~Dört~

Litost: N’aber şampiyon?

Litost: Duyduğuma göre büte kalmışsın.

Kaan: Sorma, bir de geçen sene hocalar üniversite kolay diyerekten bizi yiyorlardı.

Litost: Ee, kolay mıymış peki?

Kaan: Ne kolayı ya, anamı ağlattılar.

Kaan: Hem sen büte kaldığımı nereden biliyorsun?

Litost: Ne demiş büyüklerimiz?

Litost: Yerin kulağı var demişler.

Litost: Benim kulağıma da çınlatıyorlar bir şeyler.

Kaan: Bak sen?

Kaan: Ne gibi şeyler mesela.

Litost: Mesele dün gece kız arkadaşında gecelediğin gibi derin meseleler.

Kaan: Yalnız, daha önceden de uyardım ama tekrar uyarmak istiyorum, kız arkadaşımdan uzak dur, konuşmalardan da saçma sapan manalar çıkarma.

Litost: Ne mana çıkaracağım be, ne haliniz varsa görün.

Litost: Ben sadece bilgilerimin sağlamlığını teğet ettirmek için öyle dedim.

Litost: Ve görüyorum ki kaynaklarım, gerçekten sağlammış.

Kaan: Bana sanki beni takip ettirmişsin gibi geliyor ama...

Litost: Tabi ya, zaten benim işim gücüm yok seni takip ediyorum. Hem benim bankam varya gelen gidene seni takip etmesi için para veriyorum. Salağım ya ben.

Kaan: Onu mu dedim ben şimdi?

Litost: Vallahi söylediklerinin Türkçesi ve en sadeleşmiş hâli bu.

Litost: Ama yok, eğer sen sözlerini başka bir dilde anlatmak istiyorsan buyur, dinliyorum.

Kaan: Yani varya... Şaka bile yapılmıyor sana.

Litost: O zaman sende doğru düzgün, güleceğim türden şakalar yap.

Litost: Hem şakanın anlamı ‘karşısındaki kimseyi kırmadan, incitmeden, eğlendirmek, güldürmek ereğiyle söylenen söz ya da yapılan hareket’ demek. Lafları farklı yerden anlamak değil.

Kaan: Tamam, uzatmasak mı?

Litost: O zaman sende bunda sonra uzatılmayacak cümleler kur.

Kaan: Tamam dedim ya.

Kaan: İşler iyice tatsızlaşmaya başladı.

Litost: Belki de.

Kaan: Niye trip yiyorum ki şimdi ben?

Litost: Trip atmıyorum ki ben.

Litost: Hem, trip atmam için senin benim gözümde değerli olman ve hayatımda olman gerekiyor.

Litost: Ama sen, hayatımda da değilsin benim için değerli de değilsin. O yüzden kuruntu yapmaya son ver bence.

Kaan: Biraz ağır oldu ama... Hayatında olmadığımı bilmek ve bunu senin yazılarınla okumak... Sanırım rahatladım.

Litost: Seni rahatsız mı ediyordum?

Kaan: Hayır ama...

Litost: Ama kız arkadaşına bir şeyler çatlatmamdan korkuyordun.

Kaan: Eh işte, yani... Doğru bildin.

Litost: Ben hep doğruları bilirim de, sen doğruları bilir misin bilmem.

Kaan: Anlamadım?

Litost: İnanır mısın hiç şaşırmadım.

Kaan: Yine bir şeyleri geveleyip duruyorsun.

Litost: Eh, huyum kurusun n’apalım.

Kaan: Huyu suyu boşverde sen, ne gevelediğini söyle bakalım.

Litost: Belki de gevelemiyorumdur. Sadece sen yanlış sezmişsindir.

Kaan: Sanmam, lafı evirip çevirmenden belli bir şey sakladığın.

Litost: Seni saklıyorum sevgilim. Bendeki seni herkesten ama en çokta senden saklıyorum. Görüpte üzülmeden ya da aşkımı söküp atmamı istemenden korkuyorum da susuyorum. Suskunluk işe yaramıyor, suskunluk içindeki aşkı, çocuksu sevinci ve kıpır kıpır hâlleri bastırıyordu. Oysaki ben senin aşkını doya doya, tüm çıplaklığı ile yaşamak istiyordum.

(Bu mesaj herkes tarafından silindi.)

Kaan: Ay yine mi?

Litost: Yine mi derken?

Kaan: Yine bir şeyler silmişsin Litost, bu kaşıntı mevzusu ne zamana kadar sürüyor.

Litost: Maalesef süre veremiyorum çünkü bu şey, süreli değil ebediydi.

Kaan: Saçmalık.

Litost: Her seferinde bunu söyleyceksen eğer oho, işimiz iş seninle.

Kaan: İşin iş vallahi benimle. Böyle bir şeyin gerçek olması... Şaka gibi hakikaten.

Litost: Sana şaka gib gelebilir, ama saçma da olsa her seferinde aynı tepkiyi vermemek adına bu özelliğime alışsan iyi edersin.

Kaan: Sanırım buna alışmam zor ve birazda sancılı olacak gibi.

Litost: Hiç bir şey benim, sensizliğe alışmaya çalışmak kadar zor olmaz.

(Bu mesaj herkes tarafından silindi.)

BÖLÜM SONU.

Bölüm hakkındaki görüşleriniz nedir?

Karakterleri ya da hikâyenin bir şekilde işlenmiş olmasını sevdiniz mi?

Şimdilik bu kadar kendinize iyi bakın, mutlu huzurlu ve sağlıcakla kalın. 💜

Spoiler ve alıntılar için İnstagram & (X) : Aycelebininhikayeleri