Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm

@aycil07

"Pencereden baktığınızda güneşi esirgemiyorsa gökyüzü , birileri bu günlerin bedelini ödediği içindir"

 

_

 

Gelincik çiçeği gençlik, aşk ve ölümü temsil eder. Nadir bilinen ismiyle kan çiçeğidir. Saatlerce, günlerce yürüdükleri dağların başında açar kan çiçeği . Açtığı dağlarda binlerce şehit verdikleri yiğitlerin kanıyla büyür . Vatan için şehit düşerken kırmızılığıyla VATAN İÇİN CAN FEDA dedirtir.

 

Kan çiçeği onlar için ölümü temsil eder...

 

Hayatlarını , gençliklerini Vatana adamıştı onlar . Teröristlerin tepesine yırtıcı kış gibi çöken LAÇİN Timiydiler. Onları diğer timlerden ayıran tek şey bütün zorlukları aşıp, erkeklerle aynı şartlara tabi tutulup bordo bereli eğitimini tamamlayan bir kadın askerin bu timde olmasıydı. Timdeki erkeklerin önyargısını kırmıştı herkes dayanamaz , katlanamaz , hep ilgi bekler diyordu lakin Öyke Karaca AKSEL bütün ileri geri konuşmaları tepe taklat ederek susturdu onları . Tek güveneceği dağı ikizi uras yalçın AKSEL vardı aynı timdelerdi kedi köpek gibi olsalardı içten içe birbirlerine kenetlenmiştiler. Öyke time gireli 2 ay olmuştu, ikizi Uraz olduğu time Öykeyi almak içinde çok çaba sarf etmişti.

___

 

ATİLLA BARLAS

 

"Karanlık tam çökmeden çadırlarımızı buraya kuralım" Atilla komutanın konuşmasıyla herkes durmuştu. "Karanlıkta fark edilmeden gitsek yerimizi alsak şakaftada baskın yapsak komutanım"

 

"Gireceğimiz arazi mayınlı ve korunaklı tehlike alamayız, emir böyle" Tamam anlamında kafamı salladıktantan sonra sırtımdaki çantayı yere indirdim.

 

"Urazla Bertuğ siz çalı toplayın biz çadırları kurarız" Atilla komutanım emriyle urazla Bertuğ ormanın içine daldılar. 2 çadırı çıkartıp kurmaya başladık. Her çadırda 2 kişi yatıyordu, 3 saate bir nöbet değişimi yapıyorduk

 

Çadırları kurmamız çok zaman almamıştı , ormanın içinden çıkan uraz ve bertuğ elindeki çalıları yere bıraktılar. Her görevdeki gibi Selçuk ateşi yaktı. Çantalarımızdaki konserveleri çıkartmış ateş başında yiyorduk.

 

"Ben bu urazın nasıl asker olduğunu çözemiyorum" Bartu onun dalga geçer gibi konuşmasıyla Urazdan ensesine bir şaplak yemişti. Klasik Bertuydu, Urazla uğraşmak için boş boş konuşurdu.

 

"4-5 yaşlarındayken annem sofraya kavurmalı yumurta getirdi, o zaman kurban bayramıydı neyse annem koydu sofraya bize 'amcanız gönderdi siz yiyin diye' dedi. Bu öykede zannetmişki amcam kavurmalı yumurtayı pişirip kargoyla göndermiş annemde kapıdan aldığı gibi sofraya koymuş, şimdi söyle Bertuğ kimin Beyninden şüphe ediyorsun benim mi canım Öykemin mi" Uraza kınayıcı bakışlarımı yönetim, daha küçükken zannettiğim saçma şeyler konuyu benim lehime çeviriyordu, bundan kardeş değil düşman olurdu.

 

Bertup kınayıcı şekilde cıkcıkladı "Öyke başkana laf yok Urazcığım başka kapıya yallah". Bertuğ'nun ilgi noktası Urazdı her saniye, her dakika Uraza bulaşırdı , Urazında Bertuğdan geri kalır yanı yoktu.

 

" Beni ortaya atmadan iki kez düşün Uraz, hem o zaman küçüktüm seninde birçok rezil anın var istersen anlatıyım" Kardeşim küçükken bendende maldı ,galiba erkeklerin yarısının mallığı doğuştan geliyordu.

