüm. '' Sen kovalıyorsun ya kardeşim, yetmez mi? '' Gülerek kapıdan içeri geçtik. Sıraya yerleştiğimizde biraz beklemenin ardından profesörün gelmesiyle derse hızlıca geçiş yaptık. Birkaç saatlik blok dersin ardından bugün için derslerim bitmişti. Barınla eşyalarımı toparlayıp gitarı çaldığım yere gittik. Bugün her zaman gittiğim saatten erken saatte gelmiştim gitar çalmaya. Telefon cebimde titreşince elimdekileri yanıma bıraktım ve telefonu elime aldım. Büge'den cevap gediğini görünce bildirime tıklayıp mesajı açtım.
bugekedn_0: Sırama bunları sen mi koydun?
Kaşlarımı çattım. Hesap sorar gibi ya da kötü bir davranışta bulunmuşum gibi soru sormuş bana.
kdnbuge: Evet, ben koydum onları. Kanadını incittiklerinden dolayı onları sürünce kanadına iyi gelecekmiş. Öyle dedi veren Şifacı bana.
bugekedn_0: Teşekkür ederim öncelikle. Beni düşündüğün için. Ancak bunu yapmana gerek yok. Çünkü birbirimizi bilmiyorum. Bunları yapmana gerek yok.
kdnbuge: İçimden geliyor ki yapıyorum Büge. Ne var bu yaptığımda?
bugekedn_0: Beni bilmeden, beni tanımadan yapıyorsun. Ben seni bilmezken, tanımazken neden kabul edeyim bunları?
kdnbuge: İster kabul et, ister etme ama o kremi sür. Yoksa bileğin iyileşmeyecek.
bugekedn_0: İyileşip iyileşmemesinden sanane.
Son sözü bu olmuştu Büge'nin. Cevabını yazıp çıkış yapmıştı sosyal medyadan. Sinirimi bozmayacaktım. En azından yaptığım onun iyileşmesi içindi. Onun canı yanarsa benimki de yanıyordu çünkü. Diğer günler daha geç saatte çıkıyorduk. Derslerimizin süresi uzuyordu ya da hocalar blok ders yapıp bırakmıyordu. Bugün blok ders yapıp bizim de yorulduğumuzu anlayınca insafa gelip bizi bırakmıştı hoca. Dün Büge'nin kağıda yazıp kılıfıma bıraktığı şarkıyı çalacaktım bugün. Yine onun gelmesini bekleyecek ve o geldiğinde çalacaktım şarkıyı. Bence bir anlamı vardı şarkının. O da anlamlı bulmuş olacaktı ki bu şarkıyı seçmişti. İstediği şarkıya ek bir şarkı daha çalacaktım. Yeni keşfettiğim şarkılardan biriydi çalacağım şarkı. Son dönemde popülerleşmeye başlamış, insanlar tarafından çok sevilmişti. Okuldan arta vakitlerde ya da boş zamanın olduğunda çok işim olmuyordu. Hem aileme yük olmamak için harçlığımı çıkarıyorum hem de vakit geçiriyordum gitar çalarken. Hem sevdiğim sanatla uğraşıyor hem kendime gelir elde ediyordum. Hazırlığımı yapıp birkaç şarkı çaldıktan sonra etrafım iyice kalabalıklaşmaya başladı. Sesimi duyan insanlar olduğum tarafa doğru geliyor ve beni dinliyorlardı. Dans edenler, benimle söyleyenler vardı. Bu sırada Büge geldi. Geldiğini gördüğümde kısa bir bakış attım ona. Her zamanki yerine geçti ve dinlemeye başladı. Büge geldiğinde onun istediği şarkıya başlayacaktım. Şu an çaldığım şarkının sonunda olduğum için daha fazla bekletmeden istediği şarkıyı çalmaya başladım. Daha başlar başlamaz Büge hemen gülümsedi. Dün kılıfa attığı kağıdı okuduğumu anladı ve eşyalarını çantasına koyup bütün dikkatini bana verdi. Biraz önce aramızdan geçen konuşmayı unutarak kendimi şarkıya verdim. Arada Büge'ye bakıyordum saniyelik diğer izleyenler fark etmesin diye. Gözlerinin içi çok anlamlı bakıyordu gözlerimin derinliklerine. Şarkının nakarat kısmına geldiğimde Büge de bana katıldı. O sesli olarak söylemese de ben ikimizin yerine söyledim. Nakarat kısmı gerçekten anlamlıydı. Birbirini seven iki insanı anlatıyordu. Acaba Büge'nin aklında birisi mi vardı yoksa benim için mi bu şarkıyı seçmişti bilmiyorum... Büge dün yaptığı gibi kılıfa kağıt atıp gitti. Kağıdı burada açamayacak eve gittiğimde açacaktım. Barın'ın yardımıyla eşyaları toparlayıp eve döndük. Bildirim gelince Büge'nin hesabına geldiğini fark ettim. Açıp baktığımda bir çocuktan mesaj gelmişti. Mesaj içeriğini okuduğumda Büge'yi üzecek metin olduğunu anladım. Yukarı kaydırıp diğer mesajlara baktığımda Büge'nin nasıl bunlara katlandığını sorguladım. Ah Büge ah, ona bunları söyleme hakkını nasıl veriyordun?
mlh_ec: Kendini çok mu güzel görüyorsun Dermansız?
Bu sıradan Barın koşarak yanıma geldi ve günlerdir beklediğim cümleyi söyledi. '' Buldum kardeşim Büge'ye onları yazan çocuğu. '' |
0% |