 

"Anlat öyke anlat bak gece seni uykunda nasıl boğuyorum" Ufak tehtidine karşılık 'çok da tın' mesajı verircesine omuz silkeledim. "Nerden başlasam acaba misafirlikte sümüğünü duvara sürerken yakalandığın yerden mi, ilkokulda donunun yere düşünmesinden mi, yoksa sana istediğin araba alınmadığı için evden kaçtığın yerden mi başlasam"

 

Bertuğ, Selçuk ve Aybars kahkahalar atmaya başlamışlardı lakin bunlar sadece buz dağının görünen tarafıydı. Urazın kaş göz haraketleriyle sus mesajını vermeye çalışmasını umursamarayak kahkalarının arasında konuşmaya çalışan Bertuya döndüm "bu malın sümük hikayesini anlat"

 

"6-7 yaşlarındayız galiba tam olarak 6 yaşındaydık, annemin kuzenine gittik akşam çayına kasında yeni evli kısaca çiçeği burnunda. Annemler sohbet eşliğinde çay içiyorlar bu salakta kapının pervazı ve koltuğun kolunun orada, itinayla burun karıştırıyor" Sonda yüzümü buruşturmuştum , bütün dikkat üzerindeyken konuyu dağıtmadan devam ettim. "Burnundan çıkan sümüğüde duvara sürüyor ama böyle yukarıdan aşağıya doğru bir şaheser yaratırcasına, tabi bunu kadın görmesin mi bok böceği görmüş gibi çığlığı bastı , annem geldi yerde oturan sümüklü urazı kolundan bir kaldırdı banyoya götürdü sonra bunu ellerini filan yıkadı etti, bi de duvarı sildi garibimin şaheseride gitti zaten ama o gün evde çok iyi azar yemişti"

 

O gün o sümüklü duvarı hatırladıkça ister istemez yüzümü buruşturuyordum. "Keşke evden kaçma hikayesini isteseydik komutanım, bu pasaklı hikaye hiç etik değil" Diye yorumladı Aybars.

 

Kafamı çaprazıma çevirdiğimde urazın sinirli bakışları beni hedef almıştı bu demek oluyırdu ki şıçmıştım. "Bu kadar rezil anı yeterli, ilk nöbet Aybarsla Selçuğun. İyi uykular" Atilla komutanın yerinden kalkmasıyla Selçuk'ta kalktı ve çadırlarına gittiler.

 

Kendi çandırıma doğru giderken sınırlı adımlarla arkamdan Uraz geliyordu. Selçuğun sesiyle başımı geriye çevirdim "Öyke komutanım dikkat edinde Uraz komutanım çadırı sümük yapmasın"

 

"Selçuk oraya gelirsem elimde kalırsın" Urazın sert sesi ile selçuk hemen arkasına dönüp ateşin yanına gitti.

 

Çadıra girip uyku tutumunun üstüne bağdaş kurarak oturdum. "Canımın içi sen niye benim bombok anılarımı time anlatıyorsun he neden ciğerim" Urazın sitemli sorusuyla dalga geçercesine baktım "ilk anlatan bendim demi , karşılığını verdim sadece", sıkıntıyla nefes verdi " Biz senle neden düzgünce anlaşamıyoruz anılarımız saçma tartışmalarımız saçma"

 

"Ana tarafına çektik galiba Uraz" Urazın kahkahayı basmasıyla bende gülmeye başlamıştım. Biz böyleydik daha bu alt seviye olsada , görünen tarafıyla saçma nedenlerle birbirimizi ele veriyorduk bu durum tehlike yaratmıcak şeyler için geçerliydi. Bu yazılı olmayan bir kardeş kuralıydı.

 

"Yat hadi prenses, dağınık yatarsam dürt beni tertip" Kafamı tamam anlamında sallayıp uyku tulumunun içine girdim...

 

 

________

 

ATİLLA BARLAS

 

Güneş'in doğuşuyla açık turuncu renkler gökyüzünü coşturuyordu. Kuşların cıvıltısı huzuru sağlıyordu. 3 saatir dolandığım bölgeyi son kez gözden geçirdikten sonra Bertuğ nun yanına ilerledim, çakısıyla bir çalın ucunu sivrileştiryordu. "Nöbet 3 dakika sonra bitiyor, diğerlerini uyandır kahvaltı yapıp yola koyulalım. "

 

"Emredersiniz komutanım" Çakısını kapatıp kemerine yerleştirdi. Bertuğ çsdırlara doğru ilerlerken yerimizi belli etmesin diye söndürdüğümüz ateşi yaktım.

 

1saat içerisnde hazırdık ve yola çıkmıştık. "Yakınlarda bir yerleşim yeri yok kullandıkları bölgeyi kendilerine ait kılmışlar komutanım, kuş bile uçurtmuyorlar"

 

"bertuğ önden dedektörle mayın kontrolü yap tek sıra halinde ilerleyelim, temkinli olun" Bertuğ önde arkasında ben , öyke, Uraz, Selçuk ve Aybars vardı. "Atilla komutanım, Barış komutanım Time yeni bir asker almak istiyormuş" Selçuğun konuşmasıyla kafamı çevirdim, böyle bir haber bana gelmemişti. Tim komutanı olarak timimle alakalı kararları ilk bana sorarlardı.

 

"Bana böyle bir bilgi gelmedi Selçuk , time yeni asker 2 ay önce geldi bu bizim için uzun bir süre değil daha yeni bir kişi ekleneceğini zannetmiyorum" Anlasığını belirtmek için başını salladı.

 

Öykeye alışmak için 2 ay kısa süreydi benim için , insanlarla hemen iletişim kurmayı sevmem ilk yaptığım şey haraketleriyle kişilik analizi çıkartmak neyi sevip sevmediğini kendi kendime çözmektir. Mesela bu zaman içerisinde Öyke'nin karamelli tatlıları sevdiğini, en sevdiği yemeğin patlıcan baronusu olduğunu, tarih kitabı okumayı çok sevdiğini, Öyke isminin anlamı gibi hemen öfkeleniyordu, inatçıydı.

 

Nadir sohbet ederdim. Bu Öykeye özel bişey değildi insanların ne yaptığına hep dikkat ederdim. Bizi kimseye güvenmemeyi öğretmişlerdi ama ben time güvenmediğim için değil onları daha yakından tanıyabilmek için gözlemlerdim.

 

Operasyonu gerçekleştireceğimiz bölge görünüyordu, "kırmızı tek katlı evde aradığımız şahıs, evin arkasına açılan bir kapı var Urazla Bertuğ orayı tutacak, ev 1 salon 2 odadan oluşuyor, salon evin sağ tarafında iki cam var biri arka kapının orda diğeri evin sağ tarafında kalıyor. Sol tarafta iki oda var o iki odada 1 can var toplam 2 cam Selçuklu Aybars o camları tutacak . Son olarak Öykeyle ben ön kıpadan giriş yapıcaz. Anladınız mı? "

 

"Anladık komutanım" Herkes yavaş ve temkinli bir şekilde ilerleme başladı. "Başka terörist görünmüyor buralarda, 3 ev boş olamaz" Aybarsın sesiyle kafamı hedef eve çevirdim.

 

"Kapıda 4 adam diğerleri içerde olmalı yani toplantı yapıyor olabilirler, geçtiğiniz yerlere dikkat edin. " Öykeyle beraber sokak aralarını kontrol ederek ilerlemeye devam ediyorduk.

 

Öyke'nin bana doğru dönüp ateş etmesiyle arkamı döndüm tam alnından vurulmuş bir terörist yatıyırdu, 'teşekkür ederim' anlamında işaret yaptım. Operasyon anında bir görevin iki yanındaki adam önemliydi.

 

"Arka tarafta 3 terörist var" dedi Uraz. "Dışardaki adamları vurun ön kapıdan giricez biz" Tüfeğini görüş açımdaki adama doğrultum "1,2,3... "

 

Timin eş zamanlı ateş etmesiyle toplamda 7 adamı vurmuştuk, Öykeyle kapıya doğru ilerlerken diğerleri etrafta dolanan teröristleri vuruyordu. Köyü mavi kapıya 2. Kez omzumda vurduğumda açılacak kadar eskiydi.

 

Öykeyle içeri daldık, arka kapıdan çıkmak isteyen 2 şahıs Urazla ve Bertuyla karşılaşmıştı. Önünde titreyen eliyle silah tutan şahısa baktım "o silahı indir ikinci uyarımda ateş edemeden beynine kurşunu yersin"

 

Çil yavrusu gibi köşede duruyorlardı , adamın ateş etmesiyle beynine kurşunu yemesi bir olmuştu, teröristin mermisi ıskalamıştı ama öykenin mermisi yine ıskalamamıştı.

 

"Silahlarınızı bırakın yoksa sonunuz bunun gibi olur" Yerdeki adamı gösterdim odadaki 4 kişiden sadece ikisi silahını koymuştu. Buraya gelen Selçuğa döndüm "Bunların üstlerini kontrol et"

 

"Emredersiniz komutanım" Selçuk teröristlerin üstünü ararken telsizi çıkartım.

 

"Laçin 1 konuşuyor işimizi hallettik" . "Tamamdır Laçin 1,1 saate helikopter gelir belirlediğimiz konuma gelin helikopter orda olacaktır" Telsizi geri yerine koydum

 

"Laçin Timi toplanın belirlediğimiz konuma gidiyoruz" Selçuk ve Aybars ikişerli olarak elemanları aldılar.

 

___________

 

 

ÖYKE KARACA

 

 

"Daha fazla direnme zelal dökül ortaya " 38 dakikadır sorgudaydım ama peşinde olduğumuz teröristlerin ele başlarından olan zelal konuşmuyordu.

 

"Payiz seni burdan kurtarsa bile seni yaşatcağınımı sanıyorsun" Zelal eğdiği başını kaldırdı ve sert olmaya çalışan gözleriyle bana baktı "bana kıyabileceğini sanmıyorum, onun için değerliyim"

 

"Kız kardeşini diri diri yaktığını biliyor musun Zelal oysaki kız kardeşi de onun için değerliydi. Payiz kız kardeşinin ona ihanet ettiğini düşünüyordu" Zelal inanmak istemediği sözlerle yüzleşmek istemedi.

 

"Kendini bir obje olarak kullandırtman çok acınası bişey zelal söyle bana orda sana saygı varmı Payiz senin düşüncelerini önemsiyor mu, ben söyleyeyim sen ordaki etkisiz elemansın. Ele başısın evet ama sadece seni piyon olarak kullanıyorlar vezir veya şah olamazsın" Zelal ben konuştukça sesizleşti,ya bunun farkında olarak bu yoldan ilerlediği için utanıyordu ya da yeni yüzleşiyordu herşeyle.

 

2 dakika bekledi derin bir nefes aldı ve göz teması kurdu "Herşeyi anlatacağım ama beni ona bırakmayacaksınız" korkuyordu benim anlattıklarımdan değil görmüş ve yaşanmışlıkların kendi üzerine geleceğinden korkuyordu.

 

"Tamam zelal güvendesin sadece herşeyi anlat, tek bir yalan sezersem seni öldürmekten de beter edeceğimi unutma" Silahımı çıkartarak masaya koydum yaptığım sadece ufak bir blöftü, sorguladığımız kişiye el kaldırmak dahi yasaktı. Zelalin eli masanın üstündeki demire kelepçeliydi öyle olmasaydı bile önümüzdeki silahı bana doğrultuğunda bana zarar veremezdi sarjörü boşaltmıştım.

 

"16 yaşındayken beni aralarına aldılar 8 yıldır onlarla beraberim birçok şiddete tacize maruz kaldım ama onların sonunda bana iyi bir konum vadettiler, yapılan saldırılarda eylemlerin içinde vardım çok pişmanım" Ağlamaya başladı.

 

"Ağlamayı kes plandağınız şeyden bahset " .

 

"Eylül'ün 12 de istanbul Eminönü'nde bir patlama olucak hazırlıklar başladı. " Duyduğum şeyle hızla kalktım sandalyenin yere düşmesi umrumda olmadan silahı alıp odadan çıktım, diğer odada olan Uras ve Atilla komutanımda çıktı.

 

"İstanbul emniyet müdürlüğüne haber gönderildi gerekilen yapılacak" Atilla komutanın konulmasıyla göz teması kurmak için kafamı kaldırdım. Gözünün altındaki yara izi yaşanmışlıkların bir parçasıydı anılar, acılar vardı bazen acıkarı ruh üstlenmezdi ,ruhumuzla beraber vücudumuzda birlik olur. O yaranın hikayesini öğrenmek isterdim...

 

 

Loading...
0%